Gerçek sanatçının yalnızlığı!
Prof. Dr. Hasan Erkek’in 2002-2022 arasında kaleme aldığı “eleştirel şiirler” ya da “şiirsel eleştiriler”ini topladığı Orfeus’tan Sonra (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) adlı kitabı gerçek sanatçının yalnızlığına dikkat çeken; savaşlara, küresel sermayeye, sansüre, arsızlığa, tüm haksızlıklara, onursuzca dayatmalara karşı sanatın boyun eğmemesinin altını çizen bir yapıt.
“Yeter ki bir an önce yasından sıyrılsın/ Silkinip atsın sırtından kararsızlık terazisini/ Hele bir yola çıksın/ Sesine ses verecek başka Orfeuslar bulunur elbet” Kitaptan...
‘KAZI-YORUM ŞİİRLERİ’
Prof. Dr. Hasan Erkek, Türkiye’nin yanı sıra Fransa, Bulgaristan, Romanya, Kamerun’da kitapları yayımlanmış bir şair. Dünyanın pek çok ülkesindeki antoloji ve dergi okuyucuları dizeleriyle tanışmış.
Şairliğinin yanı sıra oyun yazarı ve akademisyen de olan şair, Orfeus’tan Sonra (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) adlı altıncı kitabında, 2002-2022 arasında kaleme aldığı “eleştirel şiirler” ya da “şiirsel eleştiriler”ini toplamış.
Kendi deyişiyle “kazı-yorum şiirleri” bunlar. Başyapıt olarak nitelendirebileceğimiz sanat yapıtlarını bugünden geçmişe doğru kazımış, yorumlamış ve şiirli bir yolculuğa dönüştürmüş.
Bu yolculukta kimlerle karşılaşmıyoruz ki… Şiirin katmanlarında unutulmaz sanat yapıtlarının, sanatçıların soluğu dolaşıyor.
Orfeus’tan Sonra’yı okurken, Adonis’le Paris’te bir Yunan lokantasında buluşmak, Urushadzade’nin Mandalina Bahçesi’nde gözyaşlarına teslim olmak, Laura Domingo ile tamamlanmak, Modigliani’nin hayali sergisinde bin renkte nice kadınla tanışmak, Tarr’ın filminde dünyaya bir rüzgârın gözlerinden bakmak, Angelopoulos’la birlikte kanatlanmak, Aytmatov’un Gülsarı’sı ile şahlanmayı hayal etmek, Guernica’yla direnişte filizlenen umudu duyumsamak, Knut Hamsun’a bir bakış atmak, Potemkin’in Zırhlısı’nda kalkan yumruk olmak, Rimbaud ile gökkuşağına tutunmak, Proust’un ayna tuttuğu dünyaya tanık olmak, Genç Werther ile ruh kardeşliği kurmak, Matmazel Julie’nin ellerinden tutmak, Ibsen’in Hedda’sına dokunmak, Woyzeck, Macbeth, Hamlet ve Medea ile yolculuğa çıkmak, önüne çıkan tüm engelleri lirinden yükselen eşsiz müzikle alt eden bilge şair Orfeus ile yine yeniden şarkılar söylemek olanaklı.
FARKLI OKUMA BİÇİMLERİNE DAVET
Kitabın dikkat çekici yönlerinden biri de okuma, izleme önerileri sunması, okuyucuyu farklı okuma biçimlerine davet etmesi. Hasan Erkek’in, sinemaya, resme, tiyatroya, dansa, müziğe göz kırpan şiirsel eleştirileri, zengin birikimine işaret ediyor, okuyucuyu araştırmaya, öğrenmeye, anımsamaya çağırıyor.
Bildiğimiz yapıtlar üzerinde yeniden düşünme gereksinimi duymamız, yepyeni heyecanları da beraberinde getiriyor.
Örneğin, Macaristanlı yönetmen Bela Tarr’ın, dokuzuncu uzun metrajlı filmi olan Torino Atı’nı Orfeus’tan Sonra’yı okuduktan sonra yeniden izlemek istedim. 20. yüzyılın şafağında rüzgârın estiği bir kulübede yaşayan ve hep patates yiyen baba ve kız hakkındaki bu drama bakın Hasan Erkek’in kaleminden nasıl yansımış:
“Bir beygirin gözlerinde keder/ Kameranın çerçevesine girer/ Kalbimize sirayet eder/ Bizi de peşinden sürükler/ Kırbaçlanır vicdanlarımız/ Nietzsche’ninkiyle beraber/ Rüzgâr eser/ Günler Geçer…” (s.53)
Anlatı nehir gibi aktıkça film bir başka görünüyor gözünüze, yine yeniden sözü edilen yapıta dönüp bakmak istiyorsunuz. Nietzsche’nin nihilist ruhunu, film boyunca artık daha da fazlasıyla hissediyorsunuz.
GELMİŞ GEÇMİŞ TÜM ŞAİRLERİN
DİZELERİNDE ORFEUS’UN
AYAK İZLERİ!
Orfeus’tan Sonra, post-modern yaklaşımla üretilmiş “yapıt üzerine yapıt” düşüncesinin bir adım ötesine geçiyor, bütünüyle sanat yapıtları üzerine yazılmış manzum bir eser olarak belki de ilkler arasında yerini alıyor.
Erkek, önsözde metinlerarası ilişkilere yer verilen en eski türün şiir olduğunu vurgularken iyi örneklere göndermelerde de bulunuyor. Bertolt Brecht, Nâzım Hikmet, Octavio Paz, Adonis, Melih Cevdet Anday, Erdal Alova’nın şiirlerini anıyor.
Ancak bu manzumelerin bulunduğu kitaplar sinemadan resme, tiyatrodan müziğe dek bütünüyle geniş yelpazede yer alan sanat yapıtları üzerine yazılmış olmadığından Orfeus’tan Sonra’yı ayrı, özel bir yere koymak gerekiyor.
Orfeus, insanın öncelikle kendi içindeki ışığı bulmasının önemini vurgular. Orfeus, diğer mitolojik kahramanların çoğundan farklıdır, lir eşliğinde şiir okuyup şarkılar söyleyen duygusal bir sanatçıdır.
Erkek, Orfeus’un gelecek kuşakların mayası olduğu görüşünü savunurken gelmiş geçmiş tüm şairlerin dizelerinde onun ayak izlerini görüyor, soluğunu işitiyor.
SANATIN İÇİNDE BULUNDUĞU
ÇIKMAZ ADINA GÜÇLÜ BİR ÇIĞLIK!
Erkek, “Üstelik giderek kısıldı sesi de, soluğu da/ Zaten liri de dayanamayıp insanlığın dertlerine/ Masum bir erin elindeki/ Bir el bombası gibi infilak etti/ Esin perileri bile çoktan onu terk etti” (s.145) derken sanatın bugün içinde bulunduğu çıkmaz adına da güçlü bir çığlık atıyor.
Orfeus’tan Sonra, savaşlara, küresel sermayeye, sansüre, arsızlığa, tüm haksızlıklara, onursuzca dayatmalara karşı sanatın boyun eğmemesi gerektiğinin altını çizen bir yapıt.
Gerçek sanatçının yalnızlığına da dikkat çeken dizeler, kurtuluşun garantisini vermiyor ama tünelin ucundaki ışığa ulaşmanın yollarını gösteriyor. Çağımızın can yakıcı taraflarını da tartışmaya açan kitap, yeniden yapılanmanın umudunu da içinde saklıyor.
Orfeus’tan Sonra’yı okuduktan, alımladıktan, ruhumuzun iç odalarına aldıktan, damıttıktan sonra artık başka biriyiz, yani O’yuz. İşte şiir, tam da orada!
Orfeus’tan Sonra / Hasan Erkek / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 152 s. / 2022.
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- Elazığspor'dan maça çıkmama kararı!
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Ali Koç'tan çok sert Kayserispor açıklaması!
- Al Nassr'dan Talisca açıklaması!
- Yetki kısıtlayan teklif komisyondan geçti