İnsan hayvanın kurdudur
Yaratıcı yönetmen Jerzy Skolimowski EO (Aİ) adlı filminde insan yüzünden dünyanın giderek yaşanmaz bir gezegene dönüştüğünü, hayvanların ve doğanın yok olmaya başladığını duygusal, şiirsel, benzersiz bir görsellikle anlatıyor. Cannes’da Jüri Özel Ödülü’nü alan EO, yabancı film dalında Polonya’nın Oscar adayı seçildi.
Yeni Polonya sinemasının öncülerinden, Eller Yukarı, Ay Işığı, Çığlık, Anna ile Dört Gece, 11 Dakika, Ölümüne Kaçış, Deep End’in yönetmeni Jerzy Skolimowski 1960’dan beri film çekiyor, 84 yaşındaki sinemacıyı tek bir film ağlatmış: Robert Bresson’un 1966 tarihli klasiği Au Hasard Balthazar (Rastgele Baltazar). “Başroldeki eşek sonunda ölünce gözlerimden yaşlar aktı. Baltazar gerçekçiliğiyle rol yapmadığı için beni sarstı. Kahramanı hayvan olan bir film yapmaya karar verdim” diyen yönetmen bu sözünü 56 yıl sonra EO ile gerçekleştirdi.
ODISSEUS, CANDIDE VE EO
EO yetiştiricisi Magda’yla Polon-ya’da bir sirkte çalışır. Magda onu çok sever, öper, adını kulağına fısıldar. Gösterisi dışında hurda arabasını da çeker, hurda deposunun yığınları içinde güzel gözlü EO, insan ve teknoloji arasında sıkışıp kalmıştır. Çevreci militanlar sirklerde hayvanlara eziyet ediliyor diyerek EO’yla Magda’yı ayırırlar. EO damızlık atlar çiftliğine giderken ovada dört nala koşturan yaban atlarına iri gözleriyle bakar, moda çekiminde poz veren damızlık atların bakımını ilgiyle gözlemler.
Kupalar rafını devirince eşeklerin bakıldığı terapi çiftliğine gider. İştahı yoktur, mutsuzdur; Magda’yı özler. Havuçlu kekle doğum gününü kutlamaya gelen Magda’yı görünce çok sevinir, melankolik gözleriyle, uzun kulaklarıyla ona teşekkür eder. Magda’nın peşinden gitmek isteyince gece ormanda kaybolur. Baykuş, tilki, kurt belirir. Uluyan kurdu avcılar kürkü için öldürürler. Doğanın sesi çevreyi sarar. EO hüzünlüdür, kendini yalnız hisseder.
Şehre iner, kaldırımlarda nallarının sesi yankılanır. Dükkânın vitrininde akvaryumdaki balıkları görüp özgür olmadıklarını anlayınca anırmaya başlar. Onu yakalayan itfaiyeciyle birlikte futbol maçına, kutlamaya katılır, rakip takım barı basar, kavga eder, hıncını eşekten çıkarır. Ağır yaralanan EO’yu robot köpek bulur; iyileşir, vahşi hayvanlarla birlikte kalır. Odisseus, Candide gibi yolculuğa çıkan EO Dostoyevski’nin karakterlerinden biridir adeta.
Skolimowski ressam gibi görüntülerini tablo tadında işler. Altından suyun gürül gürül aktığı baraj köprüsünde duran EO’nun genel planı olağanüstüdür. Yakın plan yüzünde gözyaşları akar. İnsanın acımasızlığını, ahlaksızlığını, çürümeyi, hayvanlara uyguladığı şiddeti, kürkleri, etleri için katledilen hayvanları, doğayı bozmasını, sömürmesini EO’nun iri, melankolik gözlerinden izleriz. Pawel Mykietyn’nin dünyayı saran kötülüğe karşı çığlık atan müziği eşeğin iç sesi niteliğindedir. Canlı renkler, yoğun yakın planlar etkileyicidir. Skolimowski kameramanı Michal Dymek’i yaratıcı olması için zorlamıştır. Duyarlılık, sevecenlik, mizah, şiddet, vahşet iç içedir. Diyalog çok azdır, görüntülerin grafik mükemmelliği sözcüklerden daha etkilidir.
HAYVAN VE DOĞA SEVGİSİ
İnsan evcil, vahşi hayvanın özgür yaşamasına izin vermez. Zevki için avlanır, balinaları kozmetik sektörü için öldürür, kediyi köpeği ürün gibi satın alır, hevesi geçince sokağa atar. “Endüstriyel et üretimi barbarlık. Hayvanlara uygulanan korkunç süreci düşününce öfkeleniyorum” diyen Skolimowski, hayvanlara ve doğaya olan sevgisini EO’yla iletir. Sardinyalı eşekler Marietta, Tako, Hola, Rocco, Mela, Ettore’yle birlikte Sandra Drzymalska, Lorenzo Zurzolo, Isabelle Huppert’in oynadığı EO, Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü aldı, yabancı film kategorisinde ise Polonya’nın Oscar adayı oldu.
En Çok Okunan Haberler
- Futbolda pis kokular yükseliyor
- Son seçim anketinde çarpıcı sonuç!
- TÜPRAŞ'ta patlama: 12 kişi yaralandı
- 'Erdoğan bize göre tek seçenektir'
- CHP’de çelişen başkanlara uyarı
- Hekimlerin istifaları hızlandı
- 'Erdoğan ömür boyu Cumhurbaşkanı olacak diye...'
- Beyoğlu'ndaki cinsel saldırı dehşetinde yeni gelişme
- Türkiye'de bir sağlık skandalı daha!
- Napoli'den Galatasaray'a Osimhen yanıtı!