28 Şubat davası için AYM’ye gönderilmek üzere mektup çağrısı yapıldı

Kumpas davalar sırasında yaşanan haksızlıklara sessiz kalmamak için kurulan Vardiya Bizde Ankara platformu, 28 Şubat davasında tutuklu bulunan askerler için “AYM’ye mektup yazma” çağrısında bulundu.

Vardiya Bizde - Ankara platformunun sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “28 Şubat kumpas davası kapsamında yaklaşık 17 aydır haksız yere cezaevlerinde çile çektirilen komutanlarımızın durumuna Anayasa Mahkemesi’nin dikkatini çekmek amacıyla bir mektup kampanyası düzenlenmesinin uygun olacağı, Vural AVAR komutanımızın vefatından sonra gelinen noktanın insanlık sınırını aştığı, vicdanların kabul edemeyeceği evre olduğuna dikkat çekildi. Platformun açıklamasında “Bu kampanya ile aşağıda bir örneği bulunan mektubun Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı ile yine aşağıda isimleri yazılı AYM üyelerinden birine ya da birkaçına PTT aracılığıyla gönderilmesi öngörülmüştür” ifadelerine yer verildi.



28 Şubat davası ve mektup kampanyasını Cumhuriyet’e değerlendiren, Adalet Nöbeti eyleminin öncüsü ve Avukat Şule Nazlıoğlu Erol, yurttaşların demokratik hakkı olan bu eyleme destek verdiğini belirterek, “bu kampanyada hiçbir sakınca yoktur. Yurttaşlar bir taslağa bağlı kalmadan kendi ifadeleriyle yazacakları mektuplarla da bu haksızlığa ses çıkarabilirler” dedi.

"2010 YILINA KADAR UYGULANDI"

“28 Şubat davasının konusu ya siyasiler tarafından anlaşılmadı ya da anlaşılmak istenmiyor” diyen Nazlıoğlu, “28 Şubat kararları, Anayasa’da da yer bulan Milli Güvenlik Kurulu’nun(MGK) 28 Şubat 1997 tarihli toplantı sonunda alınmış tavsiye kararıdır. Bunu uygulamaya koyacak olan yürütmedir. Yürütmenin başında olan dönemin başbakanı, bütün bakanlıklara bu kararların uygulanması yönünde genelge gönderdiği ve bu genelgenin birkaç kez tekid(yineleme) edildiği mevcut evraklarla dava dosyasında bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.

"TASFİYE VE İNTİKAM"

Bu kararların 2010 yılına kadar uygulandığını anımsatan Nazlıoğlu, davanın siyasi boyutuna değinerek şunları söyledi:

“FETÖ’cüler tarafından kurgulanan bu kumpas davasında mağdur edilen TSK mensuplarıdır. Yürütme bu tavsiye kararını uygun bulup uygulamaya koymuştur. Çünkü bunda bir suç yoktur ve dönemin yürütmesi de, yargısı da bunda bir suç görmemiştir. O kararları uygulayan siyasiler hakkında da dava açılmamıştır. Buna rağmen dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın ölümü sonrası başlatılan dava sürecinde dönemin siyasilerinin görüşünün dikkate alınmaması ve açıktan TSK’nin hedef alınması, davanın bir ‘tasfiye ve intikam” amacı taşıdığını da ortaya koymaktadır.”