CHP'li Erdoğan Toprak'tan Yargıtay'ın kararına tepki: 'Bir akıl tutulmasıdır'

CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporu yayınladı. Toprak, “Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun kadın cinayeti ile ilgili kararı için "Vicdanların kabul edemeyeceği bir akıl tutulmasıdır” dedi

CHP'li Erdoğan Toprak'tan Yargıtay'ın kararına tepki: 'Bir akıl tutulmasıdır'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 20.03.2022 - 11:15

CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, “Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun kadın cinayeti ile ilgili kararı; hukuka, adalete sığmayan, vicdanların kabul edemeyeceği, bir akıl tutulmasıdır” dedi. Toprak, AKP ve MHP’nin seçim değişikliği önerisi için de “Seçimi kaybedeceklerinin panik ve telaşıyla hazırlanmış bir ‘nalıncı keseri’ düzenlemesi” benzetmesi yaptı.

CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporu yayınladı.

“‘NALINCI KESERİ’ DÜZENLEMESİ”

Toprak’ın raporu özetle şöyle:

“İktidar ittifakının seçim yasası değişiklik teklifi, seçimi kaybedeceklerinin panik ve telaşıyla hazırlanmış bir ‘nalıncı keseri’ düzenlemesidir. İlk kez oy kullanacak milyonlarca genç seçmenin sandığa gitmesini engelleme amaçlı sinsi hazırlık, seçmen kütükleriyle ilgili değişikliğe yerleştirilmiş. Seçim kurullarını, seçmen kütüklerini, sandık kurullarını içeren değişiklikler seçime, sandığa, oylara müdahale, hileyle seçim kazanma arayışlarının ürünüdür!

Geçmişte seçimi kaybedeceğini anlayan iktidarların, seçim yasasını değiştirme telaşına düşmelerine ilişkin pek çok örnekte yaşandığı gibi, Cumhur İttifakı ortaklarının muhalefeti dışlayarak, kimsenin görüşünü sormayarak hazırladıkları bu değişiklik teklifi de onları kurtaramayacak. Hazırladıkları tüm sinsi plan ve tezgahlar, kurguladıkları tuzaklar sandıkta bozulacak!

“BİR AKIL TUTULMASIDIR”

Kadın cinayetlerinin her gün ülke gündeminde öne çıkmasına, yeni acılara yol açmasına karşılık iktidarın getirdiği değişiklik teklifi, bu cinayetleri caydırmaktan, önlemekten uzak görünüyor. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun kadın cinayeti ile ilgili kararı; hukuka, adalete sığmayan, vicdanların kabul edemeyeceği, bir akıl tutulmasıdır!  

Bu kararla ilk derece yerel mahkemeler, boşanmak isteyen eşini, nişanı bozmak isteyen nişanlısını, evlilik teklifini reddeden bir kadını öldüren erkeği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun kararını emsal alarak ceza indiriminden yararlandıracak, düşük cezaya çarptıracak ya da serbest bırakacak!

“AĞIR BİR SİYASİ AYMAZLIKTIR!”

Hazine ve Maliye Bakanının, Paris ve Londra’daki toplantılarda hukuk, yasa tanımadıklarını itiraf ederek ‘Bürokrasiyi alaşağı eder, mevzuatı aşarız. Cumhurbaşkanı arkamızda’ sözleriyle yabancı yatırımcılara vaatte bulunması, Türkiye’yi ‘üçüncü dünya ülkesi, otokrat bir muz cumhuriyeti’ konumuna düşüren, ağır bir siyasi aymazlıktır! Türkiye’de hukuk devletinin olmadığını ilan eden Bakan, kendisini ve ülkeyi itibarsızlaştırdığının farkında bile değil!

Uluslararası yatırımcının beklentisi; güvenle yatırım yapabileceği ortam, hukukun- yargının sorunsuz işlediği, kuralların ve kurumların görev ve yetki alanlarının yasalarla net şekilde tanımlandığı bir yatırım ortamıdır.  Hangi teşviki, desteği verirseniz verin hukukun işlemediği, yargının bağımsız olmadığı bir ülkeye doğrudan yatırım gelmesini beklemek boş bir hayaldir!

“ÖNCELİK TARIM, HAYVANCILIK VE KATMA DEĞERLİ YÜKSEK TEKNOLOJİYE VERİLMELİDİR”

İktidar ülkenin önde gelen bilim insanlarını üniversitelerden ihraç ederken, Rusya buğday başta olmak üzere hububat üretiminde verimi ve kaliteyi daha da artırmak üzere başlattığı mega projenin ve Sibirya’da kurulacak araştırma laboratuvarlarının başına Prof. Hamit Köksel’i davet ederek görev verdi. İktidar, her alanda olduğu gibi tarımsal üretimde de bilimi, aklı dışlayan, ithalat dışında çözüm üretemeyen tutumuyla günü kurtarmaya çalışıyor!

Tarım ve Hayvancılık günümüzün ve geleceğin en az bilişim sektörü kadar hayati önemde ve stratejik sektörleridir. Ülke kaynaklarının tahsisinde öncelik tarım, hayvancılık ve katma değerli yüksek teknolojiye verilmelidir. Bunun için beş yıllık planlamalar, yıllık programlar ve hedefler konulmalı, Prof. Hamit Köksel gibi dünya çapında saygın bilim insanlarına değer ve görev verilmeli, her türlü olanak kendilerine sunulmalıdır.

“KUR, ENFLASYON VE FAİZ PATLAMASINA ZEMİN HAZIRLAR”

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun politika faizini yılbaşından bu yana yüzde 14’te sabit tutması, ‘resmi enflasyon-resmi faiz’ farkının 40 puana, tüketici-üretici enflasyonu ortalamasıyla resmi faiz farkının 65,5 puana ulaşmasına yol açtı. Bu düzeydeki negatif faiz sürdürülemez; kur, enflasyon ve faiz patlamasına zemin hazırlar!

FED’in faiz artışı ve parasal sıkılaştırma dönemine geçtiğini ilan etmesi doların değerlenmesine, kurların artmasına neden olacak. Önümüzdeki dönemde dolar/TL kurunun 15 ve üzerine çıkması, bunun da kur artışı etkisiyle enflasyon artışını hızlandırması beklenmelidir. Enflasyon-faiz makası olağanüstü düzeyde açıldığı için MB’nin birkaç puanlık faiz artışlarıyla kur artışlarını frenleme fırsatı kaçırıldı!

“DÖVİZE TALEP VE DÖVİZ MEVDUATLARINDA ARTIŞ HIZLANDI”

Kur korumalı mevduatta (KKM) üç aylık ilk vadelerin dolmaya başlamasına karşılık, dövize talep ve döviz mevduatlarında artış hızlandı. Özellikle döviz hesabını KKM’ye geçiren şirketlere tanınan kurumlar vergisi muafiyetinde sürenin 25 Şubat’ta sona ermesiyle yurtiçi yerleşik tüzel kişilerin döviz hesaplarında bir haftada yaklaşık 2 milyar dolar artış gerçekleşti. Bankalardaki toplam döviz mevduatı, 240,5 milyar dolardan 242,7 milyar dolara yükseldi!

31 Aralık 2021’de döviz mevduat hesaplarındaki tutar 263 milyar dolar. 4 Mart haftasında 240 milyar dolar olan bu tutar 11 Mart haftasında yeniden yükselişe geçerek 242 milyar 731 milyon dolara yükselmiş. KKM’lerin vadeleri doldukça döviz hesaplarındaki artışın yeniden hız kazanacağını öngörmekteyim.

“İKTİDARIN BÜTÇESİNDE EN BÜYÜK HARCAMA FAİZE YAPILIYOR”

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ocak-şubat bütçe verilerinde, iki ayda yaklaşık 100 milyar TL fazla verilmesine karşılık, bunun sanal ve geçici olduğu görülüyor. Tarıma, üreticiye, esnafa, sosyal desteklere yapılan ödemeler 2 ayda 58 milyar liraya yaklaşan faiz ödemeleri yanında en alt düzeyde. KİT’lerin görev zararları yüzde 771 artışla artış 9 milyar TL’ye fırlamış. Faize akıtılan para, Ziraat’in, Halkbank’ın çiftçiye, esnafa verdiği desteğin 20 katı!

Ortada somut olan tek gerçek, sözde faize karşı olan iktidarın bütçesinde en büyük harcama faize yapılıyor. Milletten, çiftçiden, esnaftan, yoksul halktan esirgenen milyarlar, faize ve hazineye yüksek faizle borç verenlere akıtılıyor. Sadece ilk iki ayda 58 milyara varan faiz ödemesi, bütçede 240 milyar olarak yer alan faiz ödemelerine ayrılan tutarın yetmeyeceğini ortaya koyarken, yılsonu için 278 milyar lira olarak hedeflenen bütçe açığının fazlasıyla aşılacağını gösteriyor!

“GIDA FİYATLARINDA ETİKETLERİN YAZ AYLARINDA DA ÇİFT HANELİ OLACAĞINI ORTAYA KOYUYOR”

Şubat ayı Tarım Üretici Fiyatları Endeksinde (Tarım-ÜFE) enflasyon artışı, yıllık yüzde 70’e yaklaştı. Gıda fiyatlarında düşüş ve ucuzluk umutları hızla tükenirken, Tarım-ÜFE’de sadece geçen yılın aralık ayından bu yana iki aylık enflasyon artışı yüzde 30’un üzerine çıktı. Tarım-ÜFE’deki bu olağanüstü yükseliş kendisini gıda fiyatlarında ve tüketici enflasyonunda katlanarak gösterecektir!

Tarımsal üretim ve tarımsal girdi endekslerindeki enflasyon resmi verilerle bile bu düzeylerde seyrederken, gıda fiyatlarında düşüş ya da ucuzluk beklemek, hayal. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin enflasyonun yaz ortasından itibaren düşüşe geçeceği söylemi gerçeklikten uzak. Tarımsal üretim, fiyat ve girdi endekslerinin seyri, gıda fiyatlarında etiketlerin yaz aylarında da çift haneli olacağını ortaya koyuyor!

“YÜZLERİNİ ARTIK DOĞU’YA DÖNDÜKLERİNİ İFADE ETMESİ DİKKAT ÇEKİCİ”

Rusya-Ukrayna savaşı dünyada ve bölgemizde siyasal, ekonomik, diplomatik ve askeri dengelerin yeniden kurgulanması sürecini başlatırken, Türkiye’nin AB ve ABD ile olan ilişkilerinde yeni gelişmelere zemin hazırlıyor. Dünyadaki bloklaşma ve güvenlik yapılanmalarının gözden geçirilmesi gündeme gelirken, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un batıyla güven ilişkisinin sonlandığı, yüzlerini artık Doğu’ya döndüklerini ifade etmesi dikkat çekici!

Diplomasinin imkanları yerinde kullanılırsa ve doğru stratejiler izlenirse, ABD ve AB ile ilişkilerde yeni bir dönemin başlatılması olanaklı hale geleceği gibi, Rusya ile de bölgenin kilit ülkesi olarak diyalog ve iş birliği sürdürülebilir. Türkiye’nin süreci çok dikkatle izlemesi, stratejilerini alternatifli olarak belirlemesi, her olasılığa hazırlıklı olması ve politikalar üretmesi gerekiyor.”


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler