Türkiye Sudan’da arabuluculuğa soyunuyor
Somali ve Etiyopya’nın ardından Sudan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki sorun için de arabuluculuğa soyunan Ankara, Afrika uzmanı Doç. Dr. Volkan İpek’e göre başarılı olabilir ancak yeterli değil çünkü bölge, tek bir devletin arabuluculuğu için çok karmaşık. Buna karşın Ankara’nın arabuluculuk adımlarının altında yatan etkenlerden birisi de Afrika Boynuzu’ndaki jeopolitik hırslar.
Somali ve Etiyopya arasındaki anlaşmazlığı üstlendiği arabuluculuk rolüyle çözüme kavuşturan Ankara, Sahraaltı Afrika ülkesi Sudan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki sorun için devreye girmeye hazırlanıyor.
13 Aralık’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Sudan Genelkurmay Başkanı Abdülfettah Burhan'ın gerçekleştirdiği telefon görüşmesinin sonrasında geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakan Yardımcısı Burhanettin Duran, Port Sudan’da Burhan bir araya geldi. Sudan, ülkedeki çatışmaları bitirmek için Türkiye’nin arabuluculuk teklifini kabul ettiğini duyurdu. Ülkeyi fiilen yöneten Sudan Silahlı Kuvvetleri ile savaşan paramiliter grup Hızlı Destek Güçleri’ne (RSF) silah satmakla suçlanan Abu Dabi ise aynı şekilde Ankara’nın teklifini kabul ettiğini ancak RSF’yi silahlandırdığı yönündeki iddiaları reddettiğini açıkladı.
SUDAN ÇÖKERSE AFRİKA BOYNUZU ÇÖKER
Ankara’nın arabuluculuk girişimine ve Sudan ile BAE arasındaki soruna ilişkin Cumhuriyet’e değerlendirmede bulunan Yeditepe Üniversitesi İngilizce Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden Afrika uzmanı Doç. Dr. Öğretim Üyesi Volkan İpek, Sudan Silahlı Kuvvetleri’nin iddiasına göre BAE’nin Hızlı Destek Kuvvetleri’ne (RAF) silah sağladığını, BAE’nin Sudan’daki finans sektörünün Suudi Arabistan tarafından yapılandırılmasından rahatsız olduğunu belirtti.
İpek, “BAE Sudan’daki finans sistemini Suudi Arabistan’dan almak istiyor ancak Burhan buna izin vermiyor” dedi. Sudan’ın konumunun önemine değinen İpek, Sudan’ın Sahra, Sahel ve Boynuz’a açılan bir kapı olduğunu, Arabistan’ı Afrika’dan sadece 30 km ayıran Kızıldeniz’i kapsayan Körfez ülkelerinin etki alanının bir parçası olduğunu söyledi.
İpek, “Sudan çökerse Afrika Boynuzu çöker. Sudan'daki istikrarsızlık Kızıldeniz için büyük bir tehdit” uyarısında bulunarak Türkiye’nin arabuluculuk girişimi sonucu sorunun çözülebileceğini ancak ‘yeterli’ kalmayacağını belirtti. İpek, “Bölge tek bir devletin arabuluculuk yapma fikrine göre çok karmaşık. Etiyopya, Eritre, Mısır, Sudan, Somali ve Somaliland bugün Afrika Boynuzu jeopolitiğinin aktörleri. Bunların dışında Türkiye, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri bu jeopolitiğin de dış aktörleri. Neredeyse bunların hepsi bölgedeki jeopolitiğe aktif olarak katılıyor. Tüm bu tabloda Türkiye’nin değil bölgedeki sorun yaşayan herkesin arabulucu olması gerekiyor. Bu sadece Türkiye’nin çözebileceği bir durum değil” diye konuştu.
AFRİKA’DA JEOPOLİTİK HIRSLAR
Ankara’nın 2022’den bu yana arabuluculuk yapan bir dış politika izlediğini ifade eden İpek, Türkiye’nin; Rusya-Ukrayna savaşında arabulucu olmak için attığı adımları ve Azerbaycan-Ermenistan sorunundaki izlenen politikaları anımsattı. Başarıyla sonuçlanan Somali-Etiyopya arabuluculuğuna da değinen İpek, şöyle konuştu:
“Türkiye'nin çatışan taraflara arabuluculuk yapma amacı, benim görüşüme göre dört farklı bakış açısıyla açıklanabilir. Birincisi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 1931'de söylediği "Yurtta sulh, cihanda sulh için çalışırız" sözüdür. Türk devletinin sınırları içinde barışçıl ve istikrarlı bir ortam yaratma çabalarının yanı sıra, mümkün olduğunca uluslararası politikada barışı sağlamak da kritik öneme sahiptir.
İkincisi, elbette Türkiye'nin Afrika kıtasındaki, daha çok Afrika Boynuzu'ndaki jeopolitik hırsları geliyor. Sudan sadece Cumhuriyet öncesi dönemden önce yöneten-yönetilen ilişkisinden kaynaklanan Türkiye için tarihi bir devlet değil, aynı zamanda Türkiye'nin özellikle İslam temelli kültür ve ardından siyaset temelinde neo-Osmanlıcı ve insani dış politikasını kolayca besleyebildiği bir devlet konumunda.
Üçüncüsü, Türkiye, siyasi kargaşasından daha çok insani yerinden edilme, göç ve kıtlık krizleriyle dünyada büyük yankı bulan Sudan iç savaşının barışçıl çözümü konusunda söz sahibi olmak istiyor. Dördüncüsü ve son olarak, Türkiye, Sudan'da şu anda yaşananlardan kurtulmak istiyor. Ülkedeki durum doğal olarak, savaş öncesi dönemde ülkeyi istikrara kavuşturmak ve geliştirmek için harcanan yoğun çabaları ve Türk yatırımlarını olumsuz etkiliyor”
En Çok Okunan Haberler
- Trump'tan Erdoğan açıklaması
- Roketsan mühendisinin ölümünde yeni ayrıntı
- Feti Yıldız: Öcalan için bir tane şart var
- 'Siyasi yasak' davasında yeni gelişme
- Devlet Bahçeli gitti, Sinan Ateş geldi
- Dışişleri Bakanlığı'ndan 'Türkiye'ye baskı' çağrısı
- 'Evladımdan sır istemişler vermemiş'
- İran'ın yeni başkenti açıklandı
- Fuat Uğur ve Ersan Şen canlı yayında birbirine girdi
- Yeşilçam'ın 'kötü adamı'nın acı günü!