Kıyı yönetmeliği derhal iptal edilmeli
KONUK YAZAR | Anıl Talat Eryontuk, Cumhuriyet Ege için yazdı...
Dünyanın en uzun kıyı şeridine sahip şehirlerinden biri olan Muğla’da durum vahim.
Görünen o ki Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik değişikliğiyle mevcuttaki bazı uygulamalara genişletici birtakım ilaveler getirilerek kıyı alanlarının özel mülkiyete geçmesinin önü açıldı.
Bu değişiklikle sahil bantlarında izinli veya izinsiz olarak önceden yapılmış olan dolgu alanları yeniden tespit edilerek kıyı kenar çizgisi öne çekilebilecek.
Kıyı alanı içinde kalan dolgu alanları ve yapıların, hazinenin özel mülkiyeti içine alınarak turizm işletmeleri ile şahıslara kullanım hakkı verilebilecek veya satışı gerçekleştirilebilecek.
Yasaya aykırı olmasına karşın zeytinlikleri madencilik faaliyetine açan iktidar, kıyıların “talanına” kapı aralayacak yeni bu yönetmelik değişikliği ile bir oldubitti havası yaratma peşinde.
Şükürler olsun ki Muğla Büyükşehir Belediyesi yönetmelik değişikliğini yargıya taşıdı.
Kimse unutmamalı ki Türkiye’de kıyılar, Anayasanın 43. Maddesi ve Medeni Kanun’un 715. Maddesi’ne göre “Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki” yerlerdir.
Bu yerlerin herhangi bir zümre veya kişi mülkiyetine verilmesi mümkün değildir.
Ayrıca kıyılar toplumun her kesimi için eşit, karşılıksız kullanılan ortak alanlar olmak zorundadır.
Hal böyleyken bu yönetmeliğin yargıdan döneceğine olan inancım tamdır.
Yönetmelikle Anayasa ihlal edilerek kıyılar kamu kullanımından çıkarılarak özel mülkiyet haline gelmesi durumunun oluşabilmesi kuvvetle muhtemeldir.
Bu durum vatandaşın devlete olan güven ilkesini zedeleyeceği gibi ileri ki yıllarda kıyıların özel mülkiyete geçmesine çanak tutacaktır.
Çevre örgütleri ile yerel yönetimlerin elele vererek bu ucube yönetmelikle mücadele etmesi zorunlu bir gerçekliktir.
Bu yönetmelikte kesinlikle kamu yararı yoktur.
Aksine kıyılardaki doğal yapıyı bozacak veya kıyıları kamuya kapatacaktır.
Bu tarz yönetmelikler yerine mevcut Deniz ve Kıyı Koruma Alanlarının daha etkin yönetimi hususunda yerel yönetimlerin kapasite artırımı sağlanmalı, bölge halkı ve çevre örgütleriyle ortak hareket edilmelidir.
İvedi bir biçimde Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Ulusal Strateji ve Eylem Planı önerileri hazırlanmalıdır.
Doğayı ve geleceğimizi yok edecek bu tarz projelerin son bulmasını ve yetkililerin vatandaşlar ile el ele vererek hem halkına hem turizme hizmet edecek, gelecek kuşaklara miras bırakacağı çalışmalara yoğunlaşması elzem bir ihtiyaçtır.
Doğayı, çevreyi korumak ve onları gelecek nesillere güzel bir şekilde bırakmak çok önemlidir.
Ve bu hepimizin yapması gereken bir görevdir.
Unutmamalıyız ki geleceğimiz için doğayı ve çevreyi sözde değil özde korumalıyız!
En Çok Okunan Haberler
- Kaynanasını hiçbir zaman sevemeyen 4 kadın burcu
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Elektronik kelepçeyi kırıp cinayet işledi
- Mahruki yine yandı
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Teğmenlerin avukatlarından açıklama geldi!