Çocukların 1 Mayıs’ı ve minik meddahlar! - Erdinç Utku

Çocukların 1 Mayıs’ı ve minik meddahlar! - Erdinç Utku

Çocukların 1 Mayıs’ı ve minik meddahlar! - Erdinç Utku
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 12.05.2024 - 04:00

Brüksel’in en ünlü kafelerinden biri olan Café Le Cirio’de bir “kahve molası” verdim. Eski kent merkezinde ünlü Grand Place’e çok yakın bir yerde, Brüksel’in eski borsa binasının hemen yanında yer alıyor. Café Le Cirio, Belçika’nın başkentinin, Avrupa’nın diğer büyük şehirlerinde olduğu gibi kısa sürede 19. yüzyılda entelektüellerin, ünlü yazarların, bilim insanlarının, müzisyenlerin, sanatçıların, aktörlerin vb. buluşma yerleri haline geldiği lüks kafelerle dolup taşan bir zamanda faaliyete geçmiş. Kafe, ünlü yazarlar Victor Hugo ve Alexandre Dumas’ın favori kafelerinden biriymiş. 1886’da açılmış olan kafe, otantik “Art Nouveau” dekorasyonunu günümüze kadar korumuş.

Ah işte Pazar yazısı yazmanın tam yeri. Hugo ve Dumas’ın bira ya da şarap yudumladığı mekânda, Café Le Cirio’da da yazı yazamazsan, “Yazarım” diye dolaşma ortalıkta! İyi de ne yazacağız şimdi? Malzeme çok, seçmek zor. Brüksel’de 1 Mayıs kutlamalarını, sabahki Flaman sosyalistlerinin 1 Mayıs kahvaltısı ve sonrasındaki “kapsayıcı, adil ve ilerici Brüksel” temalı konuşmaların yapıldığı toplantıyı, bir zamanlar “terörün başkenti” damgasını yemiş olan Molenbeek’teki toplanma yerinden önde çocuk bando grubu ile One May Festival’in yapılacağı Brüksel merkezine yapılan 1 Mayıs yürüyüşünü yazabilirim.

"TURKİSH KEBAP" KARŞILADI

Merkezdeki kutlamada sahnede çocukların sevgilisi bir TV yıldızı ile dans eden çocuklar mı dersiniz, alanda farklı yerlerde çocuklara dönük etkinlikler mi! Aklımdan hemen “Öncelik çocukların. Çocukların 1 Mayıs’ı!” geçti. Biber gazı ve plastik mermi korkusu yok. Anne baba, yanınızda çocuklarınızla birlikte rahatça ve eğlenerek kutluyorsunuz. Birazdan büyüklere yönelik müzisyenler ve gruplar çıkacak sahneye. Orada fazla kalmayıp Mont des Arts alanındaki Belçika Sosyalist Sendikası’nın 1 Mayıs kutlamalarında alıyoruz soluğu. Sergi, paneller ve konserler var programda. Şansa bak! Biz alana girerken sahnedeki Turkish Kebap grubu beni “Hey Onbeşli” ile karşıladı. Tokatlı olduğumu biliyor bunlar kesin! Alanda Belçika’daki Türk kökenli solcu arkadaşlara da rastladık. Turkish Kebap, Brükselli beş müzisyenden oluşuyor. Sadece vokaldeki Dilan Özsu, Türk. 70’li yılların rock ve halk müziğinden etkilenen grup tını ve melodilerin sınırlarını zorlayarak farklı arayışlar peşinde. Dilan “Samanlıktan kaldıramadım zamanı” diyerek sözlerde hata yapsa da müzik, zaman ve zevklerin sınırlarını aşmaya, yeni tatlar keşfetmeye açık.

60. YILINI SELAMLADIK

 Ama ben çok daha önem verdiğim bir konuyu yazmak istiyorum. Ancak işin içinde olduğum için yazmak yerine basında çıkan haberlerden özet geçeyim: Liège Belediyesi’nin Türk ve Faslı göçünün 60. yılı nedeniyle düzenlediği etkinlikler çerçevesinde, Binfikir Çocuk Tiyatrosu’nun minik oyuncuları göçün 60. yılını ve  23 Nisan’ı tıklım tıklım dolu bir salonda müzikli danslı GüldürİMECE tiyatro oyunuyla Belçika’nın Liège kentinde sahnede kutladı ve 60. yılı meddah ile selamladı. Bu amaçla GüldürİMECE oyununa iki meddah eklenmişti. Oyunun özel olarak eklenen meddah bölümünde iki minik oyuncu, ilk kuşağın yaşadığı zorlukları ve empati yapmanın önemini meddahça anlattılar. 

28 Nisan günü sahnelenen oyun sonunda kısa bir konuşma yapan  TC Brüksel Başkonsolosu Umut Deniz, çocukların başarılı Türkçe kullanımını ve oyunculuğunu kutlarken miniklere, anne babalarına ve Binfikir Tiyatrosu ekibine, “Türkçeye ve Türk tiyatrosuna verdikleri önem ve değer için” teşekkür etti. Etkinliğe ev sahipliği yapan Liège Kültürden Sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Aydoğdu da 30’a yakın 60. yıl etkinliği düzenlediklerini söyleyerek 60 yıllık serüvende “derdini Belçika dillerinde anlatamayan bir kuşaktan sahnede Türkçe, Fransızca ve Flamancayı çok iyi kullanan bir kuşağa gelindiğini” belirtti. Binfikir Tiyatrosu Genel Yönetmeni Erdinç Utku (Bu ben oluyorum) ise “Geleceğimiz olan miniklerimizle geçmişimize ışık tutuyor, geleceğimizi aydınlatmaya çalışıyoruz. Bugün burada Belçika’daki geçmişimizi, geleceğimiz olan miniklerle sahneye taşıdık. Geçmişimiz, geleceğimizle tiyatro sahnesinde buluşuyor ve geleceğe taşınıyor” şeklinde konuştu.

"O BENİM DEDEMDİ"

Yazarı ve yönetmeni olduğum GüldürİMECE oyununda Derin ve Leo Selim belki de “Avrupa’daki ilk çocuk meddahlar” olarak sahneye çıktılar. İşte bu meddah denemeleri sırasında Belçika ile Fransa’da çokça anlatılan komik bir durumu ve ilk kuşağın hazır cevap, mizahi yanıtlar vermesini anlatan çok kısa bir meddah öyküsü yazdım. Kısa yazdım ki Derin kolay ezberlesin! Gelelim asıl konuya. Derin ile Brüksel’de okuma provası yapıyorduk. Liege’den yetişkin grubumuzun yönetmeni Vedat Yeşilyurt girdi içeri. Derin’i çalıştırırken dikkatli dikkatli dinleyen Vedat heyecanını gizleyemiyordu. Bir fırsatını buldu ve sevincini bizimle paylaştı. “O benim dedemmiş. Liege’de olmuş.” Benzeri durumlar aynı anda çok az farklılıklarla Brüksel, Charleroi, Liége vb. birçok kentte yaşanmış. Flaman kesiminde de Anvers, Gent, Beringen... Biliyorum merak ettiniz! Derin’in yedire yedire canlandırmasına ve meddahça anlatmasına benzemeyecek ama hemen özetleyeyim: İlk gelenlerden bir Türk, kurbanlık koç alır ve bunu otobüse bindirip evine götürmek ister. Öyle ya Belçikalılar köpekle otobüse binmektedir. Ancak koçla binmek isteyen Türke şoför “Hayır” işareti yapar. Bizim Türkün kafası atar tabii. “Mösyö hav hav VIY, Me me NO” der ellerini yana açarak. Şoför bakar laf anlatamayacak, “Geç” işareti yapar.

Onlar bizim dedelerimizdi ve biz de onların torunlarının çocuklarına meddah ile o günleri anlattırarak hepsini saygıyla selamlıyoruz. İlk kuşağın çektiği zorluklara acı gülücüklerle dikkat çekti iki minik meddahımız.

Erdinç Utku - Belçika (Brüksel) 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon