Türk sinemasının ve tiyatrosunun duayeni Duygu Sağıroğlu’nun ardından: Sanat, bir ‘Bitmeyen Yol’

Türk sinemasına “Bitmeyen Yol”, “Ben Öldükçe Yaşarım” gibi önemli yapıtlar bırakan, “Ağrı Dağı Efsanesi”, “Boş Beşik”, “Şoför Nebahat”, “Toprak Ana” gibi filmlerin senaryosunu yazan, Türk tiyatrosunda dekor ve sahne tasarımına yenilikçi bir boyut katan çok değerli ustamız Duygu Sağıroğlu 91 yaşında vefat etti. Sağıroğlu yönetmen, senarist, sanat yönetmeni, sahne tasarımcısı, dekorcu olarak çalıştı, genç yaşta girdiği sanat dünyamıza yetmiş yıl boyunca emek verdi.

Türk sinemasının ve tiyatrosunun duayeni Duygu Sağıroğlu’nun ardından: Sanat, bir ‘Bitmeyen Yol’
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.05.2023 - 04:00

Trabzon’da 10 Kasım 1932’de köklü bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Galatasaray Lisesi’nde okurken hocası Ahmet Kutsi Tecer sayesinde tiyatroya ilgi duydu, lisedeyken Küçük Sahne için yaptığı dekorlar Muhsin Ertuğrul’un ilgisini çekti (1956). İstanbul Teknik Üniversitesi’nde mimarlık eğitimi aldı. Muhsin Ertuğrul, Ulvi Uraz, Haldun Dormen, Mücap Ofluoğlu, Lale Oraloğlu, Genco Erkal’ın tiyatro topluluklarının sahne tasarımlarını gerçekleştirdi.

Rockefeller bursuyla ABD’ye gitti. Atıf Yılmaz’ın “Karacaoğlan’ın Kara Sevdası”nda (1959) sanat yönetmeni oldu. Filmin senaryosunu Yaşar Kemal yazdı, müziğini Ruhi Su besteledi, baş asistan Halit Refiğ, yardımcı asistan Yılmaz Güney’di. “Ağrı Dağı Efsanesi”, “Kırık Çanaklar”, “Denize İnen Sokak”, “Keşanlı Ali Destanı”nda sanat yönetmeni olan Sağıroğlu ilk uzun metrajı “Bitmeyen Yol”u 1965’te çekti.

(Bitmeyen Yol)

‘BENİM ÇIĞLIĞIMDIR’

Sosyal dram türünde 1965’in en başarılı, en olaylı filmi oldu. “Bitmeyen Yol benim çığlığımdır. Anadolu’dan yatağını, yorganını sırtına yükleyip kara trene binip ekmek parası için İstanbul’a gelen insanlar için atılmış bir çığlık” diyerek tanımladı filmini Sağıroğlu. Köyden kente göçü, işsizliği, sosyal adaletsizliği, emeğin sömürüsünü, sınıf atlama özlemini, yabancılaşmayı anlatan film yasaklandı. 

İki yıl gösterime girmedi, Danıştay kararından sonra izleyiciye ulaştı. Sinemamızın en iyi göç filmlerinden biridir “Bitmeyen Yol”. 

Başrolünde Yılmaz Güney’in oynadığı “Ben Öldükçe Yaşarım” (1965) köyden İstanbul’a gelen gencin çıkış yolu aramasını irdeler. Megakente gelen Ahmet ilk günden parasını ve işportacı tezgâhını çaldırır, bar fedaisi olup kente uyum sağlamaya çalışır. 

“Sinema, sanat içindeki çığlıkla yapılır, çığlık kabarıp ağzından bir lav gibi çıkarsa, buna yetenek, deneyim, coşku, insan sevgisi de eklenirse bu sanat olur. Sanat insani değerler için yapılır. 

Bilimle sanatın ortak yanları vardır. Bilimadamı da sanat adamı da yalan söyleyemez” diyen sinemacı 1979’da Sinema-TV Enstitüsü’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı, çok sayıda öğrenci yetiştirdi. Misafir öğrenci olarak katıldığım dönemde sevgili Duygu Hoca’mdan çok şey öğrendim.

(Ben Öldükçe Yaşarım)

BUGÜN UĞURLANIYOR

Cenazesi bugün öğle vaktinde Levent Camisi’nden kaldırılarak Feriköy Mezarlığı’na defnedilecek. 4 Mayıs Perşembe günü saat 13.00’te Atlas Sineması’nda anma toplantısı yapılacak. 

FİLMOGRAFİSİ

Bitmeyen Yol, Ben Öldükçe Yaşarım, Kanlı Mezar, Nuh’un Gemisi, Her Zaman Kalbimdesin, Kuduz Recep, Aslan Arkadaşım, Seni Affedemem, Ya Sev Ya Öldür, Yanık Kalpler, Vatan ve Namık Kemal, Meçhul Kadın, Satın Alınan Koca, Leyla ile Mecnun, Yanaşma, Önce Vatan, İnsan Avcısı, Korkusuz Cengaver (1965-1976).


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler