100. yılda kadın başbakan
Gelecek yıl eylül ayında yapılacak seçim için kılıçlar bileniyor. Taraflar yıpratma atışlarına başladı. Meydan savaşına daha vakit var ama oy kapmak için partilerin seçmene ne söyleyecekleri aşağı yukarı belli.
Sağ kanattaki muhalefet partileri, koalisyon hükümetinin büyük ortağı sosyal demokratları pandemi karşısında pasif kalmakla, çete savaşlarıyla artan şiddet olaylarını önleyememekle suçlayacak. Sosyal demokratlar ise bozulan gelir dağılımını biraz olsun düzeltecek ayarlamalar yapacakları yolunda konuşmaya başladılar. Bu arada sosyal demokratlar çok akıllıca bir taktikle liderlerini değiştirdi. Zamanlama her bakımdan iyi ayarlanmış. Kadınların oy hakkını kazanmasının 100. yılında Sosyal Demokrat Parti, nihayet bir kadın lidere kavuştu. 2014’ten beri sosyal demokratlar ile çevrecilerin koalisyon hükümetinde maliye bakanlığı görevini yürütmüş olan Magdalena Andersson, başkanlığı bırakan Stefan Löfven’in yerine 4 Kasım’da parti liderliğine seçildi. Stefan Löfven, başbakanlıktan da istifa etti. Magdalena Andersson’un önümüzdeki günlerde meclisin onayını alarak başbakanlık görevini üstlenmesi bakleniyor.
Meclisin onayını almadan, başlıkta “başbakan” diye yazılmasının doğru olmadığını düşünebilirsiniz; ama burası İsveç ve muhalefet partilerinin istifa nedeniyle yapılacak bir görev değişiminde nezaket, siyasi kültür ve terbiye uyarınca fırsatçı davranmayacaklarını söyleyebilirim. Kaldı ki yasalar da bu gibi durumların kazasız belasız atlatılmasını kolaylaştıracak şekilde hazırlanmış. Örneğin 349 sandalyeli İsveç Meclisi’nde Magdalena Andersson’un seçilmesini önlemek için muhalefet cephesinin 175 ret oyu kullanması gerekiyor. Dört partinin oluşturduğu muhalefetin oyları 174 olduğundan ret olasılığı bulunmuyor. Başka bir ifadeyle, başbakanın onay alması, oylamaya katılanların değil, meclis çoğunluğunun ret oyu ile mümkün. Kısacası milletvekili satın alma geleneği olmadığından 174 sandalyeli muhalefetin, sözgelimi 125 oy bile alsa Magdalena Andresson’un başbakanlığını önlemesi olanaksız. O yüzden İsveç’in şimdiden kadın başbakanlı ülkeler sınıfına geçtiğini söyleyebiliriz. Magdalena Andersson’un genel başlanlığıyla İsveç parlamentosundaki lideri kadın olan partilerin sayısı altı oldu. Erkek liderli partilerin ikisi de sağ kanatta.
AKILLICA BİR SEÇİM
Kadın başbakan elbette feminizmin güç kazandığı günümüzde, sosyal demokratlar için büyük avantaj. 2014’ten bu yana yıpranmış, iktidar için merkez partinin dayatmalarına boyun eğmiş sosyal demokratlar 2022 seçimine yeni bir yüzle hazırlanacak. Skandallara, dedikodulara adı karışmamış olması da iyi bir avantaj. Magdalena Andrsson’un Sosyal Demokrat Parti’yi geleneksel politikasına döndürme şansı yok ama bozulan gelir dağılımındaki ufak tefek rötuşlar seçmen üzerinde olumlu etkiler yaratacaktır. Sosyal demokratlar bu bakımdan seçim arifesinde akıllıca bir atakta bulunmuş oldular.
Andersson’un, kadın oylarını artıracağı tahmin ediliyor. Bence Andersson, güven verici bir politikacı olduğundan erkek seçmenler arasında da sempati halkasını genişletecektir. Çünkü kadın kontenjanından seçilmedi. Maliye Bakanlığı’nda başarılıydı. Herkesin saygı gösterdiği bir politikacı. Siyasetçilere güvenin azaldığı, partilerin yıprandığı bir dönemde halkın sevip sayacağı bir kadın politikacının öne çıkması umarız siyaset arenasında seviyeyi yükseltir.
Bu yüzden bilgisi ve yetenekleriyle kendini kanıtlamış olan Andersson’u liderliğe getirmekle Sosyal Demokrat Parti çok isabetli bir seçim yapmış oldu. Kadınların oy hakkını kazanmalarının 100. yılında büyük bir partinin liderliğine ve başbakanlığa seçilmesi de elbette anlamlı.
PANDEMİ SINAV OLABİLİR
Son haberler hiç iç açıcı değil. Salgın gene hızla yayılmaya başladı. Ölü sayıları artıyor. Pandeminin ilk dalgası boyunca çok kurban veren İsveç, üçüncü aşı için gaza bastı. İkinci aşının üzerinden ancak altı ay geçtikten sonra üçüncü aşı yapılacağı açıklanmıştı. Geçen hafta alınan karar uyarınca ikinci aşının üzerinden baş ay geçmiş olan 65 yaş üzerindekilerin aşılanmasına başlandı.
Korona Komisyonu’nun ikinci raporu da açıklandı. 800 sayfalık raporda ilk dalgaya hazırlıksız yakalanan İsveç’in bütün eksikliklerine etraflıca yer verildi. Hiçbir hazırlık yapılmadığı için devletin bütün kurumlarıyla afet karşısında aciz kaldığı belirtilen raporda, hükümetin de yasama organının da alınabilecek önlemler için çok yavaş davrandığına dikkat çekildi. Şimdi yeni dalga gelirken hükümetin nasıl davranacağı çok önemli. Gene maske sıkıntısı çekilirse, test yapılamazsa, yoğun bakım servisleri yetmezse, başbakanlığın ilk ayları Andersson için kötü bir başlangıç olacaktır. Aslında sağlık hizmetleri il yönetimlerine bağlı olduğu için hükümetin müdahale olanağı çok sınırlı. Başka bir ifadeyle hükümetin kurumlar üzerinde iktidarı yok. Müdahale için meclisin yasa çıkarması gerekiyor. Bu yüzden pandemi Andersson için sınav olabilir. Umarız meclisi arkasına alarak kurumları yönetebilir. Kolaylık dileyelim. Yolu açık olsun.
osman.ikiz@gmail.com
En Çok Okunan Haberler
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Mahruki yine yandı
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı