İstanbul'da tarihi miting: Milyonlar Maltepe'ye akın etti

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Maltepe’de düzenlediği “Büyük İstanbul Mitingi” sona erdi. Yurttaşların coşkuyla karşıladığı Kılıçdaroğlu, "Bu ülkeyi cennet gibi yapacağız ve hep beraber huzur içinde yaşayacağız" diye konuştu.

İstanbul'da tarihi miting: Milyonlar Maltepe'ye akın etti
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 06.05.2023 - 18:01

Türkiye’nin kaderinin belirleneceği 14 Mayıs genel seçimlerine yönelik geri sayım sürerken, Millet İttifakı milyonlarla birlikte Maltepe’de Büyük İstanbul mitingini gerçekleştirdi.

Mitinge Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu katıldı.

Mitinge yurttaşlar yoğun katılım gösterdi, milyonlar miting alanına akın etti.

KARAMOLLAOĞLU: 15 MAYIS YENİ BİR BAŞLANGIÇ OLACAK

Mitingde ilk olarak kürsüye Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu çıktı. 

Karamollaoğlu açıklamasında, "İnşallah 15 Mayıs yeni bir başlangıcın, sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun da Cumhurbaşkanlığı'nın tescili olacaktır." dedi.

Karamollaoğlu, şöyle devam etti:

“Sizin şu ortaya koyduğunuz tablodan da inşallah 14 Mayıs’ta mührü Millet İttifakı’na vereceğinizin işaretini görüyorum. İnşallah 15 Mayıs yeni bir dönemin başlangıcı, sayın Kılıçdaroğlu’nun da Cumhurbaşkanlığı’nın tescili olacak.

Muhterem kardeşlerim, hava biraz serin. İlk konuşmayı da bana verdiler Canan hanımdan sonra sizi çok uzun zaman burada tutmayı arzu etmiyorum. Sadece birkaç kelimeyle düşüncelerimi, fikirlerimi, hissiyatımı size arz etmek istiyorum. Biz altı siyasi parti olarak bir araya geldik. Ülkemizin son 21 yıldır içine sürüklenmiş olduğu sıkıntılardan kurtulabilmek için. Sizin sıkıntılarınızı biliyoruz. Onlara derman olacak projeleri, ilkeleri de son 1,5 yıldır hazırladık ve inşallah 15 Mayıs’tan sonra da bunları tatbikata başlayacağız. Bizim derdimiz belli bir makama, mevkiye gelmek değil. Bizim derdimiz, sizin derdinizle dertlenebilmek, sizin içine sürüklenmiş olduğunuz problemlerden bir an önce kurtulmanızı sağlayabilmek.

“HERKESİN DERT BABASI OLACAĞIZ”

Muhterem kardeşlerim, en önemli meselelere yaklaşırken düşüncemiz, hissiyattan kurtulmak. Hislerimiz değil, aklımız, vicdanımız, tecrübelerimiz bu ülkenin içine sürüklenmiş olduğu problemlerden nasıl kurtulacağımızı bize gösterecek. Bizim her konuda; kanun hükmünde kararname mağdurları, atanamayan öğretmenler, bunun dışında farklı sebeplerle mahkemelere gidip haklarını almalarına haklarını mahkemede alıp, devlet nezdinde alamayanların derdi de bizim derdimiz. Her mağdur insanın derdiyle dertlenmeyi kendimize ilke kabul ettik. Elbette toplum kesimleri, her birinin birbirinden farklı sıkıntıları var. Sözgelimi esnaf, bizim memleketimizin bel kemiğini oluşturur. Türkiye’mizin tamamını düşündüğümüzde milyonun üzerinde esnaf kardeşlerimiz var. İstanbul’da 300 binden fazla esnafımız var. Esnafımız aslında toplumun temel direklerinden bir tanesi ama derdiyle dertlenenler maalesef şu anda yok. İktidarda bulunanlar onların derdini kendilerine sadece hatırlatmak için bir vazife olarak görüyorlar. Ama 21 yıllık iktidarları esnasında esnafın problemini çözmediler, çözemediler. Tam tersi arttırdılar. Bundan dolayıdır ki, sözgelimi esnafın derdiyle dertlenmek, onun kredi problemlerini, ödeyemedikleri vergi problemlerini halletmek bizim en önemli görevimiz olacak. Şundan emin olun, biz sadece vaatte bulunmuyoruz. Biraz önce de ifade ettim, çok farklı programları olan altı siyasi parti Genel Başkanları olarak bir araya geldik. Meselelerimizi birlikte mütalaa ettik, komisyonlar kurduk. Arkasından da bu problemlerin üstesinden nasıl geleceğimizi kamuoyuna deklare ettik. Açıkladık. Gizli kapaklı bir şeyimiz yok. Onun için mağdur olan kim olursa olsun, siyaseten bizim aynı duygu ve düşünceleri paylaşmasa bile onun derdini biz kendi derdimiz bileceğiz, bundan emin olun. Herkesin dert babası olacağız. Mutlaka dertli olan insanlarla dertleşeceğiz. Mutlaka her kesimin problemlerini çözeceğiz. Türkiye’yi biz bir bütün olarak görüyoruz. Diyarbakır’dan Edirne’ye kadar, Kars’tan ta Muğla’ya kadar her bölge bizim derdimiz.

“DEPREME BİLE BUGÜNKÜ SİSTEMDEN DOLAYI İKİ GÜN GEÇ MÜDAHALE EDEN BU İKTİDAR, MUTLAKA DEĞİŞMESİ İCAP EDEN BİR YAPI HÂLİNE GELDİ”

Bir deprem yaşadık. 11 ilimiz yerle bir oldu. Sırf bugünkü başkanlık sisteminden dolayı müdahaleye bu iktidar iki gün geç teşebbüs edebildi. Düşünebiliyor musunuz, bir depreme bile bugünkü sistemden dolayı iki gün geç müdahale eden bu iktidar, mutlaka değişmesi icap eden bir yapı hâline geldi. Mecburuz. Sizin dertlerinizle dertlenebilmek için bu değişiklikleri yapmaya mecburuz. Şunu bilin, bütün dertler sıralandı. Adalet başta olmak üzere, her konuya el atacağız. Mutlaka sanayide bir devrim yapacağız. Neye ihtiyacınız varsa, ihtiyacımız varsa, mutlaka onu gidereceğiz. Ülkemizin her bölgesinde her ilinde yatırımlar gerçekleştireceğiz. Herkes iş bulmak, karnını doyurmak için İstanbul’a gelmek mecburiyetini hissetmeyecek. Biz herkes iline dönsün demiyoruz. Ama her ilinde yaşayan insan, kendi karnını kendi ilinde mutlaka doyursun istiyoruz. Onun için planlı çalışmaya ihtiyacımız var. Gündelik taleplere uyarak problemler çözülemez.

Hasbelkader, ben hayata devlet dairelerinde başlarken, Devlet Planlama Teşkilatı’nda başladım. Şunu gördüm, plansız ne yaparsanız yapın, boşa gider, emeğinizin büyük bir kısmı. Planı doğru yaparsanız o da. Doğru yapmazsanız zaten bu memleketin kurtulmasını sağlamak mümkün değildir.

“VAR MISINIZ?”

14 Mayıs için bir taahhüt istiyoruz. Eğer bu taahhütte bulunur, yetkiyi Millet İttifakı’na verirseniz, gelecek sene bu mevsimde bir araya gelirsek, Allah nasip ederse problemlerinizin büyük bir kısmının çözülmüş olduğunu hep birlikte göreceğiz. Bu desteği görmekte sizden taahhüt istiyorum. Var mısınız? Var mısınız? Var mısınız? İnşallah ülkemizin bugünkü sıkıntılardan kurtulacağı günleri çok kalmadı, kısa bir zaman sonra birlikte idrak edeceğiz. Başarıya da ulaşacağız.”

YAVAŞ: SEÇİM Mİ YAPIYORUZ, SAVAŞA MI HAZIRLANIYORUZ

Karamollaoğlu'ndan sonra kürsüye Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş çıktı. 

Yavaş, açıklamasında, "Seçime gidiyoruz ama nasıl bir seçim anlamadık. İktidar tankları tüfekleri gösteriyor, gemileri gösteriyor. Seçim mi yapıyoruz, savaşa mı hazırlanıyor belli değil!" dedi.

Yavaş, mitingde yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

“Bu kalabalıklar bir şey söylüyor, 14 Mayıs’ta değişimin müjdesini veriyor. Seçime gidiyoruz fakat nasıl bir seçim anlamadık. 21 yıllık iktidar yaptıklarını anlatıp yeni vaatler ileri sürmesi gerekirken tankları tüfekleri, gemileri gösteriyor. Seçim mi yapıyoruz, savaşa mı hazırlanıyoruz belli değil. Bu eserlerin hepsi bizim eserlerimiz gurur kaynağımız ama 14’ünden sonra insanlarımız şununla karşı karşıya kalacak; kiracı-ev sahibi, kredi kartları, pahalılık, enflasyon, uyuşturucu, mülteci. Bu sorunlarla karşı karşıya kalacak ama bunların konuşulmasını istemiyor. Seçim zamanı mevsimlik birazcık milliyetçilik sosu birazcık muhafazakarlık sosu. İnsanlar bununla tartışsın başka bir şey konuşulmasın istiyorlar.

“SEÇİME GİDERKEN MİLLİ, GAYRİ MİLLİ LAFLARININ HEPSİNİ, MEVSİMLİK MİLLİYETÇİLİKLERİNİZİ, MUHAFAZAKARLIKLARINIZIN HEPSİNİ REDDEDİYORUZ”

İstanbul düştü ama her şey çok güzel oldu. Gerçeklerin yine bu seçimde konuşulmasını istemiyorlar bir sürü iftira atıyorlar. Kulak asmıyoruz. Korkuyorlar mı? Neden korkuyorlar, hesap vermekten değil mi? Biz 15 Mayıs’ı bekliyoruz. 14 Mayıs’tan sonra hukukun üstünlüğü de mutlaka yerini bulacak ve hukuk herkese adil işleyecek. Millet İttifakı’ndaki 6 parti hakikaten uzlaşmış bir araya gelmiş. Öbür taraftakiler bir acayip, HÜDA PAR var. Bir kısmı ittifakta bir kısmı değil diyor, ee berabersiniz. Seçime giderken milli, gayri milli laflarının hepsini reddediyoruz. Mevsimlik milliyetçiliklerinizi, muhafazakarlıklarınızın hepsini reddediyoruz. Bizim yaklaşımımız şu; 31 Mart’ta 25 yıldır hiçbir yönetim görmeyen, eskilerin de belediyecilik yaptığını sana halk 11 Millet İttifakı büyükşehir belediye başkanını göreve getirdi ve aradaki farkı anladı. Ülkemizin de buna ihtiyacı var. 21 yıldır o gün 10 yaşında olan gençler 30 yaşına geldi bir başkasını görmedi. İnşallah Türkiye’de de bu fırsat verilirse Türkiye nasıl yönetilir, şeffaf olunur hepsini göstereceğiz.

“ARTIK BİZ TATLI DİLLİ, HERKESİ KUCAKLAYAN, HERKESİN CUMHURBAŞKANI OLACAK BİR CUMHURBAŞKANINA İHTİYACIMIZ VAR, O DA GELDİ”

Cumhurbaşkanı başından beri Millet İttifakı’nın bütün mensuplarını fertlerine kadar sürekli suçluyor. Ağza alınmaması gereken laflarla suçluyor. Dün akşam birdenbire bir tweet, biz 31 Mart’ta bekledik o tweeti. Bin 400 belediye başkanını bugün seçtin, 2019’da. Yarından itibaren bize düşen hep beraber ülkemiz için çalışmak sözünü cumhurbaşkanından beklerken topal ördek ithamları ile karşı karşıya kalmıştık. Bugün seçime giderken ilk defa hepimizi kucaklayan bir mesajı attı. Çok şaşırdık, uzun zamandır cumhurbaşkanının ağzından böyle güzel şefkatli bir cümle duymamıştık. Uçağa gelirken gördük ki hepimizi sandıkta mezara gömecekmiş, ne diyeyim ben. Artık biz tatlı dilli, azarlamayan, herkesi kucaklayan, herkesin cumhurbaşkanı olacak bir cumhurbaşkanına ihtiyacımız var, o da geldi. Az kaldı, gençlerine iyi telefonu layık gören, gençlerini azarlamayan, onları dinleyen, gençlerden akıl alan ve onların en iyisini talep etmelerini onlarda bir hak gören bir anlayışla 14 Mayıs’ta sandığa gidiyoruz ve birleşe birleşe kazanıyoruz.

“14 MAYIS’TA GÜZEL ÜLKEMİZDE KİN, NEFRET TOHUMLARI ORTADAN KALKSIN, ARTIK MUTLULUK, REFAH VE BAHAR GELSİN MEMLEKETİMİZE”

14 Mayıs’tan sonra nasıl 11 Millet İttifakı büyükşehir ve diğer Milet İttifakı belediyelerinde yaşayan halk için huzur, bereket geldiyse, mutlu oluyorlarsa, şimdi ülkemizin bu mutluluğu, huzuru ve bereketi tatma zamanı geliyor. 14 Mayıs’ta güzel ülkemizde kin, nefret tohumları ortadan kalksın, artık mutluluk, refah ve bahar gelsin memleketimize diyor, başarılar diliyorum. Güzel günlerde görüşmek üzere.”

İMAMOĞLU: 14 MAYIS'TA MİLYONLARCA OY FARKINI ONLARA TEK TEK SAYDIRACAĞIZ

Yavaş'tan sonra üçüncü olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu çıktı.

"14 Mayıs'ta milyonlarca oy farkını onlara tek tek saydıracağız." diyen İmamoğlu şunları kaydetti:

"İstanbul, tarihi mitingler yaşamış bir şehirdir. Kurtuluş Savaşı döneminin Sultanahmet mitinglerinden bugüne, bu milletin en güçlü, en gür sesi İstanbul’dan yükselir. İstanbul mitingleri, Türkiye’nin tarihini şekillendirir. Bugün de tarihi bir buluşma yaşıyoruz. Bu muhteşem tablo gösteriyor ki…Türkiye değişiyor dostlar, Türkiye değişiyor. Kazanıyoruz, kazanıyoruz, kazanıyoruz… Birliğimizi kazanıyoruz, kardeşliğimizi kazanıyoruz, geleceğimizi kazanıyoruz, barışı-sevgiyi kazanıyoruz. Bugün, Türkiye tarihinin unutulmaz 6 Mayıslarından birini yaşıyoruz.

"MİLLET ÖYLE BİR TOKAT ATTI Kİ SAYMAYI ÖĞRENDİLER"

Bundan 4 yıl önce, 6 Mayıs 2019 günü, bir yargı darbesiyle karşı karşıya kalmıştık. (Yuh sesleri yükselince) Genelde yuhalamayın derim ama bu kararı alanları yuhalayın ki bir daha cesaret edemesinler. İstanbulluların iradesini beğenmeyenler seçimi iptal ettirmişlerdi. O gün utanmadan 'Sandıktan biz çıkmazsak, o seçim geçerli sayılmaz' dediler. Sonra millet onlara öyle bir demokrasi tokadı attı ki saymayı öğrendiler. Hem milletin kararına saygı duymayı hem de oyları saymayı öğrendiler. 23 Haziran’da, 806 bin oy farkını tek tek saydırdı bu millet onlara. 14 Mayıs’ta da milyonlarca oy farkını tek tek sayacaklar. Milletin iradesine saygı duyacak, iktidarı millete teslim edecekler. Milletin iradesine saygı duyacak, iktidarı millete teslim edecekler, millete.

"PATATES- SOĞAN GÜLE GÜLE ERDOĞAN, GÜLE GÜLE KARDEŞİM, GÜLE GÜLE"

Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözü altı dolu bir sözdür. Bugün hep beraber ekonomiyi konuşuyoruz, konuşacağız. Ama onlar, ekonominin e’sini ağızlarına almaya cesaret edemiyorlar tarihin en büyük ekonomik krizini unutturmak için, kötü dillerini, milletimizi bölmek için kullanıyor. Sanıyorlar ki ‘bu milleti kandıracaklar’… yemez… Artık yemiyor bu numaralar, yemiyor… Millet güzel bir slogan buldu: Patates- soğan güle güle Erdoğan güle güle kardeşim, güle güle…

"MİTİNG ALANLARINDA EŞLERİMİZİN GÖRÜNTÜLERİNİ YAYINLAYARAK OY KAPMA UCUZLUĞUNA BAŞLADILAR"

Bunlar, kötülüğü o kadar büyüttüler ki artık miting alanlarında eşlerimizin görüntülerini yayınlayarak oy kapma ucuzluğuna başladılar. Biz sana benzemeyiz, eyy benzersiz kötülüklerin sahibi, biz kutsal saydığımız aileleri, oy uğruna seçim meydanlarına katmayız. Eşleri, çocukları siyaset mücadelesinden muaf tutarız. O yüzden, bugün buradaki yüzbinlerce insana görüntüler izletip, aileleri hedef yapmayız. Oysa ne kadar kolay, o kadar çok malzeme verdiniz ki ama biz aileye kutsal olarak yaklaşırız. Siyasi rakiplerimizin eşlerini, çocuklarını hiçbir zaman hedef haline getirmeyiz. Miting meydanlarında görüntülerini sergilemeyiz. Bizim aile terbiyemizde, ahlakımızda, vicdanımızda bunu yapmaz. Biz de mertlik vardır. Serde mertlik vardır, kadına çocuğa dokunmayız biz. Çünkü; biz anne-babamızdan bu ahlakı aldık, sevgiyle büyütüldük. Allah kalbinde sevgi olmayana da iyilik versin. Allah, ona da doğru yolu göstersin inşallah. Ahlakı ve erdemi bulmasına vesile olsun inşallah. İşin özü; Allah senin iyiliğini versin be kardeşim.

"MİLLETİN İKTİDARINDA DA BÖYLE OLACAK. ARACILAR, YANCILAR, KOMİSYONCULAR DEĞİL, HALK KAZANACAK"

Milyonlarca vatandaş hakkıyla işe girecek hak, hukuk, adalet mücadelesinin simgesi, 13’üncü Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin birleştirici gücüdür. Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde, bir devir kapanacak. Bir avuç insanın torpilli yaşamı bitecek, millet huzura erecek. 15 Mayıs’tan itibaren, Türkiye güçlü ülke olma yolunda büyük adımlar atacak. Güçlü ülke, herkesin 'çalışır kazanırım, ne ihtiyacım varsa kendim alırım' diyebildiği ülkedir. Türkiye öyle bir ülke olacak. Eli ekmek tutanların, işiyle gurur duyanların ülkesi olacak. Bu yolda atılması gereken ilk adım, yöneticilerin, vatandaşa iş bulma sorumluluğunu hissetmeleridir. Biz, İstanbul’da bu sorumlulukla hareket ediyoruz. 

"100 BİNDEN ÇOK YURTTAŞIMIZIN İŞE YERLEŞMESİNİ SAĞLADIK"

Bizden önceki 25 yıl İstanbul’u yönetenlerin, insanlara iş bulmak gibi bir derdi hiç olmadı. Biz göreve gelir gelmez, Bölgesel İstihdam Ofisleri açmaya başladık. 100 binden çok yurttaşımızın özel sektörde işe yerleşmesini sağladık. 100 bin hanenin geliri arttı. 100 bin hanenin huzuru ve mutluluğu arttı.  Bu yönetimin, uyguladığı model istihdam yaratmıyor hükümetin böyle bir derdi yok. Türkiye OECD ülkeleri arasında yüzde 54’e yakın bir oranla en düşük istihdam oranına sahip ülke. Ekonomide güven ve istikrar ortamını tesis edeceğiz. Böylece, yatırım ortamını iyileştirerek sürdürülebilir büyümeyi sağlayacağız. Çok yönlü ve kapsayıcı işgücü ve mesleki eğitim politikaları uygulayarak işsizlikle ilgili yapısal sorunları çözüme kavuşturacağız. İstihdamda ve eğitimde yer almayan gençlere öncelik vereceğiz. Gençlerin doğru istihdamı için 'Garantili Yetenek Programları' başlatacağız. 

"BİZDEN ÖNCE İSTANBUL’U YÖNETENLERİN, KADINLARIN ÇALIŞMASINI SAĞLAMAK GİBİ BİR DERDİ HİÇ OLMADI"

Kadınların iş gücüne daha aktif katılımını sağlamak amacıyla İstanbul’da başlattığımız kreş seferberliğini tüm Türkiye’ye yayacağız. İstanbul’da nasıl yaptıysak, Türkiye’de de yapacağız. Maalesef iş bulma ümidini kaybetmiş veya uzun süredir işsiz olan insanlarımız/gençlerimiz var. Bu bireylere yeni beceriler ve yetenekler kazandırarak istihdama geçmelerini sağlamayı amaçlayan yapılar oluşturacağız. Bizden önce İstanbul’u yönetenlerin, kadınların çalışmasını sağlamak gibi bir derdi hiç olmadı. Biz, ilk kez üst düzey yönetim kadrolarına kadın yöneticiler atadık. Bizden önce, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde 12 meslek dalında kadınlara fırsat verilmemişti. Mesela hiç kadın otobüs şoförü, vatman, zabıta, cankurtaran, Şehir Hatları’nda denizci yoktu. Bugün 90 bin çalışanımız arasında o meslekleri yapan yüzlerce kadın çalışanımız var. Kadınlar, torpilleri veya tanıdıkları olduğu için değil liyakat sahibi oldukları için çalışıyorlar. Bu memlekette liyakat zincirini yok ettiler. Mülakat çöpe liyakat memleketin gündemine.

"İSTANBUL'DA ÇİFTÇİ SAYIMIZ 8 BİN 200'Ü ÜZERİNE ÇIKTI"

Milletin iktidarında böyle olacak. Erkekler, kadınlar, gençler, engelliler Milyonlarca vatandaş hakkıyla işe girecek. Bizden önce İstanbul’u yönetenlerin, çiftçileri desteklemek gibi bir dertleri hiç olmadı.  Biz göreve geldik ve İstanbul’un çiftçilerini, hayvan yetiştiricilerini, arıcılarını ve balıkçılarını desteklemeye başladık. İstanbul’da 700’ün altına inmiş olan çiftçi sayısı bugün tam 8 bin 200’ün üzerine çıktı. Halk Ekmek buğdayımızı ve ücretsiz dağıttığımız HalkSüt’ü artık tamamen İstanbullu çiftçilerden alıyoruz. İstanbul’da tarım da var. Bin mahalle bakkalını İstanbulkart ile alışveriş yapılabilir hale getirdik. Sosyal destek sunduğumuz binlerce yurttaşımız doğrudan Halk Bakkallardan alışveriş yapıyor.  Milletin iktidarında da böyle olacak. Aracı olmayacak yancılar, komisyoncular olmayacak, Halk kazanacak. Gıda fiyatları düşecek.

"ANKARA'DA DA İSTANBUL'DA DA 4 YIL ÖNCEKİNİN 10 PUAN DAHA ÖNÜNDE DESTEK ALIYORUZ"

Bunların hepsi nasıl olacak? diye düşünebilirsiniz. Diyebilirsiniz ki bunlar 20 yıldır iktidarda, siz daha yenisiniz. Kaygı duyanlar olabilir. Bu kaygıların çok güzel bir yanıtı var. Bakın, az önce yanıtında biri buradaydı Mansur Başkanım, o Ankara’da başardı. Değil 20 yıl bunlar 25 yıldır iktidardaydı. Ankara’ya Mansur Başkanım geldi. 25 yıllık kadrolaşmanın üstüne. Adana’da başardık, Mersin’de başardık, Antalya’da İstanbul’da başardık. Üstelik her işimize köstek olan hükümete rağmen. Ankara’da İstanbul da bugün en güzel günlerini yaşıyor. Ankara’da da İstanbul’da da bugün 4 yıl önce bize duyulan halk desteğinin 10 puan daha önünde destek alıyoruz. Her işimize köstek olan hükümete rağmen, bu kadar iş yapıyorsak, şu iktidarı bize verin de cümle aleme iş nasıl yapılır bir gösterelim.

"BAK BU ALAVERECİ DALAVERECİ İKTİDAR, 2. TURA KALIRSA HER TÜRLÜ NUMARAYI ÇEKER"

Bu memleketi uçuracağız. Bir gösterelim… Bu fırsatı verecek misiniz? O zaman bu iş ilk turda bitsin. Bak bu alavereci dalavereci iktidar, 2. tura kalırsa ellerinden geleni yapacaklar. Ama 2. tura bu işi bırakmayın, her türlü numarayı çeker. Bunların fıtratında var, 31 Mart seçimi örnektir. Dövizi de patlatır, borsayı da çökertir, emekliye maaş bile vermez daha beter işler de yaparlar sonra da suçu bize atmaya kalkarlar. Bu işi ilk turda bitirmek farzdır farz. Artık bu ülkede 'ben devri' bitecek, 'biz dönemi' başlayacak. 15 Mayıs sabahı, 13. Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ile güneş bir başka doğacak. Milletin ittifakıyla bu memlekete güneş bir başka doğacak. 15 Mayıs sabahı kalktığınızda içinize derin bir nefes aldığınızda diyeceksiniz ki ‘Mis gibi demokrasi kokuyor, mis gibi cumhuriyet kokuyor, mis gibi eşitlik kokuyor.’ Haksızlığa uğrayan herkese adalet istiyorum. Tayfun kardeşim bir yıldır Gezi davasında haksız yere hapiste tutuluyor. Hiçbir suçu yokken, Gezi davası dahil haksız yere, hukuksuz yere hapiste tutulan herkese adalet istiyoruz. Adalet kişiye göre olmaz. Adalet iktidara yakınlığına göre olmaz. Adalet millete göre olur, millete adalet olur. Devlet insanı, vatandaşına iyi davranır, düzgün davranır. Devlet güçlü olur. Devletimiz güçlü olacak. Ama devletimiz, insanına gücünü değil, şefkatini, vicdanını, adaletini, erdemini gösterecek. Her şey çok güzel olacak.”

BABACAN: HERKESİN CEBİNDEKİ 200 LİRADAN 124 DOLARI KİM ÇALDI?"

İmamoğlu'ndan sonra dördüncü olarak DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan çıktı.

Babacan mitingde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Bugün sizlere Türkiye’nin dört bir köşesinin, Anadolu’nun, Trakya’nın sevgisini getirdik.  Ülkemizin her yerinden yükselen demokrasi çığlını bugün buraya İstanbul’a getirdik. İstanbul, bu demokrasi çığlını duyuyor musun? Tüm dünya duyuyor, herkes Türkiye’yi izliyor. Türkiye’de demokrasi kazanacak, bütün dünyadaki demokratlar umutlanacak. Sağcı solcu demeden, Sünni Alevi demeden Kürt Türk Arap Laz Çerkez demeden her beraber daha fazla demokrasi diyecek miyiz? Hep beraber Sayın Kılıçdaroğlu’nu 13’üncü Cumhurbaşkanımız yapacak mıyız? Hep beraber Millet İttifakı olarak TBMM’de çoğunluğu sağlayacak mıyız?

“EKONOMİYİ KÖTÜ YÖNETİRSENİZ YÜKSEK ENFLASYONA MAHKÛM EDERSİNİZ BU ÜLKEYİ”

Sevgili İstanbullular, siz bu ülkenin ekonomisini en iyi bilenlersiniz. Bu pahalılığı da yoksulluğu da en iyi hissedenlerdensiniz, bilenlerdensiniz. 2010’da İstanbul Avrupa Kültür Başkenti olmuş muydu? Tek haneli enflasyonla ve Avrupa Birliği standartlarına ulaşmak için yaptığımız reformlarla başarmıştık bunu. Şimdi, ülkeyi getirdikleri şu hale bakın. Bakın, size bu 200 liralık banknotun, bir hikayesini anlatmak istiyorum; bu banknot 2009 yılında tedavüle çıktı. Yıl 2009… Kaç dolar ediyordu biliyor musunuz? 134 dolar ediyordu. Bugün ne kadar ediyor? 10 dolar bile etmiyor. Döviz bürosuna gidin bakın, kur 20,5 oldu mu? 9 lira küsur ediyor. Ben şimdi soruyorum, herkesin cebindeki bu 200 liradan 134 dolar ederken; 9 dolara düşüren yani tam 124 doları kim çaldı ya? Bu enflasyon, tam baş belasıdır. Ekonomiyi kötü yönetirseniz yüksek enflasyona mahkûm edersiniz bu ülkeyi.

“ALTI AYDA MEVCUT KRİZ İKLİMİNİ SONA ERDİRECEĞİZ”

Şu an, Türkiye’de kurum murum kalmadı. Şu anda ülkede devlet kurumu neredeyse kalmadı. Her şey tek bir kişinin keyfine bağlı, şu anda bu ülkenin bir ekonomi politikası yok. Ne var? Zır cahillik var. Merkez Bankası’ymış, BDDK’ymış, bu kurumlar neredeyse yok hükmüne geldi. Devlet kadroları tek bir kişinin oyuncağı oldu. Ama arkadaşlar, endişeye mahal yok. Ne yapacağız, Türkiye’yi bu güzel ve güçlü ülkeyi hızla düzlüğe kavuşturacağız. 2002’de ülke çok kötü bir durumdayken, başarmıştık. Şimdi çok daha iyisini yapacağız. İlk bir ayda, kurumları ayağa kaldıracağız. Altı ayda mevcut kriz iklimini sona erdireceğiz. En geç 2 yılda da enflasyonu tek haneye indireceğiz. Bunu hep beraber başaracağız. Millet olarak bunu başaracağız.

“SİZ HER GÜN HUKUKU AYAKLAR ALTINA ALIP BU ÜLKENİN EKONOMİSİNİ BÜYÜTEMEZSİNİZ”

Değerli dostlarım, hep söylüyorum. Ne kadar adalet, o kadar ekonomi. Ne kadar hak ve özgürlük, o kadar ekonomi. Ne kadar demokrasi o kadar ekonomi. İşte siz, ülkemizdeki demokrasi zeminini güçlendirmezseniz, üstüne sağlam bir ekonomiyi asla inşa edemezsiniz. Olmaz. Siz her gün hukuku ayaklar altına alıp bu ülkenin ekonomisini büyütemezsiniz. Onun için olmuyor. Bunu anlamıyorlar ve ülkemizi bir krizden diğerine savuruyorlar. İşte bunun için biz ne diyoruz, ‘hak hukuk adalet’ diyoruz… İşte biz, hakkın düştüğü yerden kaldıracağız. Hukukun üstünlüğünü sağlayacağız ve adalet ile yöneteceğiz. Ancak o sağlam zemin üzerine sağlam bir ekonomiyi inşa edeceğiz. Çürük zemine sağlam ekonomi inşa edemezsiniz.

“86 MİLYON BİRDEN BÜYÜKTÜR”

İktidara geldiğimiz gün hemen durum ve hasar tespit çalışması yapacağız. Halının altına süpürülen her şeyi ortaya çıkaracağız. Enflasyon ile mücadele önceliğimiz olacak. Çünkü çağımızın bu en büyük hırsızlık yöntemine dur demek zorundayız. Merkez Bankası’nın bağımsız ve itibarlı bir kurum olmasını sağlayacağız. Tüm kadroları bilgili, deneyimli, dürüst isimlerle donatacağız. Reel sektörle ve bankacılık sektörü arasındaki sorunları hepsini tek tek çözmeye başlayacağız. Hızla toparlanacağız. Endişeye mahal yok, bu ülke şu anda içinde bulunduğu duruma bu kötü yönetim sebebi ile düştü. Dürüst ve ehli insanlar yönetmeye başlayınca derhal ayağa kalkacak bu ülke. Başaracağız, hep beraber başaracağız. Biz buradayız… Yüz binler burada… 86 milyon birden büyüktür. Türkiye birden büyüktür. İnanın böyle.

“GÜVENİ SAĞLAMADAN BİR ÜLKENİN EKONOMİSİNİ AYAĞA KALDIRAMAZSINIZ”

Bakın, güven olmayınca olmuyor. Güven olmayınca asla mümkün değil. Güveni sağlamadan bir ülkenin ekonomisini ayağa kaldıramazsınız. Güven sağlamadan toplumdaki refahı artıramazsınız. Güven olmadan olmaz. Ben böyle söyleyince bazen, gençler bana soruyor. Diyorlar ki; ‘Başkanım, şu güveni nasıl kazanacağız? Anlatsana’ diyorlar. Ben de bir dakikada, 8 maddede özetliyorum. Güveni nasıl kazanacağız? Bir, konuşunca doğruyu söyleyeceğiz. Merkez Bankası’na yalan yanlış işler yaptırmayacaksın. TÜİK’e yalan yanlış enflasyon açıklattırmayacaksın. İki, söz verince tutacaksın. Üç, emanete hıyanet etmeyeceksin. Dört, adaletle yöneteceksin. Beş, ehliyetli, liyakatli kadroları getireceksin. Altı, istişareyi asla elden bırakmayacaksın. Yedi, şeffaf olacaksın. Merkez Bankası’nın arka kapısından 250 milyar doları gizli saklı satmayacaksın. Son madde 8, her zaman hesap vermeye hazır olacaksın. Bu sekiz maddeyi yerine getirin, korkmayın. Güveni kazanırsınız, güveni kazandıktan sonra da sırtınız yere gelmez. İşte o zaman bu ülke çok hızlı bir şekilde Avrupa Birliği standartlarına ulaşan yüksek gelir grubuna ulaşan bir ülke olur.

“OTORİTERLİK Mİ, DEMOKRASİ Mİ? KEYFİLİK Mİ, HUKUK MU?”

Değerli arkadaşlarım, seçime gidiyoruz. Ama aslında bu seçim, özünde bir referandum. İki seçenekli bir referanduma gidiyoruz. Önümüzde iki tane tercih olacak. Şimdi bu iki tercihi ben İstanbul’a soracağım; otoriterlik mi, demokrasi mi? Keyfilik mi, hukuk mu? Baskı mı özgürlük mü? Tek akıl mı ortak akıl mı? Korku mu umut mu? Öfke mi sevgi mi? Kavga mı barış mı? Kriz mi huzur mu? Yoksulluk mu zenginlik mi? Arkadaşlar, kara kış mı bahar mı? İşte biz demokrasi, özgürlük, zenginlik diyoruz. İstanbul cevabını veriyor. Bahar diyoruz. Seçimlerin olacağı son gün 14 Mayıs Anneler Günü. Gelin bu 14 Mayıs’ta annelerimize baharı hediye edelim arkadaşlar. ‘Oyumu sana hediye ediyorum anneciğim’ diyelim ve adaleti, barışı, huzuru annelerimize hediye edelim.”

Babacan'dan sonra beşinci olarak Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal çıktı.

Uysal'ın mitingde yaptığı konuşmadan öne çıkanlar şöyle:

"Aziz İstanbul, merhaba. Bir büyük güzelliği bu tarihi günde hep beraber yaşıyoruz. Çağlar açmış, çağlar kapatmış İstanbul, bir dönemi kapatmaya, yeni bir dönemi açmaya var mıyız? Adeta tarihi bir günde bu büyük milletin yürüyüşünde de bilesiniz ki bu günler, bu tarihi anlamda olacaktır. Aziz İstanbul, gençlerimiz, kadınlarımız, yarınlarımızı alın teriyle emeğiyle kazancıyla oluşturmaya çalışan tüm vatandaşlarımız. Bir tarihi kavşağa doğru hep beraber ilerliyoruz. 14 Mayıs 2023 milletin yeniden kaderine hakim olacağı bir gün olacak. Türkiye'yi vazgeçilmez zannedenlere, kendi varlıklarını kaçınılmaz kadere dönüştürmek için Türkiye'yi risklere mahkum edenlere, kaynaklarını bir avuç insana sunanlara karşı elbette 'yeter' diyeceğiz. 14 Mayıs'ı çağın ritmini yakalayacağımız bir gün haline getirmek durumundayız. Bu güne 1 günde gelmedik. Bugün milyonlarca insanımız eğer sefalet içindeyse bunun sorumluluğu elbette yönetenlerdedir. Cumhuriyette demokrasiye ruhen inanmıyorlar. Demokrasi ve hukuk onların lehine işliyorsa kabulleri, işlemiyorsa değil. Şimdi birileri çıkmış diyor ki 14 Mayıs bir darbe girişimidir. Seçimleri iptal mi edeceksiniz? Bunların düşünceleri ortaya döküldü. Demokrasiye, hukuka, Türkiye'ye dair hiçbir hayalleri yok. 21 yılın sonunda Sayın Erdoğan seçim beyannamesini açıkladı. Mülakatı kaldıracağını taahhüt ediyor. Bozduğu ekonomiyi 2002 şartlarına getirmeyi taahhüt ediyor. İktidarı döneminde çıkan imar aflarını yasaklarını taahhüt ediyor. Geldikleri noktada söz bitmiş, yalanları da bitmiş."

Kürsüye, Gültekin Uysal'dan sonra altıncı olarak Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu çıktı.

Davutoğlu mitingde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

"Fatih'in fethiyle çağ açıp çağ kapattığı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'geldikleri gibi gidecekler' diyerek istiklal ateşini yaktığı aziz İstanbul. Hepinizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum. İstanbul, anlayana bir hocadır; ders verir. Bugün İstanbul milli irade dersi veriyor. Seçimlere darbe diyen Bakan'a, toplumu bölerek kardeşi kardeşe düşman kılan söylem kullananlara milli irade dersi veriyor İstanbul. 

Bana Millet İttifakı'nın Tarım ve Gıda güvenliği politikalarını anlatmak düştü. İki zihniyeti anlatmaya çalışacağım. Önce toprak. Ondan geldik, ona gideceğiz. Bir zihniyet der ki toprak ranttır, bir zihniyet de der ki toprak bizim dostumuzdur. İşte bakın, toprak bir rant alanıdır diyenler, bundan 3 ay önce deprem bölgesine diktikleri binalarla büyük acılar yaşattılar. Mücadele toprağa bereket diye bakanlarla toprakta rant görenler arasında. 

"HADDİNİ BİL HADDİNİ!"

Geçen sene 1 milyon büyükbaş, 1 milyon 300 bin küçükbaşı kaybettik. Neden pahalı et yiyorsunuz, çünkü hayvancılığı öldürdüler. Çünkü bunlar toprakla savaşanlardır. Eski başbakan dedi ki yabancı istilacılara bırakmayacağız. İstanbullular, siz ona 2 kere ders verdiniz. Geçen hafta İzmirliler de ders verdi. Haddini bil haddini. Millet İttifakı yabancıya da toprağı istila edenlere karşı kurulmuştur.

Toprağı rant alanı gören bu zihniyet gidecek, toprağı bereketlendiren çiftçilerimiz geri gelecek. İmar baronları gidecek, milletin efendisi köylü gelecek. İkincisi su. GAP projesi kalktı. Kanal İstanbul'da servet projesi var. Et fiyatı süt fiyatı artarsa tüketici alamıyor, düşerse üretici kar edemiyor. Biri dedi ki biz Togg diyoruz onlar soğan diyor dedi. Tam bir zihniyet fukarası. Biz de şunu diyoruz, hem SİHA hem İHA, hem Togg, hem soğan. 

Bu seçim halkla birlikte halkın kaderini paylaşanlarla halkı gıda enflasyonu karşısında ezdirenlerin seçimi olacak. Millet İttifakı'nın iktidarında gıda enflasyonu altında bir zümre olmayacak. Yiğidi bir kuru soğana muhtaç edenler gidecek, Anadolu yiğitleri gelecek. Kanal İstanbulla değil, Anadolu'ya suyla bereket getireceğiz. Lüks yatlara mazotu ÖTV'yi kaldıranlar gidecek, çiftçiye mazotu ücretsiz verenler gelecek. Bunlar kendileri manda yoğurduyla ejder meyvesiyle beslenip, halka soğanları çok görenler.

"MÜLAKAT GİDECEK, LİYAKAT GELECEK"

Yandaş medya kurabilmek için Ziraat Bankası fonlarını kullananlar gidecek, Ziraat Bankası'nı çiftçilere ayıranlar gelecek. Bütün rantiyeye son vereceğiz. Yasaklar gidecek, özgürlükler gelecek. Kutuplaşma gidecek, kucaklaşma gelecek. Yargıya talimat veren hukuk anlatışı gidecek, hak hukuk adalet gelecek. Mülakat gidecek, liyakat gelecek."

Kılıçdaroğlu'ndan önce kürsüye çıkan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslenere "Ali Yeşildağ'ın iddiasına göre senin cebine girmiş" ifadelerini kullandı.

Akşener mitingde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Bir Kemal’e Bir Meral’e… Öncelikle bu meydanı doldurduğunuz için, şereflendirdiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum. Haklarınızı helal edin. Cenab-ı Hak başta sayın Kılıçdaroğlu olmak üzere hepimizi önce kendi huzurunda sonra sizlerin karşısında utandırmasın inşallah.

“BÜTÜN MİTİNGLERDE İYİ PARTİ SEÇMENİNDEN TEK BİR ŞEY İSTİYORUM BEN. BİR OY KEMAL’E BİR OY MERAL’E”

14 Mayıs elbet burası gösteriyor ki Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı sayın Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı olarak seçildiği ve alkışlar içinde inşallah Çankaya Köşkü’ne beraberce götürdüğümüz bir akşam olacak. Sizin helal oylarınızla Sayın Kılıçdaroğlu, 13. Cumhurbaşkanı olacak. Ben de… ‘Başbakan Meral’ diyorsunuz ya. Oylarınızla başbakan olmak istiyorum. Bizim Anadolu’da yaptığımız bütün mitinglerde İYİ Parti seçmeninden tek bir şey istiyorum ben: Bir oy Kemal’e bir oy Meral’e.

“BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANIYORUZ”

Şimdi burada hem İYİ Parti’nin hem CHP’nin seçmenleri var. Birleşe birleşe kazanıyoruz. Ama minicik bir isteğim var sizden. Her CHP’li aileden sadece tek bir oy istiyorum. Ama biz bütün İYİ Partililer, bütün oylarımızı sayın Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı için oraya şak diye basacağız.

“HAYATIMDA BU KADAR REZİL BİR SEÇİME İLK DEFA GİDİYORUZ”

Türkiye… Ben siyasetçi bir ailenin kızıyım. 30 yıldır kendim siyaset yapıyorum. Toplamında 50 yıllık bir hafızam var. Hayatımda bu kadar rezil bir seçime ilk defa gidiyoruz. Hakaretlerin, küfürlerin, iftiraların havada uçuştuğu, tehditlerin havada uçuştuğu bir seçim… Milletine ilk defa ‘işgalci’ diyen bir dil… Türk milletine işgalci, darbeci diyen bir dil… Allah’ım bütün psikiyatrları bu ağabeyleri tedavi için davet ediyorum. Gerçekten cezai ehliyetleri kalmadı. En tepesinden bugün bakanlık makamında oturanlara hepsi aynı.

“O KASETTE, NASIL HIRSIZLIK YAPILDIĞINI ANLATIYOR”

İki de bir kasetten bahsediliyor. Recep bey Recep bey… Var mıdır yok mudur belli olmayan bir kasetten bizzat bahsediyorsun da yahu dün sizin en yakın aile dostunuz seninle beraber başına bir iş gelmesin diye hapse giren Yeşildağ ailesinin bir ferdi bir kaset yayınladı. O kasette çok enteresan nasıl hırsızlık yapıldığını anlatıyor. Diyor ki Ali Yeşildağ: Antalya Havaalanı yıl 2007’de havalanının işletmesi satışa çıkıyor. Bir firma 5 milyar euro veriyor. Buna karşılık o firmanın dosyasından evrak çalınıyor. Yakınlardan birine 3 milyar euroya veriliyor. 1 milyar euro cep ediliyor. Bu iddia bizzat Recep bey tarafından 1 milyar euro alındığını söylüyor.

“BU İDDİALARI SORUŞTURMAN GEREKİYOR. SEN CUMHURBAŞKANISIN”

Recep bey Recep bey… Hazır kaset orada. Bu iddiaları soruşturman gerekiyor. Sen Cumhurbaşkanısın. Bize sövmek yerine sen bu videoyu bir sorgula bakalım. Bu bir milyar dolar kimin cebine girmiş? Ali Yeşildağ’ın iddiasına göre senin cebine girmiş.

“5 MİLYARLIK YERİ 3 MİLYARA VERDİĞİNDE 1 MİLYAR, CEBELLEZİYMİŞ. 3 MİLYARA BİTECEK YERİ 11 MİLYARA BİTİRTTİĞİN ZAMAN CEBELLEZİ NE KADAR OLDU?”

Bir şey daha var.  Köprüler, tüp geçitler var. KÖİ deniliyor. Şimdi çıkacak diyecek ki: Bugünler diyecek daha iyi günler diyecek. Ondan sonra al başına belayı. Adamla beni dövüştüreceksiniz. Bu demin saydığım havaalanları, köprüler… Onlar da 3 milyar dolara yaptırılacak 11 milyara yaptırıldı. 5 milyarlık yeri 3 milyara verdiğinde 1 milyar, cebelleziymiş. 3 milyara bitecek yeri 11 milyara bitirttiğin zaman cebellezi ne kadar oldu?

“DÜRÜSTLÜĞÜNE HEPİMİZİN KEFİL OLDUĞU 13. CUMHURBAŞKANIMIZ SAYIN KEMAL KILIÇDAROĞLU’NU SEÇECEKSİNİZ”

Benim son söz olarak sizden isteğim şudur: Bakınız 14 Mayıs günü yani cebinizden giden paraların, çocuklarınızın geleceğinden giden paraların devamını istiyorsanız ki istemiyorsunuz. Hakkında böyle söylentiler çıkmamış, dürüstlüğüne hepimizin kefil olduğu 13. Cumhurbaşkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu seçeceksiniz.”

VE KILIÇDAROĞLU KÜRSÜDE...

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sahneye çıktı.

Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Mitingi’nde yaptığı konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

“BU ÜLKEDE HİÇBİR ÇOCUĞUN YATAĞA AÇ GİRMEDİĞİ BİR TÜRKİYE’Yİ İNŞA ETMEYE HAZIR MISINIZ"

Değişime hazır mısınız? Türkiye’ye demokrasiyi getirmeye hazır mısınız? Alın terine değer vermeye hazır mısınız? Bu ülkede hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi inşa etmeye hazır mısınız? Söz mü? Ben de size söz veriyorum, bu ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Bu ülkede hiçbir yoksul ailenin elektriği, suyu, doğal gazı kesilmeyecek. Bu ülkeyi cennet gibi yapacağız ve birlikte huzur içinde yaşayacağız.

"85 MİLYON İNSANA HAKKIYLA, HUKUKUYLA VE ADALET İÇİNDE HİZMET ETMEYE SÖZ VERİYORUM"

Şundan emin olmanızı istiyorum, 85 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım. Hiçbir ayrım yapmadan, hiç kimseyi ötekileştirmeden, hiç kimsenin kimliğini, inancını, yaşam tarzını sorgulamadan 85 milyon insanın Cumhurbaşkanı olacağım. Ve 85 milyon insana hakkıyla, hukukuyla ve adalet içinde hizmet etmeye ben de size söz veriyorum.

"YAKLAŞIK 800 BİNİ AŞKIN GENÇ İSTANBUL’DA GİDİP SANDIKTA İLK KEZ OY KULLANACAK"

Ülkeyi huzura kavuşturmamız lazım. Çok kamplaştırdılar. Komşumuzun kimliğini sorgular hale getirdiler. İnsanların inançlarını sorgular hale getirdiler. Türkiye’yi buradan çekip çıkaracağız. Bunun için en büyük güç sizsiniz. Sizlerle beraber yola çıkacağız. Gençler, burada mısınız? Yaklaşık 800 bini aşkın genç İstanbul’da gidip sandıkta ilk kez oy kullanacak. Ve sizler otoriter bir yönetimi demokratik yollarla değiştireceksiniz. Sadece bizim siyasi tarihimiz değil, dünya siyasi tarihine de önemli bir armağan bırakacaksınız. Bu onur size yeter.

"TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİ BİR KİŞİYE TESLİM ETMEYECEĞİZ"

Birlikte mücadele ettiğimiz zaman Türkiye’nin çözülmeyecek hiçbir sorunu yoktur, bütün sorunları çözülebilir. Az önce genel başkanlarımızı dinlediniz. Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarımızı dinlediniz. Birlikte yola çıktık. Ortak akılla yola çıktık. Türkiye Cumhuriyeti devletini bir kişiye teslim etmeyeceğiz, bir kişinin iki dudağı arasından çıkan sözü hiç kimse kabul etmeyecek. Beraber ve birlikte yöneteceğiz. Akılla yöneteceğiz. Bilgiyle, birikimle, ahlakla, erdemle yöneteceğiz. Hiçbir ayrımcılık yapmayacağız. Bu ülkeye sözüm söz baharı getireceğim. Bu ülkeye huzuru getireceğim. Göreceksiniz. Herkesi kucaklayacağız. Hiç kimseyi mağdur etmeyeceğiz.

"ADALETE SUSADIK, HEPİMİZ ADALETİ İSTİYORUZ"

KHK’lılara bahar gelecek mi? Evet, haydi bahar gelecek. Hiç endişe etmeyin. Bu kardeşiniz bu meydanda Adalet Yürüyüşü’nden sonra da gelmişti. Adalet Yürüyüşü’nü yapmıştım. Adalet devletin temelidir. Devletin dini adalettir. Adaleti her yerde, ortamda savunmak zorundayız. Sadi şöyle söyler; ‘Dünyanın bütün nehirleri adalete susamız bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez.’ Hepimiz adalete susadık, hepimiz adaleti istiyoruz. Adalet sadece mahkeme salonlarında gerçekleşmez. Eğer bir çocuk yatağa aç giriyorsa 85 milyonumuz aç demektir. Bir çocuk eğer soğukta kaldıysa 85 milyonumuz soğukta kalmış demektir. Dolayısıyla biz beraber ve birlikte Türkiye’yi yeniden aydınlığa çıkaracağız. En büyük gücümüz sizsiniz ve kendinize güvenin.

"YERİMİZ ÇANKAYA OLACAK. GAZİ MUSTAFA KEMAL’İN MÜTEVAZI MEKÂNI OLACAK"

Türkiye’nin bütün sorunları çözülebilir. Benim saray merakım yok, 6 liderin de öyle bir saray merakı yok. Ben sizler gibi yaşıyorum. Sizler gibi mütevazı bir hayatım var. Sizler gibi yaşamaktan da onur duyuyorum. Saraya gitmeyeceğiz, Allah nasip eder sizlerin oyuyla Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğumda yerimiz Çankaya olacak. Gazi Mustafa Kemal’in mütevazı mekânı olacak.

"ÇALIŞTINIZ, KAZANDINIZ, PRİM YATIRTMADILAR, BORÇLANMA İMKANI GETİRECEĞİM"

Söz verdim, en geç iki yıl içerisinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi, Afgan kardeşlerimizi ülkelerine uğurlayacağım. Staj ve çıraklık… Meraklanmayın. Onu biliyorum ve çözeceğim. Çalıştınız, kazandınız, prim yatırtmadılar, borçlanma imkânı getireceğim. Her hakkı teslim edeceğim, her hukuku uygulayacağız. Asla ve asla birilerinden yana tavır almayacağız.

"YUH ÇEKMEYİN, SANDIĞA GİDİP OY KULLANIN"

Benim Cumhurbaşkanı olmamı istemeyen iki kesim var. Onları bilmenizi isterim. Birincisi beşli çeteler. Beşli çeteler istemiyorlar. Yuh çekmeyin, sandığa gidip oy kullanın. Ben sizden onu bekliyorum. Yuh çekmek en kolayı, zor olanı sandığa gitmek. Ama sandığa giderken bir arkadaşını beraber götürmek. Özellikle AK Parti’ye veya MHP’ye veya Cumhur İttifakı’ndan birisine geçen dönem oy veren bir kişiyi ikna edeceksiniz, beraber sandığa götüreceksiniz ve oy kullanacak. O zaman gerçek anlamda her bir birey görevini yapmış olacak. Bunun sözünü istiyorum. Söz mü? Yüz binlerin sözünü dinledik. Söz aldım. Onu da biliyorum.

"NERELERE GÖTÜRDÜKLERİNİ BİLİYORUM"

Beşli çetelerin yurtdışına kaçırdıkları paraları biliyorum. Nerelere götürdüklerini biliyorum. Amerika’da Manhattan’da gökdelenler yaptığını biliyorum. Muhammed Ali Clay’in çiftliğini nasıl satın aldıklarını biliyorum. Londra’da paraları nerelere yatırdıklarını biliyorum. Tamamını ama tamamını son sentine kadar getireceğim ve bu millete vereceğim. 418 milyar doları götürdüler. Az önce Meral Hanım söyledi, sadece bir işlemden 1 milyarın nasıl götürüldüğünü söyledi. Onların tamamını 418 milyar doları kuruşu kuruşuna getireceğim ve sizlere vereceğim, bu halka vereceğim.

"KUL HAKKI YİYENİN BURNUNDAN FİTİL FİTİL GETİRECEĞİM"

Söyledim bir daha ifade edeyim, kul hakkı yemem, kul hakkı yedirmem. Bakınız onlar hiç diyor mu biz kul hakkı yemeyeceğiz diye. Demiyorlar, söyleyemiyorlar. Ben onların neler yediğini biliyorum. Kul hakkı yiyenin burnundan fitil fitil getireceğim. Hiç kimse endişe etmesin. Beni istemeyen ikinci bir grup daha var. Uyuşturucu baronları… Söz veriyorum uyuşturucu baronlarının kökünü kazıyacağım. Uyuşturucu baronlarına da bir şey diyemiyorlar. Neredeyse kucaklaşacaklar. Ama bu ülkenin çıkarı için ne gerekiyorsa yapacağız. Bu ülkeyi aydınlığa çıkaracağız. Beraber, birlikte bunu sağlayacağız. Bundan emin olmanızı isterim.

"BÜTÜN SORUNLARI ÇÖZMEYE AHDETTİM"

Son söz; çünkü uzun süre beklediniz. Ekrem Başkanımızın mitingleri bitirirken söylediği bir şey var, güzel bir cümle var onu kullanarak izin verirseniz bu mitingimizi bitirmiş olalım. Her şey çok güzel olacak. Bütün sorunları biliyorum. Emin olun. Bütün sorunları çözmeye ahdettim. Ve ben bu ülkeye arkadaşlarımla birlikte baharı getireceğim. Huzuru getireceğim. Kim olursa olsun bu topraklarda yaşıyorsa sorunlarıyla ilgileneceğiz. Asla ayrımcılık yapmayacağız. Ondandır bundandır diye bir şey söylemeyeceğiz ve 85 milyonu kucaklayacağız. Benim de size sözüm 85 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım. 85 milyona hizmet edeceğim. Hiçbir ayrım yapmayacağım. Herkesi kucaklayacağım.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler