Susuz yaz, Bitcoin vınlaması...
Yaz kurak geçti, beklenen eylül yağmurları da halen nazlanıyor. Bulutlar gölgesini gösterip gürlemeden geçip gidiyor. Yoksa doğrudan, kara mı çekecek hava; belli değil. Böylesi Kanada’da hiç olmaz değildi, evvelden de susuz yazlar yaşanmıştı ama bu sene fena.
Özellikle ülkenin orta eyaletlerinden Manitoba’da çayır çimen sarıya döndü; toprak kızgın tuğla gibi. Manitoba’daki iki milyon büyükbaş besi hayvanı, dört milyon domuz ve bir milyondan fazla küçükbaş hayvanın bakımı besiciye yüzde 40 maliyetli olunca, sürülere mezbaha kapısı erkenden göründü.
Zira samanpazarında tok satıcının yanına yaklaşmak mümkün değil. Eyaletin hayvan panayırlarında kurulan açık artırmaya her gün sürüyle hayvan gönderiliyor. Alberta’da ve diğer eyaletlerde durum nispeten daha iyi, en azından besiler çayıra bırakılıyor. Buzhaneler, arz fazlası paketlenmiş et ürünleriyle dolu... Böyle olunca, piyasada düşüş bekleniyordu ama durgunluk nedeniyle fiyatlar askıda kaldı, sonuçta yıllık yüzde 5’e ulaşmış enflasyona rağmen etiketlerde pek değişiklik de olmadı. Öte yandan, besiciliğin bu sıkıntılı dönemi yüzünden süt ve tabii süt ürünlerindeki fiyat artışları hemen gözlendi. “Susuz Yaz” federal hükümeti de harekete geçirdi, ülke genelinde çiftçi ve besicileri destekleyecek tedbirler alındı, fakat kasap et derdinde koyun can derdinde misali, hayvan satışları hızını kesmiş değil.
FRENGİ SALGINI
Türk sinemasında Metin Erksan’ın yönettiği ünlü Susuz Yaz filmindeki kuraklığı anımsatan bugünlerde, besicilik rakamlarına resmi kayıtlarda bakarken, Manitoba’da inanılmaz bir başka gerçeğe rastgelmek şaşırtıcıydı: Frengi! Covid’e dair haberlerden artık gına gelmişken, bu kez frengi salgınıyla karşılaştık. Binlerce yıldır insanlığın tanıdığı bir başka salgındır bu, yeni değil: Artık tarihe gömüldü zannettiğimiz, bir vakitler adının anılması bile ayıp addedilen frengi salgını Kanada’da hortlamış bulunuyor. Son iki yılda, üstelik Covid sınırlamalarına rağmen, maskeli ve sosyal mesafeli olmak mecburiyetini hiçe sayacak biçimde cinsel ilişkiyle bulaşan öldürücü hastalık yüzde 929 artış göstermiştir.
Tuhaf bir şey: 2019’da, salgından bir yıl evvel toplam sadece sekiz frengi vakası görülürken bu salgın sanki Covid önlemlerine inat, paralel biçimde roket hızıyla artış göstermiş. Son günlerde, TV’lerde kamusal kurumların desteklediği prezervatif reklamlarının gösterilmesi tevekkelli değil; sebebi varmış. Frengi, Latince adıyla Sifilis, tedavi edilse dahi gizli saklı kalmayı beceren bir bakterinin ölümcül marifeti; bedende felce, döküntülere, el ayak gibi organların harabiyetine kadar ulaşan berbat bir şey!
Şimdi, en yoğun olarak görüldüğü orta eyaletlerden başlayarak, tüm ülkede alarm zilleri çalıyor. Mesela, bulunduğum Alberta’da, 2019’da salt üç vaka görülürken, şimdi 2 bin 509’a tırmanması akla sığacak şey değil.
ÇEVRE KİRLETİCİSİ...
Aslında akla sığmaz şeyler pek çok, bazen havsalam almıyor, mesela Bitcoin madenciliği denilen şey neyin kazısını yapıyor diye ders çalışır gibi öğrenmeye debeleniyorum, bir şeyler öğrenip sonra yine bu saçmalığın uydurulmuş bir fantezi olduğunu düşünüyorum.
Bütün öğrendiğim şu: Bitcoinciler her anlamda bir numaralı çevre kirleticisidir. Bunun kanıtını, şimdi, Pasifik Okyanusu kıyısında bulunan sessiz sedasız Ocean Falls kasabasında görüyoruz. Kasaba, modern dünyaya en az 450 km. uzaktadır. Kuzey fiyortları içinde bir cennet; o halde dertlenecek ne var! Bir vakitler beş bin civarında nüfusu olan Ocean Falls’a ancak deniz uçağı yahut tekneyle ulaşılabiliyor; sessizlik, gel keyfim gel derken bakın neler oluyor: 1950’lerde kasabada inşa edilmiş bir kâğıt fabrikası için enerji sağlayan yakındaki bir baraj, bu tesis sonradan kapanınca gölete dönüşmüş, öylece duruyor, fakat 15 megavatlık enerji kapasitesine de sahip olduğundan paragözlerin dikkatini hemen çekiyor.
Şimdi metruk durumdaki eski fabrikayı Bitcoin-Kripto para madenciliği yapan bir şirket kiralamış; barajıyla beraber. 1500 adet bilgisayar ünitesini getirip bu ıssızlığın ortasına yerleştirmişler; elektrik sudan ucuz, bedava.
Bitcoin madenciliğine başlanmış. Bilirsiniz, 7/24 çalışıyor bilgisayarlar ve habire elektrik harcayıp para kazanıyor. Fakat 1500 bilgisayarın fanları birden çalışınca öyle bir vaveyla kopuyor, öyle bir vınlama ki bu, toplu sivrisinek vızıldamasına benzer durumdadır. Çin işkencesi gibi gecesi gündüzü olmayan bu “vııııın” sesi yüzünden kasaba birden boşalmıştır. Kötü komşu insanı evinden eder.
Tabelada rakım 0, deniz seviyesi nedeniyle; nüfus 100, vınlama sebebiyle... “Eşeğin sevmediği ot burnunun dibinde bitermiş” derler ya, dert gelir insanı dünyanın unutulmuş bir köşesinde dahi bulur.
Mevlana, Mesnevi’sinde şöyle yazar: “Vallahi bu dünyada fare olup saklanacak delik bulsan, yine de bir kedi pençesi sana uzanır...”
senolasenola@gmail.com
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- İlk kez tek bir fotonun nasıl göründüğü gösterildi
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- Yıkılması gerekiyor!