Bu kez nostalji başrolde
Sinemanın her yaştan çocuğu aynı anda yakalayan bir büyüsü varsa eğer, o en çok da böyle filmlerde ortaya çıkıyor şüphesiz.
Sinemanın her yaştan çocuğu aynı anda yakalayan bir büyüsü varsa eğer, o en çok da böyle filmlerde ortaya çıkıyor şüphesiz. Bu hafta izleyiciyle buluşan “Örümcek Adam: Eve Dönüş Yok” (Spider-Man: No Way Home) ardı ardına darbeler yediğimiz şu son aylarda (aslında yıllarda demek daha doğru belki) bir nebze de olsa bizi başka bir aleme götürecek denli eğlenceli, hareketli bir izlencelik, bunu en baştan teslim edelim. İtiraf edeyim, MCU ve benzeri franchise’ların filmlerinde yer yer fena halde sıkılırım ve özellikle aksiyon sahnelerinde esnemeye başlarım, ama bu sefer vaktin nasıl akıp geçtiğini anlamadım desem yeridir.
Filmle ilgili bir süredir sosyal medyada dönen yorumlardan anlıyorduk ki ciddi beklentiler var. Bir kere MCU’da yeni bir evreye geçtik ve Tony Stark’ın ölümü, Captain America’nın kalkanı devretmesi falan derken yeni yeni yüzler, bambaşka hikayeler geliyor karşımıza. Bir yandan dizi formatında da Marvel kahramanlarının farklı odaklarla hikayelerinin derinleştiğini izliyor ve açıkçası bundan zaman zaman büyük de keyif alıyoruz. Sadece pandemi süresince, önce “Vanda Vision”, ardından “Loki” ve animasyon formatında gelen “What İf?” dizileri Marvel’in öne çıkan işleriydi. Başka dizileri ve filmleri de oldu Marvel’in şu geçen iki yılda elbette (örneğin dizi olarak “Falcon and the Winter Soldier” ve halen devam eden “Hawkeye” ile Chloe Zhao’nun “Eternals” filmi gibi) ama onları pek beğendiğimi söyleyemem; çoğunluk da benimle aynı fikirde sanki. Tom Holland’ın üçüncü solo filmi olan “Örümcek Adam: Eve Dönüş Yok”a gelecek olursak; bir kere herkes, özellikle fragmanlar ve haberler kamuyla paylaşıldıkça, geçmişte Peter Parker rolünü canlandıran oyuncuların bu filmde görünüp görünmeyeceklerini, görüneceklerse ne kadar görüneceklerini merak ediyor; beklentilerin odağında bu var elbette.
İZLEMEDEN OKUMAYIN!
Bu kısmı filmi izlememiş olanlar okumasın; sağlam spolier (sürpriz bozan) var zira. Yazının başlığından da anlamış olanlarınız olmuştur mutlaka, hem Tobey Maguire hem de Andrew Garfield filmde önemli bir ölçüde rol alıyorlar. Bu son maceraya nostaljik damgayı vuran da hem onların hem de onların eski filmlerde savaştığı unutulmaz kötü adamların dönüşü. Neden dönüyorlar derseniz, bir önceki Örümcek Adam filminin (“Far From Home”) sonunda Mysterio (Jake Gyllenhaal) gider ayak kahramanımızı ifşa etmiş ve Örümcek Adam’ın aslında Peter Parker olduğunu dünya aleme açıklamıştı. İşte tam da bu noktadan başlayan yeni filmde Peter Parker’a ve yakın çevresine yönelik tehditler yüzünde Peter soluğu Dr. Strange’in yanında alıyor ve zamanda geri dönerek Mysterio’yu engellemek istediğini söylüyor. Bunun mümkün olmadığını söyleyen Dr. Strange ise herkesin Peter Parker’ın Örümcek Adam olduğunu unutturacak bir büyü yapabileceğini söylüyor. Ama işler sarpa sarınca geçmişten açılan bir portal ile onun asıl kimliğini bilen herkes bugüne geliyor. Tabii burada bir süredir farklı filmlerde işlenen çoklu evren teorisinin yeni bir yansımasını da görüyoruz; yoksa olup bitenler için başka türlü bir açıklama olamaz zaten.
SALONDA COŞKULU ANLAR
Filmi izlediğim salonda MCU ve Örümcek Adam hayranı bir genç grup vardı ve onlar bazı sahnelerde alkış tutturdular. Onlara bu coşkuyu yaşatan ilk sahne Matt Murdock’ın belirdiği andı. Sonrasında Andrew Garfield ve Tobey Maguire’ın geldiği sahnelerde de benzer bir coşku yaşandı. Bu da bana başka bir nostalji yaşatmadı değil doğrusu; kendi çocukluğuma ve ilkgençliğime dönüp “Rocky”, “Superman” vb. filmlerde yaşanan coşkulu salonları anımsadım. Küçük bir ara not olarak ekleyeyim. Ayrıca şunu da söyleyeyim, ben en çok eski Peter Parker’ların kendi aralarında yaptıkları karşılaştırmaların olduğu sahneleri sevdim; nostaljinin yanı sıra ince bir mizahla örülü filmin doruğa çıktığı anlardı kesinlikle.
PETER PARKER'IN TRAVMALARI
Tom Holland’ın canlandırdığı Örümcek Adam’ın bir ‘origin’ (başlangıç) hikayesinin olmadığı yönünde eleştiriler vardı bugüne dek. Gerçekten de Peter Parker’ın hikayesi aslında bir dönüşüm ve büyüme hikayesidir. Karakterin dönüşümünde sadece radyoaktif örümceğin ısırığı değil, yaşadığı büyük travmalar da rol oynar. İlk üçlemede Ben Amca’nın öldürülmesi, ikinci üçlemede Gwen’in ölümü gibi. Tom Holland’ın Peter Parker’ı ise sadece Tony Stark’ın ölümüyle bir travma yaşadı ki, bu da kimseyi tam anlamıyla tatmin etmiyordu. Bu sefer, özellikle duygusallığı zirve yapan bir hikaye uyarınca, iki büyük travma bekliyor Peter Parker’ı. Yani nihayet onun da büyümesinin temellerini görüyor, anlıyoruz. Bu anlamda önemli bir eksiği de doldurmuş oluyor Jon Watts imzalı “Örümcek Adam: Eve Dönüş Yok”. Velhasıl, serinin tutkunları ve aksiyon sinemasının meraklıları için kaçırılmaması gereken bir film, bizden söylemesi. (Ve evet, iki tane de ek sahne var, yazıları sonuna kadar izleyin.)
FİLMİN NOTU: 7/10
En Çok Okunan Haberler
- Bahçeli ile görüşmesini anlattı
- İhraç talebi ile disipline sevk iddiası!
- CHP'den 'İmamoğlu' çağrısı
- AKP'li başkandan 'torpil' savunması
- 2 çocuk vurulmuş halde ölü bulundu!
- İşte Enes Güran'ın kolundaki ısırık izinin fotoğrafı
- 'Erdoğan' zirvesi sonrası MHP'den bir paylaşım daha!
- 'Bundan 25 gün önce de...'
- Çok konuşulacak 'Kabine değişikliği' kulisi
- Biberonla tiner içirilen bebek öldü