Özgür Özel Erdoğan ile görüşme tarihini açıkladı: Meral Akşener görüşmesini değerlendirdi
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya ile görüşmesinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Özel ayrıca Erdoğan ile görüşmesinin tarihini de açıkladı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Kadir Özkaya’yı ziyaret etti. Özel’e Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ve Ankara İl Başkanı Ümit Erkol’dan oluşan CHP heyeti eşlik etti.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya ile görüşmesinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Özel, Erdoğan ile görüşmesinin tarihini de açıkladı.
"YARIN AÇIKLAYACAĞIZ"
Özgür Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:
"Erdoğan'la görüşme tarihimiz gelecek hafta içerisinde olacağı kesinleşti. Yarın gününü ve saatini paylaşma imkanımız olacak. Bu önemli bir görüşme, ben siyasette herkesin herkesle görüşmesini savunuyorum. Normalleşme dediğimiz bir dönem.
ERDOĞAN - AKŞENER GÖRÜŞMESİ
Daha önce iletişimini yapmadık ama hem bayramda hem Anneler Günü’nde ben Sayın Akşener’i aradım. Sayın Akşener ile bir temasımın siyasi bir faydasının peşinde olsam, o gün iletişimini yapardık. Ama bunlar insani şeyler. İnsanı duygularını kaybeden siyasilerin ülkeye kazandıracağı hiçbir şey yok. Siyaset insan için yapılan bir iştir.
Umut ediyorum, karşılıklı fayda görülecek ve her iki tarafın da memnun ayrıldığı bir temas gerçekleşiyordur. Biz de dikkatle takip ediyoruz."
"KIYMETLİ BULUYORUM"
Özel, Erdoğan ile eski İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in bugünkü görüşmesini şöyle değerlendirdi:
“Bu önemli bir görüşme. Ben siyasette herkesin herkesle görüşmesini savunuyorum. Bunu biliyorsunuz. Bu ‘normalleşme’ diye bir dönem. Dün, Sayın Bahçeli de yaptığı konuşmada bizim siyasete bu yaklaşımı kazandırdığımızı, kattığımızı ama kendisinin bunun neresinde olacağıyla ilgili değerlendirmeleri vardı. Sayın Erdoğan ‘yumuşama süreci’ diyor. Biz ‘normali budur’ dediğimiz için bakıyoruz. Mevcut siyasiler, görevdeki genel başkanlar, önceki genel başkanlar, siyaseti bırakmış siyasiler birbirlerini aramalı, sormalı ve görüşmeli. Önceki dönem siyaset arkadaşlarıyla istişareler yapılmalı. Rakip de olunsa, geçmişte en kötü sözler de kurulmuş olsa barışmasını bilmeyen küsmemeli. Her türlü adım son derece değerlidir. Benim anlamadığım şey, siyasiler birbiriyle görüşünce başka siyasilerin bundan hasetlenmesidir. Bu doğru bir iş değildir. Ben Sayın Akşener’in yaptığı görüşmeyi son derece kıymetli buluyorum."
"BİZ İYİ PARTİ'Yİ ÖNEMSİYORUZ"
Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun “Bir siyasi parti genel başkanının böyle bir şeye çanak tutmak için plan kurması utanç verici” sözlerine ilişkin ise şöyle konuştu:
“Canı sağ olsun Müsavat Bey’in. Biz birlikte çok başarılı çalışmalar yaptık. İYİ Parti’nin geçmiş dönemde de oldu, anlayış gösterdim. Şimdi de ihtiyaç görüyorlar demek ki. CHP ile sertleşmekten ve restleşmekten fayda umuyorlar. Canları sağ olsun. Ben kavga edecek değilim. Öyle davranacak olsak şunu yapmayız: Bugün Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) seçimi vardı. 800’ün üzerinde delege var. Bunların tam 487’si CHP’li. Millet öyle ödüllendirdi CHP’nin geçmiş siyasetini. İYİ Parti’nin de iki tane delegesi var. Biz bugün İYİ Parti’ye 14 kişilik en üst yönetimde bir yer verdik. Diğer partilere verdiğimiz yer gibi. Biz normalde kimsenin aklından geçmeyen bir şeyi teklif edebiliyoruz. Gerçekten normalinin bu olduğunu düşünüyoruz. Son seçimde çok az oy almış, çok az belediye kazanmış olabilir, sadece iki delegesi olabilir ama biz İYİ Parti’yi bu ülkenin önemli bir siyasi yapısı olarak görüyoruz, önemsiyoruz. Çünkü onlara oy veren iyi insanları önemsiyoruz.
Yöneticilerin sertleşmesi iyi insanları, kötü insan yapmaz. Ben asla ve asla bu tip tartışmaların içine girmem. Yoksa verilecek çok cevap var. Ama bundan sizin, bizim, bu ülkenin yoksul insanlarının, işsiz insanlarının, mutsuz insanlarının ne çıkarı var? Müsavat Dervişoğlu ile Özgür Özel birbirinin kaşını gözünü yarsa bir garibanın karnı doyuyor mu? Doymuyor. Aksine bu düzen dönmek için kendine fırsat buluyor. Biz normalleşme meselesinden hem müzakere hem de en çetin mücadeleyi... Hepimiz miting yaptık. Biz seçimden sonra miting meydanlarını doldurmaya, milletin derdini anlatmaya devam ediyoruz. Herkese tavsiye ederim. Millet çok memnun oluyor. Böyle devam etmek gerekiyor.
"BU DA NAZAR BONCUĞUMUZ OLSUN”
Sadece şunu söyleyeyim, Müsavat Bey nitelemiş diye: Kesinlikle nitelediği gibi bir ilişkimiz olmadı. 'Evladımın baskısına dayanamıyorum'. 'Baba evine niye dönmüyorsun, Atatürk’ün partisine niye gitmiyorsun’ diyor kızım. Beni en çok ikna eden kızım oldu’ dedi milletvekilimiz. Canlı yayında anlattım. Biz kimsenin milletvekiline ne kanca atarız ne bir başka şey yaparız. Ama ‘Baba evine dönmek istiyorum’ diyen bir milletvekiline ne diyeceksiniz? Ben ittifaklar arası milletvekili geçişini hep sorunlu buldum. Erdoğan’a itirazla oy toplayıp Erdoğan’ın partisine gidenler var İYİ Parti’de. Geçen dönem dört tane, bu dönem bir tane. Onlara kızmak lazım ‘Siz oyu başka sebeple aldınız’ diye. Ama bu kadar ortak değerlerde, Atatürk’te, laiklik hassasiyetinde, Anayasa’da, güçlü bir parlamentoda mutabık bir partiden diğerine bir milletvekili kendi tercihiyle gidiyorsa bu işi bu kadar kriminalize etmeye gerek yok. Canı sağ olsun. Müsavat Bey ile bugüne kadar çok güzel günlerimiz oldu. Bu da nazar boncuğumuz olsun.”
"İKİ GÜNDÜR AYM ÖNEMLİ KARARLAR VERİYOR"
"Biraz önce AYM’nin Sayın Başkanını makamında ziyaret ettik. Ziyaretimiz aslında 23 Nisan törenleri sırasında, 25 Nisan’da yapmış oldukları davetlerine icabet edemeyeceğimi, o gün Çorlu tren kazasının son duruşması olduğunu ifade etmiştim. Ancak daha sonra kendilerine hayırlı olsun ziyaretinde bulunmak istediğimizi söylemiştim. Geçtiğimiz hafta da özel kalemlerimiz arasındaki eş güdümle bugün, bu saate görüşme planlandı. Bunu şunun için söylemek isterim: İki gündür AYM, çok gecikmiş ama çok önemli kararlar veriyor. Bu görüşmenin bu kararlarla ilişkilendirilmesini istemem. Çünkü hoşumuza gitmeyen kararlarda, ölçülü tepkiler verme sorumluluğumuz olduğu gibi olması gerektiğini düşündüğümüz kararlardan sonra da gelip sanki bir kutlama, tebrik, teşekkür gibi algılanması AYM’nin tarafsızlığına gölge düşürür.
Sayın Başkan’a ifade ettiğim bir hususu burada ifade etmek isterim: Biz CHP olarak kurumsal olarak da ben partinin Genel Başkanı olarak kişisel olarak da AYM’nin üzerine titizleniyoruz. AYM’yi fevkalade önemsiyoruz. Bu işin bir tarafı. AYM kelimesinin Türkiye siyaset tarihinde ilk kez CHP’nin ilk hedefler beyannamesinde tartıştığı, sonra da 1962 Anayasa’sına girmiş, bugünkü kazanıma dönüşmüş olan bir yüksek mahkeme olmasıdır. O yüzden AYM’yi kim değersizleştirirse -bu bazen AYM’nin üyelerinin, bazen kararlarının, bazen siyasilerin, bazen hukukçuların- buradan orta ve uzun vadede kimse kârlı çıkmaz. Çünkü AYM, Anayasa’nın güvencesidir. Anayasa toplumsal mutabakattır. Bu sınırlar içinde yaşayan insanların bir mutabakatlarının olduğunun cisme dönüşmüş halidir. Eğer anayasa yoksa düzen yoktur, devlet yoktur. Üzerine varılmış bir mutabakat yoksa kimse devletini çok sevdiğinden, milletini çok sevdiğinden bahsetmesin.
Anayasanın herkesin rahatsızlık duyduğu bazı maddeleri olabilir. Çünkü anayasa herkesin tam kabul gösterdiği bir metin değildir. Ama dikkat edilmesi gereken husus meri, yürürlükteki Anayasa'ya herkesin uyma zorunluluğudur. Ben bir maddesini beğenmem, ‘Uymayacağım, sen diğer maddesine uyma.’ 100 kişi bir araya gelince devlet düzeni ortadan kalkar. Ne cumhurbaşkanının ne siyasi parti liderlerinin ne başka yüksek mahkemelerin ne de birinci derece mahkeme hakimlerinin Anayasa'nın beğenmedikleri bir yerine itiraz etmek hakları yoktur. Hele hele Anayasa’ya uyma zorunluluğunu denetleyen AYM’yi yok saymak, hiçe saymak tamamen anayasal düzene baş kaldırmak demektir. Bunu kim yaparsa karşısındayız. Çünkü bu kalkışmadır, darbedir. AYM’yi hiçe sayan kim olursa karşısında hukuk devletine inanan bizleri bulmuştur. Bundan sonra da bulacaktır.
Biz Sayın Başkana geçtiğimiz sekiz buçuk yıl boyunca grup başkanvekili olarak yaptığım görev sırasında AYM ile ilişkilerimiz, bazı uygulanan kararların, bazı terk edilen geleneklerin, bazı yeni uygulamaların ve bazı süreçlerin ne getirdiğini, ne götürdüğünü, neleri olumlu yönde etkilediğini, neleri olumsuz yönde etkilediğini, şüphesiz kendi zaviyemizden ve mümkün olduğu kadar bir yüksek mahkeme başkanı ile siyasetçi mülakatında siyasetçinin gözetmesi gereken standartları tutturarak ve bu bağımsız olması gereken ve Anayasa’ya sadakatten başka hiçbir yükümlülüğü kabul etmemesi gereken bu kurumun başkanıyla konuşulması, sürdürülmesi gereken ton, içerik ve nezakette görüşmeyi sürdürdük. Sayın Başkan en üst düzeyde ev sahipliği gösterdiler. Bir takım düşüncelerimizi not aldılar. Kendi düşüncelerini paylaştılar. Kuvvetler ayrılığı prensibini gözeten, yasamanın önemli bir parçası olan ana muhalefet partisinin lideri ve heyetiyle bağımsız yargının temsilcisi, AYM Başkanının yapması gerektiği gibi bir görüşme demokratik standartlarda, nezaket ve karşılıklı anlayış içinde gerçekleşti. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Kendisinin şahsında AYM’nin tüm üyelerine de bundan sonraki çalışmalarında başarılar diliyorum.”
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- CHP'den Tekin hakkında suç duyurusu!
- Hangi suçlara tutuklama geleceği belli oldu
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Erdoğan'ın Özer'e mektubu, davetler...
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- 'Atatürk’e bağlılık ne zamandan beri suç sayılıyor?'
- 'Bahçeli ile görüşmesini MYK'de anlattı'