Kubilay Olayı
KONUK YAZAR | Atatürk Araştırmacısı Ahmet Gürel, Cumhuriyet Ege için yazdı...
‘Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kapatılmasından sonra, gericiler memleketin birçok yerinde kışkırtma yapmaktan geri kalmamış ve yerinde alınan tedbirlerle olayların büyümeden durdurulmuştur.
23 Aralık 1930 günü, Erenköylü Derviş Mehmet ve altı arkadaşıyla beraber, Menemen hükümet konağına gelmiş ve “Ey Müslümanlar, ne duruyorsunuz; Halife Abdülmecit hududa geldi, Sancak-ı Şerif çıktı, gelin altında toplanalım, şeriat isteyelim. Ben mehdiyim, dinimiz mahvoluyor, şeriatı kurtarmaya geldim” diye bağırmaya başlamıştır. Halkı şeriat için bayrak altında toplamaya davet etmiş ve etrafında büyük bir kalabalık “tekbir” getirerek toplanmaya başlamıştır. Menemen’de yedek subaylığını yapmakta olan öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay, bu olaya engel olmaya kalkışmış, tüfeklerinde manevra mermisi olduğu için, kurşunlar tesir etmemiştir. Bunun üzerine, “Ben mehdiyim” bakın kurşun işlemiyor diyen Derviş Mehmet ve arkadaşları Kubilay’ı yere yatırmışlar ve Derviş Mehmet, elindeki bıçakla başını keserek vücudundan ayırmışlardı. Derviş Mehmet, Kubilay’ın başını kestikten sonra, kanını içmek helaldir diyerek, avucuna aldığı Kubilay’ın kanını içmiştir. Sonra da Kubilay’ın kesik başını bir kazığa geçirerek halka göstermiş ve gözü dönmüş yobazlar olay yerine yetişen bir bekçi ile jandarma askerini de şehit etmişlerdir.
Bu olay Ankara’da bomba tesiri yapmıştır. Yapılan toplantıda; “bu ne haldir, yobazlar hükümet meydanında ordunun subayını din adına boğazlayabiliyor” diyen Cumhurbaşkanı, konuşmasına şöyle devam etmiştir:
“Binlerce Menemenliden kimse çıkıp engel olmuyor, üstelik tekbirlerle teşvik ediyorlar. Yunan idaresi altındayken bu hainler neredeydiler? Onların namusunu ve dinini kurtaran bir ordunun subayına reva gördükleri bu saldırının cezasını yalnız hain katiller değil, hepsi en ağır şekilde çekmelidir. Bu Cumhuriyet’in ve bizim başımızı kesmektir. Bundan bütün Menemen sorumludur. Bu kasaba “Vilmodit” ilan edilmeyi hak etmiştir. Fransızca olan “Ville Maudite” kelimesinin karşılığı cezalandırılmış şehirdir. Vilmodit kasaba demek; o kasabanın bütün halkı şehir dışına çıkarılır, aileler, birer ikişer memleketin başka şehirlerine dağıtılır, tam boşalmış şehir tümüyle yakılır, bugünkü ve yarınki nesillere ibret olmak üzere hükümet meydanına büyük bir siyah taş, sütün olarak dikilir. Derhal harekete geçmeliyiz.”
27 Aralık 1930 günü, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, Yedek Subay Mustafa Fehmi Kubilay’ın şehit edilmesi üzerine Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa’ya şu mektubu göndermiştir:
“Kısa sürede Menemen’de meydana gelen gericilik kalkışmasında yedek subay Kubilay Bey’in görevini yaparken uğradığı sonuçtan Cumhuriyet ordusunu başsağlığı dilerim.
Büyük ordunun kahraman Türk subayı ve Cumhuriyetimizin ülkücü öğretmen heyetinin kıymetli elemanı Kubilay Bey, temiz kanı ile Cumhuriyetin hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır.”
Cumhurbaşkanı bu irticai kalkışmayı hiçbir zaman unutmamıştır. Bütün memlekette daha ciddi tedbirlerin alınması gerektiğini belirterek, irtica ile mücadeleyi hızlandırılmıştır.
31 Aralık 1930 tarihli Bakanlar Kurulu toplantısında; Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir Merkez ilçelerinde 1 ay süreyle sıkıyönetim ilan edilmesi ve sanıkların yargılanması için de Divanı Harp kurulmasını kararlaştırmıştır.
2. Ordu Müfettişi Orgeneral Fahrettin Paşa; Sıkıyönetim Komutanlığına, Birinci Kolordu Komutanı Vekili Tümgeneral Mustafa Paşa da Sıkıyönetim Harp Divanı’nın Başkanlığına getirilmiştir.
Sıkıyönetim mahkemesi, duruşmaları tamamlamış ve TBMM’nin 611 sayılı kararıyla, 3 Şubat 1931 tarih ve 1716 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Ölüm cezaları, aynı gün Menemen’de ve Kubilay’ın katledildiği yerde infaz edilmiştir.
3 Şubat 1931 tarihli Anadolu Ajansı’nın haberi şöyledir:
“İdam hükümleri bu sabah infaz edildi.
Derviş Mehmet Emin, Şehit Kubilay’ın başının kesildiği yerde kurulan sehpada idam edildi. 28 mahkûm, Tuz pazarında ve bedesten ve sinema önünde asılmışlardır.
İkinci kez yapılacak çok partili sistemde, adını kendi koyduğu ‘Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın başkanlığına yine kendi arkadaşı Fethi Bey’i getirmiştir. 12 Ağustos 1930 tarihinde kurulan parti, devrim karşıtlığı olarak ortaya çıkınca, ‘Serbest Cumhuriyet Fırkası’, Cumhurbaşkanı’nın emriyle 18 Aralık 1930 tarihinde kapatılmıştır. Günümüzün devrim karşıtlığı, Kubilay olayına kadar uzanır, 3 Haziran 1925'te bütün şubeleri kapatıldı.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Rauf Orbay başkanlığında, 17 Kasım 1924 tarihinde kurulmuştur. Yine devrim karşıtı eylemleri nedeniyle ve çıkan isyanlar sonucu TCF, yasa dışı faaliyetlerinden dolayı yargılandı ve 3 Haziran 1925 tarihinde bütün şubeleri kapatıldı.
1946 yılında yapılan çok parti denemesinin de ülkemizi getirdiği nokta bellidir. Devrimler yıkılmaz, hepimiz bir Kubilay’ız.
Ahmet Gürel
Atatürk Araştırmacısı
23 Aralık 2022
En Çok Okunan Haberler
- Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi
- İşte en yüksek faiz veren bankalar...
- Enes'in cezaevi konuşmaları ortaya çıktı
- Nevzat Bahtiyar'ın oğlu ilk kez konuştu
- Teğmene çirkin saldırıda yeni gelişme!
- İmamoğlu'ndan Bakan Tunç'a sert yanıt
- 'Bedeli çok ama çok ağır olur'
- Özel'den dikkat çeken Kılıçdaroğlu kararı
- DP'de deprem: İstifa ettiler
- Cemal Enginyurt'tan Cumhuriyet'e ilk açıklama!