Kendim gurbet ellerde gönlüm sılada

Napolyon Bonapart, İmelda Marcos, Dante, Victor Hugo, Seneca, Kazanova, Dalay Lama, Dante, Leon Troçki, Izabel Peron, Benazir Butto, Şah Rıza Pehlevi, Ferdinand Marcos, Alan Garcia, Nawaz Şerif, Ayetullah Humeyni ve Cem Karaca gibi isimlerin ortak oldukları tek bir alan var: Sürgün yaşamı.

Kendim gurbet ellerde gönlüm sılada
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 30.10.2022 - 02:00

Sürgün yaşamı insanlık tarihinde hürriyeti kısıtlayıcı bir ceza şekli olarak kullanılmış olup bir suçlunun belirli bir süre bulunduğu yerden başka bir yere uzaklaştırılarak cezalandırılması demek.

Her ne kadar sürgün bir anlamda ceza ile ilişkili olsa da gerek siyasal, gerek hukuksal gerekse sağlık nedenleri ile veya değişen ekonomik koşullar atında kişilerin kendi seçimleri ile de seçtikleri bir yaşam şekli olmuştur. Buna artık sürgün demek yerine daha tarafsız gurbet kelimesi kullanılmaya başlanmıştır. İnsanın doğup büyüdüğü yer ise halkımızın deyimi ile “Sıla” olarak kalmıştır.

Sanayileşmenin hız kazanması ile işgücüne ihtiyaç duyan ülkeler diğer ülkelerden işgücü ithal etmeye başlayınca milyonlarca insan kendi istekleri ile göçmen oldular, yani istekle sürgün oldular. Ama bunların Sıla ile ilgileri kesilmedi. Doğup büyüdükleri ülkelere alın teri ile zor koşullarda kazandıkları dövizleri göndermeye ve ekonomilerine yardıma devam ettiler.

Bir de sürgün yaşamı ekonomik nedenler dışında yaşamak zorunda olanlar var. Özel koşullar, hukuksal sorunlar yahut doğup büyüdüğü ülkedeki kanun ve yasaların objektif olmadığına inandıkları için gurbette yaşamayı seçenler de var. Bazı ülkelerde hukukun, siyasetin emrine girmesi ve evrensel insan haklarının siyaset tarafından gaspedilmesi ile hâkim ve savcılara verilen teminatlar ortadan kaldırılmıştır. Siyasi aktöre yandaş trollerin muhbir olması insanların doğup büyüdükleri ülkelerine dönmek yerine İngilizce deyimi ile “Self-exiled” gönüllü gurbetçilik ve sürgün yaşamını seçmelerini hızlandırmıştır.

DALLAS’TAKİ TÜRKLER

Dallas ve çevresinde yaklaşık 5 bin kadar Türkiye kökenli insan var (tahmini). Bunlar genel nitelikler ile şöyle gruplandırılabilir:

1- Dinci Gruplar: Tarikatçılar, ümmetçiler. Bunların bir kısmı Türkiye’den kaçmak zorunda bırakılmış kişilerden oluşur.

2- Hiçbir idealleri olmayan sadece çıkar ve günlük yaşama odaklı halk arasındaki tabirle “lay lay lom”cular.

3- Atatürk’ün çağdaş ve laik Türkiyesi’ne ve kurucu değerlerine saygılı yurtseverler.

4- Artık Türkiye ile bağlarını koparmış ve Türk toplumuna yabancılaşmış olanlar ki sayıları tam bilinmiyor.

Bu gruplar içinde Türkiye’de aranan ve mahkemece hüküm giymiş olanlar hariç, acaba kendi isteği ile ülkeye gitmeyen kaç kişi var? Bu sorunun yanıtını kimse bilmiyor. Oysa bir yıla yakın bir zamandır Türk Hava Yolları, Dallas - İstanbul hattını açtı ve uçaklar hep dolu.

Burada kendi istekleri ile ülkeye gitmeye çekinen ve sistemin tarafsız olmadığına inanan kişilerin sürgün yıllarında İstanköy’e gidip Bodrum’un ışıklarına bakıp hasret gidermeye çalışan Cem Karaca merhumun “Of Be” şarkısını hatırlatıyorum bir de şu Muhayyer-kürdi şarkısı: “Kendim gurbet elde gönlüm sılada”.

tdalgic@gmail.com


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon