Ömer Faruk Eminağaoğlu anlattı: Yargıtay'ın 'Canan Kaftancıoğlu' kararı ne anlama geliyor?

Eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu; Yargıtay'ın, Kaftancıoğlu'nun üç davadan aldığı cezanın onanması kararını Cumhuriyet'e değerlendirdi. Peki, Yargıtay'ın Kaftancıoğlu kararı ne anlama geliyor?

Ömer Faruk Eminağaoğlu anlattı: Yargıtay'ın 'Canan Kaftancıoğlu' kararı ne anlama geliyor?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 13.05.2022 - 11:54

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na, "Kamu görevlisine hakaret","Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni alenen aşağılamak" ve "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla verilen 4 yıl 11 ay 20 gün hapis cezasını onadı. Hapis cezasının yanı sıra Kaftancıoğlu'na siyasi yasak kararı uygulanmasına karar verildiği bildirildi. Kararın ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun çağrısıyla milletvekilleri ve yüzlerce yurttaş CHP İstanbul İl Başkanlığı önünde bir araya geldi. 

"KARAR, PARTİ İÇİNDEKİ GÖREVLERİ DÜŞÜRMEZ"

Eski Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Yargıtay'ın, Kaftancıoğlu'nun üç davadan aldığı cezanın onanması kararını Cumhuriyet'e değerlendirdi. Peki, Yargıtay'ın Canan Kaftancıoğlu kararı ne anlama geliyor?

Eminağaoğlu karara ilişkin olarak, "Yargı bağımsızlığının olmadığının son örneğidir. Asla kabul edilemez (...) Yargıtay'ın bu kararı, Kaftancıoğlu'nun parti içerisindeki görevlerini kendiliğinden düşürmez. Kaftancıoğlu'nun parti içerisindeki üyeliği devam eder. Üyelik nedeniyle parti içinde ilçe ve il başkanlıkları hatta Kurultay seçimleri orada da hatta Parti Meclis üyeliği ve hatta genel başkanlık dahil parti içindeki her türlü seçimlere katılabilir. Seçilirse onlar da yeni bir ihtar süreci ki, onlarında bu Siyasi Partiler Kanunu'nca uyarınca yaptırımı yok..."

Eminağaoğlu, "Geçmişte Çankırı'da sürgünde yargıç iken başvurum üzerine AYM'nin 2015'teki, TCK 53/1-b md iptal kararı nedeniyle parti üyeliği ile ilgili hak kısıtlılığı durumuna ilişkin hüküm artık söz konusu değildir. (Bu iptal, üyelik ile ilgili, yöneticilik konusu ile ilgili değil. Yöneticilik konusu, TCK md 53/1-d maddesinde düzenleniyor.) 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 11 maddesi uyarınca da verilen karar, parti üyeliğine engel değildir. Anayasanın 76. Maddesi ve 2839 Sayılı Milletvekili Seçim Kanunu uyarınca bu milletvekili adaylığına engeldir" ifadelerine yer verdi. 

CEZANIN İNFAZ SÜRECİ

Eminağaoğlu, Canan Kaftancıoğlu'nun ceza ve infaz sürecinin nasıl ilerleyeceğini şöyle aktardı:

"Cezalarının toplanması ve tüm cezalar için tek bir koşullu salıverme ve tek bir denetimli serbestlik tarihi belirleme yoluna gidilecek. Sonuçta toplam ceza miktarı 4 yıl 11 ay 20 gün olacak, bu ceza için cezaevine girip, 2020'deki düzenleme gereği, 1 gün ya da 3 günlük gözlemin ardından düzenlenecek iyi hal kararı gereği, denetimli serbestlik kararı ile serbest kalabilecek. Bunun sonrasındaki süreyi dışarıda geçirecek."

PARTİ YÖNETİCİLİĞİ YASAĞI

Eski YARSAV Başkanı Eminağaoğlu açıklamasının devamında şunları belirtti:

"TCK Madde 53/1-d maddesindeki yöneticilik yasağı, genel merkez organlarına özgü değildir. Parti il yöneticiliği, ileri sürüldüğünün aksine, parti yöneticiliği kapsamında, yani Siyasi Partiler Kanunu Madde 19 gereği, TCK Madde 53 kapsamındadır. TCK 53 uyarınca da, 4 yıl 11 ay 20 gün parti yöneticilik yasağı söz konusu. Ancak, Kaftancıoğlu parti yöneticiliğinden ayrılmaz ise 2820 Siyasi Partiler Kanunu 104/1 madde uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, sadece ve sadece AYM'ye ihtar başvurusu yapabilir."

"GÖREVE DEVAM DEMEK, MÜCADELEYE DEVAM DEMEKTİR"

"2820 Siyasi Partiler Kanunu 104/2 maddesindeki ihtar kararı yaptırımı da AYM tarafından 2009'da iptal edilip yeni düzenleme yapılmadığı için, ihtar kararının yaptırımı da artık söz konusu değildir. Bu durumda: hukuken il başkanlığı görevi kendiliğinden düşmediğine, görevden ayrılmak mutlak zorunluluğu olmadığına, Siyasi Partiler Kanunu'nda ihtar süreci bulunduğuna ve o sürecin de yaptırımı kalmadığına göre, göreve devam demek, hukuken ve siyaseten teslim olmamak, mücadeleye devam demektir!"

Erdoğan'ın adli sicil kaydına rağmen 2001'de AKP kurucusu ve kurucu genel başkanı olduğunu, bu adli sicil kaydı uyarınca (AYM 2001/8 İhtar Esas) ihtar kararı verilince bu sefer 'Tamam ben artık üyelikten ayrıldım, kurucu genel başkanlıktan ayrılmadım, ayrılmıyorum da' dediğini hatırlatan Eminağaoğlu sözlerine şöyle devam etti:

"AYM, Erdoğan'ın genel başkanlık yetkilerini tedbiren kullanmasının önlenmesi isteğini ise reddetmişti. AKP'liliği (ve AKP üyeliği) kalmayan Erdoğan'ın genel başkanlığına ise! 2002'de YSK'da bir şey dememiş, üyelikten ayrılan kişiyi genel başkan kabul etmiş, 2002 seçimlerinde oy pusulasında da, (AKP üyeliği kalmayan yani AKP'liliği son bulan, seçimlere de katılamayan) parti üyesi bile olmayan kişinin adı genel başkan olarak yazılmıştı."

"Bu olay için Erdoğan örneğine, ileri sürüldüğünün aksine 'sui misal emsal olmaz' demek yerinde değil. Mevzuat ta AYM kararları da böyle! AKP döneminde Siyasi Partiler Kanunu'nda ihtar kararı yaptırımı ve kapatma davalarını yürütme koşuluna ilişkin hükümler ortadan kalktı. Bu yasa hükümlerinin muhatabı hep AKP ve çözüm sürecindeki partiler olunca, AKP bu konularda özellikle hiç bir düzenleme yapmadı! Siyasi Partiler Kanunu kevgire döndü, her konuda boşluklar ortaya çıktı. İşin özü bu!"

SEÇME - SEÇİLME HAKKI

Eminağaoğlu, "Yargıtay'ın Kaftancıoğlu için verdiği karar seçme hakkını etkilemez" diye konuştu. "Yargıtay'ın verdiği karar, Kaftancıoğlu'nun parti dışındaki belediye başkanlığı, milletvekili ve cumhurbaşkanlığı adaylığına engeldir" diyen eski YARSAV Başkanı Eminağaoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Tüm bu durumlar karşısında, hukuk ve yargı dolanılarak Canan Kaftancıoğlu hakkındaki karar verildiğine, TCK'nin 53'üncü maddesindeki yasağı uygulamamanın yaptırımı kalmadığına, AKP'nin Siyasi Partiler Kanunu'nda yarattığı boşluklar ve verilen kararın da yargı kararı adı altında bir iktidar işlemi olması nedeniyle, Canan Kaftancıoğlu görevden ayrılmamalı..."


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon