Bursa'da yurttaşlar, köylerine kurulan krom madeni fabrikasını protesto etti
Bursa’nın Orhaneli ilçesi Karıncalı köyünde, içme suyu hattı üzerine kurulan krom madenine karşı köylüler eylem yaptı. Karıncalı Mahallesi Muhtarı Mehmet Çakır, “Bu fabrika buraya kurulduğu zaman Karıncalı, Yörükler ve Akçabük mahallelerinin su hayatı bitiyor. Su yoksa hayat yoktur” dedi.
Bursa’nın Orhaneli ilçesi Karıncalı köyünde içme suyu ve kullanma hattı üzerine Or Krom Madencilik şirketi tarafından kurulan madene karşı köylüler fabrika önünde eylem yaptı. Köyden yaklaşık 11 kilometre uzakta bulunan madene başta kadınlar olmak üzere Karıncalı, Yörükler ve Akçabük mahallelerinin muhtarları ve sakinleri yoğun katılım gösterdi. Eyleme Bursa Kent Konseyi, Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER), Z Doğa Derneği ve Bursa Su Kolektifi de katılarak köylülere destek verdi.
“Zehir solumak istemiyoruz”, “Kromlu su içmek istemiyoruz”, “Ormanıma dokunma” yazılı dövizler taşıyan yurttaşlar, sık sık “Direne, direne kazanacağız”, “Suyuma dokunan eller kırılsın” sloganları attı.
"SU YOKSA HAYAT YOK''
Eylemde konuşan Karıncalı Mahallesi Muhtarı Mehmet Çakır, şunları söyledi:
“31 Mart seçimlerinde muhtar oldum. Burada bir seneden beri fabrika inşaatı başlamış. Benim üç ay önce haberim oldu fabrika kurulduğundan. Çevre İl Müdürlüğü’ne, bakanlıklara ve bütün resmi kurumlara yazıları yazdım. Olumlu sonuç alamadığım için Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden ve Bursa Kent Konseyi Başkanı’ndan ve DOĞADER’den destek istedim. Bu fabrika buraya kurulduğu zaman Karıncalı, Yörükler ve Akçabük mahallelerinin su hayatı bitiyor. Su yoksa hayat yoktur. Yıllar önce su başında kavga yaptık. Suyumuz yoktu. Annelerimiz, ninelerimiz başka köylere domates, fasulye, elma alma almaya gidiyordu. Biz bu günlere tekrar dönmek istemiyoruz.”
"BİZİ ZEHİRLEMELERİNE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ''
Köylerinde maden tesisi yapılmasına tepki gösteren Karıncalı Mahallesi sakini Emine Bal, “Tapulu malımızı almaya kimsenin hakkı yok. Kimin tapulu evine gidip bir başkası oturabiliyor? Bizim de burası tapulu malımızdır. Bizim çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği olan bu suyu vermek istemiyoruz. Fabrikayı da burada istemiyoruz. Bizi ve gençlerimizi zehirlemesine müsaade etmiyoruz” dedi.
TESİS ÇED RAPORUNDAN MUAF TUTULMUŞ
“Burada arkamızda gördüğünüz tesis aslında bu bölgenin başta su varlığı, su kaynakları olmak üzere yaşamını bitirecek, tehlike altına sokacak, tehdit edecek bir varlıktır. Biz bölge halkı olarak bu fabrikayı köyümüz sınırlarında istiyor muyuz? Hayır. Bu tesis burada yaşayan köylülerden, halktan izin alınmadan kurulmuş bir tesistir. Birileri Ankara'dan haritada buranın yerini bilmeden, buradaki insanlar ne içer, ne yapar, ne eker, ne biçer bilmeden ruhsat veriyorlar. Ki bu fabrikanın ruhsatı geçici bir ruhsattır. Çevre etki değerlendirme (ÇED) raporundan muaf tutulmuş. Soruyorum, bu fabrikanın çevreye etkisi olmayacak mı? O zaman neye istinaden ÇED raporundan muaf tutuyorsunuz? Derdimiz burada Devlet Su İşleri'nin ve BUSKİ'nin yatırımları sonucu bir gölet yapılmış ve köylülerimizin, köy halkının içme ve kullanma suyu için yapılmış. Bir yandan kamu yatırım yapıyor, öte yandan bir şirket gelip bu su varlığını tehdit ediyor, bitirecek, kirletecek, zehirleyecek. Buna müsaade edecek miyiz?
"ORMAN YANGINLARI İÇİN GÖLETTEN SU ÇEKİLİYOR''
Her gün başta dağ yöresinde orman yangınları çıkıyor. Bu orman yangınlarına bile buradaki göletten su alınarak müdahale ediliyor. İnsan yaşantısı için, köylümüz için, hayvanımız için, çiftçimiz için, tarımımız için, ormanımız için su en önemli varlıktır. Ama maden öyle değildir. Buradan bir kişi zengin olacak. Su kuruyunca hepimiz yoksullaşacağız, hastalanacağız, hepimizin hayatı tehlike altına girecek. Bu sudan altı bin kişi faydalanıyor. 6 bin kişinin yaşantısı mı daha önemli, arkamızda gördüğünüz bu şirketin hayatı mı önemli? Görüyoruz ki çok öfkelisiniz, haklısınız da. Çünkü siz burada hakkınızı savunuyorsunuz. Yaşam hakkınızı savunuyorsunuz. Çocuklarınızın geleceğini savunuyorsunuz. Doğanızı, ormanınızı, tarlanızı, bahçenizi savunuyorsunuz. Bize başvurdunuz, biz de DOĞADER ve Bursa Kent Konseyi olarak bu haklı mücadelenizde sonuna kadar sizinle birlikteyiz. Bu tesisi buradan kaldırana kadar sizinle birlikteyiz.”
"KAMU KURUMLARI GÖREVİNİ YAPMIYOR''
Bursa Kent Konseyi adına konuşma yapan Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy şunları dile getirdi:
“Hayat mı önemli, maden mi önemli? Hayat ve suyumuz, toprağımız, havamız, ormanımız önemli. Bizim burada olmamızın bir nedeni var. Eğer kamu kurumları gerçek anlamda kanundan gelen sorumluluklarını ve görevlerini yapmış olsalardı şu an bu alanda ‘ÇED gerekli değildir’ kararıyla geçici işletme izni alınamazdı. Dolayısıyla kamu kurumları görevini yapmadığı için şu an evinde, cemiyetinde, üretimde olması gereken halkımız burada kendi suyu, yaşamı, çocukları için mücadele ediyor. Biz de tabii kurumlar olarak sonuna kadar destek vereceğimizi söyledik. 11 kilometre geldik. Nasıl oluyor da buradaki su önemli oluyor. Diyeceksiniz ki ilişkisi ne? İşte buradaki su Karakova Deresi ve Kovancıkkırı Deresi'nin havzası. Buradaki havzadaki ormanlık alanları yok edecekler. Sadece su değil, suyun oluşmasını sağlayan ormanları da yok edecekler madencilik faaliyeti için.
"KORUMA ÖNLEMLERİ ALINMADI''
Devlet Su İşleri'nin yetkililerine ilk müracaatında deniyor ki bizim sorumluluğumuz yok bu tesiste. Tesisi, göleti yapan DSİ, sulama sistemini yapan DSİ, akan derelerin sahibi DSİ. Dolayısıyla ilgisi var. Kurumlar görevini yapmalı. Gelirken gördünüz, dökülmüş pasaları. Hemen derenin kenarında, Karakova deresi işte. Pasa dökülmüş. Geçici işletme izniyle çıkarılan madenler kenara biriktirilmiş. Aşırı yağışlarda bir koruma önlemi gördünüz mü? Buradan oluşan maden kronla beraber ağır metaller, toprakta olan metallerin hepsi sulama suyuna karışacak. Karakova Deresi'nin üzerinde kurulmuş bir bent var. O bentten alınan su Karıncalı göletini besliyor ve üç köyün sulama ile içme suyunu oluşturuyor. O yüzden bu havzanın korunması lazım. O yüzden bu tesisin engellenmesi gerekiyor. Sonuna kadar bu tesisin engellenmesi için yanınızdayız.
Kurumların becerdiği en güzel şey şu. Halkın katılım toplantısını gerektiren ‘ÇED gereklidir’toplantılarında ‘ÇED gereklidir’ raporunu istemiyorlar ve halkın denetiminden, haberi olmasından kaçınarak bu tesisi kaçak olarak yapıyorlar ve geçici işletme izniyle de kaçak olarak yapılmış bir tesisin ortaya çıkmasına neden oluyor. Daha sonra da diyecekler ki yapılmış bir tesis var, kamu yararıdır tarzında bahanelerle işletmenin zeminini yaratıyorlar. Bizim savunduğumuz şey şu. Kaç santimetreküp olursa olsun, hacmi ne olursa olsun, alanı ne olursa olsun, ÇED gereklidir kararının alınması gerekir. Halkın fikirlerinin alınması gereken bir toplantı, bir rapor aşamasını biz savunuyoruz. Dolayısıyla mücadelenizi kutluyoruz. Her zaman sizinle beraber olacağız.”
En Çok Okunan Haberler
- 9 sayfalık not bırakmışlar
- İki ünlü markanın balları sahte çıktı!
- 'Üs bölgesi' kamera görüntüleri ortaya çıktı
- Atatürk 'sticker'ına basan kişiyi uçarak dövdü
- 'Sessiz katil' konusunda önemli uyarılar
- Yazarımız Meydan'dan, Acemoğlu'na 'Atatürk' yanıtı
- İzmir’de 13 yaşındaki çocuk AIDS nedeniyle öldü
- Mansur Yavaş'tan ilk açıklama!
- 'Alnı secdeye düşenlerin iktidarında...'
- Bahçeli'nin videosu neye işaret ediyor?