Amsterdam’ın başkent oluşu kutlanıyor

Bu yıl Amsterdam’ın resmi olarak başkent oluşunun 40. yılı kutlanıyor.

Amsterdam’ın başkent oluşu kutlanıyor
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 19.11.2023 - 03:00

Ülke parlamentosunun olduğu şehirler başkent olarak bilinir ama bu kez öyle değil. Hollanda parlamentosu, yürütme organları yüzlerce yıldır Den Haag olarak adlandırılan, Türkiye’de Lahey olarak bilinen kentte bulunuyor.  Amsterdam ise daha çok kültürel başşehir görevini üstlenmiş gibi görünüyor. Van Gogh, Rambrant gibi ünlü ressamların müzeleri Amsterdam’da bulunuyor. Bu şehirdeki müzeler aynı zamanda çok önemli misafir sergilere de yer veriyor. Geçtiğimiz günlere kadar açık kalan Vermeer sergisini gezmek için çok önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyordu. İşkence müzesinden seks müzesine kadar şehirde 60’dan fazla müze sanatseverlere ev sahipliği yapıyor...

FRANSIZ DEVRİMİ ETKİSİ

Aslında Amsterdam’ın başkent oluşu çok eskilere dayanıyor. 1795 yılındaki Fransız Devrimi, dünyayı değiştirir. Fransız Devrimi, Hollanda’yı da etkiler. Hollandalı devrimciler, bu süreçte Fransız devrimcilerle ortak çalışır. Milliyetçilik akımları başlar, Katolik kilisesinin gücü azalır, insan hakları daha fazla ön plana çıkar. Yakın çağ başlamıştır artık. Yalnız Fransa değil, komşu ülkeler de bu fırtınadan etkilenir. Fransa’da Birinci Konsül olarak seçilen Napolyon Bonapart Fransa’ya bağlılıklarını ilan eden çevre ülkeleri sorunsuz yönetmek ister. Bu amaçla 1806 yılında kardeşi Lodewijk Bonapart’ı Hollanda’ya yollar ve küçük kardeş, büyük törenlerle karşılanır. Amsterdam belediye başkanı tarafından kendisine şehrin anahtarı teslim edilir...

Kardeş Bonapart artık Hollanda’nın kralıdır. Amsterdam’ı çok sever ve 1808’de bu şehri başkent ilan eder. Utrecht kentini çok küçük bulduğu için Amsterdam’ı başkent olarak tercih ettiği biliniyor. Yeni kral Amsterdam’ın ünlü Dam Meydanı’ndaki sarayı konutu olarak tercih eder. 

SEVİLEN KRAL

Lodewijk Napolyon, kısa krallık döneminde Hollandalılar tarafından çok sevilmiş. Ülkede hâlâ onun döneminden kalma binalar ve kurumlar bulunuyor. 1810’da yine Napolyon’un isteğiyle krallıktan feragat etmiş ve ülkeden ayrılmış. Sonrasında Napolyon, Hollanda topraklarını kendi krallığına kattığını ilan etmiş. 

Aslında Amsterdam, yaklaşık 750 yıllık tarihi boyunca sürekli ilgi odağı olmuş ve zorba orduların işgaline uğramış. Fransızlardan önce İspanya’nın işgali altında kalan Amsterdam’ı son olarak 15 Mayıs 1940 tarihinde Hitler’in orduları işgal etmişti. 

Gerçekte Amsterdam 215 yıldır başkent olarak biliniyor. Ancak Hollanda anayasasında 1983 yılında resmi olarak başkent olarak kabul edildi ve bu yıl 40. yılı kutlanıyor.

Amsterdam’da kutlamalar, protestolar, resmi törenler Dam Meydanı’nda yapılır. Amsterdam’ın tam merkezinde yer alan bu meydanın etrafını tarihi saray ve kiliseler çevirir. Meydanın tam ortasında bulunan ulusal anıt İkinci Dünya Savaşı’nda ölenler anısına dikilmiş. 

Bugünlerde bir taraftan şehrin başkent oluşunun 40. yılı kutlanırken bir yandan da Filistin’de devam eden katliam ve insanlık dramı için protestolar yapılıyor. 

800 yıl önce bataklık bir alanından başka hiçbir şeyin olmadığı yerde, şimdi en az 165 kanal, 1539 köprü ve 6 bin 800 koruma altındaki binayla Avrupa’nın en büyük tarihi şehir merkezi var. Hep şunu düşünmüşümdür: İnsanları bu elverişsiz coğrafyada kazıklar üzerinde bir şehir inşa etmeye iten şey neydi?

m.e.alkanlar@gmail.com


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler