Diyabet gözü vuruyor

Diyabet yani şeker hastalığı Türkiye'de yaklaşık 10 milyon kişide görülüyor. Bu hastaların yüzde 10’unun (yaklaşık 1 milyon kişinin) diyabete bağlı körlük yaşama riski olduğu tahmin ediliyor. Op. Dr. Nigar Hüse hastalıkla ilgili "Diyabette göz sorunları gelip geçici görme bozukluklarından gözde katarakt, glokom, kırma kusurları, görme siniri iltihabı, göz kasları felci yanında retinada çeşitli hasarlara sebep olur" dedi.

Yayınlanma: 14.11.2021 - 02:00
Diyabet gözü vuruyor
Abone Ol google-news

Diyabet yani şeker hastalığı tüm dünyada giderek büyüyen evrensel bir sağlık sorunu. Türkiye’de yaklaşık 10 milyon şeker hastası olduğu, bu hastaların yüzde 10’unun (yaklaşık 1 milyon kişinin) diyabete bağlı körlük yaşama riski olduğu tahmin ediliyor. Göz hastalıkları uzmanları, diyabet hastalarının göz problemlerinde erken ve zamanında müdahalenin çok önemli olduğunu belirterek “Hastalığa ne kadar geç müdahale edilirse geri dönüşü o kadar zor olur. Bu nedenle şeker hastalığının erken ve zamanında tedavisi çok önemli. Şeker hastaları gözlerinde bir şikâyeti olmasa bile her yıl göz doktoruna gidip ayrıntılı bir retina muayenesi yaptırmalı” dedi. 

14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nde göz hastalıkları doktoru Op. Dr. Nigar Hüse ile diyabetin yol açacağı göz hastalıklarını konuştuk. 

Diyabette göz sorunları nelerdir?

Diyabette göz sorunları gelip geçici görme bozukluklarından gözde katarakt, glokom, kırma kusurları, görme siniri iltihabı, göz kasları felci yanında retinada çeşitli hasarlara sebep olur. Gelip geçici görme bozuklukları kan şekerindeki dalgalanmalara bağlıdır. Diyabetlilerde katarakt ve göz tansiyonuna (glokom) da daha sık ve daha erken yaşlarda rastlanır. Diyabetli hastada en sık karşılaşılan göz sorunu tıp dilindeki adıyla “diyabetik retinopati”dir. Diyabetik retinopati günümüzde gelişmiş ülkelerde dahi 20-65 yaş grubunda önde gelen körlük nedenlerindendir.

Diyabetik retinopati nedir?

Diyabete bağlı olarak göz duvarının en içteki tabakası olan ve de görme hücrelerinin yer aldığı ağ tabakanın “retina” hasarıdır. Diyabetik retinopatide ağ tabakada küçük damarlardaki tıkanıklıklar ve damar duvarı geçirgenliğinin artması sonucu beslenme bozukluğu gelişir. Bu beslenme bozukluğunun ağırlığına ve yaygınlığına bağlı olarak hastanın görmesi de etkilenir. 

Diyabetik retinopati ne gibi şikâyetlere yol açar?

Diyabetik retinopati en erken evrelerde hiçbir şikâyete yol açmaz. Hatta ileri evrelere kadar hastanın görme şikâyeti olmayabilir veya görme kaybı yavaş yavaş ilerlediğinden kişi günlük yaşamını etkileyecek derecede görme bozukluğu gelişene kadar farkına varmayabilir. Hastaların doktora başvuru şikâyetleri genellikle görme bulanıklığı, ani görme kaybı, gözünün önünde uçuşmalardır. 

15 YILDAN FAZLA HASTA OLANLAR DİKKAT 

Kimler diyabetik retinopati açısından risk altındadır?

Diyabetik süresi uzadıkça diyabetik retinopati görülme riski de artar. Diyabet süresi 15 yıl üzerinde olanların yaklaşık yüzde 75’inde, yani 4 hastadan 3’ünde diyabetik retinopati saptanır. Çocuklarda oluşan diyabette retinopati daha küçük yaşlarda başlar. 

Diyabetli hastalarda göz muayenesi ne zaman ve hangi sıklıkta yapılmalıdır?

Tip 2 diyabetli hastalarda tanı konulduğunda ilk göz muayenesinin yapılması gerekmektedir. Tip 1 diyabet ise özellikle çocukluk çağında şiddetli başlar, dolayısıyla sıklıkla diyabet tanısı da hastalık yeni başladığında konulmaktadır. Bu nedenle tip 1 diyabetlilerde genel olarak, 10 yaşın üstündekilerde tanı konulduğundan itibaren ilk beş yıl içerisinde ilk göz muayenesinin yapılması önerilmektedir. Hastanın hiçbir şikâyeti yoksa da yılda bir kez göz dibi muayenesi tekrarlanmalıdır. 

Diyabetik retinopatinin tedavisi nasıl yapılır?

Kan şekerinin kontrol altında olması riski azaltır. Kan şekerinin kontrol altında olmasına rağmen görmeyi tehdit eden ve azaltan diyabetik retinopati tablosu oluşmuşsa tedavisi yapılmalıdır. Bunun için farklı tedavi seçenekleri mevcuttur. Bunlar laser fotokoagülasyon, anti-VEGF ve steroidlerin göz içi enjeksiyonları ve vitrektomi ameliyatlarıdır. Nigar Hüse 

21. YÜZYILIN PANDEMİSİ

Türk Oftalmoloji Derneği (TOD) Genel Başkanı Prof. Dr. Ziya Kapran ise Dünya Sağlık Örgütü’nün şeker hastalığını 21. yüzyılın pandemisi ilan ettiğini söyledi. Dünyada 463 milyon şeker hastası olduğunu anımsatan Kapran, her yıl yaklaşık 4 milyon 200 bin kişinin diyabet ya da diyabete bağlı hastalıklardan hayatını kaybettiğine dikkat çekti. 

Şeker hastalığının en hızlı arttığı ve nüfusunun yüzde 15’inin diyabet olduğu ülkelerden birinin de Türkiye olduğunu kaydeden Kapran, “Diyabet hastalarının yarısını tespit edebiliyoruz. Şekerin en fazla rahatsızlık verdiği organ gözlerimiz. Şeker, gözlerde kanama yaparken göz arkasında da su birikmesine neden oluyor. Bu sebeplerle hastaları tespit edemeyince göz rahatsızlıklarını tedavi etmemiz de çok zor oluyor” dedi. Ülkemizdeki 1 milyon kişinin kör kalma riski bulunduğunu anımsatan Kapran, özetle şunları dile getirdi: 

“Şeker hastalarının göz tedavisinde ortaya çıkan görme kaybı oranını geri döndürmek mümkün olmuyor ama tedaviye başladıktan sonra daha fazla görme kaybı yaşanmasını engelleyebiliyoruz. Örneğin şeker hastasının görme oranı yüzde 50 azaldı. Bizim yapacağımız tedavi ile gözdeki görme kaybı oranını yüzde 50’de tutmaya çalışıyoruz. Kaybedilen görme oranı geri gelmiyor maalesef. Ama hastalığa ne kadar geç müdahale edilirse görme o seviyede kalır. O sebeple şeker hastalığının erken ve zamanında tedavisi çok önemli. ”Ziya Kapran 

DOĞRU BESLENME ÇOK ÖNEMLİ

14 Kasım Dünya Diyabet Günü’ne özel açıklamalarda bulunan beslenme uzmanı ve diyetisyen Pınar Demirkaya, tip 2 diyabetin doğru beslenmeyle kontrol altına alınabileceğini söyledi. Demirkaya, dört beslenme önerisini ise şöyle paylaştı. 

  • Kuru baklagiller: En uygun beslenme yönteminin belirlenmesi şart olduğundan posalı yiyecekler olan kuru fasulye, mercimek, barbunya ve nohut gibi kuru baklagiller, tüketilmesi fayda sağlayan seçenekler arasında yer alıyor. 
  • Yulaf: İnsülin direncine sahip kişilerin kan şekerini yükseltmeyen düşük glisemik indeksli gıdaları tercih etmesi, yine öne çıkan önemli noktalar arasında bulunuyor. Karbonhidrat içeriği oldukça yüksek olmayan bitkisel proteinlerin de beslenme planına kontrollü şekilde eklenmesi gerekirken yulaf, bulgur ve kinoa tercih edilebiliyor.
  • Armut ve karnabahar: Armut, kivi, elma, kiraz, kuru kayısı, şeftali gibi meyveler içeriğinde bulunan A ile C vitaminleri ve minerallerle insülin direncinin normal seyrine yardımcı oluyor. Karnabahar, kabak, patlıcan, brokoli, turp, domates gibi sebzeler de yine düşük glisemik indeksli ve lif içeriği bakımından zengin bitkisel besinler oldukları için kan şekeri düzeyinin kontrolüne katkıda bulunuyor.
  • Kuruyemişler: Bol su içmek, ceviz, fındık, badem, kabak çekirdeği gibi yağlı tohumlar ile gerekli kontrollerden sonra süt ve süt ürünlerini tüketmek önerilenler arasında bulunuyor. 

İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler