Gonçarov: ‘Oblomov’un yaratıcısı! Sabri Gürses’in yazısı...

Dünya edebiyatında Gonçarov’un (10 Haziran 1812 / 27 Eylül 1891) kaderini yaşayan yazarların sayısı azdır: Yarattığı karakterin isminin gölgesinde kalmak bir talih midir, yoksa talihsizlik mi? Nasıl Cervantes’in ismi Don Kişot’un gölgesinde kaldıysa, Gonçarov’un ismi de Oblomov’un¹ gölgesinde kalmıştır. Gonçarov Dostoyevski’yle aynı dünyanın içinde olduğunu saptar ve çağın diğer yönünü, çağın bu hızlı gelişimi karşısında kendini korumakta güçlük çeken servet ve toprak sahibi, tam adıyla ifade edersek, kapitalizme ayak uydurmakta güçlük çeken, kararsız kalan kesimin hayatını anlatır. Nasıl bütün şövalyeler Don Kişot değilse, bütün toprak sahipleri de Oblomov değildir, fakat Oblomov onların bütün kriz özelliklerini sergiler. Bu kesim Dostoyevski’nin insancıklarından, yoksul insanlarından farklı bir dünyada yaşar: Talihli doğmuş olsalar da bu talihi yeni çağda nasıl koruyacaklarını bilemezler. Raskolnikov hislerini bir cinayet girişimine yöneltmişti, Oblomov’unsa tek yapabildiği aşık olup evlilik hayali kurmak olur. Ve bu hayalin yozlaşma anını Gonçarov eşsiz bir ustalıkla anlatır.

Gonçarov: ‘Oblomov’un yaratıcısı! Sabri Gürses’in yazısı...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 25.09.2022 - 00:02

OBLOMOV’UN GÖLGESİNDE!

Dünya edebiyatında Gonçarov’un kaderini yaşayan yazarların sayısı azdır: Yarattığı karakterin isminin gölgesinde kalmak bir talih midir, yoksa talihsizlik mi? Nasıl Cervantes’in ismi Don Kişot’un gölgesinde kaldıysa, Gonçarov’un ismi de Oblomov’un¹ gölgesinde kalmıştır.

Genellikle çağın en baskın eğilimlerini ve sorunlarını ele almayı, onları bir karakterin başından geçenlerle yansıtmayı başaran yazarların başına gelir bu. Böyle yazarların anlatım gücü, konu ustalığı, bakış açılarındaki derinlik, eserlerinde, canlandırmayı başardıkları karakterlerin yetenekleri olarak somutlaşır.

Bu sayede çağın bütün ya da bütüne yakın bir manzarasını buluruz bu kahramanlarda. Gonçarov bu yüzden Dostoyevski ya da Tolstoy gibi kendi ismiyle, kendi düşüncesiyle kahramanlaşan bir yazar olmamıştır.

Tolstoy tek bir karakter çevresinde gelişen romanlarında bile kalabalık ve çok yönlü bir kahraman kadrosu yaratır, karakterin çevresindeki toplumu her zaman hissederiz: Örneğin Diriliş gibi tek bir karakterin hikayesinde bile, büyük bir mahkûm kadrosu vardır, kahraman toplumun farklı kesimlerinin hayatlarının hikayesinde bir rol alır.

Dostoyevski’nin Raskolnikov’u, hatta Yeraltı İnsanı² onu gölgede bırakmadığı gibi, onun kendi karakterinin çok yönlülüğünün, bölünmüşlüğünün bir ifadesi sayılır çoğu kez; onun yapıtını kişiliğinin tam bir ifadesi olarak görmeye, yapıtını hayatından yola çıkarak açıklamaya çalışan yorumların zorlandığı bir noktadır bu:

Yeraltından Notlar gerçekten Dostoyevski’nin buhranı mıdır, Avrupa izlenimlerinin Rusya hayatıyla çakıştığı noktada keşfettiği çağa ait çelişkilerin bir karakter aracılığıyla dile getirilmesi midir, yoksa basitçe toplumda, kendi dışında gözlediği olgulardan birinin dile getirilmesi midir?

Gonçarov (solda)-Dostoyevski (sağda)

GONÇAROV’LA DOSTOYEVSKİ AYNI GERÇEĞİ YAKALADILAR!

Gonçarov’la Dostoyevski aynı çağın insanlarıydı: Gonçarov ondan on yıl önce doğup on yıl sonra öldüğü halde, aynı gerçeği yakaladılar. Yeraltı İnsanı, muhtemelen Gogol geleneğinde, küçük bir memurdu, çağın gerici, batıl inançlara dayalı yönüyle bürokratik kötülük olanaklarını bünyesinde buluşturmuştu ve ilerici denen hamleleri tarihsel bir şüpheyle karşılıyordu.

Gerçek hayatında meslektaşları ya da arkadaşları arasında ezik biriyken, genelevde sıradan kötülüğün faili olabiliyordu. Bu bayağı karakter o zamandan bu yana hem çağın aşırı bilimsel-teknik gelişiminin insanı ezmesinin, hem bürokrasinin insanı küçültmesinin, hem de böyle bir ortamda doğan sıradan faşizmin örnek tiplerinden biri olarak edebiyat sahnesinde yerini aldı.

Oblomov böyle bir insan olmamanın hikayesidir. Gonçarov Dostoyevski’yle aynı dünyanın içinde olduğunu saptar ve çağın diğer yönünü, çağın bu hızlı gelişimi karşısında kendini korumakta güçlük çeken servet ve toprak sahibi, tam adıyla ifade edersek, kapitalizme ayak uydurmakta güçlük çeken, kararsız kalan kesimin hayatını anlatır.

Nasıl bütün şövalyeler Don Kişot değilse, bütün toprak sahipleri de Oblomov değildir, fakat Oblomov onların bütün kriz özelliklerini sergiler. Bu kesim Dostoyevski’nin insancıklarından, yoksul insanlarından farklı bir dünyada yaşar:

Talihli doğmuş olsalar da bu talihi yeni çağda nasıl koruyacaklarını bilemezler, bir şey yapmaları gerekir ama ne olduğu belirsizdir, onları dürten yüce hisler var olsa bile bu yeni girişimcilik, müteşebbislik çağında bu hislerini bir girişime dökemezler.

AŞK VE YOZLAŞAN EVLİLİK HAYALİ

Raskolnikov hislerini bir cinayet girişimine yöneltmişti, Oblomov’unsa tek yapabildiği aşık olup evlilik hayali kurmak olur. Ve bu hayalin yozlaşma anını Gonçarov eşsiz bir ustalıkla anlatır: Oblomov kendi sınıfından, yakınlık kurduğu Olga adlı genç kızla evlenme çabasından, kendisini evini kiraladığı ev sahibesinin sunduğu rahatlığa bırakarak uzaklaşır.

Kapı aralığından ev sahibesi Agafya’nın dekoltesini seyrettiği erotik bir sahne romanın eşsiz anlarından biridir. Bu sahne, Yeraltı İnsanı’nın genç fahişeyle sohbet ettiği sahneyi yankılar; ona vaatler verdikten sonra bir daha yanına gitmeyecektir, çünkü böyle bir girişim Oblomov gibi onu da korkutur. Yeraltı İnsanı da bir eylem insanı, bir girişimci olamadığı için acı çekmektedir.

GONÇAROV’UN OBLOMOV’UNUN BİR BENZERİ TURGENYEV’İN LAVRETSKİ’Sİ!

Oblomov’un kaynağında yazarın kendi kişisel özelliklerinin, eleştirmen Belinski’nin bir önceki eserine yönelik eleştirilerinin olduğu söylenir. Ama Türkân Olcay’ın belirttiği önemli bir kaynak daha vardır; Oblomov tipinin Lavretski adlı bir benzeri Turgenyev’in aynı yıl yayınlanan Asilzade Yuvası3 romanında yer alır:

“Aynı gecenin saat üçünde, ‘Bak şimdi buldum sana ne diyeceğimi,’ diye bağırıyordu Mihayleviç, ‘sen kuşkucu değilsin, hayal kırıklığı içinde değilsin, Voltaireci değilsin, sen tembelakisin, hain bir tembelakisin hem, bilinçli bir tembelaki, naif bir tembelaki değil. Naif tembelakiler sobanın yanına kıvrılıp yatar ve hiçbir şey yapmaz, çünkü yapacak bir şeyleri yoktur; hiçbir şey düşünmezler, sense düşünen bir insansın -ve yatıyorsun; sen bir şeyler yapabilirdin- ve hiçbir şey yapmıyorsun; tok karınla sırtüstü yatıyorsun ve şöyle diyorsun; ‘böyle yapmak gerekir, yatmak gerekir, çünkü insanların yaptığı her şey saçmalıktır, hiçbir işe yaramayan saçmalıklar.’”3

Oblomov romanında Mihayleviç’in karşılığı Ştoltz olmuştur; romanda sınıfsal yükselme, girişimcilik, yenilikçilik hevesini temsil eden bu karakter Oblomov’un tam tersidir ve garip bir talih dönüşüyle onun yarım bıraktığı aşk hikayesini tamamlar, Olga’yla onun yerine Ştoltz evlenir.

Bu iki genç sevecen bir tutum beslerler Oblomov’a karşı, onu anlarlar, yeteneklerini geliştiremeyişini, eskide takılıp kalmasını anlayışla karşılarlar ama artık onun çağı geçmiş gibidir.

“OBLOMOVLUK”!

Fakat romanın böyle sonlanması onun zayıf yönlerinden biri, romanı Çernişevski’nin Ne Yapmalı’sına benzeten yönlerinden biri sayılabilir; Gonçarov belli belirsiz taraf tutmuştur. Çünkü 1860’larda Rusçaya bir terim olarak yerleşen “Oblomovluk” daha uzun yıllar kalacaktır.

19. yüzyıl sonunda radikal toplumcuların tartışmalarında yer edinen lüzumsuz adamlar, Oblomovlar, devrimlerden sonra bile varlığını sürdürecektir.

Lenin’in 1922 yılında Oblomov için söyledikleri genellikle eksik anılır. Lenin bütün toplumsal altüst oluşlara rağmen Rus toplumunda köylüler, entelektüeller, işçiler, komünistler arasında hâlâ Oblomovların var olduğunu söyleyerek tipin hayatına yeni bir canlılık katmıştır; fakat sıkça tekrarlanan bu sözü ne üzerine söylediği daha önemlidir.

Mayakovski’nin Sovyet bürokrasisini, Bolşeviklerin sürekli toplantı yapmasını eleştiren bir şiiri üzerine söylemiştir bu sözü:

“Mayakovski bir şiirinde toplantıları alaya alıyor ve sürekli toplanıp durdukları için komünistlerle alay ediyor. ... böyle sürekli toplantı yapılmasının, komisyonlar oluşturulmasının, bitip tükenmeyen planlar yapılmasının çok aptalca olduğunu kabul etmek zorundayız. Rus hayatında böyle bir tip vardır -Oblomov.”

Bu da Oblomov’un günümüz hayatında süregiden önemini işaret eder. Günümüz hayatı aşırı bürokratiktir, bireyler ve çalışanlar birbirlerinden aşırı soyutlanmıştır, bu bölümlenmiş yapının içinde sürekli toplantılar, komisyonlar, planlamalar vardır.

Devlet durmaksızın yeni toplantılardan, yeni komisyonlardan bahseder; şirketler günlük toplantılardan bayi toplantılarına dek sürekli yeni karar ve plan durumları yaratır; uluslararası örgütler durmaksızın toplanır, planlamalar yaparlar.

Bu bireyin günlük, kişisel hayatına dek girmiş, onun sosyal medya platformlarındaki hayatının bir parçası haline gelmiştir: sosyal medya grupları ve mesajları sürekli aynı şeyleri tartışıp durmanın, çözüm aramanın, çözümleri başka yerlere, kurum ve toplantılara ertelemenin bir aracı haline gelmiştir.

GÜNÜMÜZDE HEMEN HERKES OBLOMOVLAŞMIŞTIR!

Dahası, yaşadığımız dünyada, teknik olanaklar hemen herkesi Oblomovlaştırmıştır -bütün bir online hizmet sektörü Oblomov’un uşağı Zahar gibi çalışır, banka ve diğer finansal kurumlar Oblomov’un gelir ve servetlerini idare eden kahyalar gibidir. Günümüzde Oblomov romanının en temel değerini bu oluşturur: Hepimiz birer Oblomov gibi yaşıyoruz, toplumsal ve kişisel sorunları genellikle erteliyor, fırsat buldukça hiçbir şey yapmıyoruz.

Fakat Gonçarov’dan yüz yıl sonra, Oblomovluğun anlamı ve değeri hâlâ tartışma konusudur. Ekolojik krizler, dünyayı kaplamış yapay sanayi ürünleri, tüketim uygarlığı vd. karşısında Ştoltz gibi bir şeyler yapıp durmak mı önemlidir, yoksa Oblomov gibi olabildiğince az şey yapmak mı?

Oblomov ve Yeraltı İnsanı gibi, Amerika kıtasından Melville’in kahramanı Katip Bartleby de bir şey yapmamayı yeğliyordu -sonuca bakılırsa, haklı olabilirler.

¹ Çeviren: Sabri Gürses / Everest Yayınları / Dünya Kitap 2010 Çeviri Ödülü.

² Suç ve Ceza / Çeviren: Sabri Gürses / Can Yayınları

Yeraltından Notlar / Çeviren: Sabri Gürses / Çeviribilim Yayınları.

Asilzade Yuvası / Çeviren: Sabri Gürses / Islık Yayınları.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler