Resimler müzeden Saray'a gitmiş
Osmanlı ressamlarının müzedeki 77 eseri bir protokolle Saray’a verilmiş. Protokol süresi bittiği halde tablolar hâlâ iade edilmediği için müzede fotoğrafları yer alıyor.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Handan İnci Elçi, üniversiteye bağlı İstanbul Resim Heykel Müzesi (İRHM) için “Açılış sürecini başlattık” diyor. Geçen haftanın son günlerinde küçük gruplara Galataport’un Meclis-i Mebusan Caddesi cephesinde, mimar Emre Arolat tarafından 5 No’lu antrepo yerine yapılan binanın sadece açık olan birinci katını gezdirdiler.
BİR YIL SONRA AÇILACAK
Rektör Handan İnci, “11 bin 500’e yakın resim, 650 heykel ve seramik, ikon ve hat eserlerimiz var. Eylül 2022 sonunda bu eserleri de sergileyerek müzenin tamamı açılacak. Yakında Osman Hamdi ve Sabri Berkel sergileri düşünüyoruz. Onun hemen arkasından da bizim değerli hat sanatımızı örnek alarak yapılan modern resimdeki kaligrafik eğilimler temasını işleyeceğiz. Tabii tam açılana kadar heykel sergimizi de ihmal etmeyeceğiz” dedi.
İRHM’nin önemi, 19. yüzyıldan başlayarak Osmanlı’nın batılılaşma dönemi ve Cumhuriyet yılları sanatının belleğini oluşturmasıdır. Osmanlı resim sanatının başlıca temsilcileri Osman Hamdi Bey, Şeker Ahmet Paşa, Süleyman Seyyit, Halil Paşa, Hüseyin Zekai Paşa, Hoca Ali Rıza ve Ahmet Ziya Akbulut’a ait tablolar müzenin koleksiyonunda yer alıyor. Osman Hamdi Bey dışındaki sanatçılar askeri okul çıkışlı, çünkü Sanayi-i Nefise-i Şahane kuruluncaya kadar perspektif ve resim sanatı askeri okullarda öğretiliyordu. 1860-70 yılları arasında bu sanatçılar Paris’te dönemin ünlü ressamlarının atölyelerinde gördükleri eğitim sonrasında Türkiye’deki resim sanatına yön verdiler. 1914 kuşağı ressamları İbrahim Çallı, Avni Lifij, Nazmi Ziya Güran, Ali Sami Boyar, Namık İsmail, Feyhaman Duran, Hikmet Onat, Mehmet Ruhi Arel ve Sami Yetik gibi sanatçılar ise kendilerinden önceki dönemin sanat anlayışından farklı olarak desen ve biçimden çok ışık ve renge önem verdiler.
Serginin küratörlerinden Prof. Dr. Zeynep İnankur, “Sergi küratörlerinin ataması çok geç yapıldığından 2009 sergimizi ufak tefek değişikliklerle tekrarlamak istedik. Tabii değişiklikler yaptık çünkü burada modern bir binaya taşındık. Örneğin, orada kopyalar yoktu. O zaman yurtdışından yüksek meblağlarla satın alma olanağı bulunmadığından Halil Ethem (Sanayi-i Nefise Mektebi’nin 2. müdürü, Osman Hamdi’nin kardeşi) bazı ünlü tabloların kopyalarını yaptırmış, bir bölümde de onları sergiliyoruz. Bir başka bölümde Harbiye ve Darüşşafaka sanat öğrencilerinin Abdullah Biraderler’in çektiği fotoğraflardan yaptıkları tablolar sergileniyor. Çoğu, Yıldız Sarayı ve insansız tablolar. Osmanlı ressamları bölümümüzün en belli başlı eserlerinin 77 tanesi Ankara’ya Cumhurbaşkanlığı’na bir protokolle ödünç verilmiş. Protokolün süresi geçtiği halde hâlâ iade edilmemiş. Onların da fotoğraflarını koyduk. Sonra 1914 Kuşağı bölümümüz var. Buna Çallı Kuşağı da diyoruz. Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kurulmasıyla resim eğitimi sivilleşmeye başladı. Bu sanatçılar Cumhuriyete geçiş sürecine damga vurdu. Sonra manzara, günlük yaşam, inkılap resimleri, yurt gezileri kapsamında yapılanlar gibi hem müstakil sanatçıların hem de D Grubu’nun resimleri var. Son salonda da 1937’de sergilenen büstler ve heykeller yer alıyor” diye anlattı sergileme düzenini.
KUTU KUTU MİMARİ
Ben binayı bir müze olarak oda oda, kutu kutu bulduğumu söyleyince Prof. İnankur, mimar Emre Arolat’ın binanın eski hali antrepo olduğundan konteyner fikrine uygun olarak tasarım yaptığını, aradaki bazı duvarların da kaldırılabileceğini ancak sergilerde bu düzenin sınırlayıcı olduğunu söyledi. Yapım aşamasında maalesef kendilerine de danışılmadığını, bir önceki rektörün direktifleri doğrultusunda projeyi yürüttüklerini ilave etti.
5 KİŞİLİK KADRO 12 BİN ESER
Müzenin kadrosu sadece 4-5 kişi. Danışma kurulunda ise sanat tarihçilerinden, koleksiyonerlerden de oluşan 11 kişi var, rektör doğal üye. 320 eserden 12 bin esere birazı satın alınarak ama asıl bağışlarla gelinmiş. Prof. İnankur, “Müze tam olarak açılmadan önce tabloların bakım ve restorasyondan geçmesi, çerçevelerinin yeniden yapılması gerekiyor” diye ilave ediyor.
OKULDAN MÜZEYE
İstanbul’da 1883’te Sanayi-i Nefise-i Şahane ismiyle bir güzel sanatlar yüksekokulu açıldı. Müdürü ressam, arkeolog ve müzeci Osman Hamdi Bey idi. 1911’den itibaren tablo-heykel koleksiyonu yapmaya başladılar. 1937 yılında da Atatürk’ün emriyle koleksiyon Dolmabahçe Veliaht Dairesi’nde sergilenmeye başlandı. O zaman, 320 eserle ilk devlet müzesi de açılmış oldu. Veliaht Dairesi restorasyona girince müze Tophane’de 5 No’lu antrepoya taşındı. Orada 1937’de açılan sergiye gönderme olarak, 2009’da, “Serginin Sergisi” başlıklı bir sergi açılmıştı. Şimdi gezdirilen 166 resim ve 26 heykelden oluşan bu sergi; “Serginin Sergisi II”. Serginin küratörleri Mimar Sinan’dan Prof. Dr. Zeynep İnankur, Prof. Dr. Burcu Pelvanoğlu ve Dr. Ali Kayaalp. Müzenin müdürü Hasan Karakaya. Serginin tasarımı ise Yeşim Demir’e ait.
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Malatya depremi: 'Endişe verici' diyerek uyardı!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!