Deprem psikolojik travmalara yol açtı, uzmanlar uyardı: 'Romantize etmeyin'

Deprem psikolojisini ve travma yaşayan bireylere dair uyarıda bulunan uzmanlar, “Enkaz altında kalma, ölüm ve yaralanmalar, travmanın süresi, şiddeti, yardım alıp alamadığı gibi değişkenler kişinin yaşadığı travmayı etkiler" dedi.

Deprem psikolojik travmalara yol açtı, uzmanlar uyardı: 'Romantize etmeyin'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 21.02.2023 - 04:00

Deprem felaketi yalnızca can ve mal kaybına değil psikolojik travmalara da yol açıyor. Depremi yaşayan, arama çalışmalarına katılan veya televizyondan takip eden her birey bu durumdan olumsuz etkileniyor. Cumhuriyet, deprem psikolojisini ve travma yaşayan bireylerin izlemesi gereken yolları uzmanlara sordu. 

‘GÜVEN DUYGUSUNU SAĞLAMAK ÖNEMLİ’

Kişinin yaşadığı travma şekline göre tepkilerinin farklılık gösterebileceğini kaydeden Çocuk, Genç, Erişkin Psikiyatristi Prof. Dr. Bengi Semerci, “Enkaz altında kalma, ölümlere ve yaralanmalara maruz kalma, travmanın süresi, şiddeti, yardım alıp alamadığı gibi değişkenler kişinin yaşadığı travmayı etkiler. Bu süreçte yaşanan uykusuzluk, olayı tekrar tekrar hatırlama, fiziksel belirtiler (çarpıntı, çeşitli ağrılar), yeme problemeleri gibi normaldir ve genellikle kalıcı değildir. Bir ay içinde bir iyileşme dönemi yaşanır daha fazla sürerse o zaman sorun haline gelir. Eğer önceden bilinen bir  hastalığı varsa alevlenebilir, amplutasyon ya da ağır kayıplar olabilir, o zaman daha önce müdahale gerekir. Bu dönemde en önemli şey kişilerin beslenme, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak, güven duygularını kazanmaları için yalnız olmadıklarını göstermek, günlük rutine dönebilecekleri ortamlar yaratmak yararlı olacaktır” ifadelerini kullandı. Semerci, depremi yaşamayıp haberlere maruz kalan, seyreden bireylerin de depremi yaşayanlar kadar etkilendiğini vurgulayarak, “Özellikle deprem bölgesine destek için gidenler, deprem sürecinde yaşayanlar da travmaya uğrarlar, tükenirler. O nedenle deprem bölgesine yardım etmek,destek olmak gerek ama sürekli sadece görüntüleri izlemeden, hareket ederek, kendi duyguları ile yüzleşerek, tanıdığı insanlarla duygularını paylaşarak, arada kendilerine ilişkin işlerle uğraşarak bu endişeyle baş edebilirler” diye konuştu.

YAŞANANLARI ROMANTİZE ETMEMEK GEREK

Psikiyatrist Dr. Arzu Erkan, “Deprem ülkenin bir gerçeği, depremle uyumlu bir şekilde yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bu artık sadece bir afet değil, insan eliyle yaratılan bir travmadır da. Deprem bölgesinde olup bizzat etkilenenler, sağ kurtulan ama yakınları enkaz altında kalan; yakınlarını kurtarmaya, onları hastanelere yetiştirmeye ya da cenazelerini defnetmeye çalışanlar yanı sıra deprem sonrasında yardıma gidenler ile uzakta olup elinden hiçbir şey gelmediğini düşünerek etkilenenler, daha önceki depremlerin travmatik etkilerini yaşayanlar var. Psikiyatrist, psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarının sahada aktif bir şekilde rol almasının önemi büyük” diye konuştu. Depremden etkilenen kişilerin şok aşamasında olduğunu belirten Erkan, “Bireysel ve kültürel farklılıklara, azınlıkların özelliklerine duyarlı olmak, kırılgan gruplara karşı duyarlı ve kapsayıcı olmak çok önemli. Dolayısıyla toplumun tüm kesimlerini eşitlemek, eşit muamele etmek ve hepsi için kendine has müdahale etmek gerekir” dedi. Adalet hissinin kişinin iyileşmesinde etkisi olduğunu belirten Erkan, “Bütün sorumluların yargılanması ve emsal teşkil eden sonuçların toplumu dönüştürecek nitelikte lanse edilmesi gerek. Bunların tekrarının olmayacağının temini insanın iyileşmesi için bir alan açıyor. Adalet, saygı ve ihtiyacını gözetme olmadığında insan çok yaralanıyor, iyileşmesi güçleşiyor.” dedi. Bu süreçte sosyal medya kullanımına dikkat edilmesi gerektiğini de belirten Erkan, “Gizlilik ve mahremiyete önem vermek, detayları sosyal medyada paylaşmamak, yaşananları romantize etmemek (örneğin enkazlara rengarenk balonlar bağlayarak fotoğraflar çekmek), fotoğraflara şiir ve yazılar ekleyip edebiyat yapmaya çalışmamak önemli.” ifadelerini kullandı. 

SOSYAL MEDYA KULLANIMI AZALTILABİLİR

Psikolojik Danışman Ekrem Çağrı Öztürk, deprem sonrası sosyal medya kullanımının azaltılması gerektiğine dikkat çekerek, “ Kendimize zaman vererek günlük rutinlerimizi yapabilir, sosyal medyayı kullanımını azaltabilir,  duygu ve düşüncelerimizi yazabiliriz.  Unutmamak gerekir ki temas edilmemiş zor duygular ve dışa vurulmamış duygular kişiyi ileride daha fazla zorlayabilir” ifadelerini kullandı. Öztürk, deprem bölgesinde olmayanlarında ordaymışçasına yoğun duygular yaşadığının altını çizerek, “Daha fazla yardım edemediği için kendini suçlayanlar, ani bir felakete yakalanma riskini tekrar hatırlayıp yoğun kaygı yaşayarak uyku ve yemek düzeni değişenler, ekran başlarında kurtarma çalışmalarını izleyerek yoğun üzüntü yaşayanların sayısı oldukça fazla.  Verdiğimiz tepkilerin normal olabileceğini kendimize hatırlatmamız gerekir. Hatta hiçbir tepki vermiyor olmak bazen sağlıklı değildir” ifadelerini kullandı.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler