Anayasa Hukukçusu Boyunsuz, direnme hakkına işaret etti: 'Anayasal düzen tamamen askıya alındı'

CHP’nin Cumhurbaşkanı Aday Adayı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını gazetemiz Cumhuriyet’e değerlendiren anayasa hukukçusu Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz; “Cumhuriyet kurulduğundan bu yana her türlü hukuk ve hukuki işlem kaynağını milli egemenlikten alır. Buna dayanmayan hiçbir şeyin meşruluğu yoktur. Yapılan her türlü şey gayrı meşrudur ve egemenliğin mutlak sahibi olan millet için direnme hakkı doğurur. Anayasal düzen tamamen askıya alınmış durumdadır” dedi.

Anayasa Hukukçusu Boyunsuz, direnme hakkına işaret etti: 'Anayasal düzen tamamen askıya alındı'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 19.03.2025 - 12:34

CHP’nin Cumhurbaşkanı Aday Adayı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun dün üniversite diplomasının İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu’nun aldığı yetkisiz kararla iptal edilmesinin ardından bu sabah “suç örgütü liderliğinden” ve PKK/KCK’ya yardım edilmesi iddiasıyla 2 soruşturma başlatılıp gözaltına alınması siyasetten ekonomiye her alanı olumsuz etkiledi. Türkiye’nin gündemine oturan bu gelişmeyi Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz Cumhuriyet’e değerlendirdi.

‘EGEMENLİĞİN MİLLETE AİT OLDUĞUNA İNANAN HERKESİN DİRENMESİ GEREKİYOR’

Boyunsuz, İmamoğlu hakkındaki soruşturmaların, davalar ile diplomanın iptali edilmesi ve bugün gözaltına alınmasının hukuksuz işlemler olduğunu vurgulayarak; “Rejim, hukukun çok önemli eşiklerini aşıyor. Artık, iktidarlığını seçimle devretmeme oyunu sergiliyor. Cumhurbaşkanı 1 ay önce ‘Ben ömür boyu bu koltukta oturmayacağım. Emri hak vuku bulunca kalkacağım’ dedi. Bu; ben ölene kadar bu koltukta kalacağım anlamına geliyor.

Buna benzer rejimler de egemenlik bir aileye ve onun yakın çevresine devredilir. Bizde de artık bu oluyor. Yaşananlara kadar rejim, rekabetçi bir otoriterlikti, demokatik özelliğini çoktan kaybetmişti. Ama şu anda kazanılmış hakların olmadığı, kanunların geçmişe yürütülebildiği bir süreçten geçiyoruz. Hukukun genel prensiplerinin yok sayıldığı bir yerde hukukun üstünlüğünden bahsedemeyiz. Artık kanun devleti bile değiliz. Küçük bir zümrenin keyfiyetine göre işler yürüyor.

Cumhurbaşkanı ailesi ve onun etrafından oluşan küçük bir zümre seçimle gelip-gitme taraftarı değiller. Ve seçimle geldikleri yerlere de kendi atadıkları, talimat verebilecek insanları koyuyorlar. Bu düzene egemenliğin millete ait olduğuna inanan herkesin direnmesi gerekiyor. Bunu kabul etmeyeceğimizi gücümüz yettiğince söylememiz gerekiyor” dedi.

‘ANAYASAL DÜZEN ASKIYA ALINMIŞTIR’

Erdoğan’ın “Türkiye Yüzyılı’nı inşa ederken, muhalefeti dönüştürme görevimizi yerine getirmekten kaçınmayacağız” sözünü anımsatan Boyunsuz şunları söyledi: “Erdoğan, artık bu ülkede muhalefet olmayacağını, bizim dizayn ettiğimiz, muhalefet yaparmış gibi görünen bir kesime bırakacağız diyor. Yani Türkiye rekabetsiz bir otoriterliğe doğru gidiyor. Seçimlerde yarışmasına izin verilen ve kazanma şansı olmayan bir takım insanlara izin verilebilir.

Seçimlerin güvenliği de olmayacaktır. Yalnız rejimin atladığı bir durum var; rıza üretilemediğinden baskıyla rejim oturtulmaya çalışılıyor; ancak rejim meşruluğu nereden alacak? Cumhuriyet kurulduğundan bu yana her türlü hukuk ve hukuki işlem kaynağını milli egemenlikten alır. Anayasa yapıcı güç de odur, kurucu ve kaldırıcı güç de odur. Buna dayanmayan hiçbir şeyin meşruluğu yoktur. Yapılan her türlü şey gayrı meşrudur ve egemenliğin mutlak sahibi olan millet için direnme hakkı doğurur. Bu son yaşananlar gerçekten bir darbedir. Anayasal düzen tamamen askıya alınmış durumdadır."

‘DEMOKRASİ BURADAN DÖNMEZ’

Soruşturma ve gözaltı konularından yapılan işlemlerin hepsinin hukuka aykırı olduğunu vurgulayan Boyunsuz; “Bu yaptıkları işlemlerin hiçbirinin meşruluğu yok. Açtıkları yol kendi önlerine çıkar. Mücadeleyi yapan kişi için mücadele ne kadar zorsa zafer de o kadar tatlı olur.

Ekrem İmamoğlu’na yapmak zorunda bıraktıkları bu mücadelenin kazananı olmazlar. Gücü yettiği için onu içeri tıktırabilirler ama bu mücadelenin kazananı bellidir: İmamoğlu. Türk milleti Rusya değil. Orada hiçbir zaman rekabet, mücadele olmadı. Bir dikta yerini diğerine bıraktı. Bu ülke iyi kötü bir demokrasi gördü. Buradan geri dönmez. Bu ülkede 100 yılı aşkın bir süredir tek bir meşruluk kaynağı vardır, o da milli egemenliktir.

Milli egemenliğe dayanmayanlar kendini meşru saydıramaz. Herkes neden yaptırıldığını görüyor. Sokağa çıkmayı yasakladın, insanlar sessiz kaldı diye gerçekleri görmediklerini zannetmesinler” ifadelerini kullandı. 

‘ADALET HALKIN EKMEĞİDİR’

Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu, 31 Mart Yerel Seçimlerinin ardından seçilmiş başkanlara yönelik gözaltı ve tutuklamaların olduğunu anımsatarak; “Görevden alınan yerel yöneticilerin seçildikleri bölgeler göz önünde bulundurulduğunda, sandıkta ortaya koyulan iradenin bugün yönetim düzeyinde karşılığının kalmadığı, seçme ve seçilme hakkının yargı ve idare eliyle ortadan kaldırıldığı sonucu çıkıyor.

Yapılan işlemler;  seçme ve seçilme, adil yargılanma, lekelenmeme hakkına gölge düşürmektedir, nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik bir hukuk devleti olma vasfı zarar vermektedir. Mevzu Türk halkını açlıkla sindirmek, sadece siyasileri değil, hane halkını da tehdit eden bir süreç yaşanıyor. Mevcut hukuk sistemi düzeni ve iktidarı korumaya hizmet ederken, ezilenlerin ve siyasi rakiplerin baskılanmasına aracılık etmemeli. Adalet halkın ekmeğidir ve o ekmeği de elimizden almaya çalışıyorlar” dedi.

‘BARIŞÇIL, YASAL PROTESTO HAKKI KULLANILMALI’

Avukat Bülent Yücetürk ise yapılanların hukuk çerçevesiyle açıklanmasının olanaklı olmadığını vurgulayarak; “Bu yapılanların hukuk çerçevesinde yorumlamanın anlamsız olduğu bir süreçteyiz. Bu yapılan yargı eliyle gerçekleştirilen bir siyasi darbedir. Seçimle iktidar belirleme geleneğimize darbe yapılmıştır. ‘Biz önümüzdeki dönem serbest seçimlerle iktidarı belirleyecek miyiz, belirleyemeyecek miyiz?’ Asıl mesele budur.

Türk milletinin bakması gereken yön de budur. Meclis muhalefetinin etkisiz kaldığı bir süreçteyiz. Artık CHP halkın yanında, arasında, sinei millet anlayışıyla mücadele etmeli. Ancak yasal çerçevenin dışına çıkılmaması gerekiyor. Barışçıl, yasal protesto hakkı kullanılmalı. Yoksa yoldan çıkmış iktidara farklı hukuksuzluklarına fırsat hazırlanmış olur” diye konuştu.

 


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon