Dernek ve sendika başkanları laikliğin önemini vurguladı: Türkiye Cumhuriyeti’nin kilit taşı

1937’de anayasaya giren laiklik ilkesinin her alanda uygulamaya konulmasının yolu, 9 Nisan 1928’de TBMM’ye sunulan ve 1924 Anayasası’nın 2. maddesinde yer alan “Türkiye Devleti’nin dini İslamdır” ifadesinin oybirliği ile kaldırılmasıyla açıldı. Bu değişikliğin 10 Nisan 1928’de Resmi Gazete’de yayımlanması nedeniyle 10 Nisan, ilerici demokratik kitle örgütleri ve siyasi kuruluşlar tarafından Laiklik Günü olarak kabul ediliyor. Bu özel günün yıldönümünde Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Eğitim-İş ve 29 Ekim Kadınları Derneği başkanları, laikliğin önemini Cumhuriyet’e anlattı.

- ADD Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt: Laiklik, aklın dogmalara tutsaklıktan kurtulması, bilimsel düşünce ile donanması, özgürleşmesidir. Sadece din ve vicdan özgürlüğü olarak tanımlanamaz. Milletçe birlikte yaşamanın, kadının insan olarak eşitliğinin, hukuk devletinin temel direği, demokrasinin olmazsa olmazıdır laiklik. Din ve devlet işlerinin değil, din ve dünya işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Gölgesinde yaşadığımız Cumhuriyet kubbesinin kilit taşıdır, asla onunla oynanmamalıdır!

- ÇYDD Genel Başkanı Ayşe Yüksel: Ulusal sınırlarımız içinde yaşayan, Türk ulusunu oluşturan yurttaşların Atatürk milliyetçiliğinde buluşması, ortak değerlerimizi barış ve huzur içinde yaşayabilmesi için laiklik önemli bir güvencedir. Farklı inançlardaki bireylerin karşılıklı olarak hoşgörü içinde yaşaması, bu düzenin devlet tarafından gözetilmesi ile mümkündür. Laiklik şah damarımız gibidir, onu ödünsüz yaşatmak zorundayız. 

- Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay: Ne yazık ki son 20 yılda ülkemiz, adeta “devletin dini İslamdır” maddesi çıkarılmamışçasına yönetilmiş, Cumhuriyet’in en önemli taşıyıcı kolonu olan laiklik büyük tahribata uğramıştır. Eğitim-İş olarak, her alanda laikliği savunmaya, Cumhuriyetin ilkeleri için mücadele etmeye devam edeceğiz.

- 29 Ekim Kadınları Derneği Genel Başkanı Şenal Sarıhan: Ülkemizde laikliğe en çok ihtiyacı olanlar kadınlardır. Feodal toplumun kadını bir çeşit köle sayan anlayışı bu gerici ideoloji ile beslenmektedir. 4+4+4 kesintili eğitim uygulamalarından Diyanet akademilerine tırmanan süreçte, kız çocuklarımızı eğitim hakkından yoksunluğa, esnek çalışma ve evde bakım aldatmacası ile işsizliğe, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme girişimi ile hukuki güvenceden yoksunluğa mahkûm etmek istiyorlar. Ancak unutulmasın ki kadınlar tüm kazanımlarını korumak için ayaktalar.