Emekli amiraller davasında gerekçeli karar: Mahkemeden ‘ifade özgürlüğü’ vurgusu
Emekli amiraller hakkında Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve “cüppeli amiral” açıklaması nedeniyle açılan ve tüm isimlerin beraatıyla sonuçlanan davada gerekçeli karar yayımlandı. “İfade özgürlüğünün çağdaş demokrasilerin en temel yapı taşlarından birisi olduğu” vurgulanan kararda, “Açıklama bir düşünce veya fikir açıklaması olarak nitelendirilebilir” denildi.
Aralarında eski Deniz Kuvvetleri Komutanları Bülent Bostanoğlu, Eşref Oğuz Yiğit ve Murat Bilgel’in de yer aldığı emekli amirallerin Montrö ve üniformasıyla gittiği tarikat evinde cüppe ve sarıklı fotoğrafları basına sızan Tuğamiral Mehmet Sarı’ya ilişkin Nisan 2021’de yaptıkları açıklama nedeniyle “suç işlemek için anlaşma” gerekçesiyle açılan dava, 20 Aralık’ta sonuçlandı.
Mahkeme, suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle tüm isimler için beraat kararı verdi.
12 yıla kadar hapis cezası istenen 12 isim açısından ise karar istinafa taşındı. Mahkemenin gerekçeli kararı açıklandı.
"MADDİ UNSUR GERÇEKLEŞMEZ"
Suç için anlaşma suçuna yönelik mevzuatın aktarıldığı kararda, Yargıtay’ın kararına atıf yapılarak, “Anlaşmaya katılan kişiler arasında fikir uygunluğunun belirli, programlı bir şekle girmiş olması, vasıtaların tespit edilmesi ve gayeye yakın ciddi ve tehlikeli olma şart bulunmaktadır. Suçun maddi unsurunun gerçekleşmesi için failler arasında belirlenen suçun ‘elverişli vasıtalarla’ işlenmesi konusunda anlaşma olmalıdır. Anlaşmaya konu edilen suçun işlenebilmesi için elverişli vasıta bulunmuyorsa suçun maddi unsurunun gerçekleştiği söylenemez” denildi.
Kararda, “cüppeli amiralin” görüntülerinin kamuoyuna yansıması, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un da “Cumhurbaşkanı, ‘Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden çekildim, Montrö’yü tanımıyorum, feshettim’ diyebilir mi” sorusuna “Yapabilir” yanıtını vermesi üzerine tartışmaların başladığına dikkat çekildi.
"FİKİR AÇIKLAMASIDIR"
“Gerek Montrö Boğazlar Sözleşmesi gerekse de kamusal tartışmaya açılan muvazzaf bir amiralin sarık ve cübbe ile görüntülenmesi konusunda sanıkların yapmış olduğu açıklama bir düşünce veya fikir açıklaması olarak nitelendirilebilir” denilen kararda, “ifade özgürlüğünün çağdaş demokrasilerin en temel yapı taşlarından birisi olduğu” vurgulanarak, “İfade özgürlüğü genel olarak anayasaların, kanunların, uluslararası sözleşmelerin, özellikle de bağımsız ve tarafsız mahkemelerin koruması altındadır” denildi.
Kararda, “Vatandaşların haklarını kullanarak açıkladıkları görüş ve düşüncelerinden dolayı kamusal otorite veya toplumun diğer kişi, kısım veya grupları tarafından baskılanmamaları hakkın kullanımı açısından oldukça önemli” denildi.
"HUKUKEN DOĞRU DEĞİL"
Kararda, imzacıların muvazzaf askerlerle bağlantıda olmadığı, isnat edilen suçun gizlilik gerektirmesine karşın açıklamanın 141 kişilik WhatsApp hazırlandığı, metnin kaleme alınış tarzının, açıklanma saatinin, şeklinin, “Yüce Türk Milleti” ifadesiyle başlatılmasının, açıklamaya karşı suç duyurularının ve açıklamanın “muhtıra” olarak nitelendirilmesinin maddi delil niteliğinde olmadığı ve maddi delil olarak kabul edilmesinin ceza hukuku bağlamında doğru olmadığı vurgulanan kararda, şunlar kaydedildi:
“Sanıkların üzerine atılı suç için anlaşma suçuna ilişkin maddi unsurların hiçbirinin somut olayda oluşmadığı, maddi unsurları itibariyle oluşmamış suç açısından sanıkların kastından söz edilmesinin mümkün olmadığı, bu haliyle atılı suçun yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle sanıkların tamamının ayrı ayrı beraatlerine karar vermek gerekmiştir.”
"ASIL SUÇLU SAVCIDIR"
Davada emekli amirallerin avukatlarından Yiğit Gökçehan Koçoğlu, karara ilişkin açıklamasında, “Metnin ifade özgürlüğü olduğu net bir şekilde mahkemece tespit edildi. Bu insanlara aylarca durduk yere zulmettiniz. Ellerindeki TSK emekli kartı ile ‘darbe’ yapılacağını iddia ederek mağduriyet yaratmaya çalıştınız. İddianameyi yazan savcılar, sanıkların ‘geçmişten ilham aldığını’ iddia edecek kadar hukuk dışına çıktı. Sanırım ‘ilhammetre’si var. Asıl suçlu iddianameyi yazan savcıdır” dedi.
20 AYLIK YARGI SÜRECİ
104 emekli amiral hakkında Montrö ve üniformasıyla gittiği tarikat evinde cüppe ve sarıklı fotoğrafları basına sızan Tuğamiral Mehmet Sarı’ya ilişkin yaptıkları açıklama nedeniyle “suç işlemek için anlaşma” gerekçesiyle dava açıldı.
Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB), “104 amiralin bildirisini kınadılar” açıklamasının reddetmesinin ardından soruşturmaya dahil edilen eski TESUD Genel Başkanı, emekli Tuğgeneral Namık Kemal Çalışkan da davada amiral olmayan tek isim olarak yer aldı. Dava sürecinde iki emekli amiral yaşamını yitirdi. İlk duruşması martta görülen davada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan savcı, 91 isim için beraat istemiş; Alper Çetin Tezeren, Atilla Kezek, Atilla Kıyat, Arif Vehbi Alpman, Ergun Mengi, Işık Biren, İlker Güven, Mustafa Özbey, Namık Kemal Çalışkan, Osman Metin Açımuz, Cem Gürdeniz ve Türker Ertürk için de 12 yıla kadar hapis cezası talep edilmişti.
En Çok Okunan Haberler
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- Yandaş yazar, son anket sonuçlarını açıkladı!
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- İstanbul'da aile katliamı
- 'Bu işin şakası yok, herkes ayağını denk alsın'
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!