Cezaevinden firar ettikten sonra cinayet işledi, annesi katilden şikâyetçi olmadığını açıkladı

İzmir Konak’ta, Sedat Mertoğlu haziran ayında cezaevinden firar ederek boşanma aşamasındaki eşi Gülsüm Mertoğlu’nu bıçaklayarak öldürdü. Mertoğlu’nun “eşi kasten öldürme” suçundan yargılandığı davanın ikinci duruşması İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde geçen gün görüldü. Duruşmada Gülsüm Mertoğlu’nun annesi Suphiye Keklik, “Bir gün kızım bana gelip ‘Sedat’tan ayrılmak istiyorum’ dedi. Kızım Gülsüm’e aile birliğini bozmaması konusunda tavsiyede bulundum.  Ben ve eşimi dinlemedi. Kızımın başka erkekle görüştüğüne ilişkin gözümle bir şey görmedim ancak şüphelendiğim konular oldu. Kızımın telefonuna mesajlar geliyordu, sorduğumda ‘Sizi ilgilendirmez’ şeklinde cevap veriyordu. Kızımla sanık sıklıkla kavga ederlerdi” diyerek sanıktan şikâyetçi olmadığını belirtti. Avukatların, “Neden şikâyetçi olmadın” sorusu üzerine anne Keklik, “Bu konuda kızım haksızdı bu nedenle sanıktan şikâyetçi değilim” ifadelerini kullandı. 

Sanık Mertoğlu ise “Ortada aldatma olduğunu biliyordum. Keşke olmasaydı pişmanım” diyerek kendini savundu. Mahkeme sanığın tutukluluk halinin devamına karar verirken  duruşmayı 3 Şubat 2025 tarihine erteledi. 

Duruşmaya ilişkin Cumhuriyet’e konuşan Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği avukatlarından Aslı Ağar, “Türkiye’de bazı coğrafi bölgelerde kadının adı hâlâ yok, boşanma hakkı yok sayılıyor ve maktule/mağdura rahatça iftira atılabiliyor üstelik en yakınları tarafından da yapılıyor bu. Annesi bile öldürülmüş kızını, boşanmak istediği için haksız buluyor ve şikâyetçi değilim diyor. Sanıkların eylemlerine bir kılıf uyduruluyor ve sanıklar aklanmaya çalışılıyor. Çünkü içinde bulundukları düzen bu şekilde” dedi. 

‘İFTİRAYLA CEZALANDIRIYORLAR’

“Bu ataerkil düzende yer bulmak için kadını erkeği birleşerek katili değil, kadını suçluyorlar” diyen Ağar, “Öldürülen öldürüldüğüyle de kalmıyor, iftira atılmak suretiyle adeta mezarında bir kez daha cezalandırılıyor” tepkisini gösterdi.