Anayasa Profesörü ve CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu Cumhuriyet TV'de: 'Seçimlere darbe diyen kişi kendi darbe hazırlığı içindeymiş'
Seçime 9 gün kala Anayasa Profesörü ve CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, siyasetin tartışılan başlıklarını Cumhuriyet TV’de değerlendirdi. Süleyman Soylu’nun seçimi darbeye benzetmesine ilişkin konuşan Kaboğlu, “Seçime darbe demişti kendisi darbe hazırlığı içindeymiş” dedi.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Kahramankazan Merkez Yerleşkesi'ndeki konuşması sırasında “Benim milletim Kandil'den aldığı destekle cumhurbaşkanı olana bu ülkeyi teslim etmez" ifadelerini kullanmıştı.
"ERDOĞAN'IN SÖZLERİ SUÇ TEŞKİL EDİYOR"
Erdoğan’ın bu sözlerini eleştiren Kaboğlu, “Bu sözler konusu suç teşkil eden sözlerdir, demokrasi düşmanlığıdır. Ama bu sözler ikili anlam taşıyor. Bu sözlerden aynı zamanda anlıyoruz ki, kaybedeceklerinden çok korkuyorlar. Uyanık olmalıyız, ama bu bize umut da vermeli. Bize gözdağı veriliyor, üstü kapalı şekilde ‘Polisimi kullanırım’ diyor ya da Milli Savunma Bakanı ‘Vur de vuralım’ sloganına ‘Onun da zamanı gelecek’ yanıtını veriyor. Ordumu kullanırım diyor. Türk Ordusu bir iktidarın sandığa el koymasına aracı olmaz, Türk Polisi de olmaz. Demokrasinin uyanık bekçileri olmalıyız” dedi.
Yine Erdoğan’ın muhalefete yönelik suçlamalarını değerlendiren Kaboğlu, “PKK’lı veya FETÖ'cü şeklinde suçlamalar ile seçimin meşruluğuna zarar veremezler. Çünkü bu seçimi onlar örgütledi. Seçimle ilgili alınan bütün kararlar itiraza açık kararlardır. Örneğin, cumhurbaşkanı 3. kez aday olabilir mi gibi. Herkes YSK’ye itiraz edebilir. Her aşamada YSK itirazları değerlendirir. Ancak seçmen sandığa gidip oy kullandıktan sonra sandıktan çıkan sonuca kimse dokunamaz. Bilgi kirliliklerine karşı hemen bunların anayasa dışı olduğunu anlatmak gerekiyor” yorumunda bulundu.
"SÜLEYMAN SOYLU DARBE HAZIRLIĞI İÇİNDEYMİŞ"
İçişleri Bakanı ve AK Parti İstanbul 2. Bölge milletvekili adayı Süleyman Soylu, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı'nı ziyareti sırasında yaptığı konuşmada “15 Temmuz onların fiili darbe girişimiydi. 14 Mayıs da Batı'nın siyasi darbe girişimidir” demişti.
İçişleri Bakanı’nın bu sözlerinin, düşünce ve ifade özgürlüğünün koruması altında olmadığını ifade eden Kaboğlu, “Bir içişleri bakanı, konuşurken dikkatli olmalıdır. Toplumda infial yaratabilecek, iç barışı bozabilecek söz ve eylemlerde bulunamaz. Demokratik hukuk devletinde bir içişleri bakanı böyle bir açıklama yapmaz. Eğer siyasal sorumluluk düzeni söz konusu olsaydı mecliste gensoru önergesi verilirdi ve bakan ile hükümet düşürülürdü. Bir de savcılar harekete geçerdi” şeklinde konuştu.
İbrahim Kaboğlu, yine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun YSK ile eşzamanlı veri takibi yapma isteğine ilişkin, “Bu bir manipülasyon ve hiledir doğru, aynı zamanda seçime bir darbedir. Hiç değilse YSK kırk yılda bir doğru bir karar verdi ve bunu reddetti. Bu bakan, 14 Mayıs’ı darbe olarak nitelendiren kişi darbe hazırlığı yapıyormuş” dedi.
"AKP VE MHP DE HİZBULLAH'I TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK GÖRMÜYOR"
Cumhur İttifakı bileşenlerinin tartışmalı açıklamalarına da değinen Kaboğlu “HÜDA PAR açıkça Hizbullah’ı terör örgütü olarak görmediğini söylüyor. Bu yine bizde uyanıklık yaratması gereken bir durum. Söylemesi de iyi, bunu bilerek hareket etmemiz doğru olur. Tabii aynı ittifakın içinde bulunarak MHP ve AKP de Hizbullah’ın terör örgütü olmadığını kabul etmiş oluyor, her ne kadar aksini iddia etseler de böyle bir konforları yok. Hizbullah terör örgütü diyorlarsa bu ortaklığı bozmaları gerekir” yorumunu yaptı.
BAKANLIK OLANAKLARINI KULLANARAK SEÇİM KAMPANYASI!
Kaboğlu konuşmasına son verirken iktidarın son aylarda seçimlere ve demokrasiye gölge düşürecek eylemlerini şu sözlerle anlattı:
“Seçimler demokrasinin belkemiğidir. Seçime giden yol, seçimde özgürce tercihi ortaya koymak, seçimden sonra ise kim çoğunluğu elde ederse siyasal iktidarı ona teslim etmek. Cumhurbaşkanı, 18 Haziran’da yapılacak seçimi hiçbir anayasal gerekçe olmaksızın 14 Mayıs’a çekti. Bu birinci sorun. İkinci sorun ise cumhurbaşkanı ancak meclis kararı ile üçüncü kez aday olabilirdi. Seçimleri gölgeleyen en büyük sorun ise bakanların hepsini sahaya sürdü. Bu bakanların görevlerinden çekilmeleri gerekiyordu. YSK, yapılan itirazları reddetti ve yanlış bir karar verdi. Böyle olunca bakanlık olanakları seçim kampanyaları için kullanılmaya başlandı. Bu anayasa dışılık sorumsuzca konuşmalar yapmalarına sebep oluyor ve demokrasiye inanmadıklarını ortaya çıkarıyor.”
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Yıkılması gerekiyor!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Trabzonspor'da ayrılık!
- Elazığspor'dan maça çıkmama kararı!