‘Kedi Olarak Hayatım’… Emek Yurdakul’un yazısı…

Kedi olarak dünyaya gelmeyi planlamayan Leonard’ın hayatta kalma, evine dönebilme çabasını ve kendi gezegeninde var olmayan “aile”yle tanışmasını anlatıyor Carlie Sorosiak. Farklı olmak nedir, sistem size kendinizi nasıl “anormal” hissettiriyor ve kendi özgün halini yaşamanın özgürlüğü vb. de yan çatışmalarda yerini alıyor.

Yayınlanma: 29.04.2022 - 00:01
Abone Ol google-news

Desen: BEN MANTLE

KEDİ, UZAYLI VE PARK BEKÇİSİ

Olive’in dediğine göre Antik Mısır’da kedilere tapıyorlarmış. Tamam, şahane! Ama bir kedi zarif mi davranır? Çok mu zıplar? Daha sık mı miyavlar? Tehlikelerden nasıl uzak durur mesela? Leonard düşünmekten uykusuz kalırken dünyada geçireceği bir aylık süresi de doluyordu. Kedi olarak onu eve götürmek için alacakları noktaya tam vaktinde nasıl ulaşacaktı ki? Başı büyük dertteydi.

Dünyaya geldiği gece, kedi olmanın şokuyla yapıştığı ağaçtan Olive kurtarmıştı onu. Hem de insan olmaya uzun süre hazırlandıktan sonra kedi olmanın şokuyla, fırtınada ne yapacağını, nasıl hayatta kalacağını bilemez haldeyken.

Ahhh, o şahane bir ulusal park bekçisi olacaktı. Botları, bıyığı, cebinde İsviçre çakısıyla insanlara doğa sergilerini gezdirecekti. Hatta muhteşem bulduğu mizah duygusuna sahip olmayı düşlerken bir sürü şaka da hazırlamıştı.

Yemek yemekten konuşmaya kadar her şeye hazırdı da insan formu yerine kedi formunda ulaşmıştı dünyaya. Bir kedinin nasıl yemek yediğini bile bilmiyordu. En azından Olive’in babaannesi Norma’nın köpeği Stanley vardı. Onu duyan tek kişi. Ama Stanley de eve dönebilmesi için yardım edemezdi sonuçta. Leonard’a eller ve araba gerekliydi.

Leonard, insanlığın uzaylılarla ilgili betimlemelerini şaşkınlıkla izliyor. E.T.’nin uzaylı filmi olduğunu duyduğunda, onu da fark ederler mi diye korkuya bile kapılıyor.

Hâlbuki sivri parmakları ve ampul kafasıyla E.T.’nin onunla ilgisi yok, hatta Leonard’a sorarsanız uzaylıyla da ilgisi yoktu. Gerçi, E.T.’nin solmuş kasımpatıları canlandırmasıyla birlikte hiç olmazsa çiçeklere olan sevgisini tutturmuşlardı.

Filmin sonuna doğru OliveE.T.’ye gülümseyerek baktığında ise Leonard, gezegenindeki tüm gizlilik uyarılarına rağmen Olive’e kendi sırrını söyleyebileceğini hissetti.

Onu kurtardığı andan beri Olive’e güveniyordu, zamanla güveni pekişmişti de ama “söylediklerini anlayan ‘uzaylı’ bir kediyim” demek başka bir boyuta geçmek demekti. Leonard yine de denedi “uzaylı” yazmayı ama gören olmadı(!)

KİMSİN SEN LEONARD?

Leonard hayatta kalma, dönüşünü düşünme ve kimliğini gizleme üçgeninde bocalarken, dünyanın ve duyuların getirisi deneyimlerine de şaşırıyor. Rüya görüyor, kediler görür mü bilmiyor ama rozetiyle parkta dolaşan bekçi olduğunu görüyor rüyasında.

Ve sabahları okşanmaktan keyif aldığını fark ediyor. Denizi görüyor, kumsala gidiyor. En çok da Olive’i tanıyor. Onun hüznünü, kendisini dış dünyadan saklayışını, annesinin nişanlısı Frank’in ona tuhaf olduğunu söylediğini, hayvanları ve tulum giymeyi sevdiğini ve kaybettiği babasını özleyişini…

Olive’e tuhaf olmadığını söylemek istiyor Leonard. Kim olduğunu söylemek istediği kadar hem de. Söylemeye karar verdi Leonard ama patilerle ve tek sözcükle olacak gibi değildi. Hem de o dili biliyorken…

Klavye tuşlarını kullanan bir kedi olarak çareyi buldu. Kendisinin tuhaf olduğunu düşünen Olive için bile bu sersemletici bir deneyimdi.

Olive tüm bunları kendisinin uydurmadığına ikna olduğunda uzun uzun sohbet ettiler Leonard’la. Gezegeni, yaşı, ölümsüz oluşu, bir aylığına geldiği ve dönmesi gerektiği üzerine…

Sonrasında da ikisi Leonard’ı gidiş noktasına ulaştırma planının peşine düştüler.

İNSANLIK DERSLERİ VE DİĞERLERİ

Yola çıkmak için Norma’yı ikna etmeye çalışıyordu OliveYellowstone Ulusal Parkı’na, hem de özellikle bir noktasına gitmeleri gerektiğine, belirli bir tarihte ulaşmaları gerektiğini belirtmeden.

Yine de yola çıkmalarına daha vardı ve birkaç tane fazladan şey deneyimlemek fena olmazdı. OliveLeonard’tan bir liste istedi: İnsanlık Dersleri Listesi beş maddelikti. Sinema, bowling, peynirli sandviç

Bunların yanı sıra da Leonard pek çok deneyim yaşadı: Olive, ona ilk gece korkudan titrerken “Yanındayız!” dediğinde hissettiklerini ve arkadaşlığa dair algıladıklarını, diğerlerinin iyiliği için bir şeyler yapma isteğini, anlaşılmanın verdiği iç huzuru…

Akvaryumda çalıştıkları günlerden birinde, kendisi için sürekli çabalayan Olive’in penguenlerle konuşmak için her şeyi yapabileceğini söylediğini hatırladı Leonard; penguenlerle iletişerek Olive’in etrafını sarıp eğilerek onu selamlamalarını sağladı. Bunun için epey dikkat çekmiş, riske girmişti ama Olive mutluluktan ağladığında buna değdiğini hissetti.

İnsanlık derslerine gelince insan ve kedi olarak deneyimlemenin farkıyla geçti zaman. Sinemanın sıcaklığı ve Olive’in sıcak kucağı bir kedi için uykuya çağırıyordu örneğin.

SON SÖZ’DE

Leonard’ın içsel çatışmalarının kendisi ve etrafı için besleyici olduğu bu macerada şu ana değin söz ettiklerimden daha fazla olay ve keşif var. Hikayenin sonuna ilişkin herhangi bir ipucu vermeden kapatırken şunları da ekleyebilirim:

Carlie Sorosiak, kitaplarında, Kedi Olarak Hayatım’da olduğu gibi, genelde hayvanların gözünden aktarıyor olan biteni. Anlatıcı ara ara değişiklik gösterse de ana karakterde bir oynama olmuyor.

Durumların üstesinden birlikte gelmeyle çözümlerken hikâyeyi, kurtarıcı bekleyen bir tarafa da sapmıyor. Yani metnin üst mesajları kadar alt okumaları da taze ruhlar ve beyinler için sağlıklı bir yapı kuruyor.

Yetişkinlerin de kendilerine bakma korkuları galip gelmezse eğer, pek çok yerden kendilerini yakalamaları mümkün.

Kedi Olarak Hayatım / Carlie Sorosiak / Çeviren: Esma Fethiye Güçlü / Genç Timaş / 232 s. / 11+ / Mart 2022.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler