Brüksel’in filozof ruhlu kedisi!

80 metre yakınındaki eski kent meydanı Grand Place ile Brüksel’in “Instagramlık foto ya da selfie çekinebileceğiniz en iyi 10 mekânı” listelerinin hemen hemen hepsinde ilk 10 arasına giren kentin lüks ve tarihi kapalı çarşısı Galeries Royales Saint-Hubert’teki Cinema Galeries’deyiz.

Brüksel’in filozof ruhlu kedisi!
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 26.03.2023 - 04:00

Beyaz perdede genç kadının fotoğrafına âşık olan boyacı ile fotoğraftaki kadının canlı haline “Hayır, hayır... Benimle resminin arasına girme. İstemiyorum seni. Ben senin yalnız resmine aşığım...” diyen genç var. Tam René Magritte’in ülkesi “Sürrealizm Krallığı” Belçika’ya uygun replikler bunlar. Zaten Brüksel’in sürrealitenin başkenti olduğunu anlamanız için gökten koyu pardesü giymiş, fötr şapka takmış birbirine benzer adamların yağması dışında her şey mevcut. Ancak izlediğimiz siyah beyaz film bir Belçika filmi değildi.

Müşfik Kenter ve Sema Özcan’ın başrollerini paylaştığı, Metin Erksan’ın yönettiği “Sevmek Zamanı” 8 Mart’ta Cinema Galeries’in 8-19 Mart tarihleri arasında düzenlediği l’Heure d’Hiver (Kış Zamanı) Film Festivali’nin açılış filmi olarak gösterildi. Cumhuriyetin 100. yılı nedeniyle geniş yelpazede bir Türk filmleri seçkisi sunuldu festival süresince. İstanbul Film Festivali direktörü Kerem Ayan seçmişti filmleri. Le Belgica adlı kafede küçük bir parti düzenlendi açılış sonrasında. DJ Kerem Ayan’dı. Kriteri sordum Ayan’a. İstanbul görüntüleri yer alan ve telif sıkıntısı yaşanmayan filmleri seçmişti. Festival açılışında “Brüksel’in Kültür Sanat Muhtarı” unvanı ile hitap ettiğim Ali Bağseven’i de gördük uzun zaman sonra. Türk filmlerinin Belçika sinemalarında gösterime girmesinde önemli katkıları olan hatta akademik çalışmalarda bu konudaki çabaları anlatılan isimsiz kahramanlardan biri Ali. Ara sıra birlikte yürüdüğümüz Ali ile 19 Mart’ta birlikte yürümek üzere anlaştık.

GELİRLER MÜZEYE 

Yürümek üzere gittiğimiz Brüksel Parkı’nda (Warande Park) bizi bir başka kültür sanat şöleni karşıladı. Sanatçı Philippe Geluck’un Fransızca yayımlanan Le Soir gazetesinde 1983’te “takım elbise giyen filozof ruhlu kedi” bant çizgi karakter olarak yarattığı ve ünlenen Le Chat (Kedi) heykelleri eve dönmüş, parkta yerlerini almış bizi bekliyordu. Dünyanın güncel sorunlarını ve hayatın bazan pek de hoş olmayan, traji komik gerçeklerini hatırlatan Le Chat, çizgi roman albümleri, çizgi filmler ve sergilerle her yerde karşımıza çakmaya devam ediyor. Belçika dışında özellikle Fransa’da da bilinen bir çizgi kahraman. Geluck’un birçok dile çevrilen çizgi roman albümleri tüm dünyada satılıyor. Hatta İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti faaliyetleri çerçevesinde 13-23 Ekim 2010 tarihleri arasında İstanbul’da “İstanbul’da Bir Kedi” sergisi bile açılmıştı.

Şimdiye kadar 7 milyondan fazla kişinin gezdiği zarif, şiirsel ve eğlenceli açık hava sergisi, Paris, Bordeaux, Caen, Cenevre, Monaco ve Montrö’den sonra nihayet doğduğu diyarlara gelebilmişti. 10 Mart’ta açılışı yapılan 22 bronz heykellik sergi (Brüksel’de 2 yeni heykel eklendi) 30 Haziran’a kadar parkta yürüyenlere ya da vakit geçirenlere gülümseme hediye edecek. Üstelik bronz heykelleri görücüye çıkararak satılmasını sağlamak ve Brüksel’in merkezinde Mont des Arts’ta 2026’da açılması planlanan Le Chat müzesi için mali kaynak toplamak gibi erdemli bir amacı da var. Serginin Avrupa turu başlangıcından bu yana heykeller koleksiyonculara, şirketlere, belediyelere veya şehirlere satışa sunuluyor. Bronz heykellerin bu boyutta sadece iki kopyası üretiliyor. Müzenin hazırlanması için 8 milyon Avro’ya ihtiyacı var çizerin. “Bu yüzden tüm heykeller satılacak ve gelirin tamamı müzeye gidecek. Kendim için bir kuruş istemiyorum” diyor Geluck. Brüksel parlamentosu, geçtiğimiz günlerde 370 bin Avro’ya bir Le Chat heykeli satın aldı. Brüksel bölge hükümeti ayrıca müzenin yer alacağı binanın yenilenmesi için de şimdiden milyonlarca Avroluk yatırım yaptı.

Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde 370 bin Avro verilip alınmış kocaman bir Abdülcanbaz heykeli görmeyi ya da Gırgır’ın doğduğu İstanbul’da Cağaloğlu Alayköşkü Caddesi Eryılmaz Sokak yakınındaki Gülhane Parkı’nda kocaman bronz Avanak Avni heykelleri arasında yürüyeceğimiz günleri hayal ediyorum. Acaba Avni heykeline “Hayır, hayır... Benimle bant çizginin arasına girme. İstemiyorum seni. Ben senin yalnız çizgi haline aşığım...” der miyim?

erdincutku@binfikir.be 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon