Şair, yazar ve oyunculardan bildiri: ‘İktidar enkaz altında’
“Son yıkımla yalnız sevgili ülkemiz değil, iktidar da enkaz altında kalmıştır” diyen sanatçılar, “Yıllardır alınmayan önlemler, ülkemize eşi menendi görülmemiş bir acı yaşatmıştır” diyor. Onlar, on şair, “İktidarın ‘düzen’ adı altında uyguladığı bu ‘düzensizliğe’ ve sonrasındaki tehditlerine, gözdağına karşı bir araya geldik” diyorlar. Topluluğun dört üyesinin katıldığı basın toplantısını izledik.
Deprem için “Şairler Vicdanı” adı altında toplanan on şair; “Biz iktidarın ‘düzen’ adı altında uyguladığı bu ‘düzensizliğe’ ve sonrasındaki tehditlerine, gözdağına karşı toplanıyoruz” diyor. Topluluk, gazetemiz yazarı Ataol Behramoğlu, Orhan Alkaya, Şükrü Erbaş, Haydar Ergülen, Tuğrul Keskin, Mustafa Köz, Akif Kurtuluş, Yaşar Miraç, Ahmet Telli ve Pelin Batu’dan oluşuyor. Orhan Alkaya, Haydar Ergülen, Mustafa Köz ve Yaşar Miraç dün saat 11.00’de Basın Müzesi’nde “Şairler Vicdanı İçin- Onlar Bildirisi- Halkın Vicdanı Susturulamaz” başlıklı bir basın açıklaması yaptılar. Topluluğun sonraki adımı bölgeye gitmek ve oradaki çocuklar için atölyeler ve etkinlikler yapmak. Ayrıca 50’ye yakın şair ve yazar da deprem bölgesindeki çocuklara moral vermek için bölgeye gidecek. Bu projenin ayrıntıları ise önümüzdeki günlerde kesinleşecek.
KUMDAN EVLER!
“Ve beton baronlarının saltanatı çöktü, iktidarın sultası başladı” diye başlayan bildiride şu ifadelere yer verildi: “Yıllardır inşaat çetelerine kumdan evler yapsın diye verilen paralar, şimdi İsviçre bankalarına yatırılmak için kaçırılmaya çalışılıyor. Soysuzlar havaalanlarında, sırça köşklerinde yakalanıyor. O sırça köşklerin de iktidarın sınırsız kredileriyle kurulduğunu biliyoruz. Toz duman dağıldığında, yakalanan halk düşmanlarının salıverileceklerini de...”
“Çünkü düzen bir avane düzeni, düzen bir şer ortaklığı düzenidir” diye devam eden bildirinin devamı şöyle: “Durum bu denli ortadayken iktidarın OHAL ilan ederek halkı ve bölgeye can suyu taşıyan toplum gönüllülerini baskılamasını, sivil yardım kurumlarına kayyumlar atamasını kendi yetersizliğini, ‘yapamadığını, yetişemediğini, yatıştıramadığını’ onaran toplum vicdanını susturmak istemesini kabul etmiyoruz.
GÖZDAĞI VE YALAN
İktidar yamağı parti başkanının bölgeye yardım için giden toplum gönüllülerine ‘Devletin yapamadığı, yatıştıramadığı ve yetişemediği ne vardır da Ahbapçılar ve Babalacılar akbaba gibi kanat çırpmaktadır’ sözleri tam da bu sindirme, tehdit ve acziyetin dışavurumudur.
Halkına yabancılaşan her politikacının başvuracağı tek yol, gözdağı ve yalandır.
Biz şairler bu kanlı oyunu gördük, görüyoruz.
Bunun için iktidarın OHAL’le ve başka yollarla karartmaya çalıştığı yolumuzun halkın vicdanı ve dayanışma bilinciyle ışıyacağını biliyoruz.
Bu ışıklı dayanışmayı, nabız gibi atan iyiliği yerle bir olan her şehirde gördük.
Bunun için biz şairler diyoruz ki halkımızın acısı acımız, iyiliği baş tacımızdır
Bunun için politikacıların tüm yalanlarına karşın gerçeği açığa çıkarmak için yazmayı ve yaralı, yorgun halkımızın yanında olmayı sürdüreceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.”
"ÇIĞLIKLARI DUYDUM"
Antakya’dan geldiğini ama artık Antakya diye bir yer kalmadığını söyleyen şair Mustafa Köz, “Yeni kurulacak şehrin nasıl kurulacağı konusunda hepimizin kuşkuları ya da öngörüleri var. Şahit oldum, oradaydım; enkaz çalışmaları yapılırken içeriden çığlıklar geliyordu. Birden o enkazları kapatmak ve bölgeyi inşaata açmak için çaba içindeler. Enkazdan canlı çıkartılan insanlar oldu. Biliyorsunuz yurtdışından Avrupa’dan gelen bazı kurtarma ekipleri biz bu koşullarda çalışamayız diye bölgeyi terk ettiler. Bu şu anlama da geliyor ‘Biz bu cinayete ortak olamayız...’ Hızla orayı kendi istedikleri bir şekilde dönüştürecekler. Buna karşı da şairlerin ve toplumun vicdanının süreci takip etmesi gerektiğini düşünüyorum. Mesela TOKİ’ye verecekler, ruhsuz şehirler oluşacak. Antakya’dan geldiğim için Antakya üzerine konuşabilirim. O kadim tarih yok edilecek, belki de turistik bir yere dönüştürecekler” diyor.
Yapılanların ana kısmının sokaktaki ölüleri toplamak olduğunu söyleyen Köz, “Devletin beş altı gün sonra ya da hâlâ giremediği bölgeler var. Bu kadar acının yükselmiş olması, bu kadar sorunun çözülememiş olması oraya zamanında müdahale edilememiş olmasındandır. Bir karar alınacak, gönülleri oradan çıkarmak ve bölgeyi terk etmek üzere, temizleme politikalarının bir parçası haline getirecekler. Buna karşı bilincimizi ve dikkatimizi daha da açık tutmamız gerektiğini düşünüyorum” diyor.
"ONLAR HESAP VERMEDEN, BEN ÖLMEK İSTEMEM"
Oyuncu, yazar ve şair Orhan Alkaya, “Cinayet herkesin gözünün önünde işlendi” diyor ve ekliyor; “En kritik saatler 72 saattir; herkesin bildiği gibi en kritik kurtarma saatleri. Buna, hava koşulları nedeniyle biraz daha geriye çekmek de mümkün 48 saat demek. Hemen organize kurtarma güçlerini harekete geçirmeyerek bu kritik süreyi yok ederek, kayıp sayısını iyimser görüşünün iki katına çıkardılar, bunu yapanların hesabını yargı önünde verdiği günü görmeden gözlerimi kapamak istemem.”
En Çok Okunan Haberler
- Kaynanasını hiçbir zaman sevemeyen 4 kadın burcu
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Nasuh Mahruki'nin tutuklanma gerekçesi belli oldu!
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Beşiktaş'tan Talisca açıklaması: 'Karar verilmiştir'
- Elektronik kelepçeyi kırıp cinayet işledi
- Havalimanında kaçakçılık operasyonu
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!