Sendikalar ve demokratik kitle örgütleri: Siyasi iktidardan değil, halktan umutluyuz

İşçiler, emekliler, öğrenciler, kadınlar, çocuklar... Toplumun her kesimi giderek artan ekonomik krizin ve siyasi iktidarın baskılarının çevrelediği 2024’ü geride bırakırken 2025’in ne getireceğini düşünüyor. Toplumun hemen hemen her kesimi, adaletsizliklerin giderildiği bir yıl dileğinde ortaklaşıyor. Gazetemiz Cumhuriyet’e konuşan sendikaların ve demokratik kitle örgütlerinin başkanları 2024 yılını değerlendirdi, 2025 beklentilerini anlattı.

Sendikalar ve demokratik kitle örgütleri: Siyasi iktidardan değil, halktan umutluyuz
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.01.2025 - 04:00

‘ERKEN DEĞİL HEMEN SEÇİM’

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt: 2025’ten beklentimiz erken falan değil, hemen seçim. Sağlıktan eğitime, ekonomiden laikliğe hemen hemen her alanda kendini gösteren ciddi krizler açıkça gösteriyor ki ülkemiz yönetilemiyor. Yalnızca iç politika da değil, dış politikamızda da sorunlar göze çarpıyor. Suriye politikaları Türkiye’yi içinden çıkılması zor bir duruma soktu. Bir an önce demokratik yollarla bu iktidardan kurtulmayı diliyoruz. Milyonlarca çocuk okula aç gidiyor, aileler evlatlarına doğru dürüst gelecek vaat edememenin yüküyle boğuşuyor. Her durumda 20 yıl önceden daha kaotik bir haldeyiz. İktidar değişikliği ile Cumhuriyetin kurucu ayarlarına dönmek gerekiyor. 2025’ten Atatürk cumhuriyeti dediğimiz dönemi kuracağımız bir iktidar diliyoruz.

‘ENKAZIN ALTINDA KALINDI’

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Arzu Çerkezoğlu: Ülkemiz geçen yılda kronikleşen yüksek enflasyon, bozulan gelir dağılımı, her alanda yaşanan adaletsizlik, hukuk devletinden uzaklaşma, iş cinayetleri, eşitsizlik ve demokrasiden uzaklaşmanın yarattığı bir enkazın altında kaldı. Bu enkazın en büyük etkisini işçiler, emekçiler ve emekliler yaşadı. Örgütlü mücadelenin en önemli gündemi adalet mücadelesi. İşçilerin, emeklilerin, emekçilerin daha iyi koşullara ulaşabilmesi için yapılması gereken çok basit ve net, adaletin sağlanması. Gelirde adalet yok, vergide adalet yok, sendikal haklarda adaletsizlik zaten had safhada; iş cinayetleri, çocuk işçiliği, kayıt dışı çalışma, toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi birçok başlıkta büyük bir adaletsizlik söz konusu. Sendika, grev toplusözleşme hakkımızı istiyoruz.

‘BEBEKLER ÖLMESİN’

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Alpay Azap: Ekim ayında büyük sağlık skandalı yenidoğan olayı patlak verdi. Bu olay, yıllardır sağlıkta dönüşüm programı adı altında uygulanan ve sağlığı ticari bir meta haline getiren politikaların halkın yararına olmadığını ortaya koydu. Aşı karşıtlarının etkisiyle çocuğuna aşı yaptırmayanların sayısı geçen yıla göre artış gösterirken Kars’ta yerel mahkeme bebeklerde genetik ve metabolik hastalıkların tanısı için topuktan bir damla kan alınarak yapılan topuk kanı taramasının aile izni olmadan yapılamayacağına hükmetti. Hekimlerin ve sağlık çalışanlarının gücü ve halkın desteğiyle; bebeklerin ölmediği, çocukların aç yatmadıkları, bodur kalmadıkları ülkemiz insanlarına yakışır bir sağlık sisteminin ilk adımlarının hayata geçmesini umut ediyoruz.

‘KADINLAR SES YÜKSELTTİ’

29 Ekim Kadınları Derneği Genel Başkanı Şenal Sarıhan: 2024 yılı kadınlara yönelik şiddetin devam ettiği bir yıl oldu. Kadın intiharları, kadınların öldürülmeleri ve çocuk istismarları ardı arkası kesilmeden devam etti. Bu tablo karşısında esas olarak kadınlar seslerini yükselttiler, mücadeleden vazgeçmediler. Fakat bu yeterli olmadı, iktidar kadınların kazanılmış haklarını ortadan kaldırıcı düzenlemeler için birtakım girişimlerde bulundu. Yapmak istedikleri her türlü adım kadınların kazandıkları hakların geri alınmasına ilişkindi. Yapmamız gereken şey bugünkü rejimin, bugünkü sistemin, bugünkü iktidarın eğitim anlayışından, bugünkü iktidarın eşitlik anlayışından, kadın haklarına yönelik kavrayışından uzak; yeni, ileri doğru anlayışların yerine gelmesi için çaba göstermek. Bu çaba biraz da iktidar mücadelesiyle de ilgili.

‘YENİ ANAYASA DAYATMASI’

Laiklik Meclisi Sözcüsü Umut Kuruç: 2023 genel seçiminin ardından siyasi iktidarın laiklik ve cumhuriyeti tasfiye sürecinin hızlandığını tespit etmek gerekiyor. 2024 ile bu karşıdevrim sürecinin hızlandığını ve artık son aşamasında olduğunu başta yargıda, eğitim alanında, orduda ve “yeni anayasa” dayatmasında görüyoruz. Laiklik Meclisi’nin aylık laiklik ihlalleri raporları, 2024 boyunca siyasetten, devlet kademelerine ve yargıya, eğitimden toplumsal yaşama kadar yıl boyunca laiklik ihlallerinin artarak sürdüğünü gösteriyor. Tarikat ve cemaat uzantılarının saydığımız her yerde güçlendirildiği ortada. Beklenti, laikliğe en çok ihtiyacı olan toplumsal kesimlerin mücadelesinde. Bu mücadele Cumhuriyetin ilkelerinden olan devrimcilikle laikliği kazanacaktır. Beklentimiz bu mücadelenin güçlenmesi ve büyümesi.

‘BİNLERCE ÇOCUK İŞÇİ’

Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay: İktidarın uzun süredir dillendirdiği “dindar ve kindar nesil” hedefinin somut bir adımı olan uygulamalar, eğitim sisteminin laik ve bilimsel yapısına yönelik tehditleri artırırken eğitim emekçilerinin ve öğrencilerin temel haklarının göz ardı edildiği bir tablo ortaya koydu. MEB’in tarikat ve derneklerle imzaladığı protokoller, eğitimin evrensel değerler yerine belli bir zümrenin ideolojisi doğrultusunda şekillendirilmesine zemin hazırladı. Ekonomik kriz ve artan yoksullaşma ortaokuldan mezun binlerce öğrencinin ortaöğretime kayıt yaptırmamasına, 600 binden fazla çocuğun okul dışında kalmasına, 500 bine yakın öğrencinin MESEM’ler üzerinden çocuk işçi olmasına yol açmıştır. Mülakat ısrarı binlerce öğretmenin haksızlığa uğramasına yol açmıştır.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon