Şair Arife Kalender’den üç yeni kitap

Şair Arife Kalender ile kısa süre önce art arda yayımlanan üç yeni şiir kitabı; dağ, deniz, yalnızlık, gece, aşk, ölüm, çocuk, anne-baba, ağaç, rüzgâr, kuş, şiir, el, erkek şiirinde kadın, kadın şiirinde erkek-kadın, göz gibi imgelerin tematik olarak bütünlendiği bir ilk niteliğindeki Çağdaş Şiirimizde İmgeler; eril baskınlığın her alanda sürdüğünü imlediği, halktan tiplemelerle işlediği giderek kabalaşan yaşamdan şiire yansıyanların ifadesi Kadın Erkek Geyikleri ve değişen değerler, yok olan doğa ve zamanın geçiciliği gibi temalara yoğunlaştığı Yaz Üşümesi’ni konuştuk.

Yayınlanma: 01.08.2022 - 00:02
Abone Ol google-news

Fotoğraf: KADİR İNCESU

TEMATİK BÜTÜNLÜKLÜ BİR İLK!

- Söze Çağdaş Şiirimizde İmgeler kitabınızla başlayalım isterim. Çağdaş şiirimizde bu yapıda bir tematik kitap yok, şiirimizde temalar böylesine karşılaştırmalı ve toplu değerlendirilmedi.

Kitabın bu özelliğini, yanı sıra Çağdaş Şiirimizde İmgeler’de başlıca hangi imgelerin bütünlendiğini anlatırsanız neler söylersiniz?

Şair incelemelerini yaparken bazı imgelerin çoğunluğu dikkatimi çekmişti ve uzun süredir böyle bir araştırmayı düşünüyordum. Dağ, deniz, yalnızlık, gece, aşk, ölüm, çocuk, anne-baba, ağaç, rüzgâr, kuş, şiir, el, erkek şiirinde kadın, kadın şiirinde erkek-kadın, göz

Daha da çoğaltabilirdim ama tadımlık bir kitap olsun istedim ve birçok şairden dizeler aldım. Sayfa aralarını ve kapağı Mustafa Işık resimledi. Evet, söylediğin gibi, böyle bir araştırma, temalar tek tek işlenmiş olsa da bütün olarak ele alınmadı.

Cumhuriyet Kitap’ta yayınladığım bu çalışmanın imgeleri araştırma sürecinde, okuduğum şiirlerde bu imgelerin fazla kullanıldığını görünce ‘Dağ’la başladım. Başka şairlerden dizeler alırken; yazıyı hareketli, renkli kıldığını fark ettim ve altı yedi aylık bir sürede hem şiirimizde yer etmiş şairlerden hem de genç şairlerden dizeler aldım. Çağdaş Şiirimizde İmgeler’in devamı da gelecek; örneğin yağmur, göç, sabah, kar v.b…imgeler de yazılmayı bekliyor.

- Kadın Erkek Geyikleri adlı kitabınızda tiplemeler dikkat çekiyor...

Kadın-Erkek Geyikleri bir kadın sohbetinden sonra bende oluşmaya başladı. Ülkemizde her iki cinsin de aşkı, sevgiyi, paylaşımı sağlıklı yürüttüklerini düşünmüyorum. Çünkü erkek baskınlığı her alanda sürüyor. Böyle olunca da terazinin bir kefesi hep yukarda.

Bu kitapta, tiplemelerin çoğu argo da kullanıyor, sövüp sayıyor da. Giderek kabalaştığımız yaşamdan şiire yansıyanlar bunlar. Dayak da var cinayette, çok kadınlı hayatlar da… Kadınlar çoğunlukla hayali sevgili bekliyor, rüya görüp düş kuruyorlar. Dere kenarında aşk bekleyen iki kadın gibi…

HALKTAN TİPLEMELER

- Şiddet, aldatma, açlık, erkeğin kadını mülkiyet edinircesine sahiplenişi... Erkeklerin kadını ya günah nedeni ya da ellerini sürdükleri anda mülkiyetine geçirdikleri bir eşya gibi görmeleri...

Kadının iç çelişkileri ve sarsıntıları gibi şiirinizin başat bağlamlarında gelişen Kadın Erkek Geyikleri’nin işaret ettiği toplumsal ve siyasal sorunsalları şiirlerinizden örnekler misiniz?

“Şeytan diyor ki sen de vur kafasına/ öldürecek beni biliyorum/ bak şu kama izine, kürek kemiğimin altında/ düzelirmiş zamanla, erkek adam dövermiş/ ecel gibi dolaşıyor ardımda…” dizeleri şiddet ve cinayeti vermeye çalıştığım bir şiirden.

“Aşk Birden” şiirimde ihaneti söylemeye çalıştım: “İçimde bir lekenin ağırlığıyla geldim/ bir utancın kırmızısı yüzümde/ geldiğimde kocam uyumuş, kapattım ışıkları/ usulca kıvrıldım yanına, yıkanmadım/ sörsün tenimde ötekinin kokusu”.

“Erkek Geyikleri” şiirimde: “Sigara dumanı içinde kasket görüntüleri/ uğultuya karışıyor öksürükler/ ‘Kemik senin ananı’ diyor, öpüyor avucunda /tespih şıkırtıları, bardak çınıltısı, su buharı/ arasından kayıp gidiyor gündüzler” dizeleriyle giriş yaparken, şiir ilerledikçe “Gözlerini dikmişler masadaki adama/ dün götürdüm karısını, mışıl mışıl uyuyor” dizeleriyle erkeklerin birbirini aşağılamalarına tanık oluyoruz.

Bu kitap tematik bir çalışma. Yaşamda iki cins arasında ne varsa onu yansıtmak istedim. Daha çok da halktan tiplemelerle sürdü...

DEĞİŞEN DEĞERLER, YOK OLAN DOĞA, ROBOTLAŞARAK YALNIZLAŞAN İNSAN...

- Yaz Üşümesi adlı kitabınızda ise tüm bu bağlamların yanı sıra toplumsalla birlikte bireysel hesaplaşmalar önde... Toplumsal yapıdan dem alan kişisel sıkıntılara gerçekçi bir bakış açısıyla kaleme aldığınız şiirleriniz doğa ve zaman gibi temalarla daha yoğun şekilde el ele...

Yaz Üşümesi toplumsal yapıdan dem alan kişisel sıkıntılara nasıl bir bakış açısı sunuyor, hangi Yaz Üşümesi’nde bireysel duygularımın, zamanın geçiciliğinin, değişen değerlerin, yok olan doğanın, robotlaşarak yalnızlaşan insanın şiirlerini yazdım. Dağlarca, “Bizim gibi gelişimini tamamlayamamış ülkelerde, şairin toplumsal konuları işlemesi kaçınılmazdır” der.

Dünya ateş topuna dönüşmüşken, üstümüzde baskı ve zorbalık sürerken sırtımızı dönebilir miyiz? Bunlara karşı şiir yazmak da bir direniş biçimidir. Aşklar, anılar, inandığımız değerler yok olurken, günü güneşi, ağacı kuşu göremeden koşu atları gibi ekmek peşinde topluca koşarken özelimiz de bunlardan payını alıyor.

- “Suç ve Sevda” şiirinizde rüya imgesi; “Sur ve Sır İçinde” şiirinizde (s. 42) kadınların aşk beklentileri ve aşkı düşselleştirmeleri; “Korku Filmleri” (s. 28) ve “Çember Daraldı” (s.32) şiirlerinizde yine toplumsal ve bireysel sıkışmışlıklar, sarsılışlar ve isyan; “Şaraptır Güzü Düşündüren” (s. 25) şiirinizde, doğa, dil, düş tükendi imi, duygusu gibi şiirlerinizden örneklerle paylaşır mısınız?

“Rüyalardan uyandım sonra/ bir masaldan yenik döndüm/ uyusam gelir misin yeniden/ ateşi ateşle tutuştursak/ kanı kundaklamaktan başka nedir ki aşk” dizeleri “Suç ve Sevda”dan.

“Yalnızlığım yurdum benim/ Duvarımı yumrukluyor barbarlar/ yatak odama dadandılar, sevdama ve yemeğime/ gövdesine dadandılar kadınların, kızların/ öcüler yaşar demiştim, öcüler var” dizeleri de “Çember Daraldı”da yer alıyor.

“Güz yalnızca ağaçların güzü müdür/ kışa soyunan erik ağacının/ rüzgâra verdiği yaprak unutmuş yeşilini/ az kırmızı, az kırmızı damarda/ sevda mıydı, ateş miydi gecelerde devinen/ şaraptır güzü düşündüren”

Tuhaf Bir Kadın’ı Leyla Erbil’e gönderme yaparak yazdım: ‘tahtlar kurdum sevdiğime, gövdesine döşek/her şair deliymiş ya, kadın olunca beter/ yaşlanmayı bekledim, yaşlanmak özgürlüktür/ ellerini saçlarımdan çeksinler”

Sevgili Gamze, şiir evrendir. Yaşamda olan her şeyi şiire yansıtmak istedim. Son olarak şunu söyleyebilirim: Şiir okuyanın beyninde, yüreğinde bir dalı oynatmıyorsa neye yarar?


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler