Aylık inceleme tamamlandı: Ahmet Özer'in tutukluluk halinin devamına karar verildi
Tutuklu Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in aylık tutukluluk incelemesi tamamlandı. Özer'in tutukluluk halinin devamına karar verildi.
İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği, tutuklanan ve görevden alınan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tahliye talebini reddetti.
Tutuklanarak yerine kayyum atanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in, aylık tutukluluk incelemesini yapan sulh ceza hakimliği, Özer'in tutuklandığı tarihten bu zamana kadar toplanan delillerden ve yapılan soruşturma işlemlerinden tutukluluk halinin sonlandırılmasını gerektirecek nitelikte yeni bir gelişme olmadığını kaydederek, tutukluluk halinin devamına karar verdi.
30 Ekim'den itibaren tutuklu bulunan ve yerine kayyum atanan CHP'li Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer'in aylık tutukluluk incelemesi, İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği'nce yapıldı.
"TUTUKLULUĞU SONLANDIRACAK YENİ GELİŞME OLMADI"
Hakimlik, yaptığı değerlendirmede Ahmet Özer'in tutuklandığı tarihten bu zamana kadar toplanan delillerden ve yapılan soruşturma işlemlerinden tutukluluk halinin sonlandırılmasını gerektirecek nitelikte yeni bir gelişme olmadığını ve üzerine atılı suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesini gösterir somut delillerin var olduğunu, delillerin henüz tamamının toplanmadığını ve tutuklamayı gerektiren nedenlerin ortadan kalkmadığını kaydetti.
SERBEST KALMASI "SAKINCALI" BULUNDU
Adli kontrol tedbirlerinin uygulanarak Özer'in serbest kalmasının, suçun hiçbir karanlık nokta kalmadan tüm unsurlarıyla ortaya konulması suretiyle aydınlatılması ve soruşturmanın selametle sonuçlandırılması bakımından sakıncalı olacağını öne süren hakimlik, hiçbir adli kontrol tedbirinin bu sakıncaları giderme ve ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçları bertaraf edebilme niteliğinde olmadığını savundu.
"SAVUNMAMI YAPARKEN HAKİM TELEFONLA KONUŞUYORDU"
Ahmet Özer, tutukluluk incelemesi kapsamında savunmasını, bulunduğu cezaevinden SEGBİS aracılığıyla yaptı.
Ahmet Özer, avukatlarına ilettiği mesajda savunmasını okuduğu sırada hakimin kendisini dinlemeyerek telefonda konuştuğunu aktardı.
Özer'in avukatlarına ilettiği mesaj şöyle:
"Savunmamı okumaya başladığımda hakim telefonla konuşmaya başladı. Hatta telefonla konuştuğunu görmemem için eğildi ancak sesleri duydum. Sırf usul olsun diye, 'yapmayın, beni dinlemeyecek misiniz? Telefonla mı konuşacaksınız?' dedim. 'Siz konuşun ben sizi dinliyorum' dedi. Onun üzerine 'hayır telefonla konuşuyorsunuz, savunmamı dinlemenizi istiyorum' dedim."
"HAKİM SORU SORMADI"
Ahmet Özer'in avukatı Hüseyin Ersöz, Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada, "Müvekkilim tüm savunmasını okuduktan sonra hakime, 'Bana bir şey sormayacak mısınız' diye sormuş. Hakim de 'Ara verelim sonra döneriz' demiş. 10 dakika ara vermişler. Daha sonra 'Tutukluluğun devamına' diyince, müvekkilim, 'Bana bunun gerekçesini söyler misiniz lütfen, tüm iddialarınızı çürütüyoruz, neden tutukluluğun devamına karar verdiğinizi öğrenmek istiyorum' demiş. Hakim de 'Gerekçelerini daha sonra bildiririz' diye cevap vermiş. Ayrıca duruşmayı da soğuk bir yerde yapmışlar. Müvekkilim camı kapatmalarını rica etmesine ağmen cam açıkken soğukta yapılmış" dedi.
"HAYATIM BOYUNCA BARIŞ VE DEMOKRASİDEN YANA OLDUM"
Ahmet Özer, SEGBİS aracılığıyla yaptığı savunmada şunları söyledi:
"Oldukça haksız ve dayanıksız şekilde güya bir terör örgütüne üye olma isnadı dolayısıyla tutukluyum. Avukatlarımın size sunduğu dilekçe ekinde belgelerden de görüleceği üzere sosyoloji ünvanı doktora alan, uzman sosyolog olarak çalışan, 7 yıl genel sekreter GAP yönetim kurulu üyeliği yöneten, Birleşmiş Milletler Türkiye Delegesi olan birisiyim.
Üniversitede kurucu dekanlık, rektör yardımcılığı, dekanlık ve aynı zamanda senato üyeliğinde bulunmuş bilim insanıyım. Türkiye'nin en büyük ilçesinin belediye başkanlığına kurucu parti olan ve benim de çok uzun zamandır üyesi olduğum CHP'den müthiş miktarda oy ile seçildim, hayatım boyunca barış ve demokrasiden yana olan, halkın tarafından teveccüh gösterilmiş, seçilmiş bir belediye başkanı olarak bu isnat edilen suçtan utanıyorum."
"SİYASİ OPERASYON ORTADA"
"Barış ve insan haklarından yana olarak terör dahil her türlü şiddetin her zaman karşısında oldum. Bugün bu fikirlerimden vazgeçmedim. Barış ve kardeşliği her koşulda savunmaya devam edeceğim. Tüm bu hususlara rağmen evime baskın yapılmasını, apar topar adliyeye getirilmeyi, tamamen soyut, dayanıksız, mesnetsiz iddialarla tutuklanmayı içime sindiremiyorum. 1.5 milyonluk bir ilçenin belediye başkanıyken çağrıldığında gelebilecek iken, sabah şafakta yapılan baskınla alınmam nasıl siyasi bir operasyon olduğu ortadadır."
"İSMİMİN ZİKREDİLMESİ NASIL ALEYHİME DELİL OLUR?"
"Müdafilerimin sunduğu dilekçeleri incelediğinizde suçsuz olduğuma kanaat getireceğinize, zorlamalarla suçlanmaktayım. Elle tutulur hiçbir yanı yoktur, sadece bana soru olarak yönetilen hususlara bakılırsa rahatça görülecektir. Diyarbakır'da B tipi yüksek güvenlikli ceza infaz kurumunda yapılan bir aramada ele geçirildiği iddia edilen veri içeriklerinde 2004 yılında çözüm sürecinde güya Abdullah Öcalan'ı ziyarette adım geçtiği iddia ediliyor.
İsmimin zikredilmesi nasıl aleyhime delil olarak gösterilebilir? Benim hayatım boyunca demokratik özerklikle ilgili çalışmam olmadı. Böyle bir arzu ve düşüncem mevcut olmadı. Birilerinin gıyabımda konuşma yapması en ufak delil yokken nasıl bana isnat edilebilir? Bunun akılla mantıkla, hukukla izah edilebilir bir tarafı olmadığı sizler de incelendiğinde görülecektir."
"AKLA MANTIĞA AYKIRI"
"Telefon görüşmesi de örgüt üyeliğine dayanak yapılmaya çalışılmaktadır. Bu telefon görüşmesini hatırlamıyorum. Belirtilen cümlelerin benim tarafımdan söylediği kabul edildiğinde dahi bunun örgüt üyeliğine delalet ettiğini söylemek akla mantığa aykırıdır. Tapeden de anlaşılacağı üzere bariz olan bir taziye görüşmesidir. İddia edilen tek bir cümleye bağlamından kopuk bir anlam yüklenerek bana terör örgütü üyeliği isnat edilmesi kabul edilemez. Sadece annelik sıfatına atıf yapan, nezaketen jenerik cümlelerle sarf edilmiş sözlerdir.
Kaldı ki cumhuriyet savcının tutuklama talebinden anlaşılacağı üzere sadece 2 görüşmenin şüpheli olduğu söylenmiştir ki iddialara dayanak hiçbir şey bulundurmadıkları açıktır. Oysa dinlendiğinden haberdar dahi olmayan bir kimsenin yaptığı yüzlerce görüşmeler içinde örgüt üyeliğine dair isnat edilebilecek hiçbir konuşma olmaması çok açıktır. Tapelerin tamamına bakılsa zaten örgüt üyeliğinden söz edilemezdi. Sadece 2 tapenin şüpheli görünmesi aslında terör örgütü üyesi olarak suçlanmayacağımın bir delilidir."
"DELİL İCAT EDİLMEYE ÇALIŞILMIŞ"
"Teknik takipte anladığım kadarıyla seçim gezim adım adım takip edilmiş ancak hiçbir delil bulamayınca bir avukatla hatta kendi öz yeğenimle olan görüşmem bile afaki yorumlarla örgüt üyeliğine delil yapılmıştır. Talep yazısında Şevkut Tuğcu ile yaptığım görüşme ve bu kişinin avukat olması hasebiyle PKK ile ilişkili olabileceğinden söz edilmiştir.
Örgüt üyeliğinden işlem yapıldığı gerekçesiyle hakkında soruşturmaya dayanak yapılmaya çalışılmıştır. Nasıl olur da bu durum örgütsel bağ olarak yorumlanarak gerekçeye kabul edilir? Nasıl olur da şahsıma isnat olarak kabul edilir? Binlerce kişi içinden cımbızla çekilerek bu isnat bana yapılabilir? Bu durum bile aslında soruşturmanın zaten en başından şahsımı suçlu göstermek için tasarlandığını, buna delil bulmaya gayret edildiğini, böyle bir delil bulamayınca zorlama yoluyla delil icat edilmeye çalışıldığını göstermiştir."
"DÖNEMİN HÜKÜMET ÜYELERİYLE ÇOK SAYIDA GÖRÜŞMEM VAR"
"İçeriği bile belli olmayan, gerçekleştiği hususunda da çelişkili görüşmeler güya terör örgütüne ilişkin isnatlarda bulunulmuştur. Dönemin hükumet üyeleri ile çok sayıda görüşmem de vardır, bu husus neden nazara alınmamaktadır? Sonradan Mehmetçik Vakfı Genel Başkanlığını yürüten Tümgeneral Beyefendi ile yakın temas halinde bulunmam mümkün müdür? Tek başına bu durum bile örgüt üyeliğine dair durumu açıklamaktadır. HTS kayıtlarında hakkında örgüt üyeliğinden işlem yapılan kişilerle görüşmelerim olduğu ileri sürülmüştür. Hiçbir detay verilmemiştir. Bu kişiler kimdir, ne zaman görüşmüşüm, onlar mı beni aramış, ben mi aramışım, ne konuşmuşum? Bunların hiçbiri yoktur."
"BENİ SUÇLU İLAN EDİP DELİL ÜRETMEYE ÇALIŞILIYOR"
"Ben Güneydoğu üzerine çalışan birisiyim. Beni tanıdığım tanımadığım onlarca kişi arar, ben bu kişileri tanımam bilmem, örgüt üyesi midir nedin bilmem, bilemem. Bu koşullarda içeriği belirsiz HTS kayıtları nedeniyle suçlamalarda bulunulamaz. Böyle bir iddia ile tutuklu olmam akla, mantığa, hukuka ve izaha mümkün olmayan bir durumdur. Burada delilden suça gitmek yerine önce beni suçlu ilan edip sonra delil üretmeye çalışıldığı açıkça görülmektedir.
Bu mutlaka hukuk açısından da bir anlamda hukuk dosyasına ve geleceğe not düşecek önemli bir durumdur. Buna özellikle dikkat çekmek isterim. Hesap hareketlerime dair de kira ödemelerim ve seçim kampanyasından gelen miktarlar kim tarafından ve neden yatırıldığı belli olduğu halde şüpheli görülmektedir. Bunun şüpheli olduğuna dair tek bir şüphe dahi yoktur."
"GİZLİ TANIK İFADELERİ BANA SORUŞMADI"
"2016'da yayımlanmış ve halen dahi internet üzerinden satın alınabilen kurmaca roman olan örgüt üyeliğine dayanak gösterilmeye çalışılmıştır. Kan davalarını konu alan gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi olmayan edebi eserlerdir. Ben bir yazarım, 38 kitap yazmışım, 200 ulusal ve uluslararası makalem ve bildirim vardır.
Bununla birlikte ne kolluk, ne savcılık ne de sorguda sonradan öğrendiğim kadarıyla gizli tanık ifadesine dayanak gösterilen şeyler şu ana kadar gizli tanık soruları bana sorulmamıştır. Savunmam alınmadan ne söylendiği belli olmayan benim şu ana kadar bilmediğim bir iddiadan nasıl tutukluyum? Gizli tanık var ise bana neden sorulmadı, bana sorulmuyorsa bana sorulmayan ifadelerden neden ben buradayım? İçeriğine dair en ufak bilgim dahi olmayan, tek başıma tutuklanmaya sebebiyet verecek kadar önemli olduğu bu beyan hakkında bilgilendirilmeden tutuklanmam yargısız infazdır, hukuka aykırıdır."
"BİR HUKUK MEKANİZMASI KENDİ PROFESÖRÜNE TUZAK KURAR MI?"
"İfade ettiğim gibi hakkımda tutuklamaya gerekçe gösterilen delillerin hiçbirisi suç iddiasına dayanak yapılacak hususlar değildir. Zorlama ve geçmiş dönem Balyoz, Ergenekon davalarını hatırlatan birtakım taktiklerle üzerinden dava yürütülüyor. Halbuki hayatım boyunca hiçbir terör örgütüne üye olmadım, fikir ve yöntemlerini benimsemedim, her türlü şiddetin fikren dahi karşısında oldum.
Davet edildiğim TBMM komisyonlarında hem Anayasa komisyonuna hem çözüm komisyonunun davetiyle hem de o dönemin Ak Parti AR-GE başkan yardımcısının çatışmaların çözümüne dair sunum yaptım. 64 yaşına kadar herhangi bir terör örgütüne üye olmamışım da bu yaştan sonra mı üye olmuşum. Bir hukuk mekanizması kendi profesörüne, kendi belediye başkanına tuzak kurar mı?"
"VİCDANLI HAKİMLERİN OLDUĞUNA İNANMAK İSTİYORUM"
"Bu ülkede vicdanlı yürekli hakimlerin, yargıçların olduğuna inanmak istiyorum. Bu çerçeve içerisinde her açıklamada dile getirdiğim gibi daima demokrasi ve barıştan yana görüşlerimi dile getirdim. Bitmesi için yıllarca mücadele etmeme rağmen terör ile ilişkilendirilmeyi zul olarak görüyorum. CHP dışında hiçbir bağım bağlantım, hiçbir şekilde sempatizan olmadım. Kimseye irademi teslim etmedim etmem. 40 yıldır hizmet etmiş birisiyim. Bu ülkeye, isnat edilen iddialarla tutulmayı hukuka, izaha, mantığa uygun görmüyorum. Tutuklama kararının kaldırılmasını ve tahliyemi talep ederim."
İlgili Haberler
En Çok Okunan Haberler
- Yolcu otobüsü şarampole devrildi
- CHP Milletvekili İnan Akgün Alp'e kesin ihraç istemi!
- Yurt dışına çıkış harcına yüzde 42 zam!
- Suriye'deki son durum ne?
- Erdoğan'dan yeni 'asgari ücret' açıklaması
- Mahkeme Başkanı saat verdi!
- Sendikalara 'grev', Erdoğan'a 'istifa' çağrısı!
- DEM Parti'den ilk açıklama!
- Oytun Erbaş'tan asgari ücret özrü
- Türk Böbrek Vakfı Başkanı 'pestisit' kabusunu anlattı