Cem Gelinoğlu: Birbirimizi anlama gayretinden vazgeçtik

Sinemaseverlerle buluşan Aykut Enişte 2 filminin başrol oyuncusu ve senaristlerinden Cem Gelinoğlu, Cumhuriyet'in sorularını yanıtladı.

Yayınlanma: 03.12.2021 - 04:00
Cem Gelinoğlu: Birbirimizi anlama gayretinden vazgeçtik
Abone Ol google-news

Merakla beklenen Aykut Enişte 2, vizyonda. Aykut Enişte, ilk filmde başına gelen talihsizliklerle birlikte aşkı bulmuştu, şimdi o aşkı elinde tutmaya çalışıyor. Saflığı yüzünden başına türlü işler gelen Aykut Enişte yine bildiğiniz gibi, ama bu kez dişli bir rakibi de var: Talat. Filmin senaristlerinden, aynı zamanda başrol oyuncusu Cem Gelinoğlu’yla konuştuk. Hem Aykut’u hem kendini anlattı.  

- Aykut Enişte çok sevildi, ikinci film de sinemalarda. Neden bu kadar çok sevildi sizce, filmin fanları sizi bayağı taciz etti ikincisi ne zaman gelecek diye? 

Gerek filmin yönetmeni Onur Bilgetay, filmi birlikte yazdığımız Giray Altınok gerek karakterleri ete kemiğe büründüren oyuncular müthiş yetenekli ve zeki insanlar. Ve önemlisi hepimiz birbirini seven arkadaşlarız. Ve böyle olunca ortaya samimi, komik ve seyircinin sevdiği iyi bir durum komedisi çıktı. Seyirci de sevdiği işin baskısını güzel yapıyor, bazen onlar bizim nazımızı çekiyor, bazen de biz onların...

- Herkes Yeşilçam filmlerine hasret, filminizde de bir Yeşilçam sıcaklığı yaratmışsınız, acaba ondan mı?  

Bunu çok duyuyoruz. Çok sevindik, evet bu da önemli sebeplerden biri bence.

- Fanlık müessesesiyle ilginç anlarınız oldu mu? Sosyal medyada da epey aktifler... 

Henüz tanışmadık. Filmin ne kadar sevildiğini biz de eşten dosttan duyuyoruz hâlâ.

SOKAĞIN DİLİNİ BİLMEK AVANTAJ

- Size sokaktan gelen Cem Yılmaz yakıştırması yapmışlar. Sokaktan gelmenin avantajları var mı komedi söz konusu olduğunda? 

Sokağın dilini bilmek kesinlikle bir avantaj; fakat komik bir olay, komik bir deneyim her yerde vuku bulabilir; sosyallik ve çok kültürlülük daha besleyici tabii.

KOMEDYENLİK SÜRPRİZ DEĞİL

- Bu kez iki enişte var, ikinci enişte ise tam bir şeytan. Hakan Yılmaz da role tam oturmuş. İzleyicileri neler bekliyor, iyilikle kötülüğün kapışması mı? Kim kazanır genellikle? 

İyilik de kötülük de kolektif beslenen bir şey. Neyi daha çok beslersek o kazanır bence.

- Fragmandaki sehpaya düşme sahneniz hayranlarınızın ağzına bir parmak bal çaldı. Sert bir düşüştü sanırım. En az birkaç kez tekrarlandığını düşününce canınız yanmış olmalı...

Çok yandı hem de. Ekip yalvarıyor az dikkatli ol diye çünkü benimle onlar uğraşacaklar yine, benim de canım kıymetlidir ama gerçeğe takıntılı olduğum için “Hocam nolur gerçekten düşeyim” dedim Onur’a.

UYANIKLIK BUTONUNA GEREKİNCE BASARIM

- Gülmeye hasret kaldık, siz kendinizi nasıl beslediniz bu dönemde? 

Güzel günleri düşleyerek açıkçası, insanın böyle evrensel olaylarda pek tutunacak bir şeyi olmuyor.

- Komedi maceranız mahallenizdeki arkadaşlarınızı güldürmekle başlıyor. Bir çocuk nelere güler? Büyüdükçe gülmek zorlaşıyor mu?

Evet çünkü ne zihniniz çocukken olduğu kadar özgür ne de ruhunuz çocukken olduğu kadar neşeli olabiliyor. Bunu hatırlatmaya ihtiyacınız var kendinize.

- Evde de komik bir çocuk muydunuz? Anne babanız nasıl insanlar, oğlum biraz ciddi ol dediler mi size, yoksa sizi yüreklendirdiler mi? 

Babam ve annem gerçekten komik, hazırcevap ve nüktedan insanlardı. Benim komedyen olmam bana hiç sürpriz olmadı açıkçası.

- Aykut Enişte saflığa ve temiz yürekliliğe bir övgü aslında. İnsanlar da sizin yüzünüzde bir saflık olduğunu, bunun da güldürdüğünü söylemişler hep. Katılır mısınız? Saf mısınız? 

Açıkgözlülük, uyanık olmak adına ne deniyorsa o buton lazım olduğunda açabiliyorum, kalan zamanlarda savunmasız geziyorum, işte o anlarda dünyanın en saf adamıyım. Çünkü kafam çok güzel şeylerle dolu sürekli tetikte gezmek beynimi bununla meşgul etmek istemiyorum.

- Bu saflık mutlu geçen çocukluğunuzdan mı geliyor? 

Bence çocukken maruz kaldığınız deneyimlerden. Beş yaşında hayatının tokadını yersen bundan sonra uyanık olmam lazım dersin. Ben şanslıydım o yüzden buton kapalı gezdim genelde.

SAFLIKTAN AYKUT KADAR ÇEKMEDİM

- Peki bize ne oldu?

Biz kutuplaştık, biz birbirimizi dinleme ve anlama gayretinden vazgeçtik. Şahsen beni en çok üzenler bunlar. Dünya değiştikçe bazı şeyler güzelleştiği gibi bazı şeyler çirkinleşiyor. Bu süreci iyi yönetmek için hepimize çok görev düşüyor. Toplum olarak tüm renklerimizle bir arada çok güzel olduğumuzu kendimize sık sık hatırlatmalıyız bence. 

- Siz de saflıktan çok çektiniz mi? 

Aykut kadar asla değil...

- “Benim en sevmediğim huyum kendimle dövüşüyor olmam” demişsiniz. Çok döver misiniz kendinizi?  

Kendimle dövüşmemin sebebi gerçekten hiç kopmamak arzusuydu, sonra kendimi döverken konuyu unuttum o çok yordu işte. Şimdi bana hep gerçeği söyleyebilen dostlarım var umarım onlar da beni niye dövdüklerini unutmazlar. 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler