Sokak Kedisi Diyarbakır’da mı?
Ahmet Güneştekin’in sergisi açılınca Diyarbakırlılar şehirlerinde böyle bir kültürel ve hatta magazin boyutlu etkinlik olmasına o kadar sevindi ki! Zaten sergiye gösterilen ilgi de bunun göstergesi. Pazar günü saatlerce kuyrukta bekleyerek sergiyi gezen Diyarbakırlılar, hem burada her zaman böyle etkinlikler olmuyor diye sevindi hem de kendilerini anlatan işleri, performansları da beğendi.
Hafta sonunun en önemli kültür sanat olayı hiç kuşkusuz Ahmet Güneştekin’in “Memleketime getirdim” dediği Diyarbakır’da açılan sergisiydi. Güneştekin, Batmanlı. Diyarbakır da bölgenin en büyük ili olarak memleketi elbet. Sergiyi, yaptığı her sergisinin lansmanını olaya dönüştüren Galeri Plevneli düzenlemiş. Diyarbakır Ticaret Odası da sponsor olmuş. Ahmet Güneştekin’in çalıştığı PR ajansı da İstanbul sosyetesinin sanat meraklısı isimlerini ve de magazin muhabirlerini Diyarbakır’a taşıyınca cemiyet hayatı bir anda burada gerçekleşmiş. Ahmet Güneştekin’in tüm yurtdışı gezilerini izleyen Ertuğrul Özkök, İsmail Küçükkaya gibi bir grup gazeteci dostu da var. Onlara magazin yazarları da eklenince bir medya patlaması. Sokak kedisi olarak 200 kişinin içinde de olsa uçağa sızmam mümkün değildi elbet, ama kulaklarım delik, istihbaratım çok. Diyarbakırlı kardeşlerimden de dinledim; ne duyduysam anlatırım? İyi konuşan da var, kötü konuşan da. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşiyle birlikte bu etkinliğe katılması ilk tartışma konularından biri. Başta muhalifler, sonra da İstanbullular, biz onu İstanbul’da çalışsın diye seçtik, niye geziyor diye söyleniyor. Niye gezdiği malum, konuşturmayın beni. Ama Diyarbakır’da yaptığı konuşmayı dinleyince hoşuma gitti, İstanbulla Diyarbakır arasında bir köprü kurmak ve kültür sanat olaylarını buraya taşımak niyetinde. “Beraber olmak, birleşmek için bir engelimiz var mı, yok” diye sorunca büyük alkış almış.
DİYARBAKIRLI MEMNUN
Diyarbakırlılar şehirlerinde böyle bir kültürel ve hatta magazin boyutlu bir etkinlik olmasına o kadar sevindi ki! Zaten sergiye gösterilen ilgi de bunun göstergesi. Pazar günü saatlerce kuyrukta bekleyerek sergiyi gezen Diyarbakırlılar, hem burada her zaman böyle etkinlikler olmuyor diye sevindi, hem de kendilerini anlatan işleri, performansları beğendi. Anlamasalar da beğendi! Ahmet Güneştekin’e buradan yazıyorum, sergide işleri anlatacak birkaç kişi görevlendirilsin, soyut sanatı anlamak kolay değil, hele alışkın olmayanlar için hiç değil. En beğendikleri ve anladıkları iş Hafıza Tepesi. Lastik ayakkabıların kokusu bütün salonu sarmış, Ahmet Güneştekin gibi “Biz de giydik bunları” diye burunlarının direği sızlamış, koku da işin bir parçası ama, daha çok anılara gitmekten!
Tabii ki Diyarbakır Cezaevi’nde yaşananlara gönderme yapan “5 No’lu Koridor” ve Cumartesi Anneleri’ni anlatan “Analar Duvarı” çalışmaları da Diyarbakırlıları derinden etkiler, bildikleri, yaşadıkları şeyler. Ancak 2015-16 yıllarında yaşanan şehir çatışmalarından toplanan enkaz parçalarından oluşan “Yoktunuz” adlı işi anlamadıklarını dinledim. “Neydi o kırık dökük eşyalar” diye soran sorana!
SOSYETE EĞLENDİ!
İstanbul’dan bakanların eleştirileri iki konuda odaklandı: Tahir Elçi’nin öldürüldüğü yerde gülerek selfie mi çekilir? Orada o kadar acılar yaşanmışken sergiye gittik diye gece verilen davette Kardeş Türküler iyi de, göbek mi atılır? O havayı yaşayanlardan İsmail Küçükkaya da diyor ki “Gazeteciler İsmail Saymaz ve Ertuğrul Özkök birlikte halay çektiler, ne güzel!” Futbolcu Volkan Demirel’in eşi Zeynep de “Diyarbakır ne güzelsin” diye oynuyordu! Beraber olmak için bir engel var mı, yok! Size bir şey söyleyeyim mi, ben de yurt gezilerimde en çok Urfa, Diyarbakır, Mardin’de eğlenirim, Antalya’da değil! Lokal lezzetler, lokal müzik, farklı bir keyif. Türk insanı rakı sofrasında illa ki ne olacak bu memleketin hali diye ağlar ama sonra da kalkıp halayını çeker! Kimler niye gitmiş kısmına hiç girmiyorum, bunca yıldır kimin nereye niye çağrıldığını, niye gittiğini anlamadım, anlamayacağım ama mesela Feryal Gülman’sız bir davet yoktur, olamaz. Niye? Bilmiyorum!
İŞLERİN SANAT DEĞERİ
Dedikoduların bir kısmı da sanat üzerineydi, Güneştekin’in sanatının ve eserlerinin yüksek değerlerde satılmasının tartışılması yeni değil. Hele Diyarbakır’a böyle iş dünyası, cemiyet insanları, medya ve siyasetçilerle birlikte bir çıkarma yapıp kendinden çok söz ettirince, “o gerçek sanat mı” eleştirileri de geliyor. Kim karar verebilir, eleştirmenler mi? Alıcılar mı? Halk mı? Ahmet Güneştekin, sadece sanat alanında değil, organizasyon anlamında da becerisini kullanmış, çok konuşulacak, etkisi ve çarpanları çok olacak bir etkinlik yapmış. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın sponsorluğunda ücretsiz sergi yıl sonuna kadar açık, Diyarbakırlı gençler ve genç kalanlar gidip gezecek, görecek, hayret edecek, anlamaya çalışacak, düşünecek, belki beğenecek, belki kızacak, ama birileri onların hayatına dokunmuş ve onları düşünmüş olacak. Bu da İstanbul’dan karar verilecek bir iş değil. Sokak kedilerini unutmayın, onlara da bir kap kuru mama ve su koyun lütfen!
En Çok Okunan Haberler
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'da aile katliamı
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- CHP'li vekilden Masterchef Sergen'e tepki
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması