Ertan Aksoy değerlendirdi: Seçmenin gözünde ekonomi
Sosyal Demokrasi Vakfı Başkanı (SODEV) ve AKSOY Araştırma Şirketi'nin kurucusu Ertan Aksoy; gündemdeki son gelişmeleri, verilere dayalı analizlerle, siyasilerin gündem belirleyen açıklamalarını ve bu açıklamaların toplum üzerindeki etkilerini Cumhuriyet için değerlendiriyor. İşte Ertan Aksoy'un bu haftaki değerlendirmesi...
Siyasi partiler seçmen üzerinde iki temel tatmin alanına sahip; ilki manevi tatmin diğeri ise maddi tatmin. 21. yaşına giren AKP, iktidarı boyunca bu iki tatmin alanını hep dengede götürmeye çalıştı. Kabul etmek gerekir ki, önemli oranda da başardı. Aksi halde, yerelde ve genelde bu kadar uzun bir süre, aralıksız iktidarını koruyamazdı.
Dönemsel olarak maddiyatın veya maneviyatın öne çıktığı örnekler oldu. 2009 yılında “one minute” çıkışı üzerinden geliştirilen manevi tatmin, 2011 yılında %11,1’lik ekonomik büyüme ile yerini ekonomik tatmine bıraktı. Sıklıkla yapılan seçimler ile perçinlenen seçmen aidiyeti, taraftarı olan seçmene sürekli kazandık duygusunun verilmesi vs. detaylara şimdilik girmiyorum.
AKP, hane halkı borçlanmasının artırılması, inşaat sektörü ve onun yaratacağı çarpan etkisi, üretimden (tarım ve imalat sanayi) çekilen işgücünün hizmetlere kaydırılması gibi temel birkaç karakteristiği olan ekonomi politikasının yerine yeni bir model koyamadı. Bu modelin de bir tarihsel sınırı vardı ve o sınırı göreli çok oldu. Haliyle ekonomik tatmin çöktüğü gibi yerini tatminsizliğe terk etti.
Tüm bunlara ek olarak, iş dünyasında sıklıkla verilen örnekte olduğu gibi küçük balık büyük balığı yuttu. Yani MHP ittifakı ile birlikte, MHP’lileşen bir AKP ortaya çıktı. AKP, artık sadece MHP’nin ona çizdiği sınırlarda siyaset yapabilen bir partiye dönüştü. Bu ittifak, geçmişte sadece bir bölümünün oyunu alabildiği Kürt seçmende değil, AKP tabanını diğer bölümlerinde de bir rahatsızlığa dönüştü. Çünkü, AKP seçmeni MHP gibi bir partiye oy vermek isteseydi, MHP’nin kendisine oy verirdi. Merkez iddiası taşıyan bu aşırı sağ iktidar, el birliği ille ülkeyi ekonomik bir felaketin içine sürükledi.
Şimdi gelin birlikte ülkenin içine itildiği garabetin hem iktidara oy hem seçmene yaşam maliyetine nasıl dönüştüğünü ele alalım. Erdoğan ve Bahçeli’nin her gün birilerini hedefe koyarak, bağıra çağıra attıkları nutukların, seslerinin tonu kadar yüksek bir oya dönüşmediğini aşağıdaki tablodan görebilirsiniz.
Cumhur İttifakı ne kadar çok gerilimi artırırsa artırsın, bu toplamda bir oy artışı yaratmıyor. Gerçi artık asgari ücret artışı da neredeyse bir oy artışı yaratmıyor.
Her ne kadar iktidarın ortakları ülkenin nasıl iyiye gittiğini, diğer devlet başkanlarının Erdoğan ile telefonda görüşmek için birkaç gün sürecek bir sıraya girdiklerini, Almanya’nın Türkiye’deki yeni açılmış tabela üniversitelerini, geçiş garantili köprülerini kıskandığını anlatsa da seçmen ülkenin iyiye gittiğini düşünmüyor.
Yukarıdaki tablodan da gördüğünüz üzere temel söylem olan ülke iyiye gidiyor söylemine sadece %15,9’luk bir seçmen grubunun inandığını anlıyoruz. Bu oran AKP seçmeninde %33,8, MHP seçmeninde ise %21,6. AKP ile tam uyum içinde olan MHP yönetimiyle, MHP tabanının aynı uyumda olmadığını anlamaktayız.
Yine bu ay yaptığımız bir araştırmada “Türkiye ekonomisinin şu anki durumunu değerlendirir misiniz?” diye sorduk. Yanıtları birlikte inceleyelim.
Görüldüğü üzere iyi ve mükemmel yanıtını verenlerin oranı %6,1’de kalmakta. Asgari ücrete ikinci zammın henüz kısa bir süre önce yapıldığını hatırlatmak isterim. Buna rağmen sadece berbat yanıtını verenlerin oranı bile çoğunluğu oluşturmakta. Kötü diyenlerin oranı ile birlikte olumsuz olarak ifade edenler %80,2’ye çıkıyor.
Gelelim tüm bu sorunları çözmekle yükümlü olan fakat ekonomide bir çıkış reçetesi yerine sıklıkla gözlerde ışık arayan, ekonomiden sorumlu Bakan Nebati’nin politikalarına bakışa. Toplumun ekonomik sorunlarının ana kaynağı olan yüksek enflasyonu nasıl düşüreceklerini anlattığı bir konuşma yaptı Sayın Bakan kısa bir süre önce. Biz de o konuşmayı izlettik.
Makro ekonomik göstergelerin iyileşmesinden çok, seçmenin gözündeki “ışığı” artırmayı amaçlayan bu açıklamadaki iddialara, toplumun sadece %26,6’sı katılıyor. Katılım oranları AKP seçmeninde %46,3’te MHP seçmeninde %34,3’te kalıyor.
Sözün özü seçmen ülkenin ekonomisinin ne kadar kötü olduğunun son derece farkında. Genellikle umudunu koruyan ülke seçmeni bu kez krizin 2018 yılından bu yana sürmesi nedeniyle daha çok umutsuzluğa kapılmış durumda. Bu nedenle umudu büyütmekle yükümlüyüz. İnancımıza, kimliğimize, yaşam biçimimize, değerlerimize her gün saldırılmasına rağmen inançla, erdemle umudu örgütlemekle yükümlüyüz.
Öyle de yapacağız.
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Hangi suçlara tutuklama geleceği belli oldu
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu