CHP’nin 2019 yerel seçim kampanyasını yürüten Başsoy: Kılıçdaroğlu’nun kazanması değil, Erdoğan’ın kazanması mucize olur

CHP’nin 2019 yerel seçim kampanyasının başında olan Ateş İlyas Başsoy, yapılacak genel seçimleri analiz ettiği yazısında Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanmasının değil, Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanmasının mucize olacağını söyledi. Başsoy Kılıçdaroğlu’nun avantajlarını da sıraladı.

CHP’nin 2019 yerel seçim kampanyasını yürüten Başsoy: Kılıçdaroğlu’nun kazanması değil, Erdoğan’ın kazanması mucize olur
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 08.05.2023 - 12:06

Cumhuriyet Halk Partisi‘nin (CHP) 2019 yerel seçim kampanyasını yürüten siyasal iletişimci Ateş İlyas Başsoy BirGün’de kaleme aldığı yazısında, 14 Mayıs’ta yapılacak genel seçimlerde Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanmasının değil, Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanmasının mucize olacağını söyledi.  

“Veri durumuna göre Kılıçdaroğlu bu seçimi açık ara farkla kazanacak” ifadelerini kullanan Başsoy, geçmiş seçimleri ve güncel durumu analiz ettiği yazısında muhalif seçmenin ‘inançsız’ olmasının zararlarına da değindi. 

BU SEÇİMDE DEĞİŞEN NE?

10 maddede Kılıçdaroğlu’nun avantajlarını anlatan Başsoy “Bu seçim 5 milyondan fazla seçmen ilk kez oy kullanacak. Dört yıldan beri hiç seçim yapılmadığı için ilk kez bu kadar büyük bir sayı var. Ve yaş gençleştikçe seçmen tercihleri muhalefete akıyor, ibre Kılıçdaroğlu lehine. Millet İttifakı en son seçiminin kazananı. Bu moral motivasyon için muazzam bir kanıt. 2019’da Millet İttifakı, beş büyük şehri Cumhur İttifakı’ndan aldı. En büyük üç şehir Millet İttifakında. Demek ki inanıyorsak, oluyormuş” diye yazdı.

“BELEDİYE BAŞKANLARININ BEĞENİ SKORLARI YÜZDE 65’İN ÜZERİNDE”

Geçmiş seçimlere kıyasla örgütlenmenin çok daha yüksek olduğuna dikkat çeken Başsoy “Yeni kazanılan yüzden fazla belediye inanılmaz bir kaynak. Belediyelerin mali gücü, reklam gücü, insan kaynağı geçmişte girilmeyen ilçeleri, afiş yapıştırılamayan sokakları Millet İttifakı’na açıyor. Belediyelerin dört yıllık sosyal belediyecilik performansları. Yeni kazanılan İstanbul, Ankara, Antalya, Adana ve Mersin’de, mahalle mahalle, ilçe ilçe somut verileri sahibiz. Dört yıl önce Millet İttifakı’na yüzde 20 oy gelen yerlerde yüze 70’lere çıkanlar var. Yeni belediye başkanlarının tamamının beğeni skorları 65’in üzerinde. Geçmişte AKP veya MHP’nin oy deposu olan semtlerde CHP ve İYİ Parti’ye dört yıldır süren akış var” ifadelerini kullandı. 

“TEK EKSİK VAHAP SEÇER VE ZEYDAN KARALAR’DAN YETERİNCE YARARLANILMAMASI”

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun seçimlere katılmasının yararlı olduğunu söyleyen Başsoy “İstanbul seçimlerinde kentte yaşayan Kürt seçmenle, ülkücü seçmenin birbirlerinin kararlarından haberdar olarak bilinçli biçimde İmamoğlu’nu desteklediklerini gördük. Bunun siyasal nedeni İmamoğlu, Akşener ve Demirtaş’ın kardeşlik ve saygı diline sahip çıkmasıysa, sosyolojik nedeni ikinci üçüncü nesil göçmen ailelerin kentle entegrasyonlarını tamamladıkça yeni nesillerde eski nefretlerin yerini anlayış ve dostluğa bırakması. Akşener’in ısrarıyla İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçimine katılması da bu açıdan yararlı oldu. Burada tek eksik, İstanbul’a benzer demografilerde, Kürt ve Ülkücü seçmenlerin her ikisinden de oy alıp seçim kazanma (hem de 31 Mart’ta, açık farkla) başarısı gösteren Vahap Seçer ve Zeydan Karalar’dan yeterince yararlanılmaması olabilir. Toplam nüfusları Ankara kadar olan bu iki şehir, genç nesillerin barış içinde yaşayacağını daha keskin sonuçlarla kanıtlamıştı ve bu kanıt ulusal kampanyada daha etkin kullanılmalıydı” şeklinde yazdı.

“PSİKOLOJİK ÜSTÜNLÜK KILIÇDAROĞLU’NDA”

Başsoy, Kılıçdaroğlu’nun birleştirici bir isim olduğuna işaret ederek “Hem saygılı, hem bilinçli. Son on yılın en büyük, hatta tek oyun kurucusu. Erdoğan belki farkında değil ama yıllardır psikolojik üstünlük Kılıçdaroğlu’nda. Altılı Masa’da oyu en yüksek zamanda bile yüzde 3’ü geçmeyen, şu anda da CHP listelerinden seçime gireceği için oyunu tespit etmenin zor olduğu bir parti var: DEVA... DEVA’nın en büyük gücü, AKP’den kopmak üzere olan, AKP bölgesinin kenarında bekleyen 30 puanlık bir seçmen için bir adım yakında olan tek parti olması. Ali Babacan, anketlerde halen “AKP’ye oy vereceğim” veya “Kararsızım” diyen dev bir seçmen kitlesi için Erdoğan olmasa yönelecekleri ikinci isim. AKP’den kaç oy koparır, kaç AKP seçmenini “altı ok”a ikna eder bilmiyoruz ama alacağı oyların belki de tamamının AKP’den geleceğini biliyoruz” ifadelerini kullandı. 

“CHP GENÇLİĞİN RİTMİNİ YAKALADI”

AKP’den muhafazakar kadın seçmenin ilk kez bu kadar koptuğunu savunan Başsoy, Kılıçdaroğlu’nun kampanyasının ne kadar güçlü olduğunu “Bay Kemal’den “Ben Kemal Geliyorum”a, “Sana söz”den “Haydi”ye kadar, mutfaktan alanlara, her aşaması, her tonlaması, her açısı usta işi. Radikal Sevgi’nin stratejik ve taktik gereklerinin harfiyen uygulanması, “Martın sonu bahar”ın, “Yine baharla gelecek” diye devam etmesi; kibrin değil ekip çalışmasının egemen olması bu kampanyayı eşsiz kılıyor. Erdoğan kampanyası siyah beyaz bir TRT programı kadar ruhsuz giderken, CHP gençliğin ritmini yakaladı ve hiç bırakmadı” sözleriyle ifade etti. 

“BİR GRUP TEFECİ DIŞINDA TÜRKİYE YARI YARIYA FAKİRLEŞTİ”

“Ve belki de en önemli madde” olduğunu belirterek Türkiye’nin ekonomik durumununun seçime nasıl etki edeceğini yazan Başsoy “AKP bugüne kadar her genel seçime, nispeten büyüyen bir ekonomi ve seçmenin hayat standartlarında olumlu gelişmelerin verdiği güçle girdi. Bu nedenle AKP her seçimde kampanyalarını sayısal değerler, yükselen grafikler kullanarak yapardı. Artık öyle bir grafik yok. 2002-2015 arası reelde üç kat artan (ne pahasına, ayrı konu) kişi başı gelir, bir süre sabit kaldıktan sonra 2018’den itibaren baş aşağı düşerek, yarı yarıya azaldı. Son seçimden bu yana bir grup tefeci dışında tüm Türkiye yarı yarıya fakirleşti. Bunu sadece patates soğanda değil, otomobil alımından, telefon değiştirme sürelerine kadar yüzlerce kriterde hem bireyler, hem ticaretle uğraşanlar biliyor. AKP umutsuzca “ama pandemi, ama dünya, ama deprem” dese de, “teğet geçme”ye alışmış kendi seçmenine inandırıcı gelmiyor... AKP’nin elinde hiçbir şey olmadığı için dünyada sadece diktatörlüklerde kullanılan tarzda savunma sanayii ile ilgili bir reklam kampanyası yapıyor. Rus atasözü: “Füzelerimizin menzili, ağzımızdan midemize kadar olan mesafeden kısa...” diye bitirdi. 


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler