Hendek’teki patlamanın üzerinden 4 yıl geçti… Ağabeyini kaybeden Mervenur Yılmaz: 'O suç mahallinde yalnız olmak istemiyorum'

Sakarya Hendek’teki havai fişek fabrikasındaki patlamanın üzerinden 4 yıl geçti. Patlamada hayatını kaybeden Halis Yılmaz’ın kardeşi Mervenur Yılmaz, “Biz, bugün bu cinayetlerin, bu adalet arayışlarının peşine düşüp ailelere destek olmazsak maalesef ki yarın bir yenileri eklenecek. Yarın sevdiklerimize, kendimize adalet aramamak için bugün bu adalet arayışına ses olmamız gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Yayınlanma: 02.07.2024 - 15:17
Hendek’teki patlamanın üzerinden 4 yıl geçti… Ağabeyini kaybeden Mervenur Yılmaz: 'O suç mahallinde yalnız olmak istemiyorum'
Abone Ol google-news

Sakarya’nın Hendek ilçesindeki Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nda meydana gelen 7’si işçi, 3’ü asker, 10 kişinin hayatını kaybetmesine neden patlamanın üzerinden dört yıl geçti.

28 Şubat 2022 tarihinde yapılan karar duruşmasında; sanıklar Ali Rıza Ergenç Coşkun ve Yaşar Coşkun hakkında “bilinçli taksirle öldürme” suçundan 16 yıl 3 ay, Hasan Ali Velioğlu hakkında “bilinçli taksirle öldürme” suçundan 12 yıl 6 ay, diğer sanıklar hakkında 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Daha sonra sanık Hasan Ali Velioğlu hakkında tutuklulukta geçirdiği süre göz önüne alınarak tahliye kararı verildi. Dosya kapsamında halen sadece Yaşar Coşkun tutuklu bulunuyor. Dava dosyası ise Yargıtay’da.

“DENETİM MEKANİZMASI HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BİLE BULUNULMADI”

Patlamada hayatını kaybeden Halis Yılmaz’ın kardeşi Mervenur Yılmaz, geçen 4 yılda yaşadıklarını anlattı.

Patlamada Halis Yılmaz, Havva Çelik, Muhammet Aygün, Sabahattin Tepeçınar, Muhammet Seyfi Çanakçı, Erhan Ateş ve Ramazan Kor'un hayatını kaybettiğini ve yüzlerce işçinin yaralandığını hatırlatan Yılmaz, şöyle konuştu:

“Patlamadan sonra, yaşanan yargılama sürecinde, düzenli olarak denetlenen fabrikada tam bir buçuk senedir kaçak barut üretildiği ve bu barutun pazarlanmaya çalışıldığı tespit edildi. Yine düzenli olarak denetlenen bu fabrikada, kaçak ruhsatsız patlayıcı depoları inşa edildiği, yasal sınır ve kapasitesinin üzerinde patlayıcı depolandığı, denetimlerin önceden haberi alındığı, fabrikanın Çin Mahallesi adlı bölgesine denetim ekibinin hiç girmediği tespit edildi. Mahkeme heyeti tüm bu hususlar üzerinde hem fikir olmasına ve kanıtlanmasına rağmen hem savcı mütalaasına hem de gerekçeli kararla bu tespitler tek tek belirtilmesine rağmen maalesef ki denetim mekanizması hakkında suç duyurusunda bile bulunulmadı.”

“İŞÇİLER TEHDİT EDİLDİ, MAHKEME HEYETİNE GÖZDAĞI VERİLDİ”

Yılmaz açıklamasının devamında, “Patlamanın olduğu gün, biz sevdiklerimizin cenazelerini ararken patron Yaşar Coşkun’un deyimiyle ‘Cumhurbaşkanı talimatıyla’ sermayedarlara moral yemeği verildi” dedi. Yılmaz dava sürecinde yaşananları ise şöyle anlattı:

“Süreç boyunca, patron Yaşar Coşkun başta olmak üzere sanıklar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun adını anmaktan çekinmediler ve açıkçası bu katliama onları referans gösterdiler. Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidarını yapılan tüm usulsüzlüklerden haberdar olduğunu ima ettiler. Biz patlama süreci boyunca, sanıklar tarafından siyasilerin, Cumhurbaşkanının, İçişleri Bakanının hatta Sağlık Bakanının dahi adı kullanılarak işçiler, aileler ve avukatlar dahi tehdit edildi. Mahkeme heyetine ‘Siz daha gençsiniz. Daha iyi yerlere gelirsiniz’ gibi imalarla aleni bir şekilde gözdağı verildi ve sonuç olarak maalesef ki olması gereken cezalar çıkmadı.”

“YARIN YENİLERİ EKLENECEK”

Yılmaz açıklamasının devamında, “Biz Hendek işçi katliamının dördüncü yılına giriyoruz. 3 Temmuz’da fabrika önünde bir anmayla kaybedilen işçileri anacağız. Biliyorum, çok fazla sosyal hafızaya kazınmış, araştırmamız, peşinden koşmamız ve adalet aramamız gereken çok fazla sosyal cinayet var. Biliyorum, ülke gündemi çok hızlı değişiyor, ama ben Hendek işçi katliamının dördüncü yılında o fabrika önünde, o suç mahallinde yalnız olmak istemiyorum. Bugün Anka Haber Ajansı aracılığıyla bütün duyarlı kamuoyuna seslenmek istiyorum. Çünkü biz, bugün bu cinayetlerin, bu adalet arayışlarının peşine düşüp ailelere destek olmazsak maalesef ki yarın bir yenileri eklenecek. Yarın sevdiklerimize, kendimize adalet aramamak için bugün bu adalet arayışına ses olmamız gerektiğini düşünüyorum. Hepinize çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.

“ADALET EN ÇOK EZİLENLERE, SÖMÜRÜLENLERE, YOKSULLARA GEREKİYOR”

Hendek Davası avukatlarından Gülşen Uzuner ise şu ifadeleri kullandı:

“Biz önlemlerin alınmamasının, tehlikeli çalışma biçiminin ‘kaza’ olmadığını, ölümlerin, yaralanmaların, işçilerin sağlığı ve can güvenliği ile ilgili hususların karlılık hesabında bir maliyet kalemi olarak değerlendirildiğini her aşamada dillendirdik. Ancak işçilerin canını önemsemeyen politikalar ve bunun yargısal karşılıkları sonucu Hendek havai fişek fabrikası patlamasında hayatını kaybeden insanların dosyası ‘kaza’ olarak değerlendirildi. Bizim argümanımızın yargısal karşılığı ‘olası kast’ idi. Yani göz yumarak, umursamayarak ölüme neden olma diyebiliriz.”

Hendek davasında tek tutuklunun Yaşar Coşkun olduğunu belirten Uzuner, “Henüz tek kamu görevlisine denetim vb. ihmallerinden kaynaklı açılmış dava yok. Bu konudaki suç duyurumuz işlemsiz bırakıldı. İş cinayetlerinin önüne geçilmesini yönetenler gerçekten istiyor ise gerekli tedbirlerin alınmasını kamusal tedbirlerle sağlayacak, ihlalinde sert ve caydırıcı yaptırımlar öngörecek. Adalet toplumun bütün kesimlerine gerekli ancak en çok ezilenlere, sömürülenlere, yoksullara gerekiyor. Çünkü sistem maalesef hep güçlüden yana olma eğiliminde, haklıdan yana olmak için zorlanması gerekiyor” şeklinde konuştu.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler