Astrobiyologların uzayda yaşam arayışı: 'Bilmediğimiz yaşamı bulabilir miyiz?'
NASA’nın fon sağladığı bir araştırma takımı, bilmediğimiz yaşamın özelliklerini tahmin etmeyi sağlayacak araçlar geliştiriyor.
Proceedings of the National Academy of Sciences bülteninde yayımlanan yeni bir çalışmada takım, yaşamın kimyasında belli moleküllere bağlı gibi görünmeyen evrensel kalıpları tespit ediyor.
Dünya’daki yaşam, yüzlerce kimyasal bileşen ve tepkimenin karşılıklı etkileşiminden ortaya çıkıyor. Bu bileşen ve tepkimelerin bazıları, Dünya’daki canlıların hepsinde bulunuyor. Tümleşik Mikrobiyal Genomlar ve Mikrobiyomlar veritabanını kullanan araştırmacılar; bakteriler, arkeler ve ökaryalarda bulunan enzimleri (biyokimyaya yön veren işlevsel unsurlar) inceleyerek yeni bir tür biyokimyasal genellik ortaya çıkardı.
"YAŞAMA DAİR ELİMİZDE BULUNAN TEK REFERANS, DÜNYA'DA BİLDİĞİMİZ YAŞAM ŞEKİLLERİ"
Arizona Eyalet Üniversitesi'nde çalışan, Santa Fe Enstitüsü'nde (SFI) harici profesör olan eş yazar Sara Imari Walker, “Bilmediğimiz yaşamı belirlemede ve hatta özelliklerini tahmin etmede yeni araçlarımız olsun istiyoruz. Bunu yapmak için de herhangi biyokimyasal bir sisteme uygulanması gereken evrensel kanunları belirlemeyi hedefliyoruz. Bunların arasında, yaşamın kökenlerine yönelik nicel kuram geliştirmek ve diğer gezegenlerdeki yaşam arayışımıza rehberlik edecek kuram ve istatistikleri kullanmak da bulunuyor. Yaşama dair elimizde bulunan tek referans, Dünya’da bildiğimiz yaşam şekilleri.” şeklinde konuştu. Astrobiyologlar ise uzayda yaşam arayışının; hatta Dünya’daki yaşamın kökenine dönük arayışın daha geniş bir kapsam gerektirebileceğinden şüpheleniyor.
Enzimler, işlevsel bakımdan geniş bir sınıf taksonomisine yerleştirilebiliyor; bu gruplar, su moleküllerinin kullanılarak kimyasal bağların koparılmasından (hidrolazlar) moleküler yapıların yeniden düzenlenmesine (izomerazlar) ve büyük moleküllerin bir araya getirilmesine (ligazlar) kadar yapılan işe göre belirleniyor. Araştırma takımı, bu işlevsel sınıfların her birinde yer alan enzim bolluğunun, bir canlıdaki genel enzim bolluğuna göre nasıl değiştiğini kıyasladı. Farklı enzim sınıflarındaki enzim miktarı ile bir canlının genom boyutu arasında çeşitli ölçeklendirme kanunlarının (neredeyse algoritmik ilişkiler) olduğunu keşfedildi. Bu kanunların, söz konusu sınıflardaki belirli enzimlere bağlı olmadığı da bulundu.
SFI’de çalışan ve yeni makalenin eş yazarı olan Chris Kempes, “Burada, söz konusu ölçeklendirme ilişkilerini tam üyeliği korumaya gerek olmadan elde ettiğimizi keşfettik. Belli bir miktarda enzim türü gerekiyor; belirli enzim türleri değil. Pek çok ‘eş anlamlı’ enzim bulunuyor ve bu eş anlamlı enzimler sistematik şekillerde ölçekleniyor.”diyor.
Kaynak: Popular Science Türkiye
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!