Yedi koleksiyoner ve sanatçı

Her koleksiyonerin vazgeçemediği, takip edip eserlerini satın aldığı sanatçılar var. Ferda Dedeoğlu, ilginç bir sergi düşünmüş: Tanınmış yedi koleksiyonerden kendi seçtikleri sanatçılarının bir eserini istemiş ve ilginç bir öyküsü olan galerisinde sergiliyor.

Yedi koleksiyoner ve sanatçı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 24.01.2022 - 04:00

Kapak: Artin Demirci

Teşvikiye’nin en özel binalarından 20. yüzyılın başlarında yapılmış Ralli Apartmanı’nın beşinci katındayız. Y. Mimar Ferda Dedeoğlu, iki yıldır sanat mekânı Ferda Art Platform ile burada. Tarihi Ralli Apartmanı’nından bahsetmeden olmaz. Soyut resmin öncülerinden Fahrelnissa Zeid burada yaşadı ve galerilerin bulunmadığı 1945 ve 1946 yıllarında resimlerini buradaki dairesinde sergiledi. Başbakan Adnan Menderes burada yasak aşk yaşadığı Suzan Sözen’le buluştu. Prof. Nermin Abadan Unat, 12 yaşında annesiyle Viyana’dan geldiğinde bu apartmanda yaşadı. İşte gezmeye geldiğim sergi de bu binada. 

Ferda Dedeoğlu, kendi seçtiği yedi koleksiyonerden, kendi koleksiyonlarından birer sanatçı ve eser seçmelerini istemiş. Sonra da bu koleksiyonerlerin seçtiği sanatçılardan, sergi için ikişer yeni iş üretmelerini talep etmiş. Serginin başlığı zaten açıklayıcı, “7 Koleksiyoner 7 Sanatçı”. 

Sergiyi Platformun direktörü Cihan Yıldız’la gezdik. Serginin teması koleksiyonerlerin seçimi olmuş. Tabii aynı zamanda sanatçıların evreleriyle ilgili de ipuçları veriyor. Menkul değerler şirketi sahibi Fazlı Özcan’ın seçimi sanatçı İnci Furni’nin bölümüne giriyoruz. Sanatçı altı renkli figürünün resmettiği çerçevelerinin altına boya fırçasından sıçrattığı renkleri ve yaparken kullandığı plastik eldivenleri atmış gitmiş. Resimler de mekânla iç içe geçmiş ya da adeta galeriye sızmış. Yandaki bölümde Deniz Aktaş’ın mürekkeple ince ince işlediği mimari çizimler var. Koleksiyoneri ise Türkiye bilişim sektörüyle tanıştığı yıllarda adını sıkça duyduğumuz Şahin Tulga ve eşi Örge. Sanatçı Deniz Aktaş’ı seçmesi de kendisinin taş evlerin restorasyonuna meraklı olması galiba. Uzun yıllar HSBC Genel Müdürlüğü’nden tanıdığımız Piraye Antika ve eşi finansçı İsak Antika, sanatçıları Artin Demirci’nin kanvas üzerine rengarenk akrilik soyut eserleriyle sergide yer alıyorlar. İlgi çeken bir sanatçı da minyatür eğitiminden gelen Esra Karaduman. Koleksiyonerleri Latife ve Ahmet Bayraktar ismini görünce neden “yerli ve milli” bir sanat koluyla uğraşan sanatçıyı seçtiklerini anlayabiliyorsunuz ama Karaduman’ın iki işi insanı şaşırtıyor. Minyatür sanatının ceylan ve çiçek gibi motiflerini, huzur veren renklerle, günümüze göre yorumlamış ve hatta çıplak kadın figürlerini de tabloların bir yerlerine yerleştirivermiş. Bitki ve ağaç yapraklarından kendi yaptığı ve yıllarca beklettiği kâğıtlar üzerine yapıyor işlerini Karaduman.

Esra Karaduman İçimdeki Bakır Doğa

VİDEO DA VAR

 Sergide beğendiğim işlerden biri Eda Şarman’ın Meclis’te herşeyi bir araya koyup çıkarttıkları “Torba Kanun” isimli video işi. İçinde bir Cumhuriyet gazetesi, bir çift terlik ve bir atlet olan pespembe bir naylon poşet rüzgara kapılmış savruluyor da savruluyor. Eda Şarman’ın boş duvara kondurduğu plastik poşetlerden yapılmış pembe küçük ironik bir de çiçek “şakayık” var. Plastiklerin çevreyi berbat etmesine gönderme yapıyor. Koleksiyonerleri ise Melis ve Hakan Börteçene.

Eda Şarman Yaşasın Şakayık

ÇARMIKLI VE LEBLEBİCİ

Sergiyi gezerken Banu Çarmıklı ve sanatçısı Alican Leblebici’ye rastlayınca o bölümü birlikte gezmeyi yeğliyorum. Banu ve Hakan Çarmıklı evlendikleri 1988 yılından bu yana sanat eseri topluyor. Başlarda klasik resimler almışlar ama artık göç, kadın, cinsiyet, siyaset gibi belirli temalar üzerine eser alımı yapıyorlar. Banu Çarmıklı yurtiçinde ve dışında birçok sanat tarihi kursuna katılmış, gazetelere sanat yazıları yazmış ve bir süre de Maçka’da Mac Sanat Galerisi’ni kurup yönetmiş. Hem eşinin hem kendisinin koleksiyonerlik konusunda heyecanlı olduklarını her akşam o gün gezilen sergiler üzerinde konuştuklarını, “derslerini çalışan koleksiyonerler” olduklarından yeni bir eser almaya kalkıştıklarında o eseri zaten tanıdıklarını, piyasayı bildiklerini, bütçeyi denk düşürmek için çeşitli formüller geliştirdiklerini, ödeme planı yaptıklarını, kaça böleriz, kaça çarparız diye uykularının kaçtığını gülerek anlatıyor Banu Çarmıklı. Böylece Alican Leblebici’nin en tanınmış işlerinden birini ‘Otoportre’sini almışlar bir sergiden. Kimlik üzerinden iktidar ve suç üzerine yapılmış bir iş. Leblebici kendi yaptığı bir otoportresini kimlik fotoğrafı olarak kullanmak üzere Nüfus İdaresi’ne başvuruyor. Nüfus memurları  farkına varmadan bu resmi vesikalık olarak kullanıp kimlik çıkartıyor. Bu iş de böylece Çarmıklı koleksiyonuna giriyor! Banu ve Hakan Çarmıklı’nın sanatçısı Alican Leblebici’nin sergi için ürettiği işi, aslı Hermitage Müzesi’nde olan Matisse’in çıplak dansçılarının ön planına oryantal bir kadın dansçı figürü kondurması ve tablonun önüne saçılmış 100’lük Avro’lar. Hem Batı’nın Doğu’ya, hem de erkek egemen dünyanın kadına bakışına göndermeler yapıyor. Sanatçının bir başka işi de küçük bir masanın üzerinde sergilenen sapı çivili bir hâkim tokmağı; masaya vurduğu zaman adaletin elinin parçalanmaması gerekiyor. Tabii bir gönderme de sanat piyasasına ve müzayedelere geliyor bu küçük heykelcikten. Alican Leblebici “Benim sanat tarihiyle sürekli bir hesaplaşmam var. Türkiyeli bir sanatçıyım, burada yaşıyorum, batı sanatı eğitimi aldım, o yüzden acaba ülkemizde sanat değerleri nasıldır gibi sanat ve değer ilişkisi üzerine kafa yoruyorum” diyor. “Buradaki işimde de kadın bedeninin ucuzlaştırılmış olması beni rahatsız ediyor çünkü hepimizi birer kadın doğuruyor, kadın ve kadın bedeni kutsaldır benim için” diye ekliyor. 

ÖNER KOCABEYOĞLU

Biz sergiyi gezerken Ralli Apartmanı’nda iki dairesi olan Öner Kocabeyoğlu (Papko) aramıza katılıyor. Kocabeyoğlu’nun Kadıköy Belediyesi’nin Alan’ında bir koleksiyon sergisi sürüyor. Öner Kocabeyoğlu’nun 15 ve 13 yaşlarında iki kızı var ancak “Ailenin koleksiyoneri şimdilik benim, kızlarımdan biri sanatla ilgili diğeri pek değil” diyor. Koleksiyonerliğe Selim Turan’ın bir işini alarak başlamış. “Severek, beğenerek bilmeden almıştım, Paris ekolü sanatçılarından başlayarak bu günlere geldik” diyor. Bu sergi için Kocabeyoğlu “çağdaş ve bana yakın bir sanatçı olsun istedim” diyerek arkadaş olduğu ve eğlenceli bulduğu Ardan Özmenoğlu’nu seçmiş. Onun, Vincent van Gogh’un ünlü “Ay Çiçekleri” tablosunun post-it lerle yapılmış dev bir yorumunu getirmiş buraya, karşısında da Özmenoğlu’nun yaptığı iki neon işi var.  Birinde “bu devran ters döner” yazısını ters çevirerek neonla yazmasını sanatçının “fırlama zekâsı” olarak görüyor. Kullandığı bu sözcüğü yazmak için de izin istedim kendisinden. Ardan benden bilmesin.

Sergi 2 Mart 2022’ye kadar açık.

İşte koleksiyonerler ve seçtikleri sanatçılar:

Banu ve Hakan Çarmıklı: Alican Leblebici

Latife ve Ahmet Bayraktar: Esra Karaduman

Öner Kocabeyoğlu: Ardan Özmenoğlu

Örge ve Şahin Tulga: Deniz Aktaş

Melis ve Hakan Börteçene: Eda Şarman

Fazlı Özcan: İnci Furni

Piraye ve İsak Antika: Artin Demirci


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon