Avukatlar Sendikası'nın anketi: Yoksulluk sınırının altında, mobbingle çalışıyorlar

Avukatlar Sendikası Genel Başkanı Selin Aksoy, 5 Nisan Avukatlar Günü'nde Cumhuriyet'e konuştu. Sendika olarak avukatlara yönelik yaptıkları sosyoekonomik durum anketiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Aksoy, sonuçların avukatların yoksulluk sınırı altında çalıştığını gösterdiğini belirtti.

Avukatlar Sendikası'nın anketi: Yoksulluk sınırının altında, mobbingle çalışıyorlar
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 05.04.2022 - 20:00

Avukatlar Sendikası, avukatların sosyoekonomik durumlarını verilerle ortaya koymak amacıyla bir anket düzenliyor. Sendika, 5 Nisan Avukatlar Günü'nün kutlandığı bugün anket sonuçlarının bir kısmını kamuoyu ile paylaşacağını ve benzer çalışmasına bir süre daha devam edeceklerini belirtti.

Avukatlar Sendikası Genel Başkanı Selin Aksoy, ankete ilişkin Cumhuriyet.com.tr'nin sorularına yanıt verdi.

Bugün 5 Nisan, Avukatlar Sendikası olarak “Avukatların Sosyo Ekonomik Durum Anketi” ile ilgili bir basın toplantısı düzenliyorsunuz, anketle ilgili bilgi verebilir misiniz? Nasıl bir ihtiyaçtan doğdu?

Avukatlar Sendikası olarak kuruluşumuzu gerçekleştirdiğimiz 2016 yılından bu yana avukatların ekonomik ve sosyal haklarının en üst seviyede olması için mücadele ediyoruz. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizin en büyük sonuçlarının görüldüğü mesleklerden biri avukatlık. Anket sonuçlarından da gördüğümüz üzere avukatlar artık yoksulluk sınırının altında ücretlerle çalışıyor. Biliyorsunuz ki neredeyse her ay bir meslektaşımızın çeşitli nedenlerle hayatına son verdiğine ilişkin haber alıyoruz. Bunlar arasında ekonomik sebepler ilk sıralarda geliyor, öte yandan avukatlar büyük bir umutsuzluk içinde mesleklerini icra ediyorlar. Bu haliyle avukatlık mesleğinin içinde bulunduğu durum, Türkiye’de emekçilerin içinde bulunduğu koşullardan ayrı düşünülemese de, avukatların geçmişten gelen ezberlerinin tamamen bozulduğu bir dönemin içinde olduğumuz da açık. Öyle ki, kendisini “işçi” olarak görmeyen avukat, asgari ücretin belirli bir oranda – ve hala insan onuruna aykırı miktarda – yükseltilmesiyle erişilen rakam kadar ücret aldığı gerçeği ile karşı karşıya kaldı. Ücretlerin düşüklüğü yanında derin bir işsizlik sorunu gündemde. Bu haliyle biz de avukatları bugün ekonomik olarak içinde bulunduğu koşulların genel bir tablosunu görebilmek adına oldukça ayrıntılı bir anket yapmaya karar verdik. Bugün Avukatlar Günü’nde basın ile paylaşacağımız sonuçlar öyle çarpıcı ki, önümüzdeki dönem bu tabloya karşı avukatların artık yanyana gelip mücadele etmektan başka bir seçenekleri kalmadığını da bize gösteriyor. 

Ankete kimler katıldı? Katılımcı profilinden bahsedebilir misiniz?

Anket çalışmamızla bir ay içerisinde 340 meslektaşımıza ulaştık. Katılımcı avukatların büyük bir kısmının 35 yaş altı genç avukatlar olduğunu söyleyebiliriz. Katılımcıların %49,6’sının 1-3 yıl kıdemde olması, bugün ülke toplamındaki avukat sayısının yarısına yakınının genç avukat olması gerçeği ile de uyumludur. Öte yandan çalışma biçimi bakımından, katılımcılar önemli bir çeşitliliğe de işaret ediyor. Katılımcıların %36,6’sı serbest avukatlık yapmakta iken, %32,1’i başka bir avukatın yanında çalışıyor, %16,1’i masraf ortağı olarak başka bir meslektaşı ile ofisini paylaşıyor, %4,2’si şirket veya başka bir özel teşebbüs bünyesinde çalışıyor. 

Katılımcıların şehirleri ise oldukça farklı. Çoğunluğu İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerin olulturmasına rağmen Bursa, Antalya, Samsun, Gaziantep, Aydın, Isparta, Kayseri, Uşak, Eskişehir, Tokat, Mersin, Konya, Kocaeli, Ağrı, Van, Manisa, Giresun, Kütahya, Kırklareli, Denizli, Afyon, Sivas, Osmaniye, Aksaray, Malatya, Muğla, Sakarya, Adana, Tekirdağ, Rize, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Ordu gibi birçok şehirden katılımcı olması da anketin çeşitliliğine katkıda bulundu.

Anket sonuçlarının çok çarpıcı olduğunu belirttiniz, biraz örnek verebilir misiniz?

Evet anket sonuçlarına göre Türkiye’de avukatların, insani yaşam için elde edilmesi zorunlu gelir seviyesinden çok daha düşük seviyede gelirlerinin olduğu ve bu gelirlerinin devamlılık göstermediğini; yani iktisadi literatürde avukatların yoksul olarak adlandırılabileceğini tespit ediyoruz. 

Katılımcıların oldukça yüksek bir oranı, % 54’ü, başka bir avukatın yanında çalışan avukatlara ilişkin tavsiye niteliğinde ücretin altında bir ücretle, %9.8’i tavsiye niteliğinde ücrete eşit ücretle çalıştığını, %36,2’si tavsiye ücretin üzerinde kazancı olduğunu belirtiyor. Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor ki aslında katılımcıların %24’ü mensubu olduğu baronun belirlediği, tavsiye ücretten habersiz. Biz bu anlamıyla örnek olması açısından, 2022 yılı için bazı baroların belirlediği tavsiye niteliğindeki ücretleri sorumuzda belirttik. Örneğin:; İstanbul Barosu 5.792-TL, Ankara Barosu 6.000-TL, İzmir Barosu 7.976-TL, Kocaeli Barosu 5.500-TL.

Anket sonuçlarına göre başka bir avukatın yanında ücret karşılığı olarak çalışanların % 36,1’i 3.000-5.000 TL maaş aldığını,%36,1’i ise 5.000-7000 TL arasında maaşla çalıştığını belirtiyor.%7’lik bir kesim ise 1.000-3.000 TL maaşla çalıştığını belirtiyor. 10.000 TL’nin üzerinde ücret aldığını beyan eden katılımcı sayısı ise sadece %9,8. Bugün asgari ücretin net 4.253 TL olduğu, açlık ve yoksulluk sınırının ise bunun çok daha üstünde olduğu bir ekonomik tabloda, avukatların açıkça yoksulluk sınırı altında çalıştığını söylemek mümkün. 

KARIN TOKLUĞUNA ÇALIŞIYORLAR

Anket sorularınız arasında, avukatlara kültürel aktivite yapıp yapamadıklarına ve mesleki olarak kendilerini geliştirme imkanı bulup bulamadıklarına ilişkin sorular bulunduğunu görüyoruz. Bunun nedeni nedir? Sonuçlarına ilişkin bilgi verebilir misiniz?

Avukatların nicelik olarak arttığı ancak büyük bir niteliksizleşme yaşadığını bugün dile getirmeyen kalmadı. Bu nitelik probleminin önemli nedenlerinden biri, hukuk fakültelerindeki eğitimin ve öğretimin yetersizliği olduğu kadar yine bu fakültelerin zaten sosyal ve kültürel olarak öğrencileri geliştirebilecek araçlardan yoksun olması. Hukuk profesörünün olmadığı onlarca hukuk fakültesini gördüğümüz kadar kütüphanesi bile olmayan üniversiteler gerçeğini de görmeliyiz. Bugün gençlik entelektüel gelişimini sağlayacak araçlardan tamamen yoksun bir ortamda. Şimdi denilecek ki, öğrencilerin barınma ve beslenme gibi çok daha yakıcı sorunları var, gerçekten de böyle. Biz de tam da bu nedenle, anketimizde avukatlara ikamet ettikleri yer kira ise bu kira bedelini ve kazançları ile kira/beslenme/yol gibi temel ihtiyaçlardan hangilerini karşılayabildiklerini de sorduk. Çünkü biliyoruz ki, özellikle genç avukatların büyük bir kısmı, tek başlarına elde ettikleri kazançla sadece oturdukları evin kira bedelini ancak karşılayabilecek durumdalar. Yani ne yazık ki, barınma/yol/beslenme gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışıyor bugün bir avukat. Oysa hukukun toplumsal olanla yakın ilişkisi, bir avukatın kendisini kültürel anlamda gelişmesini zorunlu kılmaktadır. İçinde yaşadığı toplumu entelektüel olarak değerlendiremeyen hukukçuların, mesleki olarak kendilerini geliştirememeleri bir yana adalet mekanizmasına katkıları çok sınırlı olacaktır.

Sonuçlarına gelecek olursak, ankete katılan avukatların büyük bir çoğunluğu, kazancının ancak yeme-içme, konut (elektrik, su, doğalgaz), kira ve yol giderlerine yetebildiğini belirtirken, katılımcıların %83,8’i kazançlarının kültürel ve mesleki olarak kendilerini geliştirebilmeye yetmediğini belirtiyor. Niceliğin yanında avukatlardaki niteliksizleşmenin tartışıldığı bir ortamda, avukatların kazançlarının bu giderlere yetmediğini, aksine avukatların ancak karnını doyurabilmek için, yani karın tokluğuna çalıştığını görmekteyiz. 

Zira ankette yer alan bir başka soruya verilen yanıtlar bu durumu açıkça ortaya koyuyor.  Katılımcıların %40,5’u kıt kanaat geçinebildiğini, %23,5’i ekonomik olarak güç durumda olduğunu ve zor geçindiğini belirtmektedir. Ekonomik durumum normal diyen % 29,8’lik bir oranken, ekonomik olarak çok iyi durumdayım diyebilen ise yalnızca %2,7’. Yani avukatların %74’ü açıkça yoksul olduğunu, geçinemediğini söylüyor. Bu sonuç anketimizin, maalesef en çarpıcı sonuçlarından biridir. Türkiye’de orta sınıf olarak görülen avukatların büyük bir çoğunluğunun yoksulluk sınırının altında, işçi asgari ücretleri seviyesinde kazanç elde ettiğini ve haliyle bu kazanç ile geçinemediklerini tespit etmekteyiz. 

Avukatların fazla mesai yapıp yapmadıkları, yapıyorlarsa karşılığı olan fazla mesai ücretini alıp alamadıkları, sigortalarının gerçek ücret üzerinden ödenip ödenmediği, yıllık izinlerini tam kullanıp kullanamadıkları gibi sorular sormuşsunuz, bunların sonuçlarından çıkarımlarınız nelerdir?

Yıllardır, “avukatın mesaisi olmaz, avukat kendi çalışma saatini kendi belirler” denilerek sömürülen avukatların fazla mesai ücreti almadığı anket sonuçlarında bir kez daha ortaya çıkmıştır. Ankete katılan avukatların yaklaşık yarısı, %49,3’ü fazla mesai yaptığını beyan ederken, fazla mesai yapan bu avukatların %97,6’sı fazla mesai ücretini almadığını belirtmektedir. 

Ankete katılan avukatların %58,8’i SGK primlerinin gerçek ücretleri üzerinden yatmadığını belirtmektedir. Görüleceği üzere, avukatların zaten çok düşük olan ücretlerinin dahi primleri eksik gösterilmektedir. Bu sonucun ortaya çıkmasında barolar ya da SGK nezdinde hiçbir denetimin veya takibin olmamasının etkisi olduğu da tartışmasızdır. 

Sendika olarak daha önce barolara yaptığımız bilgi edinme başvuruları sonucunda, baroların avukatların çalışma biçimlerine ilişkin hiçbir bilgi sahibi olmadığı, bu bilgileri SGK’dan öğrenmemiz gerektiği yanıtını aldık. Barolar bugün üyeleri olan avukatların, SGK primlerinin eksik ödenmesi gerçeğini görmezden geliyorlar, hiçbir işveren avukata bununla ilgili bir denetim yapmadıkları gibi bu başlıkta görüşlerini bile söylemekten çekiniyorlar. 

Yine mobbing de avukatlık mesleği pratiğinde çok yaygın bir hukuka aykırılık. Buna ilişkin sonuçlar da olukça dikkat çekici. Ankete katılan meslektaşlarımızın % 68,8’i çalışma hayatları boyunca en az bir kez mobbinge uğradığını, %82,7’si ise çevresinde mobbinge uğramış bir meslektaşı olduğunu beyan etmektedir. Ancak yine anket sonuçlarımızdan görmekteyiz ki avukatlar mobbinge maruz kaldığı durumunda, meslek örgütleri olan baroları yanında görmediklerinden, mobbing olaylarını baroya bildirmemektedir. Öyle ki avukatların %98,8’i bunu mensubu olduğu baroya bildirmediğini belirtmiştir. Çarpıcı olan şudur ki; katılan avukatların %78,9’u mensubu oldukları baronun; mobbing ile meslek ilke ve kuralları hakkında yeterli ve etkin bir disiplin uygulamasının olmadığını düşünmektedir. 

Avukatlar, meslek ilke ve etiklerine aykırı olduğu kadar, temel iş yasalarına da aykırı şekilde diğer bir meslektaşına mobbing uygulamaktan ve bunu “meslektaş” ilişkisi içerisinde “normalleştirmek”ten çekinmiyorlar. Ne yazık ki bir çok idealle hukuk fakültesini bitirerek avukat olabilen meslektaşlarımız, mobbing uygulamalarının yaygınlığı nedeniyle mesleklerini yapmaktan vazgeçiyorlar. Barolar ise mobbinge ilişkin önüne gelen disiplin soruşturmalarını etkili bir şekilde yürütmediğinden, avukatlar  mobbinge karşı yanlarında meslek örgütlerinin desteğini de göremiyorlar.  Dolayısıyla da avukatlar da ne mobbing uygulamalarını ne fazla mesai ücretlerini ne de primlerinin gerçek ücretleri üzerinden yatırılması gerektiği veya itirazlarını tek başlarına işveren avukatlara karşı dile getiremiyorlar. 

ÖRGÜTLENME ÇAĞRISI

Avukatlar Sendikası olarak siz ne öneriyorsunuz?

Biz Türkiye’deki sendikacılık pratiğine göre genç bir sendika sayılırız. Ancak aynı zamanda Türkiye’deki tek avukat sendikasıyız. Dolayısıyla anket sonuçlarından bir kez daha ortaya çıkan bu yoksulluk tablosunu değiştirmek için meslektaşlarımızı, avukatların tek sendikası olan sendikamızda örgütlenmeye davet ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki meslektaşlarımız arkalarında örgütlü sendikalarını hissettikçe hak gasplarına karşı daha direngen bir tavır sergileyebilecek, sendikamız büyüdükçe çok daha etkili çalışmalar yapabilecektir. Bu anlamıyla sizin aracılığınızla meslektaşlarımızı 5 Nisan Avukatlar Günü’nü bir araya gelme günü olarak algılamaları için davet etmeye çağrıyoruz. 



Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler