Barış Terkoğlu yazdı: Berat Albayrak'ın arazi dosyası yargı önünde

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Beykoz'daki 550 bin metrekarelik bir arazinin AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın kurucuları arasında olduğu vakfa usulsüz olarak kiralanmasını yargıya taşıdı.

Barış Terkoğlu yazdı: Berat Albayrak'ın arazi dosyası yargı önünde
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.11.2021 - 09:34

Gazetemiz yazarı Barış Terkoğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın kurucuları arasında bulunduğu NUN Vakfı'nın İBB'ye ait araziyi AKP döneminde çok ucuza nasıl kapattığını köşesine taşıdı.

Terkoğlu'nun "Berat Albayrak'ın savcılıktaki dosyası" yazısında aktardığına göre konuyla ilgili hazırlanan İBB Teftiş Kurulu raporunda, Beykoz’un Dereseki Mahallesi’nde "Özel Orman Alanı" statüsündeki arazinin sözkonusu vakfa 267 bin 858 metrekarelik kısmı aylık 12 bin, 5 bin 900 ve 1215 lira artı KDV gibi bedellerle kiralandığı belirtildi.

İBB'nin kiralamada işleminin yapılmasında görev alanlar hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğu kaydedilen yazıda, mevcut yapılar hakkında herhangi bir işlem yapmayan Beykoz İlçe Belediyesi görevlileri hakkında da aynı gün Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğu ifade edildi.

Terkoğlu'nun yazısı şöyle:

“Taşı-toprağı altın” diye başlıyoruz. Taşı sıkıyoruz, toprağı sıkıyoruz, vakıf çıkıyor. Bizim olanın bizden alındığını gök söylemese, yer söylüyor.

Önümde bir rapor var. İBB’nin Teftiş Kurulu hazırlamış. Hayır, bu kez TÜGVA ya da TÜRGEV değil. Konu, NUN Vakfı.

“O da ne” diyeceksiniz?

Elbette yine her şey aile arasında, diyeceğim...

3 Ekim 2014 tarihli Resmi Gazete’de, eğitimle ilgilenen vakfın kurucularının Cumhurbaşkanı’nın damadı Berat Albayrak, ağabeyi Serhat Albayrak ve Sabah-ATV’nin sahibi Ömer Faruk Kalyoncu olduğu yazıyor. Yönetim Kurulu da tanıdık: Esra Albayrak (Cumhurbaşkanı’nın kızı-Berat Albayrak’ın eşi), Tamer Yılmaz, Fatih Nida Üye ve Gökçe Kalyoncu (Mehmet Kalyoncu’nun eşi).

Kuruluş sermayesi 150 bin lira.

NUN Vakfı da malum vakıflar gibi hızlı büyüdü. Geçmişin haberlerinde okunabiliyor.

Daha önce İBB Meclisi’nde imara aykırı bulunan NUN okulları inşaatı, 2015 yılının mayıs ayında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın devreye girmesiyle “özel eğitim tesisleri alanı” ilan edilmişti. 10 Mayıs 2018 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla, NUN Vakfı’na vergi muafiyeti tanınmıştı.

Kısacası büyümede siyasetin kararlarının da payı vardı.

Gelelim bugüne…

BALA BATIRILMIŞ SÖZLEŞME

Sözünü ettiğim rapor, mülkiyeti İBB’nin Kiptaş AŞ iştirakinde olan, Beykoz’un Dereseki Mahallesi’ndeki araziyi konu alıyor. 8 Pafta, 360 parselde kayıtlı, “Özel Orman Alanı” statüsündeki arazi, NUN Vakfı’na tuhaf bir sözleşmeyle kiralanmış. 1 Aralık 2018 tarihli sözleşme, tam da İBB’nin el değiştirdiği yerel seçimin arifesine denk gelmiş.

13 Temmuz 2021 tarihinde görevlendirilen müfettişler, toplamı 554 bin 843 metrekare olan arazinin 267 bin 858 metrekarelik kısmının kiralanmasını incelemişler. “Birilerinin özel çıkarı” için kamunun zarara uğratılıp uğratılmadığını sorgulamışlar. Sonuçta 15 Ekim 2021 tarihinde raporlarını sunmuşlar.

Biliyorum, hemen aklınıza “kaça” sorusu geliyor. Raporda yanıtı var: 197 bin 737 metrekarelik kısmı aylık 12.000 lira+KDV, 57 bin 900 metrekarelik kısmı aylık 5 bin 905 lira+KDV, 12 bin 221 metrekarelik kısmı ise aylık 1215 lira+KDV bedelle kiralanmış. Sanki imzalanmadan önce bala batırılmış gibi duran sözleşme ömürlük gibi, bir kısmı 49, bir kısmı 50, bir kısmı 

51 yıllık. 

YAPILAN İŞ HUKUKSUZ

Peki, rapor ne diyor?

- Kiptaş genel kurul muvafakati olmaksızın yapılan kiralama-kullandırma işlemleri ve alınan kararlar hükümsüzdür.

- Toptan satış sonucunu doğuran, hatta devir ve satıştan daha olumsuz sonuçlar yaratabilecek çok uzun süreli kullandırma; Türk Borçlar Kanunu’na ve Türk Ticaret Kanunu’na aykırıdır.

- Kiralama, KİPTAŞ’ın menfaatlarına aykırılık oluşturacak şekilde gerçekleştirildi.

- Türk Ticaret Kanunu’nda açıklanan özen, bağlılık, dürüstlük, şirket çıkarlarını gözetme, koruma ve tedbirli olma yükümlülüklerine sadık kalınmadı.

- NUN Eğitim ve Kültür Vakfı’nın kullanımındaki KİPTAŞ arazisi üzerine imar mevzuatlarına ve orman kanunlarına aykırı bina/yapı yaptı.

- Yapılan sözleşmeleri de ihlal etti.

- NUN Okulları’nın söz konusu araziden tasfiyesi hukuk yoluyla gerçekleşmeli.

- Tahliye gününe kadar da “emsal bedel” üzerinden kira ödenmeli.

MÜFETTİŞ YARGI DEDİ

Haliyle ortada bir soru var: İBB şimdi ne yapacak?

Müfettiş raporu yolu çizdi.

Dönemin Kiptaş’taki 24 yetkilisi hakkında, yetkilerini NUN Vakfı yararına, Kiptaş’ın zararına kullandıkları gerekçesiyle, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmayı önerdi. Bu 24 kişiden, Kiptaş’ı uğrattıkları 6 milyon 526 bin 269 lira (KDV hariç) zararın, yasal faiz işletilerek tazmin edilmesini istedi.

24 kişiden ikisi dikkatimi çekti. Biri bugün Ulaştırma Bakanı olan Adil Karaismailoğlu. Öbürü daha önce de bir başka satış üzerinden, İBB Başkanı Ekrem  İmamoğlu’nun Kiptaş’ı zarara uğratmakla suçladığı, eski Kiptaş Genel Müdürü, halihazırdaki Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım.

Müfettişler, çalışmalarının bir bölümünü, dört kişilik uzman heyet tarafından hazırlanan teknik rapora (bilimsel mütalaa) dayandırdı. Buna göre, imar mevzuatına ve orman kanunlarına aykırı olarak, “kaçak yapı hükmünde olduğu açıklanan” yapılar hakkında gereğini yapmayan Beykoz Belediyesi görevlileri hakkında, Beykoz Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasını teklif etti. Öte yandan söz konusu yapıların sahibi olan NUN Vakfı yetkilileri hakkında da aynı savcılığa başvurulmasını önerdi.

DOSYA SAVCILIKTA

Sonra ne mi oldu? İBB, raporun gereğini yaptı.

22 Ekim tarihinde, mülkiyeti Kiptaş’a ait “Özel Orman Alanı” statüsündeki 554 bin 843 metrekare arazinin 267 bin 858 metrekarelik kısmının, üç parça halinde ve toplamda 19 bin 120 lira+KDV gibi çok düşük bir bedelle, en az 49 yıllığına kiralanmasında görev alanlar hakkında, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na, kalın bir dosyayla suç duyurusunda bulundu. Mevcut yapılar hakkında herhangi bir işlem yapmayan Beykoz İlçe Belediyesi görevlileri hakkında da aynı gün Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu.

Bu kadar değil...

İBB, 25 Ekim tarihli yazısıyla, Beykoz Belediyesi’ne, özetle “Söz konusu yapılar hakkında 3 ay içinde gereğini yap, yoksa kanun gereği ben yaparım” dedi.

Kiptaş’tan ise dönemin yetkililerinden, KDV hariç 6 milyon 526 bin 269 liranın tahsili için harekete geçmesini istedi.

Yetmedi...

Belediye, tartışma konusu araziye komşu olan 355 No’lu ve 356 No’lu parseller üzerinde, NUN Vakfı’nın okuluna ait hizmet binalarının bulunduğunu, 2014 yılı uydu görüntülerine göre alanın tamamen orman örtüsüyle kaplı olduğunu tespit etti. Buralar hakkında da İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı’na inceleme talimatı verdi.

İKİ ÖĞRENCİ ÜCRETİ 

TÜGVA’nın çok ucuza kiraladığı iskele binasıyla başlayan gerilimin önümüzdeki günlerde daha da büyüyeceği açık. İBB, İstanbul halkına ait olan arazi ve binaları, “aile arasında” görüntüsü veren vakıflardan geri almaya çalıştıkça, “uygun sözleşmelerle” devredilmiş mülklerin sayısı ve büyüklüğü de ortaya çıkıyor. Hem hakka hem hukuka uygun olan ise kamuya ait olanın kamuya devredilmesi, İstanbul halkının uğradığı zararların tazmin edilmesi, milletin malını özel mülkiyete dönüştürerek istismar edenlerin cezalandırılması... Osmanlı’nın yüzyıllarca sürmüş vakıf kültürünün kötüye kullanılmaması için de en uygun olanı bu. Bu konular hakkında çeşitli eserler vermiş Sadık Albayrak’a sorulsa (Berat ve Serhat Albayrak’ın babası), herhalde o da vakıf kültürünün kamu mallarının yağması üzerinde yükselemeyeceğini söyleyecektir.

Açıp okulun fiyat listesine baktım. Anaokulundan liseye, yıllık 50 binden 120 bine değişen fiyatlar beni karşıladı. Koca arazinin bir yıllık kirası, iki öğrencinin yıllık ücreti kadardı.

Uzak topraklardaki “Altına Hücum Çağı”nın filmlerini izledik, edebiyatını okuduk. Altın parçalarının yarattığı zenginlik; kölelerin, ucuz işçilerin ya da maceracıların tırnaklarının arasındaydı. Toprakların binlerce insan tarafından delik deşik edildiği hoyratlık, kanunsuzluk döneminin de hikâyesiydi. Suçlu peşinde koşan kasaba şeriflerinin maceraları nasıl unutulur. O gün at üstünde kanundan kaçanlar, taştan ya da topraktan, takım elbise ve vakıfla altın çıkarılabildiğini görselerdi, bugünün siyasetçilerini kesinlikle çok kıskanırlardı."


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon