TBMM’de AYM’nin Atalay için verdiği karar okunmadı, hukukçular Cumhuriyet’e değerlendirdi:

Meclis’teki kanlı oturum sonrası eski AYM raportörü Aydın, sürecin devlet çürümesinin bir yansıması olduğunu söyledi.

TBMM’de AYM’nin Atalay için verdiği karar okunmadı, hukukçular Cumhuriyet’e değerlendirdi:
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 18.08.2024 - 04:00

TBMM Genel Kurulu, önceki gün Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) TİP’li Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi ve tutukluluk haline yönelik 1 Ağustos’ta açıkladığı kararın değerlendirilmesi için toplandı. AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, hem kurul öncesi yaptığı basın açıklamasında hem kuruldaki konuşmasında AYM’nin bir karar vermediğini savundu. Güler, AYM’nin kararını anımsatarak, “Talebi değerlendirmiş AYM. Ne demiş? ‘Talebi değerlendirdim. Milletvekili Atalay’ın milletvekilliğinin düşmesinin yok hükmünde olduğunun tespitine ve iptaline karar verilmesi talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına…’ Nerede tespit? ‘Senin talebini değerlendirmiyorum. Geçmişte verdiğim kararları tekrar ediyorum’ diyor. Ne tespitinden bahsediyorsunuz?” ifadelerini kullandı.

AYM NE DEMİŞTİ?

AYM, 1 Ağustos’ta Atalay hakkında 4’e karşı 10 oyla açıkladığı gerekçeli kararında; Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Atalay’la ilgili hak ihlali kararını uygulamamasının hukuki değerden yoksun olduğuna, Yargıtay kararının TBMM Genel Kurulu’nda okunmasıyla, Atalay’ın milletvekilliğinin düşmüş sayılamayacağını açıkladı. Bu nedenle AYM, daire kararının okunmasıyla milletvekilliği düşürülme bildiriminin iptali talebi hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” hükmetti.

AYM YARGITAY KARARLARINI DENETLEYEBİLİR Mİ?

AKP’li Güler, Genel Kurul’da “adliye mahkemelerinin son inceleme mercinin Yargıtay” olduğunu anımsatarak, “Ya, şunu açıkça söyleyin. ‘Anayasa Mahkemesi Türkiye’de yüksek yargı organı değildir, süper temyiz mercisidir’ deyin” ifadelerini kullandı. Güler’in bu değerlendirmesine karşın anayasa göre AYM; yasaların, cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin, TBMM İçtüzüğü’nün anayasaya şekil ve esas bakımından denetimini ve AYM’yi “İnsan Hakları Mahkemesi” konumuna getiren “bireysel başvuruları denetlememle” görevli. AYM’nin 2015’te çıkan “Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru Usulü ve Kabul Edilebilirlik Kriterleri” kitabına göre de bireysel başvuru; “Temel hak ve özgürlükleri kamu gücü tarafından ihlal edilen bireylerin başvurulması gereken diğer hak arama yollarını tükettikten sonra başvurabilecekleri olağanüstü yargı yoludur. Bireysel başvurunun muhatabı tüm kamu otoriteleridir” şeklinde tanımlandırılıyor. Kısacası AYM, bireysel başvuru denetleme yetkisiyle Yargıtay kararlarını denetleme hakkına sahip.

‘HUKUKEN YOL KALMADI’

AYM’nin Atalay kararının genel kurulda değerlendirilmemesini Cumhuriyet’e değerlendiren Atalay’ın avukatı Deniz Özen, “Biz bir anayasasızlık yaşıyoruz. Meclis’te yaşananlar da bunun göstergesiydi. AYM’nin uygulanmayan 3 tane kararı var. Türkiye’de Anayasa’nın uygulanmadığını görüyoruz. AYM, ‘Hukuk aleminde olmayan bir işlemle ilgili ben bir karar veremem’ diyor. Daha ne desin? AYM kararına uymayacaklarsa, hak ihlallerini tanımayacaklarını gösteriyor. Biz artık yasaya göre değil, Cumhurbaşkanı Danışmanı Uçum’un, AKP Grup Başkanı Güler’in ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldız’ın dediklerine göre yaşıyoruz, bunun da önünü açtılar. Hukuken izlenecek bir yolumuz da kalmadı” dedi.

‘TOPLUMSAL DİRENME YARATILMALI’

Eski AYM Raportörü Ali Rıza Aydın, Atalay sürecinin devlet çürümesinin bir yansıması olduğunu söyledi. Aydın, konunun artık Atalay üzerinden değerlendirilemeyeceğini belirterek, “Meclis’te yaşanan garabet, hukuksuzluğu nasıl yerleştireceklerini iyi bildikleri için yaşandı. Yasama, yürütme ve yargıda bir çürüme var. Türkiye’de düzen içi siyaset gerekli cepheyi açamadı. Bu cepheyi açması parlamenter-demokratik rejim için gerekli. Artık hukuk ve yargı yoluyla mücadele yolları kapatıldı. İktidar, gerçek siyasi mücadele yoluna dönme konusunda işareti de vermiş oldu. Bu işareti kimin alacağı önemli. Anayasa, direnme hakkı tanır ve çağdaş hukuk da bu çerçevede oluşmuştur. Toplumsal direnmenin yaratılması önemli” ifadelerini kullandı.

‘TEK ÇARE DİRENMEK’

Hukukçu Doğan Erkan ise AYM’nin Anayasa’da belirtilen TBMM kararını denetleme yetkisinin de ilga edildiğini belirterek, “Bu fiili durumla faşizm bir anayasasızlaşma kapısını aralamıştır. Artık iktidar mensupları herhangi bir suça karşı Yüce Divan’dan, yasa denetleme yolu olan soyut norm denetiminden ve Cumhurbaşkanı kararnameleri de AYM denetiminden azadedir. Tümüyle mücrim bir anayasasız yapı vardır artık. Tek çare, sivil itaatsizlik yolları da dahil direnmektir” diye konuştu. 

‘KOLAY YOK EDİLEMEYECEK’

29 Ekim Kadınları Genel Başkanı Şenal Sarıhan ise TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ın ve DEM Parti Grup başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğt’in darp edilmesinin sadece ifade özgürlüğünün değil, yaşam hakkımızın dahi ciddi bir tehditle karşı karşıya olduğunu gösterdiğini belirtti. Sarıhan, yaşanan kadın cinayetlerine, işsizliğe ve eğitimin gericileşmesine değinerek, şunları kaydetti:

“Bütün bu olumsuzluklara karşı en güçlü sesin Meclisten yükselmesi bekleniyor. Çünkü onlar, halkın temsilcileri. Ancak, seçilmiş bir  milletvekili olan Atalay’ın hukukunun korunması amacıyla yapılan konuşmalara uygulanan şiddetin tarihte bırakacağı iz, Genel Kurul merdivenlerine akan kanın silinmesi kadar kolay yok edilemeyecektir.”

‘ANAYASAL VARLIK, YOKLUK’

Türkiye Barolar Birliği’nden de dün Atalay konusuna ilişkin yazılı bir açıklama geldi. TBB’den yapılan açıklamada; “Karşı karşıya olduğumuz durum, Atalay’ın milletvekilliğinin ötesinde, anayasal düzenimiz bakımından bir varlık yokluk meselesi hâline gelmiştir. Herkesi bu sorumluluk bilinciyle hareket etmeye, Hatay Milletvekili Atalay’ın derhal serbest bırakılarak, Meclis çalışmalarına katılmasını sağlamaya davet ediyoruz” ifadeleri kullanıldı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon