SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen Cumhuriyet TV’de değerlendirdi: Hangi mevziye saldırırlarsa o mevzide birleşeceğiz!
SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen Cumhuriyet TV’de Gündem Özel programına konuk oldu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Erdoğan’ın galibiyetiyle sonuçlanmasını değerlendiren İşleyen, mücadele çağrısı yaptı. İşleyen, iktidarın baskılarının artacağına dikkat çekti ve “Hangi mevziye saldırırlarsa o mevzide birleşeceğiz!” dedi.
İkinci tura kalan Cumhurbaşkanlığı seçimleri 28 Mayıs Pazar gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın galibiyetiyle sonuçlandı. Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan Anayasa’ya aykırı biçimde 3. kez aday olduğu Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 51,91 oy aldı. Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ise yüzde 48,09 oy alarak seçimin mağlubu oldu.
"BU REJİM HALKTAN ONAY ALAMADI"
SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen Cumhuriyet TV’de seçime dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Erdoğan, 3. kez Anayasa’ya aykırı biçimde cumhurbaşkanı seçildi. Eşitsizlikler, adaletsizliklerle dolu baskının ve zorbalığın her türünün uygulandığı, kirli bir siyasetin, montajın ve her türlü hilenin hayata geçirildiği bir seçim yaşadık. Aslında biz kimin iktidar olacağına dair bir seçim yapmadık, bu seçimin karakteri rejimin oylanacağı bir referandumdu. Erdoğan cumhurbaşkanı olmuş olsa bile bu rejim halktan onay alamadı. Halkın en az yarısının ‘hayır’ dediği ve meşruluk kazanamayan bir seçim oldu. Önümüzdeki dönemin mücadelesi böyle bir meşru olmayan rejime karşı verilecektir.”
"KAZANAN AKP DEĞİLDİR MUHALEFET KAYBETTİ"
Seçimin kaybedilmesinin bir yönüyle muhalefetin hatalarından kaynaklandığını iddia eden İşleyen, “Her türlü hile ve zorbalığa rağmen toplumun büyük bir çoğunluğu bu rejimi istemedi. Yoksulluk, işsizlik, kadınların üzerindeki baskı, gençlerin sürüklendiği geleceksizlik bütün bu olumsuz tablo içerisinde bu seçim kazanılamadıysa burada kazanan AKP değildir muhalefet kaybetmiştir. Bu kabul edilip nedenleri üzerine düşünülmelidir. Seçim dönemi ve öncesinde halka güven ve umut verebilecek bir iktidar alternatifi muhalefet bloğunda oluşturulamamıştır. Bunun temel nedeni, siyasetin halkın acil ve gündelik talepleri etrafında yani AKP’nin de en zayıf olduğu yerlerden yapılmasına dönük bir eleştirinin çok zayıf kalması. Dolayısıyla AKP çirkin bir şekilde siyaseti etnik karşıtlıklara ve din istismarına dayanan kutuplaştırmaya dökerek sonucu böyle tayin etti” ifadelerini kullandı.
"MUHAFAZAKAR VE MİLLİYETÇİ EKSENLERİNE EKLEMLENEREK..."
Halkın siyasete katılımı ve toplumsal muhalefetin öneminin altını çizen İşleyen, “Sağın muhafazakar ve milliyetçi eksenlerine eklemlenerek ve bunları bir matematik hesabıyla toplayarak siyaset yapılamayacağı ve kazanılamayacağı ortaya çıktı. Bir başka şey, kişisel hırslarla, makam hesaplarıyla yönetilen bir burjuva siyasetinin de sonuç vermeyeceği açık bir biçimde görüldü. Muhalefet uzun zamandır, sosyal medyanın görünürlüğünü merkeze alan burjuva popülist siyaset yapıyor. Bunun en büyük sonucu toplumu örgütsüzlüğe itmesi oldu. Bu halkın geleceğine sahip çıkma, siyasete katılma ve örgütlenmesi noktasında geri plana atılmasıdır. Türkiye’de muhalefetin örgütlenme stratejisinde yaptığı hatalar neticesinde bu seçim kaybedilmiştir. Çıkarılacak iki ders var. Bir tanesi, bu düzenin yarattığı işsizlik, yoksulluk başta olmak üzere bütün bunların radikal bir eleştirisine dayanan sol siyasetin muhalefet çizgisinin acil bir ihtiyaç olduğu görülmüştür” yorumunda bulundu.
"HANGİ MEVZİYE SALDIRIRLARSA O MEVZİDE BİRLEŞECEĞİZ"
Önder İşleyen sözlerini şu ifadelerle bitirdi:
“Seçim gecesi boyunca mücadele edildi ve kazanılabilecek bir seçim bu şekliyle kaybedildi. İnsanlardaki hayalkırıklığı ve kızgınlığa anlayışlı olmak gerekir ama bir başka eğilimi daha henüz seçim akşamından itibaren gördük, o da kendini yalnız hissetmeyen, kendini azınlıkta kalmış hissetmeyen bir muhalif toplululuğun varlığı. Yapmamız gereken hangi mevziye saldırıyorlarsa o mevzide birleşmek. Hangi mevziye bir saldırı olursa bütün güçlerin birleşik bir şekilde o mevzide yan yana gelmesi gerekir. Önümüzdeki dönemin mücadelesinin kalbi toplumsal muhalefette atacak. Bir yanda çoğunluğun Cumhur İttifakı’nda olduğu ve birleşimi itibariyle de tarihin en gerici parlementosu şekillenmiş durumda. CHP listelerinden giren ve AKP zihniyetindekileri de sayabiliriz. Öte yandan ‘tek adam’ yetkileriyle donatılmış bir cumhurbaşkanı var. Zaten yetkisiz ve etkisiz şimdiyse gerici tahkimatla donatılmış parlemento üzerinden bir değişimin gerçekçi olmadığını söylememiz gerekir.”
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Yıkılması gerekiyor!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Trabzonspor'da ayrılık!
- Ali Koç'tan çok sert Kayserispor açıklaması!