'İnek de sağarım sahneye de çıkarım'

Ev işlerini yapıyor, hayvan otlatıyorlar. Akşamları ise sahneye çıkıp tiyatro oynuyorlar. Özgüvenleri artan kadın oyuncular, profesyonellere taş çıkarıyor.

Yayınlanma: 26.01.2024 - 03:00
'İnek de sağarım sahneye de çıkarım'
Abone Ol google-news

İzmir Büyükşehir Belediyesi köy tiyatroları 11 noktada 16 bin seyirciye ulaşırken köylerde büyük bir kültürel dönüşüm yarattı. Belediye tiyatro eğitmen ekibinin köylerde yaptığı çalışmalarla İzmir kırsalında artık sanat konuşuluyor. İki yılda 110 gösteri sahneleyen köy tiyatrolarında görev alan İzmirliler aynı zamanda oyunları da kendileri yazıyor. O ekiplerden birisi de Konaklı Kadın Tiyatrosu. Ödemiş’in Konaklı köyünde bulunan ve 12 kadından oluşan tiyatro ekibi, İzmir Büyükşehir Köy Tiyatroları Koordinatörü Vedat Murat Güzel ile çalışmalarına devam ediyor. Cumhuriyet olarak Konaklı’ya giderek provaları yerinde izledik. Tiyatrocu kadınların hayatlarının nasıl değiştiğini dinledik. Yönetmen Güzel ile kaydettikleri aşamaları konuştuk. 

ENERJİLERİ YÜKSEK 

Konaklı’ya gitmek için yönetmen Vedat Murat Güzel ile birlikte yola çıktık. Burası kent merkezine neredeyse 150 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Güzel, haftanın iki günü Konaklı’ya giderek burada köylü kadınlarla birlikte çalışmalarını sürdürüyor. Yol boyunca sohbet ettiğimiz Güzel, çalışmalarına ilişkin şu bilgileri paylaştı: “Konaklı ekibiyle buluştuğumuz zaman hasta ya da yorgun dahi olsam kendimi birdenbire dinç hissetmeye başlıyorum. Enerjileri çok güzel. Biz burada yüksek oyunculuk eğitimi vermeye çalışmıyoruz. Oradaki özün açığa çıkmasını sağlıyoruz. Sanatın toplum için olanını savunuyoruz. Yüksek prodüksiyonlarla, oyunculuk eğitimi vermek yerine buradaki imkânlarla insanların kendilerini daha iyi tarif edebilecekleri roller ve oyunlar buluyoruz. Zaten kendi aramızda yaptığımız sohbetlerle, oyunlar köy içerisindeki gerçeklerden çıkıyor. Böylece tiyatroyu, oyunu özümsüyorlar. Biz orada olmasak dahi tiyatroya devam edebilecekleri bir potansiyeli açığa çıkarıyoruz.”

HER ŞEY BİR OYUNLA BAŞLADI 

Konaklı eskiden bir belde belediyesiymiş. Burada belediye zamanından kalma bina tiyatro için çalışmaların yapıldığı bir alana dönüştürülmüş. Provaların yapıldığı büyük odada soba da bulunuyor. Buraya vardığımızda sobadan mıdır yoksa tiyatro ekibinin güler yüzünden midir bilmem içimi bir sıcaklık kapladı. Sobanın üzerinde yemekler de pişiriliyordu. Kadınlar patates, taze fasulye, kısır gibi yiyeceklerden ve köy ekmeğinden ikram ettiler. Bu sırada, köy tiyatrolarına dahil olan ilk isim Saime Tutar’la konuşma fırsatı bulduk. Kendisi aslında uzun yıllar İzmir merkezinde hemşirelik yapsa da emekli olunca tekrar köyüne dönmüş. Tutar son 15 yıldır Konaklı’da yaşıyor. 

GÜLE OYNAYA 

Tutar bu süreci şöyle anlatıyor: “Köy tiyatrosu geleceğini öğrenince hemen arkadaşlarıma haber verdim. Kime telefon etsem ‘Ben yapamam’ diyor. Ben zaten tiyatro oyunlarını izlemiştim, seviyordum da. Geldiklerinde ‘Eğleneceksiniz, sizi hiç sıkmayacağız da. Güle oynaya oyunun nasıl çıktığını anlayacaksınız’ dediler. Öyle de oldu.” Hatice Çankaya da ev hanımı. Tiyatro kurulacağını haber aldığı anda heyecanlanmış ancak tereddüde düşmüş. O süreci şöyle anlatıyor: “Emine ablam var. Onu aradım. ‘Gir kızım gir. Çok güzel olur, sosyalleşirsin’ dedi. O da güç verdi bana. Sonra hocalarımız bir bir gelmeye başladı. Hocalarımız da bizi yönetiyordu. Nerede durmamız gerektiğini, nasıl oynayacağımızı. Biz de kendimizi tiyatronun içinde bulduk. Özgüvenimiz arttı. Toplumda konuşmamız düzgünleşti. Eskiden utanırdık. Şimdi ondan kurtulduk.” Eskiden köyün kadınları erkeklerin bulunduğu kahvenin önünden geçmeye bile çekinirken şimdi tiyatro sayesinde kendilerini daha güçlü hissetmişler. Çankaya, “Kahvenin önünden geçerken selam bile veriyoruz. Onlar da veriyor” şeklinde özetliyor bu durumu. 

PERFORMANSLAR ÇOK İYİ 

Yemeğimizi yiyip sohbet ettikten sonra kadınlar oyunlarından kısa parçalar sunmak üzere giyinmeye gittiler. Hazır olduklarında hepsinin heyecanı yüzlerinden okunuyordu. Vedat Hoca’nın direktifiyle oyundan “Ayva çiçek açmış” bölümünü sergilediler. Profesyonel bir tiyatro provasından farkı yoktu. Oyuncular kostümlerini kendileri dikerek hazırlıyorlarmış. Tiyatro esnasında kullanan dekorları da yine kendi imkânlarıyla sağlıyorlarmış. Hocaları Vedat Güzel bunun gerekçesini şöyle açıklıyor: “Biz sadece belli başlı oyunları belli oyunculuklar üzerinden ezberletmek istemiyoruz. Oyuncularla değil oyuna içkin ve hayatın içinden olmasını istiyoruz. Biz balık vermiyoruz, balık tutmayı öğretiyoruz. Bu sayede biz köyden ayrıldığımızda kendi kendilerine bunu icra etmeye devam edecekler.” 

TORUNUM DA ETKİLENDİ 

Oyun sonrası sohbet ettiğim Emine Demirel eşiyle birlikte hayvancılıkla ilgileniyor. Demirel, başta köylünün tepkisini çektiğini söylese de “Herkes karışıyordu. Kimisi ‘Nereye gidiyorsun, işin yok mu senin’ diye soruyordu. Kimisi ‘hayvanlar ne olacak’ diyordu. Bazısı da ‘Gidiyorsun o kadar, bu işten para kazanıyor musun?’ diye soruyordu. Sonradan kırılmaya başladı bu. Alıştılar. Eşim zaten bana bu tiyatro için izin vermişti. Şimdi sorun yaşamıyoruz. Hatta torunum da benden etkilenmiş. Kızımın kız, daha 6 yaşında. O da tiyatroya başlamak istiyor” diyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler