Paralimpikte kazanılan 28 madalyanın perde arkasında sistem ve liyakat var

Paris’te düzenlenen Paralimpik Oyunları’nda Türkiye, tarihi başarılara imza attı. 94 sporcudan 10 farklı branşta 6 altın, 10 gümüş ve 12 bronz madalya gelirken atletizm ile okçulukta dünya rekorları Türkiye’ye geçti. Judo, tekvando ve yüzmede ilk kez altın kazanılırken, Golbol Kadın Milli Takımı’nın İsrail’i yenerek üst üste 3. kez şampiyon olması Paris’e damgasını vurdu. Kamuoyu şimdi Olimpiyat Oyunları’nda dökülen milli takımların Paralimpik’te kazandığı başarıyı tartışıyor. Barselona 1992’de Paralimpik Oyunlar’la tanışan Türkiye’nin Paris 2024’e kadar toplam 38 madalya kazanıp Fransa’da 28 madalyaya birden imza atması ise “İşin sırrı ne?” sorusunu gündeme getirdi. 

KOCAÖMER FAKTÖRÜ

Öncelikle engelli branşlarında TESYEV kurucu Başkanı Yavuz Kocaömer’le başlayan bir altyapı geleneği var. Kocaömer’in zamansız vefatı sonrası görevi üstlenen eski Beşiktaş başkan yardımcısı ve önceki TFF Asbaşkanı Murat Aksu’nun tüm mesaisini Türkiye Paralimpik Komite Başkanlığı’na ayırması, kotalar belli olduktan sonra sözleşme yapılan 16 sponsordan gelen ayni ve nakdi desteğin sporculara aktarılması başarıyı körükleyen faktörler arasında yer aldı.

Olimpiyatlar kadar gösterişli olmadığı için siyasetin de fazla yakınlaşmadığı paralimpik branşlarda liyakat diğer alanlara göre daha ön planda. Engelli federasyonlarındaki isimler genelde spor kökenli. Mehmet Baykan döneminden bu yana da teşkilatın, engelli branşları diğer dallardan ayrı tutmaması önemli bir nokta. 

MURAT AKSU’NUN PAYI BÜYÜK

Spor dünyasının önemli bir ismi, “Sporcular ilgi ister. Olimpik branşlarda dağınıklık var. Herkes birinin adamı. Burada ise hem TESYEV, hem TPK başkanlığını sürdüren Murat Aksu, Beşiktaş ve TFF’deki deneyimlerinden de yararlanarak hızlı karar alabiliyor. Keşke aynı hava TMOK’ta da olsa. Altyapı ile performans sporcusu arasındaki denge korunuyor. Spor dünyası paralimpikteki liyakati örnek almalı” dedi.