Rıdvan Turan, HDP'nin ekonomi programını açıkladı: 'Özel mülkiyetin yerine kolektif mülkiyet biçimleri...'
HDP'nin "Demokratik Ekonomi Programı"nı açıklayan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Rıdvan Turan, "Ekonomi programımız özü itibariyle anti kapitalist bir programdır" dedi. Turan, programın "Kapitalist özel mülkiyetin yerine, komünal müşterek, kolektif mülkiyet biçimlerinin ikame edilmesini temel aldığını" söyledi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekonomi ve Tarım Politikalarından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, TBMM'de basın toplantısı yaparak HDP'nin "Demokratik Ekonomi Programını" tanıttı.
Programın içeriği hakkında bilgi veren Turan, "Anti enflasyonist vergi politikaları uygulayacağız... Temel zaruri mallardaki KDV ve ÖTV’yi sıfırlayacağız. Gelir vergisi oranları, en zenginleri daha fazla vergilendirecek şekilde dik artan oranlı olarak yeniden düzenlenecek" dedi.
Turan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“DEMOKRATİK EKONOMİ PROGRAMININ AMACI…: Biz ekonomi programımıza demokratik ekonomi programı diyoruz. Ben size bu ekonomi programının gerek felsefesinden gerekse politikalarından çok az miktarda söz etmeye çalışacağım. Bugün basın ile ana metnimizi paylaşacağız. Demokratik ekonomi programının amacı, doğadaki sınırlı kaynakların ve varlıkların gerçek anlamda etkin ve verimli kullanımını emekten yana adaletli bölüşümünü, toplumsal barışı, doğa ile uyumlu kalkınma ve büyümeyi, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve eşit yurttaşlığın tesisini, çocukların ve engellilerin haklarını korumayı temel alır.
HALKIN İHTİYAÇLARINI TEMEL ALAN BİR NİTELİĞE SAHİP BİR PROGRAM: Demokratik ekonomi programı, geniş toplumsal kesinlerin, enflasyon, işsizlik, gelir dağılımı adaletsizliği, yoksulluk, barınma sorunu gibi acil ihtiyaçlarına çözümler üretirken diğer yandan bu sorunların bir daha yaşanmaması için kapitalizmin sınırlarını aşan, orta ve uzun vadeli çözüm önerilerini de sunar. Bu yönüyle demokratik ekonomi programımız gerçekten halkın ihtiyaçlarını temel alan bir niteliğe sahip bir programdır.
ÖZEL MÜLKİYETİN YERİNE KOLEKTİF MÜLKİYET BİÇİMLERİNİN İKAME EDİLMESİ TEMEL ALIR: Ekonomi programımız özü itibariyle anti kapitalist bir programdır. Bir geçiş programı niteliğinde olan demokratik ekonomi programı yaşamakta olduğumuz yakıcı, aktüel sorunlara yani yüksek enflasyon, işsizlik, gelir dağılımı adaletsizliği gibi tüm emekçilerin, ezilenlerin ve dışlananların yararına acil çözümler önerme iddiasına sahiptir. Bizim açımızdan ekonomik süreçler, ekonomik araçlar ve mücadele biçimleri, sömürü ilişkilerinden arındırılmış bir ekonomiyi inşa etmek üzerine tasarlanır. Kapitalist özel mülkiyetin yerine, komünal müşterek, kolektif mülkiyet biçimlerinin ikame edilmesi temel alır.
YANLIŞ FAİZ POLİTİKASI SONUCU ENFLASYONUN YÜKSELDİĞİNİ GÖRÜYORUZ: Enflasyonun esas sebebi Türkiye’de gerek reel sektörün gerek bankaların, finans sektörünün olağanüstü karlarıdır. Bunlarla beraber spekülatif sermaye hareketlerinin enflasyonun artışında çok büyük bir etkisi olduğuna vurgu yapmak gerekir. Yüksek düzeyde ithalata bağlı dış ticaret mantığının ve yanlış faiz politikasının bir sonucu olarak da enflasyonun yükseldiğini görüyoruz. Artık sadece bir enflasyondan bahsedemiyoruz bir yaşam maaliyeti krizinden bahsediyoruz. Milyonlarca insan yani nüfusun yüzde 75’inin asgari ücret sınırında yaşadığını yani açlık sınırı altında ücret aldığı düşünülürse nüfusun çok büyük bir kısmı enflasyon, işsizlik ve yoksullukla, barınamama krizi ile karşı karşıya olduğunu ifade ediyoruz.
PİYASALARDA DENETİM YAPACAK ÖZEL KOMİTELERİN KURULMASINI ÖNERİYORUZ: Biz HDP olarak ekonomi programımızda ilk olarak acil eylemler bahsinde enflasyonu temel almış durumdayız. Öncelikle zaruri malların fiyatlarının geçici olarak dondurulmasını savunuyoruz. Fiyat kontrollerinin ve piyasa regülasyonlarının yapılması taraftarıyız. Gıda, ulaşım, haberleşme, enerji gibi sektörlerde tekellerin sebep olduğu spekülasyonu engellemek için ve fiyat istikrarını sağlamak için piyasalarda denetim yapacak özel komitelerin kurulmasını öneriyoruz.
OKULLARDA EN AZ İKİ ÖĞÜN SAĞLIKLI, BESLEYİCİ YEMEK SUNULMALI: Yoksul ailelerin bütün okul giderlerinin kamuca karşılanması bizim olmazsa olmazımızdır. Bugünlerde yoğun biçimde tartışılan okullarda okul yemeği uygulanmasının bu biçimiyle yeterli olmayacağını, devlet okullarında en az iki öğün sağlıklı, besleyici yemeğin kamu tarafından sunulmasını öneriyoruz. Bunun da imalatının kooperatifler tarafından yapılmasını, yemek kooperatiflerinin de hammaddeyi tarım kooperatiflerinden tedarik etmesini sağlamak suretiyle burada hem fiyatları düşürmeyi hem de çocuklarımıza, gençlerimize sağlıklı besin ulaştırmayı temel bir görev olarak görüyoruz.
TEMEL ZARURİ MALLARDAKİ KDV VE ÖTV’Yİ SIFIRLAYACAĞIZ: Anti enflasyonist vergi politikaları uygulayacağız. Şu anda dolaylı vergilerle, ÖTV, KDV ile vergi gelirlerinin çok büyük bir kısmı yoksullardan toplanıyor. Neredeyse verginin yüzde 70’i kadar bir miktarı yoksulların cebinden çıkıyor. Bu çıkan vergi dolaylı olarak sermayenin cebine giriyor. İşte biz anti enflasyonist politikalarla bu denklemi tam tersine çevireceğiz. Toplumun harcama gücü çok yüksek olan server zenginleri yapmış oldukları lüks harcamalarla efektif talebi artırmak suretiyle enflasyonu körüklemekle oldukları sebebiyle bu zenginlerden zenginliklerine paralel olarak artan oranlı bir biçimde servet vergisi uygulayacağız. Bununla birlikte temel zaruri mallardaki KDV ve ÖTV’yi sıfırlayacağız. Gelir vergisi oranları, en zenginleri daha fazla vergilendirecek şekilde dik artan oranlı olarak yeniden düzenlenecek.
KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ ÇİFTÇİLERİN BORÇLARINI KAMU BORCU OLARAK ALACAĞIZ: Tarımsal üretimi, baştan sona yeniden kamucu demokratik planlamacı bir biçimde böyle bir perspektif ile ele alacağız. Özellikle küçük, orta ölçekli çiftçilerden başlamak üzere güçlü destek paketleri oluşturacağız. Bunlar içerisinde küçük ve orta ölçekli çiftçilerin borçlarını kamu borcu olarak alacağız. Ödemesi kamu tarafından yapılacak. Girdilerde şu andakinden çok daha fazla sübvansiyon oluşturacağız.
'ROJAVA' SİYASETİNİN BU ÜLKEYE KARŞILIĞI YILLIK 2 MİLYAR DOLAR: Barış politikaları ile olağanüstü bir tasarruf sağlayacağız. Yalnızca şu anda AKP iktidarının Rojava siyasetinin bu ülkeye karşılığı yıllık 2 milyar dolardır. Toplamda Kürt sorununu barışçı ve demokratik bir biçimde çözülmemesi, inkâr, imha ve asimilasyon politikaları sebebiyle trilyonlarca dolarlık kaynak heba edilmiştir. Aynı zamanda barışımızın ve huzurumuzun dinamitlendiği bir süreç ile karşı karşıya kaldık. Demokratik bir ekonominin olmazsa olmazı bu gider kalemini ortadan küaldırmak, barış, demokrasi içerisinde emeğin özgürlüğü temelinde bütün farklılıkların yan yana yaşayabileceği bir Türkiye’yi inşa etmek.”
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin en ünlü tekstil devi kapandı
- SMA'lı bebeğin babası intihar etti!
- Soğuk havada TIR kuyruğu 30 kilometreyi geçti
- Muğla'da helikopter kazası: 4 kişi öldü!
- CHP'den Erdoğan'a sert yanıt!
- Öğrencisinin Suriye'de Bakan olduğunu öğrendi
- Evini kiraya verecekler için geri sayım
- 'Su sorununu çözmek, DSİ'nin görevi değil'
- ‘Binadan çıkamıyorum, bu çaresizliğe...'
- Fidan ve Colani yeni dönemi açıkladı