Erhan Karaesmen yazdı... Bir '9 Eylül' güzellemesi

KONUK YAZAR | Erhan Karaesmen, Cumhuriyet için yazdı...

Erhan Karaesmen yazdı... Bir '9 Eylül' güzellemesi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.09.2022 - 02:00

Uygarlıklar tarihinin gelişmesine mekân oluşturmuş coğrafya parçalarından Ege’de, denizinin maviliği ile sahillerinin yeşilliğini buluşturmuş bir yerleşim merkezi vardır: İzmir. Kentin, körfezinin kıyı güzelliklerinin hepsini birden toplu olarak tepeden gören Belkahve adını taşıyan bir özel mevkide Dumlupınar’dan gelen Gazi Mustafa Kemal ve yakın çevresi 9 Eylül 1922 günü sabahın erken saatlerinde bir sabah duraklaması yaparlar. Tepeden aşağı bakışta İzmir kentinin ve harika doğal çevresinin güzelliklerini de bir fincan kahve ile yudumluyor olmak alabildiğine keyifli bir unsurdur. Ancak bunu derin bir mutluluğa çeviren öğe sahilden Belkahve Tepeleri’ne süratle tırmanan atlı zeybeklerin getirdiği haberlerdir: Son müstevli gemisi de İzmir Körfezi’nden ayrılmıştır. Kaçanların son saniye hıncıyla oluşturduğu yanma, yıkılma tahribatına karşın kent kurtulmuştur ama orada kurtulan sadece bir kent değildir; bir toplumun ve bir ülkenin geleceğidir. 

MEDENİYET DERSİ

9 Eylül gününün ilerleyen saatlerinde büyük Gazi, Karşıyaka ve İzmir kordonlarından İzmir Körfezi’ne zafer selamları göndermektedir. Bu arada uygarlık tarihine geçecek bir barışçıl insanlık dersi verme fırsatı da bulmuştur. Bir süre önce Yunan kralının İzmir’e gelişinde konuk olacağı Karşıyaka’daki mekâna girerken yere serili Türk bayrağını çiğnemiş olmasına nazire olarak Gazi’nin de kalacağı mekânın girişinde Yunan bayrağını çiğneyeceği vehmedilir. Oysa, büyük adam yolu üzerine serilmiş Yunan bayrağını oradan saygı ile kaldırtır; kendisini bekleyen İzmir Genel Valisi/Yunan Yüksek Komiseri Aristidis Stergiadis’e Yunanistan’a serbestçe dönme müsaadesi verir. 

ÇOK SESLİ, UYGAR 

Tarihe Akdeniz Uygarlıkları olarak geçmiş toplumsal oluşumlar içinde Ege Denizi çevresinde kendini göstermiş olanlar ayrı bir değer ve anlam taşırlar. Değişik diller konuşan, farklı inanç oluşumlarının peşinde giden pek çok insan grubu buralarda birbirleriyle kaynaşmıştır. Çeşni ve çok çeşitlilik bu bölgelerin belirleyici özelliğidir. Aralarında bazen kavga eden ancak uzun soluklu ilişkilerde barışmayı beceren bu toplum grupları çeşnisi içinde İzmir kendisine hep baş köşelerde yer bulur olmuştu. Çok sonraları gelen ulusal ve dinsel bağnazlık yaklaşımları çerçevesinde oralara yerleşmiş olan toplum parçaları birbirlerini suçlayıcı değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Çok kestirmeden ve anlamsız biçimde yakıştırılmış bulunan “Gâvur İzmir” deyişi aslında Ege çeşniciliğini küçümseyen bir haksızlığı da dile getirmektedir. Orada çok renk vardır; çok değişik sosyal gruplar yan yanadır ve onların komşuluklarının yaratmış olduğu toplumsal buluşmalar, aslında, uygar bir nitelik taşır. Bu anlamda İzmir gâvur değil, hep uygar bir yerleşim merkezi olmuştur; hep öyle kalacaktır.

1920’ler ve 1930’lar boyunca verilen yeni ve çağdaş bir Türkiye yaratma mücadelesinde İzmir’e özel görevler düştüğü bilinegelir. Yanmış, yıkılmış mahallelerin temizlenmesi, orada ortaya çıkan yeni arazi parçaları üzerinde akılcı, ayrıca Kurtuluş Savaşı simgelerimizi yansıtan vefalı bir sokak, cadde ve meydan düzenlemesiyle kent dokusu oluşturulmasında başarılı bir belediyecilik örneği gösterilmiş olduğu bilinir. Asıl mesleği tıp doktorluğu olan 1931-1941 döneminin İzmir Belediye Başkanı Behçet Uz’un akılcı bir kentsel gelişim yaklaşımı liderliğini yapmış olması hep saygı ile hatırlanır. 

Cumhuriyet Dönemi yaşam parçasında İzmir uluslararası bir akılcılık geçmişinin besleyiciliği ile düzgün bir kentsel ilerleme ve yenileme gayretlerini sergileme arayışı içinde olmuştur. İstanbul’daki kadar yaygın olmamakla birlikte Batı dillerinde eğitim veren orta ve lise düzeyinde okullara İzmir de sahip olagelmiştir. Ayrıca, ülke çapında bir saygınlığa sahip olan İzmir Atatürk Lisesi çağdaş eğitsel gelişmenin simgelerinden biri olarak hep dikkat çekmiştir. Üretken, yaratıcı, birlikteliği ve özgür bir dünyayı hedefleyen unsurlarla birlikte İzmir, politika arenasında da sürekli var olmuş ve birbirinden farklı dünya görüşlerinin hem karşıtlığını hem de bütünleyiciliğini birlikte yaşamış bir kenttir. Geçmişte “Demokrat Parti” oluşumuna yol açacak arayışların merkezlerinden biri olarak İzmir bilinirdi. Daha yakın dönemlerdeki sosyal demokrat ve halkçı sosyo-kültürel arayışlarda da İzmir’in liderlik sorumluluğu da taşıyarak görev yapmakta olduğu kıvançla izlenmektedir. 

9 Eylül tarihinin sadece İzmir için değil tüm ülkemiz için bir kurtuluşun ve değişimin simgesi olduğunu bir kez daha ve hep hatırlayalım. Evet, İzmir böyle bir İzmir, 9 Eylül böyle bir 9 Eylül’dür. Nice 9 Eylül’lere...


Etiketler: #9 Eylül #İzmir

İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon