Bakanlığın yaptığı açıklamalara arkeologların tepkisi sürüyor

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Geleceğe Miras Projesi” arkeoloji dünyasında tartışmalara yol açtı.

Bakanlığın yaptığı açıklamalara arkeologların tepkisi sürüyor
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 04.07.2024 - 04:00

Bakan Mehmet Nuri Ersoy, proje kapsamında yabancı bilim heyetleri tarafından yürütülen arkeolojik kazılara, Türk bilim insanlarından birer “koordinatör kazı başkanı” atanacağını belirtmişti. Arkeologlar ise kararın doğru olmadığını ve kazıların ilerlemesini engelleyecek yönde olduğunu savunuyor. Proje kapsamında bakanlık kazı çalışmalarının 12 ay boyunca devam edeceği kararı da tartışma yarattı. Bakanlığın ayrıca, ekiplerin kazdıkları alanlardaki ilerlemelerin yavaş olduğuna yönelik çıkışları da arkeologların tepkisine neden oldu. Arkeologlar bakanlığın açıklamalarını “vahim” olarak niteledi. “Geleceğe Miras Projesi” kapsamında Ersoy şu ifadeleri kullanmıştı: “1860’lardan beri Efes kazılıyor.

Şu ana kadar yüzde 25’i çıkarılmış. Bu kazı programıyla birlikte gelecek dört yılda, ilk etapta bu seviyeyi yüzde 45’lere kadar çıkaracağız. Hierapolis’te de durum vahim! Orada yüzde 3.5 kazılmış. Oradaki kazı oranı da 2024 sonunda yüzde 20, 25’leri geçecek. Sonrasında da yüzde 45’i geçecek şekilde oranı hızlı bir şekilde artıracağız.” Arkeolojideki gelişmeleri bilim insanlarıyla konuştuk.

BÜROKRASİ KARAR VEREMEZ!

“KÜLTÜREL VE DOĞAL MİRASI İZLEME PLATFORMU” YÖNETİCİSİ ARKEOLOG NEZİH BAŞGELEN:

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ; "Yabancı Kazılarla ilgili koordinasyonu sağlamak üzere Türk bilim insanlarından birer 'koordinatör kazı başkanı' atayarak çalışmalarımızın ivmesini arttıracağız. Bu Türk arkeoloji tarihinin de dönüm noktasıdır. Yaklaşık 160 yıl önce yabancı heyetlerin liderliğinde başlayan kazı çalışmalarının tamamı bundan sonra daima böyle olacak şekilde Türk bilim insanlarının başkanlığı ve koordinatörlüğü altında yürütülecektir." diyerek Bakanlığın yabancı kazılarla ilgili yeni politikasını duyurmuştur. Bu doğrultu da Gordion, Arslantepe, Bergama, Afrodisias, Sardes, Labraunda. Sagalassos, Hattuşa gibi yabancı bilim heyetleri tarafından yürütülen 18 kazı alanına 'koordinatör kazı başkanı' atayarak yeni çalışmalarını başlattıklarını bildirmiştir. Tüm dünyada bilimsel kazı çalışmasını yürütenler hangi uzmanlar ile çalışacaklarını genellikle kendileri seçerler.  İlgili bürokrasinin buna zorunlu ek yapmasına günümüz dünyasında pek rastlanmamaktadır. Bu atamalardan sonra söz konusu  kazı projelerin sahadaki çalışmalarının ilmi, mali ve idari açıdan nasıl yürütüleceği  ilgili kamuoyunca merak edilmektedir.
Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nin daha kuruluş aşamasında, stratejik ve ekonomik önemi olan her konuda ulusalcı bir çizgi izlerken, bilimsel konuları evrensel çerçevede dünyayla paylaştığı görülmektedir. Bu bağlamda Kurtuluş Savaşı sırasında mücadele ettiğimiz ülkelerin bilim insanları ve bilimsel kurumlarıyla bile cumhuriyetin kurulduğu günden itibaren yakın ilişkiler  kurulduğu, gerekli  kazı ve araştırma izinlerinin “bilim insanı olarak, bilimsel çalışma yapanlara’ önyargısız  verildiği bilinmektedir. O dönemde Atatürk, arkeolojiyi bir bilim alanı olarak görmüş ve diğer bilimlerde olduğu gibi bunun da uluslararası işbirliği ile istenilen hedeflere ulaşabileceğini öngörmüştür. Bu bağlamda Türkiye'de çalışan yabancı kazı başkanlarıyla da bizzat samimi dostluklar kurmuştur. 
Türkiye Cumhuriyeti de bu doğrultuda özgüveni olan bir devletin saygın duruşu ile yerli ya da yabancı ayırımı gözetmeden bilim insanlarına izin verirken devletin çıkarları da en üst seviyede; stratejik, politik ve istihbari alanlarda titizlikle gözetilmiştir. Bu çerçevede bugüne kadar yabancı kazı ve araştırma heyetleri de ülkemizin  misafirleri olarak kabul edilerek karşılıklı anlaşmalar çerçevesinde samimiyetle kollanmış ve korunmuştur. Bugün ise yeni uygulamalarla yabancı kazı heyetlerine çeşitli yaptırımlar getirilmekte, 'koordinatör kazı başkanı' atanarak  Bilim Etiği ve uluslararası ilişkiler açısından yönetilmesi hassas bir sürece girilmektedir. Bu yeni uygulamanın kamuoyuna ulusal çıkarları koruma olarak sunulması  geniş kitlelere hoş gelse de bugün arkeoloji alanında oluşturduğu kurumları, çağdaş müzeleri, kazıları ve yetiştirdiği bilim insanlarıyla dünyada saygın bir yere gelmiş Türkiye'nin bu yöndeki imajına olumsuz etkileri olabilecek hassasiyette bir uygulamadır.

"HER ŞEYDEN ÖNCE AYIP BİR DURUM"

PROF. DR. SEVİL GÜLÇUR

Abuk bir şey bu yapılmak istenen. Herkesin işi başından aşmıştır, başka birinin işini niye üstlensinler? Her şeyden önce ayıp bir durum. Bir arkeologa güveniyorsunuzdur ki onu görevlendirmişsinizdir. Bakanlıktan izin almışlarsa onların iyi arkeoloğlar olduğu ve Türkiye’ye hizmet ettiği belgelenmiştir. Zaten her kazıda bakanlık temsilcisi vardır. Hepimizi kontrol eder. Türk, yabancı ayrımı yoktur. Temsilci yapılan işleri görür harcamaların altına imza atar. Kazı başkanına, kazı başkanı atıyor. Bu mantık dışı.

"BAKANLIK ÖNCE KAÇAK KAZILARI ÖNLESİN"

ARKEOLOGLAR DERNEĞI GENEL BAŞKANI BÜLENT TÜRKMEN

“Uzun yıllardır bu alanlarda çalışma yürütmüş olan yabancı meslektaşlarımın oluşturduğu bir birikim var. Bu birikimi dikkate almadan, bu ekiplerle birlikte bir müzakere yapmadan yukarıdan alınan bu kararlar yöntem olarak da doğru değil. Koordinatör atamalarının alanda yapılacak bilimsel çalışmalara olumsuz yansıması olur. Ayrıca Bakan Ersoy’un yaptığı açıklamalara göre çalışmaların “hızlıca” yapılacağına vurgu yapılıyor. Oysaki mesleğe uygun olmayan uygulamalardan biri de işin hızlı yapılmasıdır. Kazının, restorasyonun hızlıca yapılması ne demek? Böyle bir uygulama, böyle bir söylem olabilir mi? Hızlı iş yapmak istiyorlarsa öncelikle kültür varlıklarının korunması, tahribatın, kaçak kazıların önlenmesi, sit alanlarının imara, ranta açılmasını durdursunlar.”

"ARKEOLOJİK KAZI BİLİMSELDİR"

PROF. DR. MEHMET ÖZDOĞAN:

Arkeolojik kazılar bilimsel projedir. Koordinatör ataması; bir mimar bir katı yaparken başka bir mimar bulup “Sizde devam edin” demek gibi bir şey. Arkeolojik kazılar bilimsel bir çalışmadır, geçmiş dönemlere ait, tüm insanlığın belgelerini, verileri taşıyan dolgulardaki bilgiyi ortaya çıkartmaya, bilim dünyasına kazandırmaya çalışan uğraşılardır, bilimin gereklerine göre yapılır. Arkeolojik kazı, müteahhidin yaptığı hafriyat değildir, toprağı kazan kepçeyi değiştirir ama çalışmayı yapan bilim insanını değiştiremezsiniz. Arkelojik dolgular insanların ortak belleğinin belgesidir, verisidir. Bunlar insanların ortak malıdır, bunlara sahip olmak sorumluluk getirir. Sorumlulukların birincisi bilimi, insanlığa ve gelecek kuşaklara doğru bir biçimde aktarılmalıdır. Arkeolojik bir kazıya bu şekilde müdahale onu bilimsel olmaktan çıkarır, bir toprak hafriyatına dönüştürür. Bilimsel bir projeye kimse hiçbir şey monte edemez. 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon