Aile hekimlerine umut olan karar: 'Aile hekimi Dr. Kılıç açtığı davayı kazanarak eşinin yanına tayin oldu'
Aile hekimi Dr. Rabia Eroğlu Kılaç, eşi Mehmet Serdar Kılaç'ın yanına atanmak için açtığı davayı kazanarak aynı durumdaki yüzlerce aile hekimine umut oldu. Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN) Başkanı Dr. Gürsel Özer, "Biz mahkeme koridorlarında vakit geçirmek istemiyoruz. Bizim Aile Hekimliği mevzuatımız 8 maddedeyle sınırlı. Toplam 8 maddeden ibaret bir yasayla koskoca Aile Hekimliği'ni yönetemezsiniz. Bir an önce bu kanunların düzenlenmesi gerekiyor" dedi.
Aile hekimi Dr. Rabia Eroğlu Kılaç, Adana 3. İdare Mahkemesi'ne açtığı davayı kazanarak kendisi gibi aile hekimi olan eşi Dr. Mehmet Serdar Kılaç'ın yanına atandı.
Bu karar ailesinden ve sevdiklerinden uzak yaşamak zorunda kalan aile hekimlerine umut oldu.
AHESEN Başkanı Dr. Gürsel Özer, meslektaşı Dr. Rabia Eroğlu Kılaç'ın kazandığı davayla ilgili şunları söyledi:
"TOPLAM 8 MADDEDEN İBARET BİR YASAYLA KOSKOCA AİLE HEKİMLİĞİNİ YÖNETEMEZSİNİZ
Aile Hekimi Çalışanları Sendikası Genel Başkanıyım ayrıca İstanbul’da aile hekimliği yapıyorum. Şimdi biz yeni bir dava kazandık, sendika, hukuk büromuz ve avukatlarımızın desteği ile. Biz de maalesef mevzuat biraz farklı olduğu için ve yeterli olmadığı için yeterince bir kanunumuz olmadığı için bazı şeyler muallakta. Bizim kazandığımız dava çok önemliydi. Aileler biliyorsunuz bir arada olmalı uzak olmamalı. Aile birliği diyoruz biz buna. Aile birliği sağlanmalı. Bunun aksi bir durum vardı. Sendikamız aracılığıyla biz bunu dava ettik. Dava sonucunda haklı görüldük o insanlar bir araya geldiler. Buradaki temel sorun sadece aslında böyle birkaç tane dava olsa sıkıntı değil. Yalnız bizim Aile Hekimliği mevzuatımız 8 maddelik bir kanunla sınırlı. 8 maddeyle koskoca aile hekimliğini yönetemezsiniz.
YÜZLERCE, BİNLERCE DAVA VAR
Birçok şey orada eksik. Eksik olduğu içinde yüzlerce binlerce dava var. Sadece bizim avukatımızın 10 binin üzerinde davası var. Açılan davaları da yüzde 98’in üzerinde kazanıyoruz. Yazıktır. Bu davalarının genelini biz kazanıyoruz ama burada bir kamu zararı oluşuyor. Çünkü hem bizim hem de karşı tarafın avukatlık ücretini ödemek zorundalar. Sonuçta kamu zararı demek vatandaş olarak her birimizin zarar etmesi demek. Bir an önce bu kanunların yapılması gerekiyor. Buradaki görev tabii ki yönetenlerin ve milletvekillerinin.
MAHKEME KORİDORLARINDA VAKİT GEÇİRMEK İSTEMİYORUZ
Şimdi biz ne tür davalar kazanıyoruz. Bakın sistem ilk başladığında bizim sabit bir gelirimiz yok. Bizden damga vergisi alındı. Sırf 750’nin üzerinde İstanbul’da damga vergisi davası kazanıldı. Şu anda benim davam var, sendikal hakkımı alamıyorum. Şu anda kadro nakilleri var. Geçmiş dönem idare hiçbir talepte bulunmadığı halde şu anda kira davaları açılıyor. Kira davalarının hepsini maalesef kamu kaybediyor. Ekstra yük biniyor. Soğuk zincir davaları var bizim. Soğuk zincir dediğimiz şey sistemdir aslında. Sistemsel bir hata aile hekimliği çalışanlarına yüklenmeye çalışılıyor. Buradan da sürekli davalar kazanıyoruz. Mevzuatın yapılıp bu tür anlaşmazlıkların sona erdirilmesi gerekiyor. Neden? Bizim zaten birçok sorunumuz var. Öncelikle ailelerimize bizim odaklanmamız lazım. Aile hekimi bizim ismimiz. Onlar bizim ailemiz mahkeme koridorlarında vakit geçirmek istemiyoruz. Bu işlerle uğraşmak istemiyoruz.
"SEVENLERİ AYIRAMAZSINIZ DAVASI"
Dr. Rabia Eroğlu Kılaç'ın eşinin yanına tayin için açtığı davayla ilgili bilgi veren Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası avukatı Gülümser Uğurlu, "Tabiri caizse bu dava, sevenleri ayıramazsınız şeklinde bir davaydı" diyerek, şunları anlattı:
"Uzun yıllardır aile hekimlerinin sorunlarıyla ilgileniyorum. Röportajın konusu olan husus ilginç bir husus. Aile Hekimliği uygulaması yürürlüğe girdiği tarihten itibaren çok değişik aile hekimliği davlarına baktık. Yaklaşık 10 binin üzerinde davamız oldu. Bunların çok büyük bir kısmı toplu davalar oldu. Ama çok ilginç davalar da oldu aralarında. Akla gelebilecek bizim hukuk alanına giren her türlü konu aile hekimlerinin konusunu oluşturdu. Normalde devlet memurları ve kamu çalışanlarının birkaç çeşit davası olur. Ceza davları olabilir, görevi kötüye kullanmak ve görevi ile ilgili bazı suçlar. Genelde de idari mahkemelerinde disiplin cezaları, görevlerin ifası davaları olur. Kamu görevleri nedeniyle olan davalardır bunlar. Bu bahsettiğim davların hepsi her alanda aile hekimlerinin görev sırasında başına gelmiş davalar.
EŞ KURASINI, MAZERET KURASI GÖSTERDİLER
En son açtığımız dava şöyle bir dava: Aile hekimliği asistanlığını bitiriyor müvekkilim. Eşi de aile hekimi uzmanı. Kamu çalışanlarının bir arada olması ilkesi varken, daha doğru anayasal düzenleme olarak ve uluslararası sözleşmelerde bir temel hak olarak aile hayatının korunması durumu düzenlenmişken, aile hekimliğinde bu konuda da bir engelle karşılaştık. Eş kurasına, mazeret kurasına katılmış gibi göstermekle birlikte müvekkilimin eşinin yanına ataması yapılamadı. Çünkü 'Burada bir aile sağlık merkezi yok' dediler. Ve müvekkilimi 50 kilometre uzaklıktaki başka bir yere atadılar. Bizim açtığımız dava buydu. Tabiri caizse sevenleri ayıramazsınız şeklinde bir dava idi.
AİLE HEKİMLERİ HER ÇEŞİT HUKUK İHLALLE KARŞILAŞIYOR
Bütün kamu çalışanlarına tanınmış bir durum aile birliğini korumak. Bu konuda Anayasa'nın yanı sıra kanunlarda da düzenleme var. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda da mevcut. Başkaca çalışanlara ait özel kanunlarda da mevcut. Ama Aile Hekimliği Kanunu'nda böyle bir düzenleme yok. Aile hekimleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi değiller. Kendi kanunları var ama bu 8 maddelik bir kanun. Dolayısıyla bütün düzenleme yönetmenliklere bırakılmış durumda. Dolayısıyla bütün düzenleme idarecilerin kanunda yok onların ihtiyaçlarına keyfine bağlı olarak belirleniyor ve bu nedenle de bu kadar çok davamız oluyor. Aile hekimleri her çeşit anlamda hukuk ihaleliyle karşılaşıyor. Bu açtığımız dava, biz aile hekimlerin bir kamu çalışanı olduğunu, onlara da diğer diğer çalışanlara tanınan anayasal hakkın tanınması gerektiğini, aile hayatlarını korumamız gerektiğini iddia ederek bir iptal davası açtık. Gerekçeli kararda mahkeme bizim söylediklerimizi aynen kabul edip uluslararası sözleşmelerden dem vurarak, Anayasamızdan, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nden dem vurarak tarafların aile birliğini korumanın bu hizmeti yürütmekten daha önemli olduğunu düşünüp onların bir arada kalmasına karar verdi.
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- CHP'den Tekin hakkında suç duyurusu!
- Hangi suçlara tutuklama geleceği belli oldu
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Erdoğan'ın Özer'e mektubu, davetler...
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- 'Bahçeli ile görüşmesini MYK'de anlattı'